@ugurluay
|
Aydın Bey kaşlarını çatmış karşısında yalı kazığı gibi dikilen çocuğa bakıyordu. “Hayırdır evladım, gecenin bu saatinde sende kimsin?” dedi gözlerini kocaman açarak öfkeyle. Gecenin bu saatinde kızlarının kapısında bir erkeği bulmak hiç de hoş karşılanacak bir şey değildi. “İyi akşamlar efendim, bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ben Emre,” diyerek selamlaşmak adına elini adama uzattı. Adam bir çocuğa bir kendisine uzatılan ele ima dolu bakışlar attı. Emre’nin eli havada asılı kaldığı için bozuntuya vermemek için yavaşça elini geriye çekti. Aydın Bey, çocuğun ismini duyar duymaz kanın beynine sıçradığını hissetti. Gözü seğirmeye, alnındaki damar sinirden delicesine atmaya başladı. Kızlar Emre’nin sesini duyar duymaz koşarak babalarının arkasına gelmişlerdi. Ona kaş göz işareti yaparak hemen oradan uzaklaşmasını anlatmaya çalışıyorlardı ama Emre’nin hiç de öyle bir niyeti olmadığı umursamaz tavırlarıyla belli oluyordu. Gülce sessiz olmaya özen göstererek “Allah aşkına Birce Emre’nin burada ne işi var?” dedi dişlerinin arasından tıslarcasına. Başlarındaki bela yetmezmiş gibi bir de Emre çıkagelmişti. “Bilmiyorum ki ne demeye geldi ben de anlamadım.” Dedi korkuyla. “Geçmiş olsun kardeşim, adam resmen geldi cami duvarına işedi. Azrailin kucağına da koşar adım gelinmez ki canım.” “Gülce…” dedi kardeşi durumun vahametini kavraması için onu uyarırcasına. “Tamam be sustum, sanki ben gel dedim adama.” Dedi ellerini göğsünün altında birleştirdi. Birce daha fazla bu duruma seyirci kalamayarak babasının gerilmiş omuzlarına dokundu. “Babacığım Emre benim okuldan arkadaşım.” Dedi yapmacık bir gülümseme suratına yapıştırmaya çalışsa da yüzü tef gibi gerilmişti. “He tamam o zaman…” dedi alayvari bir gülümseme ile dalga geçercesine. Herkes bir an derin bir nefes almaya yeltenmişti ki Aydın Bey’in suratı bir anda sertleşti ve tüm ciddiyeti ile “Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?” Diyerek herkesin yerinde korkuyla zıplamasına sebep dolacak gürlemeyle yeri göğü titretti. Gülce babasının görmediği bir anda Emre ve Birce’ye eliyle boğazını kesercesine sessizce Bittik biz işareti yaparken Emre böylesine sert bir tepki ile karşılaşacağını tahmin etmiyordu. Saatlerdir Birce’ye telefon ediyor, mesaj atıyor ama hiçbir yanıt alamıyordu. Daha fazla dayanamadığı için soluğu kızların kapısında almıştı. En fazla ne olabilir ki? Diye düşünerek adım attığı kapının eşiğinden dahi içeriye girememişken ecel terleri dökmeyi hiç mi hiç beklemiyordu. “Babacığım estağfurullah neden dalga geçelim?” dese de Birce’yi bir kenara iten Aydın Bey, Emre’nin dibinde ansızın bitivermişti. “Şimdi sen konuş evladım, gecenin bir vakti genç kızların yaşadığı bir evin kapısına dayanmaya utanmıyor musun sen?” derken son üç kelimenin üzerine özellikle bastıra bastıra gür bir sesle söylemişti. “Efendim siz beni yanlış anladınız. Ben sizin geleceğinizi biliyordum, ben, yani sizinle tanışmak için şey etmiştim.” “Sen, benimle, tanışmak için şey ettin öyle mi evladım?” “Evet efendim.” Dedi tek nefeste. “Sen kimsin de benimle tanışacaksın ulan. Sizin okulunuz bitmedi mi? Bitti. Birce’nin de bu şehirle de arkadaşlarıyla da işi bitti. Şimdi toz ol gözüm görmesin seni, gece gece elimden bir kaza çıkacak yoksa. “diyerek yakasından tutup kapının eşiğinden dışarıya atmaya çalıştığı sırada araya Birce ve Gülce girip babasını Emre’den uzaklaştırmaya çalıştılar. “Lütfen Aydın Bey, medeni