@ugurluay
|
51.BÖLÜM(*** Niyet ile Kısmet***) “Kaderimin gönül künyesine adını sonsuza kadar tükenmeyen, silinmez kalem ile yazdırmış adam. Saat seni, dakika beni vurduysa, zaman biz olma vaktidir.” Gözüm başka bir şey görmüyorsa, saklımda tuttuğum anılar zincirim bir bir kırılıyorsa, ayaklarım yerden kesilip, saçımdan tırnağıma kadar aşk ile titriyorsam… Aynı dili eşsiz bir ahenk ile tekrar konuşmaya başladıysak. Özlem dolu bakışlarımı aşkın kokusu ile sana ulaştırıyorsam. Dilim itiraf edemese de aşk fuarı sevme sahasında doyumsuz bir fukarayım ben. Gönlünün başköşesinde can alıcı gözden olmaktı niyetim. Şimdi huzurunda yalnız koyma beni sevda adamım. Sen yüreğime aşkın en güzel ve özel yansımasısın. Şimdi sevdiğim ve yıllardır vazgeçemediğim adamın kollarında beş yıllık bir gerçeğin yüzüme acımasızca attığı tokat ile omuzlarım sarsıla sarsıla kaderime ağlıyordum. Annem, annemle mi konuşmuştu? Peki ne olmuştu da ardından beni tüketen bir gece yaşanmıştı? Ne olmuştu da bizim beş yılımızı ayrı geçirmemize sebep olmuştu? Hıçkırıklarım boğazımdan firar ederken Arda beni sakinleştirmek için sırtımı sıvazlıyor, saçlarımı kokluyor ve öpüyordu. “Lütfen ağlama Mira’m, geçti kelebeğim, sakin ol lütfen, ağlamana dayanamıyorum,” diye konuşuyordu. Onun bu sözleri yüreğimin sakinleşmesini sağlarken derin nefesler alıp verdim. Arda, durumumun biraz daha iyi olduğunu anladığında beni göğsünden uzaklaştırdı. Yüzümü avuçları içine aldığında gözlerimin içi titriyordu. Ağzımdan kelimeler dökülmüyordu. Nefesim kesilmişti. Alnını alnıma dayadı “Ben o gece, o lanet olası haberler çıkmadan önce annenin evine gittim. Niyetim sen istemesen de ilişkimizi anlatmaktı.” “Neden?” diye inledim. “ Saf kır çiçeğim, sen bende ne heva ne de hevestin. Sen benim kalbimin hazinesi, yalnızca bana ait yaban ellerde açan eşsiz güzelliğimdin. Ömrünün bekçiliğini yaparak gönül gardiyanın olmaya niyetlenmiştim. Ama olmadı, başaramadım.” Dedi sesi sıkkın ve bıkkın çıkmıştı. Belli ki o gece o evde yaşananlar hiç de hoş şeyler değildi. Annemi düşündüm, asla bu ilişkiye onay vermeyen annemi… “Arda, annem ile ne konuştunuz?” dedim duymak istemesem de bilmek zorunda olduğum gerçek ile bir kez daha yüzleşerek. “Ben o gece o evde cehennemi yaşadım Mira… Annen, ailem ile olan ilişkilerim yüzünden beni suçladı. Onlarla görüşmüyor oluşumun suçlusunun ben olduğumu söyledi. Seni de annenden uzaklaştırmak için tüm bunları yaptığımı söyledi. Kirli bir geçmişim vardı. Gazetelerde boy boy fotoğraflarım çıkmıştı. Geçmişimi değiştiremezdim. Kabul de ediyordum. Ama bunun sebebini açıklamak istemiştim annene… Sevgi görmeden büyüdüğüm için kendimi hep yalancı ve yabancı kollara attığımı söyledim, senden ne kadar uzak durmaya çalıştığımı, duygularımın esiri olup senden vazgeçemeyeceğimi anladığım da ise tüm hayatımı sil baştan tekrar yaşamaya karar verdiğimi ve okulun bitince seninle annenin onayı ile evlenmek istediğimi söyledim. Ama olmadı Mira, kimsesizliğim, kirli geçmişim, her şeyim sana ulaşmam için engeldi. Aşardım, yine de tüm bunları bir şekilde aşardım. Ama annenin