Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@ugurluay

“Emre, öldüreceksin adamı bıraksana.” Diye haykırarak onu durdurmaya çalıştı.

“Gülce.” Dedi hayretler içinde eli havada asılı kaldı. “Senin ne işin var burada?” Diye devam etti. Gülce güçlükle de olsa Emre’yi omuzlarından sarsarak Barkın’ın üzerinden aldı. “Acaba evim burası olduğu için burada işim olabilir mi?” dedi unutmuş olduğu bir gerçeği onun farkına varması için.

Nefes nefese kalan adam elinin tersi ile alnını sildi ve yerde kanlar içimde yatan adama ter ters baktı. Gülce hiç istemese de Barkın’ı da tutup yavaşça düştüğü yerden kaldırmaya çalıştı. Elinde olsa Emre’yi onun üzerinden almaz üstüne bir yumruk da kendisi savururdu. Ama işte gecenin bir körü evlerinin arka bahçesinde iki adamın birbirine girmesi, polislik olması meraklı mahalle halkı tarafından pek de hoş karşılanacak bir durum değildi. Her şeyi geçse de dedikoduda çığır açmış üçüz halaları olaya dâhil olursa bu iş Birce için nikâh salonunda biterdi. Neyse ki Gülce ileri görüşlü bir kızdı ve olaya çok geç olmadan hemen müdahale etti.

“Kalk sende çek git buradan.” Diyerek Barkın’ı yerden güçlükle kaldırdı.

Elindeki yüzündeki kanları temizlemeye çalışan adam hala arsızca “Birce benim olacak ve sen sadece seyirci kalacaksın.” Diye pis pis sırıttı.

“Sen hala konuşuyor musun ulan? Sana canınla ödersin demedim mi ben?” diye adamın üzerine ardıldı.

Gülce bıkkınlıkla “Emre.” Diye araya girerek onu durdurdu.

“Ne o, Birce’nin ardından şimdi de Gülce ne derse onu mu yapmaya başladın?” Onun bu mide bulandırıcı sözlerine tahammül edemeyen ikiliden Emre “Ulan seni öldürürüm.” Diye tam bir adım atmıştı ki kızın onu göğsünden geriye doğru ittirmesiyle duraladı. “Emre, yeter artık bir dur. Görmüyor musun damarına basmaya çalışıyor. Haklıyken haksız duruma düşeceksin.” Diye kısık sesle durması için onu ikaz etti. Onun ne demek istediğini anlayan adam sakinleşmeye çalışarak bir elini beline yerleştirip diğer eliyle yüzünü sıvazladı. Gülce öldürücü bakışlarla midesini bulandıran Barkın’a yandan ölümcül tehlikeli bir bakış attı. Ve ışık hızıyla Emre’nin şaşkın bakışları altında Barkın’ın yakalarına sertçe yapıştı ve onu bulunduğu yerde sarsmaya başladı.

“Oğlum zaten sana ayar oluyorum. Hala benim elimden çıkmış bir ölümü tatmadıysan bu Birce’in yüzünden. O kız, yani benim kardeşim senin pis takıntılarına, adına aşk dediğin hastalıklı ilişkiye kurban olmayacak. Sizin ilişkinizin en başından bu yana zararlı bir ilişkiydi. Allah şahidimdir ki hani olmaz ya Birce yanılır da sana dönerse sizi ayırmak için elimden ne gelirse yaparım. Diyorsun ya o benim olacak, ben de sana diyorum ki iki cihan bir araya gelse dünyaları o kızın önüne sersen pişmanlıktan gebersen de ben de sana o kızı yar etmem. Kardeşimi senin pis hayallerin içinde meze etmem. Senin gibi bir adamla bu saatten sonra adını andırmam. Duydun beni Barkın Efendi sana bizim aileden verilecek bir kız yok.” Dedi tükürürcesine.

“Buna sen mi karar vereceksin Gülce, daha önce karışabildin mi de şimdi karışacağını zannediyorsun. Birce beni affedecek ve siz ikiniz sadece seyirci kalacaksınız.”

“Göreceğiz Barkın Efendi, yaptıklarını bu kadar basite indirgemen aslında Birce’yi hiç tanımamış olduğunu gösteriyor.” Derken onun yakalarını nazik bir şekilde düzeltti. Sanki omuzlarından toz silkeler gibi eliyle hayali toz zerrelerini kovalıyordu. Onun bu gülümsemesi ve birden nezaket kumkumasına dönüşmesi Barkın’ın gergin olan sinirlerini daha fazla bozsa da bozuntuya vermemeye çalıştı. Üzerini başını silkeleyip “Göreceğiz, daha doğrusu göreceksiniz.” Dedi ve yavaş adımlarla oradan arkasına bile bakmadan gitti.

Emre sakinleşmeye çalışıyor bunun içinde bahçe içinde bir ileri bir geri volta atıyordu. Barkın’ın gitmesinin ardından birden adımlarını eve doğru yönlendirdi. Onun bu ani hareketine şaşıran kız ardından koşarak önüne aşılmaz bir duvar gibi dikildi.

“Emre sen ne yaptığını sanıyorsun? Nereye gidiyorsun böyle?”

“Birce’yle konuşmam lazım Gülce çekil önümden.”

“Bu saatte mi?” diyerek ellerini iki yanına açmış ve gecenin karanlığına dikkat çekmek istemişti. “Farkında mısın bilmiyorum ama senin gittiğin yer bir genç kızın kapısı ve bu saatte o kapıya dayanman demek ertesi sabah babamın kapıya dayanması demek. Biraz sağduyulu davransan ölür müsün be adam?”

