Yeni Üyelik
53.
Bölüm

53. Bölüm

@ugurluay

Gülce “Bittik biz, külliyen yandık, bittik, kül olduk.” Diye veryansın ederek odanın içinde dört dolanıyordu. Birce ayağa kaktı, kardeşinin önüne geçti. Elleriyle omuzlarından tutup tam karşısına geçerek onu durdurdu. Endişe dolu gözlerine karşılık kendinden emin ve güven dolu bir bakış attı. “Sakin ol, babam gelsin güzelce konuşuruz. Sen bana güven.” Dedi.

“Birce, ben babamın sesini hiç bu kadar öfkeli duymamıştım. Adam resmen çığırından çıkmıştı.”

“Abartma Gülce, babamdan bahsediyoruz. Tamam her ne kadar esse gürlese de kıyamaz o bize bilmiyor musun?”

“He he canım he he, sen tabi babamla konuşmadığın için bu kadar rahatsın. Adam bana valizlerinizi toplayın sizi almaya geliyorum dedi Birce, allasen sen neyin kafasını yaşıyorsun.”

“Olmaz.” Diye can havli ile ayağa fırlayan adama ikisi de yan gözle baktılar. “Birce hayatta hiçbir yere gidemez.” Dedi soluksuzca.

“He canım he, babamın karşısında da böyle yiğitçe davran da sonucunda Birce gider mi gitmez mi görürsün. Of Allah’ım kafayı yiyecem ya bu adam nerden öğrendi tüm bu olanları, o kadar da gizli tuttuk.” Diyerek kendi kendine mırıldanıyordu. O sırada kapının çalmasıyla herkes bir anda yerinde irkildi. Korku dolu gözlerle birbirine bakarken Birce “Babam bu kadar kısa sürede gelmiş olamaz değil mi?” dedi.

“Söz konusu babam ise ben şu an hiçbir şeye şaşırmam.” Dedi sesli bir şekilde yutkundu.

“Allah yardımcımız olsun.” Dedi Gülce ve ellerini havaya açarak dua etmeye başladı. Emre anlamaz gözlerle onu sorgularken bakışları bir an genç kızla buluştu. “Ne var? Ne bakıyorsun? Son duasını eden bir zavallıcık hiç mi görmedin?” dedi gözlerini kısarak ona çemkirdi.

“Ne saçmalıyorsun Gülce ya, babanla güzelce oturup konuşuruz ve her şeyi anlatırız. Tüm bu yaşananlarda sizin hiçbir suçunuz yokken cezasını size neden çektirsin? Hem çocuk değilsiniz sonuçta, tutup kolunuzdan götürecek hali yok ya.” Dedi.

Gülce ve Birce bir an gözlerinde olma ihtimali olan gerçekleri canlandırdıkları manzara ile bakışları buluştuğunda ikisi de bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Babaları üniversite tercihlerinde bile onlara iki şehir seçeneği sunmuşken gidiyoruz dediğinde ikisinin de karşı koymaya cesareti olamazdı. Onlar birbiri ile gözleriyle olacakların muhasebesini yaparken kapının sabırsızca tekrar çalmasıyla kendilerine geldiler.

Birce derin bir nefes alıp verdi “Korkunun ecele faydası yok, gidip kapıya bakayım,” Dedi. Emre ve Gülce kapıdan gelenin kim olduğunu öğrenmek için meraklansa da yerinden kımıldamaya bir türlü cesaret edemiyordu. Birce gergin bir yüz ifadesi ile içeriye girdiğinde Gülce’nin gözlerinde Bittik biz bakışı vardı. Herkes soluğunu tutmuş içeriye kızın ardından gelecek kişiyi bekliyordu. İçeriye gireni gördükleri anda derin bir soluk bıraktılar. Gelen kişi hiç tahmin etmedikleri bir kişiydi.

Nazan Hanım, titrek adımlarla içeriye girerken Emre ellerini iki yanında yumruk yapmış sıktırmaya başlamıştı. Gülce’nin eli heyecanla atan kalbine giderken derin bir rahatlama yaşamıştı. Neyse ki gelen kişi babası değildi.

