@ugurluay
|
60.BÖLÜM “Ben hayatıma devam etmeye çalışırken, yolumu kesen senin sevdan değil miydi?” Saman alevi gibiydi çevremdeki insanların öfkesi… Bir an sen ne halt yiyorsun diyen insanlar bir andan sonra sanki tepki veren onlar değilmiş gibi düğün hazırlıklarım için kolları sıvamaya başladılar. Ben mi? Ben iki arada kalıp gelenin gidenin sağlı sollu vurduğu bir insan evladına dönüştüm. O kadar sersemledim ki kendimi tanıyamaz oldum. Cemre’den öğrendiğim hafta sonu Trabzon planını Cantuğ’a söylediğimde önce bir şaşırdı ardından böyle bir mevzu olduğunu kabul etti. Ben nedem, nerelere gidem arkadaş. Bir hafta boyunca ömrümü peynir ekmek gibi yiyen arkadaşlarım, dostlarım ve sevgili ailem… Canlarım benim ya, resmen beni tükettiler. Koskocaman bir haftanın sonuna gelmek üzereydik. Umut’un beni desteklemesi, Cemre ve Toprak’ın düğün hazırlıklarım için Trabzon’da girişime başlaması, annemin haberi aldığında yüzünde buruk bir tebessüm ile Trabzon’a gidişi, Cantuğ’un evleniyoruz nidaları ve Arda’nın ortadan kaybolması ile bir haftayı tamamlamış oldum. Arda yoktu. Adam yine sırra kadem basmıştı. Onun gözlerinin içine bakarak Cantuğ’un evlenme teklifini kabul ettiğim günden bu yana onu bir daha hiç görmemiştim. Ne vardı yani karşıma çıksaydı da hayır evlenemezsin deseydi. Yapamazsın ulen sen benimsin deseydi. Ama yok yapar mı beyzade, yapmaz. Of Mira kızım iyice saçmaladın. Adam daha ne yapsın. Her şeye rağmen yine çıkıp gelmiş. Daha ne yapsın. Hiç kimseye de soramıyordum. Neredeydi? Ne haldeydi? İyi miydi? Kötü müydü? O ki ne of! Düşünmekten beynim bulanmıştı. Artık her şey için çok geçti. Yarın Trabzon’a annemin ve Cantuğ’un ailesinin yanına gidiyordum. Tanışmanın ardından düğün planlaması da yapılacaktı. Cantuğ’un ailesini tanıyordum ama ilk defa böyle bir konumda evlerine gidecektim. Ve müthiş derece de gergindim. Allah kahretsin ben yarın ne halt yiyeceğim, diye sesli bir şekilde söylendiğim sırada kapıdan içeriye Cantuğ girdi. “Ben yanlış bir zamanda mı geldim acaba? Sesin kapının dışından duyulunca merak ettim.” Dedi. Onu görür görmez içimden kendimi sessiz hakaretlerimi sıraladım. Ayağa kalkarak ona doğru yöneldim. “Yok yanlış bir zaman değil. Sadece iş ile ilgili yolunda gitmeyen ufak tefek birkaç pürüz zaten hallettim sayılır. Gelsene.” Diyerek elinden tutup oturması için onu koltuğa yönlendirdim. “Ben de yarın için planlama yapalım diye gelmiştim.” “Yarın mı?” “Gerildin mi yoksa bana mı öyle geldi?” “Bu düğün, nişan, tanışma falan pek bana göre şeyler değil, ister istemez geriliyorum.” “Tanıdığın insanlar Mira, neden bu kadar rahatsız oluyorsun. Yoksa evliliğe mi hazır değilsin? Aklında bir soru işareti mi var yoksa?” “Yok hayır ne soru işareti olacak. Ben yalnızca tanıdığım insanların karşısında bu pozisyonda çıkmaktan galiba biraz utanıyorum.” “Sen mi?” Dedi hayretle gözlerini açarak. “Ne var ben utanamaz mıyım?” dediğim an ondan beklemediğim tonda kahkaha atmaya başlamıştı. Ben bu adam ile aylardır vakit geçiriyordum ve bu güne kadar hiç bu şekilde kahkaha attığını görmemiştim. Ne vardı ki dediğim de? Alt tarafı utandığımı dile getirmiştim. “Kusura bakma Mira da bu söylediğin şeyi sana pek yakıştıramadım.” Derken karnını tutarak gülmeye devam etti. “Cantuğ…” Sesim uyarır tonda çıktığında kendini bir nebze de olsa toparlamayı başardı. Boğazını temizleyip yüz ifadesini ciddileştirirken konuşmaya başladı. “Ben aslında sana bir haber vermek için geldim. Normalde yarın yalnız ikimiz gidecektik ama planda ufak bir değişiklik oldu. Trabzon’da yeni bir yatırım için planlama sürecindeydik. Teklif sunduğumuz firmalar arasından beklediğimiz olumlu bir cevap geldi. Bu yüzden kaldığımız süre içinde birkaç tane toplantı yapmam gerekiyor. Bu senin için sorun olur mu?” “Çok sevindim. Neden sorun olsun sen işlerini halledersin. Hem Cemre’de var.” “Ha bu arada Ceylan’a haber gönderdim. Bu gece Ankara’dan gelecek. Görüşmelerde yanımda olacak. Bu yüzden de yarın bizimle birlikte Trabzon’a gelecek. Ama hayır dersen ona söylerim yarın direk Ankara’dan Trabzon’a geçer. Gerçi gitmeden onunla da bir ön toplantı yapmamız lazım. Biliyorsun Ceylan benim sağ kolum gibi birçok yerde beni tamamlıyor.” Ceylan’ın ismini duymak beni rahatlatmıştı. Seviyordum o kızı, sessiz sakin işinde gücünde bir kızdı. Yalnızca ekmek parası için çalışan bir kızdı. Onun geleceğini duymak dahası yolculuk esnasında yanı başımda olacağını bilmek içimi daha da rahatlattı. “Ceylan’ın yanımızda olması beni mutlu eder. Biliyorsun ben onu çok seviyorum.” “Sorun olmayacağına sevindim. O zaman ben haber vereyim hazırlıkları tamamlasın. Yarın sabah Trabzon’a gidiyoruz.” Dedi ya benim içim bir hoş oldu. Cidden şu son bir haftadır yaşadığım her şey gerçekti değil mi? Bunların hepsinin bir hayal bir rüya olma olasılığı kaçtı acaba? Zekâ da üstün olan ben cevap veriyorum koskocaman yüzde sıfır. |
0% |