“Haklısın.” Diyerek başını önüne eğdi. İçi içini yiyordu. Şimdi sabahı nasıl edecekti?

“Hem daha bana burada neler olduğunu anlatacaksın.” Dedi tehditkâr bir tınıyla.

Emre bundan kaçış olmadığını anladığında arka bahçede bulunan bahçe mobilyalarını gösterdi. “Şuraya oturalım mı?”

“Ha yani mevzu derin diyorsun.”

“Yani.” Dedi yüzünde iç huzursuzluğunu yansıtan bir görüntüyle.

Yavaş adımlarla mobilyalara ulaşıp oturdular. Emre, Birce ve Barkın ile ilgili olan tüm kısımları anlatmış ama kendi ile ilgili itiraf etmek için geldiklerini dillendirememişti. Gülce duyduklarını ağzı açık dinledi. Emre bitirdiğinde ise daha fazla yerinde oturmaya dayanamadı.

“Sen nasıl böyle bir şey yaparsın Emre? Birce’nin sana olan güvenini nasıl yıkarsın? O kız, kardeşim aldatıldığını öğrendiğinde bile beni değil seni aradı, benden değil senden yardım istedi. Aylardır görüşmemenize rağmen sana öylesine güveniyordu ki sorgulamadan koşup geleceğini hep biliyordu. Şimdi sen bana onu Barkın’dan daha beter ettiğini mi söylüyorsun? İnanmıyorum sana ya…” diye bir ileri bir geri gitmeye başladı.

“Bak yaptığım affedilemez ama benim de kendime göre sebeplerim var ve bunları Birce’ye anlatmam lazım yoksa asla beni anlamaz.”

“Acaba senin ne tarafın anlaşılır?” diye kinayeli konuştu.

“Ne desen haklısın ama yine de Birce ile konuşmam lazım. Ben anlattığımda emin ol o beni anlayacak. Biz hep öyle olmadık mı zaten? Sustuklarımızla anlaşmadık mı?” dedi başı önüne eğik uzak bir geçmişe dalıp gitmişti gözleri. Gülce onun bu sözleri ve sakin ses tonuyla biraz olsun duruldu. Emre’nin yanına gidip oturdu ve onun omzuna dokundu.

“Bak Emre senin en başından bu yana nasıl bir adam olduğunu biliyorum? İşte asıl mesele de bu değil mi? Seni bildiğim için bu kadar şaşkınım. Ama bana açık olmalısın, senin bana anlattıkların arasında eksik bir şeyler var ve ben bunu en başından bu yana hissediyorum. Bana gerektiği kadar açık olursan kim bilir belki bizim inatçı cadıyı ikan etmen de sana yardım ve yataklık yapabilirim.” Dedi. Duydukları karşısında bir umut ışıl ışıl gözlerle Gülce’ye baktığında onun aslında anlatmadıklarından her şeyi bildiğini anladı.

“Gerçekten bana yardım eder misin?”

“Sen hele bir anlat bakalım Emre Bey, düşüniciğiz.” Dedi son kelimesini komik bir şekilde söylerken aslında yardım edeceğinin ilk işaretini ona vermişti. Ve Emre Birce’ye yapması gereken itirafı Bertan’da sonra ikinci defa Gülce’ye yapmıştı. Gülce tahmin ettiklerinin gerçek olmasına içten içe sevinirken bir anda ok gibi yerinden fırladı.

“Biliyordum, en başından bu yana Birce’ye abayı yaktığını biliyordum.” Diyerek coşku içinde konuştu.

“Nasıl?” diye hayretler içinde karşılık verdi.

“Eee Emre Bey, biraz kalasım malasım ama sonuçta seven adamı tanıyacak kadar da göz sahibiyim. Malum gözler yalan söylemez ve Allah’a şükür ki seven adamı tanıyacak göze de sahibim.” Dedi ona göz kırparak.

“Bir Birce göremedi desene.” Dedi umutsuzlukla.

“Hop, orada dur bakalım. Kardeşimi bu konuda suçlayamazsın. Sen en başından arkadaşım diyerek sahiplendin onu ve hiçbir şekilde ona anlatmadın, adam akıllı belli etmedin bile. Onun gözleri sana her döndüğünde sen bakışlarını kaçırdın anlamasına fırsat dahi vermedin. Şimdi beni görmedi diye onu suçlayamazsın, sen onun görmesine asla izin vermedin Emre. Bunun için de elinden ne geliyorsa yaptın.” Dedi üstüne basa basa. “Ama artık görmemesi için bir engel yok.” Diyerek çarpık bir gülüşle tehlikeli bir bakış attı. Onun bu halini sorgulayan adama “Yalnız Emre baştan söyleyeyim bu iş biraz zaman alacak, malum Birce’nin inat olayı evlere şenliktir.”

“Bana mı söylüyorsun?” diyen adam onun inatçılığından çok çektiğini keyifle dile getirmişti. Bu iki heyecanlı yürek saatlerce neler yapacaklarını, Birce’yi nasıl olup da yola getireceklerini konuştular. Ve her şey planlandığında Gülce’nin yüzünde mutluluk, Emre’nin yüzünde umut vardı. Peki, onların bu planladıkları Birce’nin yüzüne nasıl yansıyacaktı?

Loading...
0%