Birce “Buyurun Nazan teyze.” Diyerek ona oturması için yer gösterdi. Onun nezaket tavırlarına karşılık Emre öfke ile baktı. Adamın bakışlarını es geçip kanepeye oturan kadının yanına geçti. Kadın “Teşekkür ederim.” Diyerek yanına oturan Birce’nin gözlerine suçlu bakışlarla baktı.

“Nazan teyze çok önemli bir şey için geldim dediniz, kötü bir şey yoktur umarım.”

“Kızım aslında buraya hem senden özür dilemeye, hem bir şey sormaya, hem de vedalaşmaya geldim.” Dedi.

“Anlamadım.”

“Baban dün Murat’ı geçmiş olsun diye aramış. Barkın’ın durumunu öğrenmiş ama anladığımız kadarıyla olayın iç yüzünü siz henüz anlatmamışsınız. Murat’ta bunu bilmediği için babandan mahcup bir şekilde oğlumuzun sana yaptıkları için özür dilemiş. Ve o an Murat tüm olanları babana anlatmak zorunda kalmış. Kızım gerçekten bilmiyorduk. Haber verdiniz sandık. Babanda arayınca Murat özür dilemek istemiş ama işte…” dedi kadının omuzları düşmüş, kederden sesi kısılmış, mahcubiyet duruşuna yansımıştı.

“Ha demek babam Murat amca sayesinde öğrendi tüm bunları…” dedi tüm olanları idrak eden Gülce bu defa da karşısında yıkılmış, perişan olmuş kadına yüklenmeye başlamıştı. “Bi bitemediniz be Nazan teyze, oğlun kardeşimi kaçırır, kocan hayallerimizin üzerine tüy diker. Of Allah’ım çıldıracağım.” Diyerek söylenerek yüzünü sıvazlamaya başladı.

“Gülce yeter.” Diyerek sert bir şekilde ikizinin konuşmasını kesti. Ona hayret ve şaşkınlıkla bakan kız ellerini havaya kaldırıp “Pes doğrusu, pes.” Diye haykırdı. “Bu kadının oğlu yüzünden ölümlerden döndün, yetmedi kocası babama tüm olan biteni anlattı. Farkında mısın babam yolda, bizi almaya geliyor. Peki neden? Senin saçma sapan ilişkin yüzünden.”

“Gülce haddini aşıyorsun.”

“Ben mi haddimi aşıyorum? Sen haddini çoktan aştın kızım. Senin yüzünden benim tüm hayallerim çöp yığını olmak üzere, senin yüzünden hayatımın geri kalanını İzmir’de geçirmek zorunda kalabilirim. Dört yıl boyunca senin tercih ettiğin anamdan emdiğim sütü burnumdan getiren bir bölümü okumak zorunda kaldım. Neden? Çünkü hayalini kurduğum polislik mesleğini yapabilmek için,ben o bölümü bitirebilmek için gece gündüz eşekler gibi çalıştım. Sırf babamın şartının yerine getirebilmek için, ama şimdi ne oldu biliyor musun? Babam polisliği unut diyerek suratıma telefonu kapattı. Ve sen bana haddimi aştığımı mı söylüyorsun? Benim hayatım elden gitmiş Birce Hanım sen neyin haddinden bahsediyorsun?” dedi ve kapıya doğru yönelerek söylenmeye devam etti. “Tebrik ederim el birliği ile hayatımın içine etmeyi başardınız. Otur şimdi sen Nazan teyzeni teselli et.” Dedi ve kapıyı sertçe çarparak çıktı.

Birce duydukları ile büyük bir şok yaşadı. Babası gerçekten bu kadar öfkeli olabilir miydi? Gülce’nin hayallerini elinden acımasızca çekip alacak kadar gözü dönmüş olabilir miydi? Peki neden? Eğer ortada bir suçlu arıyorsa kendisini görebilirdi. Gülce’nin ne suçu vardı? Birce, içten içe düşüncelere dalmışken Nazan Hanımın ellerini avuçlarının içine aldığı an ona doğru döndü.