son söyledikleri beni bitirdi, elimi kolumu bağlayıp beni çaresiz bıraktı.” “Annem, annem sana ne dedi Arda?” “Davulun bile dengi dengine olduğunu, eğer zorlarsam seni tercih yapmak zorunda bırakacağımı ve olurda beni seçersen ölene kadar seni asla affetmeyeceğini, hakkını da helal etmeyeceğini söyledi. Annen o kadar sert ve kesin konuşuyordu ki korktum Mira… Ben annesizliğin, ailesizliğin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Benim yüzümden böyle bir acıyı yaşamanı istemedim. Ben o gece ömrümde hiç dağılmadığım kadar dağıldım. Kendimi hiç bu kadar aciz ve çaresiz hissetmedim. Ve geçmişte yaşadığım hayatıma bir kez daha lanet ettim. Dedim ki kendi kendime lan nasıl bir boktan hayatım varmış ki annen söz konusu ben olunca selam vermeyi kesecek duruma geliyor. Beni seninle, senin mutluluğun ile tehdit etmişti Mira… Nasıl yerin dibine batasıca bir adammışım ben dedim kendi kendime…” dedi bir fısıltı halinde. Şimdi ikimizin gözlerinden geçmişin acı dolu izleri akıp gidiyordu. Ah be annem, sen benim yüreği de gözleri gibi güzel adamımın nasıl bu kadar canını yakabildin? Çektiği acıları, sıkıntıları bile bile, benim onu nasıl sevdiğimi bile bile bunu ona nasıl yaptın? Sen bize nasıl kıydın be annem? “Ben sadece konuşmak istemiştim Mira” sesi kırgın küçük bir çocuk gibi çıkmıştı. “Annene tüm açık yürekliliğim ile açılacaktım. Kararlıydım ve bana inanacağına kesin gözü ile bakıyordum. Mezuniyetine az bir zaman kalmıştı ve ben oraya gelirken onun da onayını almak istedim. Çünkü bu gelişim de sana evlenme teklif edecektim. Okulun biter bitmez seninle evlenmek istiyordum. Senden daha fazla uzak kalmaya da ayrı kalmaya da niyetim yoktu. Baban ile aranın bozuk olduğunu ve ne kadar kızarsan kız annene olan bağlılığını çok iyi biliyordum. Düşündüm ki annenin onayı da olursa daha çok mutlu olursun. Ama olmadı be Mira’m, annenin sözleri beni öyle yaraladı ki, öyle bir çaresiz kaldım ki… Lanet ettim geçmişime, o evden çıktığımda canlı bir cenazeden farksızdım. Ne olduğunu anlayamadan kendimi bir barda oldum. İçiyordum, hayatıma, kaderime, geçmişime… Seni kaybetme korkusu sarmıştı yüreğimi, canım yanıyordu. O an kendimde değildim, içki kendimi bilmez bir hale getirmişti. Yanıma bir kız geldi, tanımıyordum. Ona seni anlattım, hep seni… Sonra yine bir anda çıkışta buldum kendimi, ben daha ne olduğunu anlayamadan kız dudaklarıma sarıldı. Sana yemin ediyorum, benim bilinçli yaptığım bir şey değildi. Ne geçmişi ne de geleceği vardı. Ne öncesi ne sonrası oldu.” Gözlerimden canlanan fotoğraflar ile yüzüm bir anda değişti. Ne olursa olsun bu adamın dudakları başka dudaklara değmişti. Her şeyi affetsem de bu görüntüyü hafızamdan silemeden tekrar biz olabilmek için gücüm yetecek miydi? Şimdi yavaşça onun avuçlarından yüzümü kurtarıp az önce kalktığım sandalyeye otururken bu görüntünün zihnimde tekrar canlanması ile yüreğimde öfke bulutlarının oluşmasına engel olamadım. Bu zihin bu görüntüyü yok etmedikçe ben Arda’nın canını yakmaya devam edecektim. Bunu biliyordum ama ben buna dayanabilir miydim işte bunu bilmiyordum. |
0% |