Yeni Üyelik
24.
Bölüm

24. Bölüm

@ugurluay

“Bir film gecemiz eksikti zaten Gülce.” Birce elindeki tencereyi sallarken mısırları patlatmaya devam ediyordu.

“Bırak dırdırı da mısırları patlatmaya devam et. İrem ile Hasan gelmek üzere, yakma sakın ha mısırları yoksa bir tencere daha patlattırırım sana.”

“Of Gülce ya siz oturun izleyin birlikte niye bana bulaşıyorsunuz anlamıyorum ki ben.”

“Oldu canım benim başka bir isteğin var mı? Can ikizim yukarıda depresyon kıvamında hüznün dibini sıyıracak ben de aşağıda arkadaşlarımla film keyfi yapacağım öyle mi? He he oldu kuzum çok beklersin.”

“Ben depresyon kıvamında falan değilim.”

“He he canım ben de zaten matematik dehasıyım.”

“İğrençsin Gülce, bazen ikizim olduğun için senden utanıyorum.”

“Her şey karşılıklı ikiz canım. Neyse hadi bizim üçü bir arada halalar altın günündeyken bu gecenin kıymetini bilelim. Malum onların altın günleri gecenin ilerleyen vakitlerinde okey masasında bitiyor. Sabah ezanlarında yolu bulurlarsa iyi.” Diyerek kahkaha atmaya başladı. Birce onun bu sözlerine sessizce homurdanırken çalan kapı ile bakışlarını Gülce’ye dikti.

“Tamam, tamam ona da ben bakarım.” Diyen Gülce ima dolu bakışlarını ikizine göndermekten geri durmadı. “Zaten bu evde her işi ben yapıyorum.” Diyerek huzursuz bir şekilde mırıldanırken kapıyı açmaya gitmişti.

Birce “Sanki ben istedim film izlemeyi, gelenlerde benim arkadaşımdı zaten.” Diyerek mısırı patlatmaya devam ederken “ Bu kadar beni beklediğini bilsem daha erken gelirdim.” Diyen sesi duyduğunda elinde tuttuğu tencereyi bir anda ocağa sertçe bıraktı. Ocağın üzerine düşen tencereye odaklanan gözleri sesin geldiği yöne dönmeye cesaret edemiyordu. Mutfağın içinde mısır patlama sesleri duyulurken Emre kollarını göğsünün altında birleştirip kapıya omzunu yaslamıştı.

“Biraz daha ocağın altını kapatmazsan o mısırlar yanacak.” Diye uyarıda bulunduğunda kız sert bakışlarını ansızın adama döndürdü. Kaşları çatık bir halde adama bakarken bir yandan da hırsla ocağın altını kapattı.

“Senin ne işin var burada?” Meydan okurcasına konuştuğunda Emre bir iki adımda pervasız bir şekilde kızın dibinde bitti.

“Ne o, davet edilmiş olmam hoşuna gitmedi mi?”

“Hayır, gitmedi.” Dişleri arasından tıslayarak karşılık verdi.

“İster hoşuna gitsin ister gitmesin Birce Hanım sen bu gece o filmi benimle birlikte izleyeceksin.” Diyerek tehlikeli bir şekilde konuştu.

“Diyorsun.” Diyerek ellerini göğsünün altında birleştirip alaycı bir gülüşle ona baktı.

“Demiyorum küçük hanım çok iyi biliyorum.” Dedi üstüne basa basa.

“Senin hiçbir şey bildiğin yok.” Diyerek onu göğsünden ittirip mutfaktan dışarıya çıktı. Salona ulaştığında yüreğini hırs gözlerini öfke bürümüştü.

“Gülce.” Diye haykırdığında çoktan salona ulaşmıştı. Arkasından geldiğini hissettiği adamın adımlarının sesleri kulaklarına dolarken “Gülce neredesin çık ortaya. Bunu sana çok kötü ödeteceğim.” Diye bas bas bağırmaya başladı. Ta ki “Gülce gitti.” Diyen o sese kadar. Birce bir an duraksadı. Adamın ne dediğini idrak etmeye çalıştı. Arkasında ellerini ceplerine yerleştirmiş sinir bozucu gülüşüne ukala yüz ifadesini ekleyen adamı gördüğünde “Anlamadım.” Dedi sözleri daha iyi hazmetmek istercesine.

“Gülce diyorum, çoktan gitti.”

“Nereye? Nasıl gider?” Eline geçirdiği telefonuyla hemen kardeşini arasa da telefonu ansızın meşgule atıldı. Beklemediği tepkiyle karşılaşınca kaşları sinirle çatıldı. “Sen ne yapmaya çalışıyorsun Gülce?” diye söylenmeye başladı. Onu tekrar aramaya yeltendiği an telefonuna gelen mesajla duraksadı.

