@ugurluay
|
54.BÖLÜM(***Aşk Dediğin***) “Bilemedim, çözemedim ki ben seni, silemedim ki yüreğimde yıllar önce yaktığın aşk ateşini…” “O gün Cantuğ yetmemiş gibi bir de Vural çıkmıştı karşıma… Yıllar önce yok olup gitti diye varsaydığım adamın doğum gününe gideceğini öğrenmiştim. Yine mi dedim içimden yine mi çıktı piyasaya Vural? İçimde yanan ateş ile oynuyordun Mira ama farkında değildin. Çok zorluyordun beni Mira? O da yetmedi bir de onun doğum gününe Cantuğ ile birlikte gidecek olman… Ah Mira ah! Benim için çifte eziyetti. İzin veremezdim. Her an elimden kayıp gitme ihtimalin ile yaşayacak gücüm kalmamıştı. O yüzden kapının önünde seni evine girmeden yakaladım. Çok özlemiştim be Mira’m, hem de çok… Evine girersen sana ulaşamazdım. Bana verdiğin cevaplar ve uysallığın ile beni o kadar şaşırttın ki … Yıllardır istediğim fırsatı elime sonunda geçirmiştim. Anlatacaktım. Cantuğ’la gitmeyecektin. Vural’ın doğum gününde olmayacaktın. Benimle buluşacaktın. Ve biz tekrar eskisi gibi olacaktık. Hayatımızdaki tüm pürüzleri yok edecektik. En azından ben bunun düşüncesi ile içimdeki coşku ile mutluluk bulutlarında keklik gibi sekiyordum. Ta ki senin beni ektiğini anlayana kadar. Mira o an, inan o an elimde olsan hiç şansın olmadı, seni mahvederdim.” “İyi de sen nasıl öğrendin? Evime giremiyordun, telefonumda kapalıydı.” “Başta anlamamıştım. Saat çok geçmişti evine de giremiyordum. Endişelenmiştim. Güvenlik desen ne beni içeriye alıyor ne hakkında bilgi veriyordu ketum herifler… Elimde güller kapında heyecan içinde seni beklerken Umut aradı beni ve bil bakalım ne dedi.” “Umut mu? Nasıl ama o bilmiyordu ki?” “Bilmiyorum artık Cantuğ bey yine icazet aldıysa… Her neyse Umut arayıp da Cemre’nin Cantuğ’a ulaşamadığını, önemli bir durum olduğunu, senin de telefonun kapalı olduğunu, birlikte olduğunuzu söyledi. Evden çıkamadığını işim yoksa yanınıza gidip haber verebilir miyim diye sordu? Tabi ki nereden bilsin aslında ulaşılamayan hatunu saatlerdir kapısında beklediğimi. Ah Mira ah, ne hallere düşürdün bir bak bana… Bilemedim, çözemedim ki ben seni, silemedim ki yüreğimde yıllar önce yaktığın aşk ateşini… Umut arayıp da Cantuğ ile birlikte olduğunu söylediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Gitmiştin, hem de bana rağmen gitmiştin. Hem de Cantuğ ile Vural’ın doğum gününe, bir de beni ekerek gitmiştin. Nasıl o telefonu kapattım, nasıl soluğu orada aldım her şey bir sis perdesi ardında yaşandı. O günün içinde yaşadıklarım ve hissettiklerimi şu an bile net olarak hatırlamıyorum. Düşün artık ne halde olduğumu…” “Arda ben,” dedim. Bu sahnenin devamı hiç hoş değil. Gördükleri karşısında hissettiklerini öğrenmeye henüz hazır değildim. Ama onun pek de susmaya niyeti yoktu. “Ama oraya vardığımda gördüklerim. Ölseydim keşke dedirtti bana Mira, yolda bir kaza geçirseydim de bu manzarayı görmeseydim dedirtti bana. Seni damla damla kaybediyordum, belki de çoktan kaybetmiştim. Bilmiyorum. Yıllar önce bana dediğin gibi yaşadıklarına sadece seyirci kalıyordum. Canım acıyordu. İliklerimden kemiklerime kadar canım sızlıyordu. Sen Cantuğ’un kollarında, başın onun göğsüne dayamış gözlerin kapalı kendinden geçmiş bir halde dans ediyordun. Ve o anı gördükten sonra olaylar çığırından çıktı. Senin çektiğin rest ile biz iki şaşkın ortada sap gibi kala kalmıştık. Sesimiz kesilmişti. Sözümüz bitmişti. Ortada kalan tek şey artık şaşkınlığımızdı. Bizi oradan kim toparladı inan hatırlamıyorum. En son hatırladığım Cantuğ ile karşılıklı içmeye başladığımızdı. Tuhaf değil mi? Bir an onunla birbirimize girerken ardından onunla oturup dertleşmiştik. Ama gerisini hatırlamıyordum. Sabah Umut’un dürtüklemesi ile gözümü şirkette açtım. O sordu ben sustum. Zorladı cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki? Buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamazken ona verecek cevabım yoktu. Ben konuşmadıkça o sinirlendi ve bana o andan sonra öyle bir şey söyledi ki? Sanki bilip de damarıma basar gibi gözlerimin içine bakarak tepkimi ölçer gibi söylemişti.” “Umut, Umut sana ne söyledi?” Onun ses tonu öyle bir çıkmıştı ki bu gece korkular tüm benliğimi sarıp sarmalamıştı. Öğrendiklerim beni sersemletse de duyacaklarımın bu kadar olmadığını hissediyordum. Ah be zalim kader en kelek oyununu da en sona mı sakladın ne yaptın? Bilemedim… Gerçi bu güne kadar neyi doğru bilebildim ki ben? Of ki ne of… |
0% |