@ugurluay
|
Gülce, Birce’nin yokluğunu fırsat bilip Emre’den neler olup bittiğini öğrenmek için onu eve çağırdı. Ama adamın anlattıkları hiç de hoşuna gitmemişti. Bir ileri, iki geri adım gitmekten başka hiçbir şey yapmıyorlardı. Araları düzlesin diye yaptıkları her şey ters tepiyor, her şey daha da kötü oluyordu. Adamın çaresizlik içinde kıvranan halleri giderek canını sıkmaya başlamıştı. Emre’ye de bir yerde hak veriyordu ama onların şu an ki durumlarının tek sebebi kendisi iken mızmızlanmaya hakkı yoktu. Birce’nin tüm inadına rağmen onun karşısında dimdik durmaktan ve kendini anlatmaktan yılmayacaktı, buna mecburdu, başka çaresi yoktu. Yoksa onu bu defa sonsuza kadar kaybedecekti saf aşık. “Gülce olmuyor anlamıyor musun? Ne yaptıysam her defasında geri püskürttü beni, adam akıllı konuşmama bile izin vermiyor. Her attığım adımda canımı daha fazla yakıyor.” Dedi adam ellerini saçlarının arasından huzursuzca geçirdi. “Bana bak Emre o kızın bu halde olmasının en büyük sebebi sensin, senin kafanı da kırsa, ağzını burnunu kana da bulasa susacaksın. Derdini anlatana kadar pes etmeyeceksin.” “Pes ettiğimi kim söyledi?” diyerek oturduğu yerde duruşunu dikleştirdi. “Ben yalnızca ona zarar vermek istemediğim için biraz uzak duruyorum.” “Ay paşama bak sen uzak duruyormuş, nereye uzak duruyorsun be adam? O Barkın iti sürekli arayıp dururken…” dediği an dilini ısırdı. Emre’ye yardım ediyordu ama bu ayrıntıyı ona anlatmamıştı. “Ne? O herif hala Birce’yi rahatsız mı ediyor? Ve sen bunu bana şimdi mi söylüyorsun?” diyerek öfke ile oturduğu yerden kalktı. “Ya bir otursana sen yerine o arasa ne olacak Birce cevap falan vermiyor. Ama sen bu uzaklığı biraz daha uzatırsın kızın aklının karışması an meselesi.” Diyerek onu harekete geçirecek son cümleyi kurmuştu. “Bu da ne demek Gülce? Birce hala o pisliğe karşı bir şeyler mi hissediyor? Bu nasıl olur? Onca şeyden sonra.” Diyerek isyan etti. “Emre cidden ağız burun dalasım var sana, lafı neresinden anlıyorsun inan ki anlamıyorum.” “Delirtme beni Gülce doğru düzgün anlat sen de her şeyi.” “Eee yeter be, adam kıza soluk aldırmıyor tamam mı? Olan bu. Sen böyle ona zarar vermemek için uzak durdukça sinsi bir yılan gibi o yakınlaşmaya çabalıyor. Anlat kurtul içindeki tüm her şeyi yoksa bu işin sonu kötüye gidiyor haberin olsun. İnan ki bu defa seni benim yardımım bile kurtaramaz. Silkelen ve harekete geç artık.” Dedi zafer kazanmaya gönderir gibiydi. Emre duyduklarını bir türlü hazmedemiyordu. O herifin hala Birce’nin etrafında dolaşmaya yeltenmesi nefesini kesmeye yetmişti. Öfkesi yüzünden okunuyordu. Şu an o adi pislik karşısında olsa gözünü kırpmadan elleriyle onu boğazlardı. Ya yine dedi yüreği, yine kaybedersem onu, bu defa ne yapacaktı? Gücü yeter miydi bir kez daha ona ya da başkasına gitmesine, kaldırır mıydı kalbi başka birinin yanında aşkla nefes almasına… Düşüncesi bile tüylerini ürpertmeye yetmişti. “Kahretsin!” diyerek odanın içinde deli danalar gibi dolanmaya başladı. “Ne yapacağım? Nasıl yapacağım da kıracağım inadını? Nasıl dinleteceğim ona kendimi?” diyerek kendi kendine homurdanmaya başladı. Gülce “Neyse ki ben varım.” Diyerek oturduğu kanepe de geriye doğru yaslandı. Bu hareketi ile Emre’nin dikkatini sonunda çekmeyi başarmıştı. Adam ona sorgulayan bakışlarla baktığında “Yine neler geçiyor acaba o aklından?” Dedi. “Neler geçmiyor ki?” diyerek kahkaha atmaya başladı. Emre onun keyfinin yerinde olduğunu görünce içinde derin bir rahatlama oldu. Ama aniden ciddileşen kızın yüzündeki ifade ansızın gerilmesine sebep oldu. “Bana bak Emre bu gece de bu işi halledemezsen inan ki benden sana daha da hayır gelmez.” Diyerek bir elini beline yerleştirip diğer eliyle çocuk azarlar gibi işaret parmağını havada sallamıştı. Emre Gülce’nin dengesizliklerine alışıktı ama bu kadar ani ruh hali değişimlerini kaldıracak bir bünyeye şu anda sahip değildi. Her an bir kaybetme korkusu içinde yaşarken geçmişin yakıcı pişmanlığını omuzlarında taşıyordu. Gülce Emre’nin gözlerinin içine bakarak gayet ciddi bir şekilde aklındakileri bir bir ona açıkladı. Gülce’nin ağzından çıkan her cümle Emre’nin yüzünde derin bir gülümsemeye dönüşüyordu. Ve bu defa artık her şeyin bir çözüme kavuşmasını istiyordu. Bakalım her şey onların planladıkları yönde gidecek miydi yoksa yine Birce’nin geri püskürtmesi yüzünden ellerine yüzlerine mi bulaştıracaklardı? |
0% |