Gönderen: Gülce

“İkizim, canım, bir tanem biliyorum şu an kafamı gövdemden ayırmak için derin planlar ve suikast girişimi düşünceleri içerisindesin ama inan ki her şey senin mutluluğun için. Emre’yi ben dinledim, ne olur benim için bir kere de onu sen dinle. Gerçekten pişman olmayacaksın.” Diyen mesajını okuduğunda öfkesi bir kat daha artmıştı. Elinde tuttuğu telefonu sıktırdığında bu şamataya daha fazla tahammül edemeyeceğini anladı. Önüne gelen herkes onun arkasından iş çeviriyordu. Bir Allah’ın kulu da dürüstlük kılıfını üstüne giyinip de hakkını vermiyordu. Dokunuyordu artık tüm bu olanlar Birce’ye, birilerinin elinde oyuncak olmaktan, herkesin bin bir alavere dalavere ile onu aptal yerine koymasından çok sıkılmıştı.

“Yeter artık.” Diyerek gözyaşlarına engel olamazken bakışları öfkesinin asıl sahibini buldu. “Sen.” diyerek elinde canı acıyasıya tuttuğu telefonu adama doğru sallarken “İstediğin kadar oturabilirsin ama ben bu saçmalığa daha fazla tahammül etmeyeceğim.” Diyerek aceleci adımlar ile kapıya yöneldi. Kapıya ulaştığı an hiç beklemediği bir gerçekle daha yüzleşmek zorunda kaldı. Kapının kolunu hareket ettirmeye çalışsa da açılmayan kapıyla adeta dumura uğramıştı. Gözlerini irileştirerek arkasında varlığını delicesine hissettiği adama döndüğünde “Yok artık.” diyerek isyan etti. “Bu kadarı da çok fazla. Aç şu kapıyı Emre.” Diyerek kapının önünden çekildi. Kapıyı onun açması için yol verirken adamın bakışlarındaki şaşkınlık kızın çileden çıkmasına sebep oldu.

“İnan ki bundan benim de haberim yoktu.” Derken gerçekten haberi olmadığını şaşkınlığı ile hissettiriyordu.

“Emre saçmalamayı kesin artık.” Diyerek akan gözyaşlarına engel olamıyordu.

Yorulmuştu kız, direnemiyordu yanaklarını istila eden gözyaşlarına. Emre onun daha fazla ağlamasına dayanamadı ve kapıya yönelip açmak için zorlarken Birce’nin telefonuna gelen mesajla ikisi de gözlerini telefonun ekranına dikti. Birce hızla mesajı açtı.

Gönderen: Gülce

“Boşuna kapıyı zorlamayın biz gelene kadar o kapı açılmayacak. Ha bu arada Birce’ciğim diğer odaların kapıları da kilitli boşuna kendini bir yerlere kilitlemeye falan kalkma diye ben önlemimi önceden aldım. Adama da boşuna yüklenme planın bu ayrıntısından onun da haberi yoktu.”

Birce okuduklarından emin olmak için tekrar tekrar mesaja göz attı. Ve daha fazla dayanamadığı için elinde sıkmaktan yorulduğu telefonu bir hışımla “Allah kahretsin!” diyerek duvara fırlattı. Onun bu tepkisini kaşları çatılarak izleyen adam kızı sakinleştirmek için ona doğru bir adım attığında “Yaklaşma bana.” Diyerek haykıran kızla ne yapacağını bilemedi.

Birce ellerini yüzüne kapadı ve ona eşlik eden hıçkırıkları ile birlikte omuzları sarsılarak ağlamaya başladı. Emre onun bu bitmiş haline daha fazla dayanamadı. Işık hızıyla yanına gidip kollarını onun bedenine sardı. Onun çırpınışlarına, göğsüne indirdiği sert darbelere, ağzına geleni söylemesine, tüm hakaretlerine aldırış etmeden sardı sarmaladı kollarıyla tüm bedenini.

“Birce’m, güzelim, bağır, çağır, ağla, ne dersen de, ne yaparsan yap razıyım, her şeyin kabulüm. Razıyım ama tüm bunları benim gözümün önünde nefesini hissettiğim yerde yap. Yalvarırım hasret kaldığım varlığını benden esirgeme be güzelim. Dayanamıyorum. Senden uzak olmak kadar başka hiçbir şey bana acı vermiyor. Yapma bunu bana güzelim. Dokundurma yokluğunu yüreğime. Hissettirme yoksunluğunu gözlerime. Ne yüreğim, ne gözlerim, ne de ruhum hazır değil sensizliğe.” Diye onu kolları arasında sakinleştirmeye çalışırken kızın hıçkırıkları adamın göğsünde firar etmişti. Şimdi ise kızın gözyaşları evini bulmuş gibi, ev sahibinin göğsüne pervasızca çoktan karargâh kurmuştu.

Loading...
0%