“Kızım ben gerçekten özür dilerim. Sizi bu kadar etkilemiş olması beni gerçekten derinden sarstı. Murat amcan defalarca aradı ama baban bir daha telefonlarımıza çıkmadı. Çok üzgünüm.” Dedi gözleri titrek sesi kırgındı.

“Tamam Nazan teyze olan olmuş artık. Gitseniz iyi olacak.” Dedi.

“Anlıyorum.” Dedi ayağa kalktı. “Biz bugün İzmir’e geri dönüyoruz. Kızım biliyorum hayatınız da belki de asla kapanmayacak derin yaralar açılmasına sebep olduk. Ama ne olursa olsun bir şeye ihtiyacın olursa sana kapım her zaman açık bunu asla unutma.” Dedi arkasını dönmüş gidiyordu ki Birce’nin aklına gelen “Nazan teyze siz bir şey soracağım demiştiniz.” Dedi. Nazan Hanım yavaşça döndü ve kıza “Aslında ben buraya Beril’i sormaya gelmiştim.” Dedi.

“Beril mi?”

“Evet.” Dedi kadın bir umutla baktı kızın gözlerine “Beril, hastaneden çıkıp Barkın’la görüşmek istedi. Ne kadar dediysem de söz dinletemedim ve yalnız görüştü. Beril o gün bugündür ortalarda yok adeta sırra kadem bastı. Ailesi reddetmişti. Kimi kimsesi yok, hamile, ne yapar, ne eder, nereye gider? Bilemedim. Son çare sana geldim. Belki senin haberin vardır diye?”

“Hayır Nazan teyze ben Beril’i en son hastanede gördüm. Hiçbir haberim yok.”

“Tamam kızım biz Beril’i aramaya devam edeceğiz. Eğer bir haber alırsan.”

Emre araya izin almadan girerek “Nazan Hanım bence bu ziyaret amacını aşmaya başladı. Size iyi yolculuklar, lütfen bir daha Birce’yi hiçbir konuda rahatsız etmeyin. Ailevi sorunlarınızla kendiniz ilgilenin. Bırakın o da kendi ailesi ve sevdikleriyle ilgilensin.” dedi sert bir tonda. Onun tavrı kadının bir adım geri atmasına sebep oldu. Bakışları Emre’de sertleşen kadın, Birce’ye döndüğünde şefkate bürünmüştü. “Her neyse ben gitsem iyi olacak kızım, umarım her şey gönlünce olur.” Dedi ve arkasına bir daha dönme gereği duymadan çıkıp gitti. Birce onu yolcu etmek için adım attığı an Emre’nin elinin kolundaki sert tutuşu ile duraksadı. Genç kız bir kolundaki ele bir Emre’nin öfkeli bakışlarına baktı.

“Ne yapıyorsun Emre?”

“Asıl sen ne yapıyorsun? Halletmen gereken tonla sorun varken bırak da Nazan Hanım da kendi sorunlarını kendi halletsin. Onun peşinden gideceğine kardeşinin peşinden gitmelisin.”

“Bana onca lafı saydıktan sonra mı?”

“Bak Birce, biliyorum çıkışı çok sertti ama onu anlamaya çalış. Hayalleri bence sertliğinin hafifletici sebepleri olabilir. Onu en iyi sen anlayabilirsin. Şimdi git ve onunla konuş.”

“Nereden bulacağım ki kim bilir hangi deliğe gizlenmiştir?”

“Bence sen onu kolaylıkla bulabilirsin.” Dedi göz kırparak. Birce’nin aklına gelenler yüzünde derin bir gülümseme oluşmasını sağladı.

“Ben galiba nerede olduğunu biliyorum?” dedi koşarak kapıya yöneldi. Sonra ardından bıraktığı aklına gelen adama dönerek “Emre sen eve git, ben sana durumları haberdar ederim olur mu?” dedi. Koşarak tekrar yanına geldi ve onun fark edemediği hızda yanağına minik bir buse kondurarak koşarak çıktı. Emre’nin eli yanağına giderken bulunduğu yerde donakalmıştı. Bu kız cidden onu sonu olacaktı.

Loading...
0%