insanlar gibi konuşmak için geldim ben buraya, kızınızla niyetim ciddi…” dediği an kızlar yüzlerini buruşturarak gözlerini istemsizce kapattılar. Bu az sonra kopacak kıyametin öncesinde verilen refleksel bir hareketti. “Birceeee…” diye haykırdı adam. “Bu serseri neden bahsediyor?” dedi elleri iki yanında yumruk olmuş bir şekilde. Birce bu saatten sonra kaçış olmadığının farkındaydı. Emre’den ayrılıp babasının karşısına geldi. Elleriyle oynarken gözleri parmaklarındaydı. Böylesine bir konuşmaya asla hazır olmayacaktı. Ama şu anki durumları daha vahimdi. “Kaldır başını ve bu serserinin yalan söylediğini söyle, benim kızım beni böyle bir duruma düşürmez. Gecenin bir yarısı kapısına adamlar dayanmaz.” Birce babasının sözleriyle ansızın bakışlarını parmaklarından çekip aldı. Gözleri ışıl ışıldı. “Baba, bu konuşmayı yapmak benim için çok zor ama ben kötü bir şey yapmadım. Emre,” dedi gözleri ona kayarken aşkla pırıldamıştı. Bakışlarını tekrar babasına döndürdü. “O iyi biri, o ruhumu tanıyan, beni benden daha fazla düşünen, kalbime dokunabilen tek kişi. Baba,” dedi bir adım daha babasına yaklaşarak “Senin küçük kızın âşık oldu. Ben Emre’yi seviyorum.” Dediği an adamın eli ansızın havalanarak kızının suratına sert bir şekilde indi. Emre öne atılarak “Ona nasıl vurursunuz?” diyerek Birce’nin omuzlarından tutup kendisine çekti. Gülce’nin “Baba…” diyen feryadına, Birce’nin yanaklarına firar eden gözyaşlarına aldırmadan “Yıkıl karşımdan Birce.”dedi. Birce’nin eli yanağında “Bana ilk defa vurdun.” Dedi titreyen sesiyle. Ne Emre ne Gülce ne de babası hiçbir şey umurunda değildi. Koşarak odasına çıktı. Gülce babasının karşısına dikilip “Rahatladın mı? Bu mu senin babalığın? Yıllardır astığım astık kestiğim kestik şekilde davrandın bize, senin babalıktan anlaşın bu mu? Böyle mi babalık yapılıyor?” “Gülce.”Dedi uyarırcasına. “Ne o bana da mı vurursun yoksa? Kardeşim âşık olduğu için ben polis olmak istediğim için mi köteğine maruz kalırız? Yıllardır ne dediysen yaptık, ne istediysen ikiletmedik. Hayatımız için ne doğruysa babamız bizi daha fazla düşünür dedik sorgulamadık ama bu gece yaptığın şey kabul edilir bir şey değil Aydın Bey. Senin babalığın buysa eğer böyle babalık olmaz olsun be.” “Haddini aşıyorsun Gülce.” “Siz çoktan haddinizi aştınız Aydın Bey.” Diyerek babasına attığı kötü bakışlarla kardeşinin odasına koşarak yöneldi. Emre delicesine kendisini suçlu hissediyordu. Oraya gelmeseydi belki de bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. “Bu biraz fazla olmadı mı Aydın Bey?” diyerek ona çok sert baktı. “Seni ilgilendirmeyen hiçbir şeye karışma evlat. Şimdi defol git buradan, seni bir daha kızımın etrafında görmeyeceğim.” Dedi tehdit edercesine. “O biraz zor Aydın Bey.” Dedi meydan okurcasına. “Anlamadım.” Dedi adam gözlerini kısarak. “Birce neredeyse ben orada olacağım, onun ayak bastığı yerde, onun soluduğu havada, gözünü döndürdüğü her yerde yine ben olacağım. Ve ne siz ne de bir başkası buna asla engel olamayacak. Birce istediği sürece ben onunlayım. Bunu kabul etseniz iyi olur.” Dedi. Aydın Bey’in artık dayanacak gücü kalmadı. “Eeee yeter be…” dedi Emre’nin yakasından tutup bahçe kapısına kadar sürükledi ve bir hışımla kapıdan dışarıya fırlattı. Bu hamle ile yere kapaklanan Emre “Hiç kimse, hiçbir şey beni ondan vazgeçiremez anladınız mı beni?” diye haykırsa da bir hışımla evin kapısından içeriye giren adamın tepkisi evin kapısını sertçe kapamakla oldu. |
0% |