Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@ugurluay

Gülce ellerini göğsünün altında birleştirmiş gözlerini kısarak önlerinden gidenlere bakıyordu.

“Görüyorsun değil mi Birce?” dedi fısıltı halindeydi sesi. Öfke hissediliyordu ortama yaydığı gerginlikten.

“Neyi?” İkizini daha fazla sinirlendirmek istemese de ördüğü görüntü karşısında gülmesine engel olamıyordu.

“Görmüyor musun şunların hallerini?” dedi önünde giden halalarını ve kıskaçları altına aldıkları Hasan’ı göstererek.

Gülce karakola giderken Hasan’ı da aramıştı. Hasan’ın babası polis olduğu için yardımı olabileceğini düşünmüştü. Bu düşüncesinde çok da yanılmamıştı. Hasan sayesinde çok hızlı bir şekilde işlemler halledilmiş ve üçüz olan halaları nezarethaneden çıkarılmıştı. Halalarının Hasan’a karşı ayrı bir ilgileri vardı ve bu Gülce’yi çılgına çeviriyordu. Kendilerinin nezarethaneden çıkmalarına Hasan’ın yardımcı olduğunu öğrendikten sonra çılgın bakireler adamın iki koluna da girip onu ilgi yağmuruna tutmuşlardı. Emre, Gülce ve Birce ise dış kapının dış mandalı olarak arkalarından sessiz adımlar ile gidiyorlardı.

“Abartma Birce sadece Hasan’a teşekkür etmek istiyorlar. Sonuçta onun yardımlarıyla sabahı beklemek zorunda kalmadan çıktılar.”

“Sırf beni sinir etmek için yapmıyorlarsa ben de Gülce değilim. Başımı bağlayamadılar ya en yakınımdaki adamla kıskandırmaya çalışıyorlar beni.”

“Başarısız oldukları da söylenemez doğrusu.”

“Birce delirtme beni o benim yalnızca arkadaşım daha ötesi olamaz.” diyerek kestirip attı.

“Birce de benim arkadaşımdı…” diyen adam varlığını hissettirmeye çalıştı. İkili bir anda Emre’ye kafalarını döndürdü.

Birce “Emre…” diyerek hiddetle çığlık attı. “Bu konuların ne yeri ne de zamanı.” Kaş göz işareti yaparak onu susturmaya çalıştığı sırada evin bahçesine yaklaşmışlardı.

Hasan’ın “Gülce.” Diyen yardım çığlığı ile herkesin başı ansızın ona döndü. Gülce “Ya sabır!” çekti. İkizine ve Emre’ye döndü. “Sizin sohbetinize doyum olmaz gençler bizim çılgın bakirelerin elinden kurtarmam gereken bir adet arkadaşım var. Şimdi gitmeliyim.” Dedi ve koşarak Hasan’ın yanına gitti.

“Huriye hala bıraksana arkadaşımın kolunu, vantuz gibi yapışmışsın mübarek.”

“Sus kız , sen tutamadın diye mi tüm bu öfken?”

“Nuriye hala sen napıysorsun Allah aşkına, adamın beline dolanmışsın yılan gibi.” Onun bu sözlerine halası kaşları çatık bir halde tepki verdi. O sırada kapıyı açmaya çalışan Düriye halası ışık hızıyla yeğenine döndü. Sert bir şekilde onun kolunu çimdirdi. Canının acısı ile “Ah!” inledi genç kız.

“Kendin koca bulamadın başımıza kaldın. Bizim nasibimimizi mi engelleyeceksin kız.”

Gülce duyduğu sözler karşısında şaşkınlıktan ağzı bir karış açıldı. Gözleri dehşetle irileşirken “Ben evde falan kalmadım.” Diye isyan etti. “Daha çok gencim.” Dediği an Huriye, Nuriye ve Düriye halaları kahkaha krizine girdi. Hasan’ı zorla eve itikleyen halalar birden yana yana geçip Gülce’nin karşısına koca bir dağ gibi dikildiler. Bir elleri bellerinde diğer ellerinin işaret parmaklarını havada sallarken sırayla konuşmaya başladılar.

Huriye “Zaten evlenmeye niyetin yok.” Dedi bir çimdik atıp içeriye geçti.

Nuriye “Zaten başımıza yıllanmış turşu gibi kaldın.” Dedi bir çimdik de o atarak kapıdan rüzgâr gibi geçti.

Düriye “ Şimdi bir işe yara da o hayra açılmayan ağzını kapa, bizim de kısmetimizi engelleme. Senden önce evleneceğiz diye fitne fesat sokma çocuğun aklına.” Diyerek bir çimdik de o attı kızın koluna. İçeriye geçerken Gülce’nin “Ah!” diye inleyen sesini acıyan canını bir gram umursamadılar. Gülce bir an olanları idrak etmeye çalıştı. Ardında bıraktığı Emre eve Birce’ye baktı. Sayıklar gibi konuşmaya başladı.

“Onlar bana evde kalmış mı dedi? Benden önce mi evleneceklermiş? Hem de benim arkadaşımla.” dedi ve kaşlarını bir anda çattı. “Yok artık.” Diye isyan nidalarını yükseltti. “Bu kadarı da çok fazla canım.” Diyerek haykırdı. “Yedirmem arkadaşımı size.” Diyerek koşarcasına evin içine girdi. Onun bu tepkisine gülerek karşılık veren Birce’nin bakışları yanı başındaki Emre’nin düşünce dolu gözleriyle buluşunca yüzündeki gülümseme an be an solmaya başladı.

İçinden bir ses yarım kalan gecenin hesabının kesilme vaktinin geldiğini söylüyordu. Saatlerdir kaçmaya çalıştığı gerçeklerle yüzleşme vaktinin ve konuşma zamanın geldiğini söylüyordu. Yanılmadığını ise “Sen içeriye geçmeden bahçede biraz konuşabilir miyiz?” diyen Emre’nin konuşmasıyla daha iyi anlamıştı.

Emre kabul cevabını bile beklemeden kızı geçip arka bahçeye doğru yürümeye başladı. Bu hareket benim peşimden gel demekti. Birce derin bir nefes alıp verdi. Korku dolu adımlarla onun peşi sıra giderken yüreği deli gibi çarpıyor elinde olsa çıkıp gidecekmiş gibi çırpınıyordu.

Loading...
0%