Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@ugurluay

“Gözünün ve yüreğinin karardığı noktada…”

Hava giderek kararmaya, akşam tüm hüznü ile çökmeye başlamıştı. Ferit babasını evinin arka bahçesinde deli danalar gibi dolanıyor, giderek nefesinin daraldığını hissediyordu. Gözünün önünden Efe ile Gökçe’nin arabaya birlikte binişleri dahası karısını hiçbir yerde bulamayışı onu ecirden sabırdan düşürmeye yetmişti. Derin soluklar bırakırken babasının evinin arka bahçesinde sakinleşmek için büyük çaba sarf ediyordu.

“Sen aklını mı yitirdin Ferit? Hangi cüretle beni tehditlerle bu saatte evden dışarıya çıkarırsın?” Gaye alazlanan öfkesine hakim olmakta güçlük çekerken bahçenin bir ucunda beliriverdi. Ferit baldızının sesini duyar duymaz hışımla ona doğru döndü ve üzerine doğru seğirtti. Celallenen adam haraza duygularının esiri olmuştu. Gözünün ve yüreğinin karardığı noktada hınçla kıza adım adım yaklaşırken “Ablan nerede Gaye?” dedi.

Gaye karşılaştığı tepki ve adamın hareketlerine kaşlarını çatarak karşılık verirken bir elini ansızın onu durdurmak adına havaya kaldırdı. “Höst! Dur bakalım orada, bir adım daha atarsan avazım çıktığı kadar bağırır tüm milleti başımıza toplarım.”dedi.

“Bağır ulan bağır, istersen tüm dünyayı başımıza yığ, sence bu benim umurumda mı?” diye haykırırken Gaye koşarak gitti ve eniştesinin ağzını sert bir tutumla kapattı.

“Allah’ın belası herif sus sus bütün milleti ayağa kaldıracaksın.” Yüreği korku ile dolup taşarken bakışları telaşlı sesi endişeliydi. Adamın bu hali onu kaygılandırıyordu.

Ferit onun elini sertçe ağzından geriye doğru ittirerek “Düne kadar can eniştendim ne oldu da Allah’ın belası herife terfi ettim baldız?” dedi hüzünkâr sesiyle. Kelimelerin altında bin bir sitem ve kırgınlık yatıyordu.

“Bunu bana sen mi soruyorsun Ferit? Ablama yaptıklarını ne çabuk unuttun? Balık hafızası mı var sende?”

“Bana bak Gaye ne seninle ne de boş sözlerinle uğraşacak vaktim yok benim. Ablan nerede hemen bana yerini söylüyorsun.”

“Kusura bakma da karının yerini bilmiyorsan demek ki yerini bilmeni istemiyordur. Bırak onun peşini artık. Git çocuğunla ilgilen ne bileyim eski sevgilinin mezarına çiçekler dik mesela, dahası o herkesten gizlediğin mabedinde eski anılarını yad et ama ablamın peşini bırak. Şu saatten sor sen ona ne yar ne de can olabilirsin.” Gaye içini dökmenin rahatlığı ile ona arkasını dönüp gidecekti ki Ferit’in feryat edercesine “Onu gördüm. Efe’yi…” demesi kızın gözlerini istemsizce kapanmasına sebep oldu. Adamın ruhunun soluğu kesilircesine bir acı içinde kıvrandığını hissetti.

Efe’nin adını duyduğu an kızın adımları durakladı. Yaşananları biliyordu. Çakır ona durumu özetleyen kısa bir mesaj atmıştı. Adamın bitmiş tükenmiş haline acıyarak geriye döndü. Yüzüne baktı.

“Bak enişte, ne sana kötü söz söylemek istiyorum ne de seni yaralamak istiyorum. Ablamı mahvetmiş olsan da sırf ona yaşattığın güzel anıların hatırına geçmişinizi kirletmemek için susuyorum ama sen beni giderek zorluyorsun. Beni geçmişimle vurup Çakır’ı öne sürüyorsun. Yapma enişte çamura bulanma, yapacağın hiçbir şey ablamı sana geri getirmeyecek. Bu evliliğin başlamasında ablam hatalıydı ama artık hatasına devam etmek istemiyor. Güzellikle bitsin, ailelerimiz birbirinin yüzüne bakabilir halde kalsın. Şu andan sonra yapacağın her şey ablama da sana da ailelere de zarar verecek.”

“Anlamıyorsun değil mi? Sen de beni anlamıyorsun. Ben Gökçe’nin o herifle olmasına izin vermem. Benden gidip ona yar olmasına müsaade etmem.”

“Enişte sen aklını mı yitirdin? Ablamı hiç mi tanımadın? Daha siz ayrılmadınız bile sen neyin hesabını yapıyorsun? Hem ola ki ayrıldınız o saatten sonra sen ona karışamazsın. Ya Efe yada bir başkası sen artık önüne ve yoluna bak. Ablamı daha fazla rahatsız ederek yaralama.”

“Hayır.” Dedi itiraz eden kesin bir ses ile “Gökçe yalnız benimle olabilir. Ne Efe ne de bir başkasının adı onunla anılmayacak. Duydun mu beni?”

“Allah’ım bozuk plak gibi başa sarıyorsun. Yok enişte bitti, Gökçe artık senin için yok. Bu saatten sonra sana dönmeye karar verse de buna bu defa babam izin vermeyecek.”

“Hiç kimse umurumda değil anlıyor musun? Hiç kimse…”

“Bak sakin kalmaya çalışıyorum ama bencilliğinle beni sinir küpüne döndürmeyi başarıyorsun. Aklını kullan ve beni iyi dinle, ablama sevgilinden olma çocuğunla birlikte bir hayat kuramazsın. Bunu o kalın kafana sok. Biraz vicdanın varsa onu tüketmekten vazgeç.”

“ Gökçe vicdanlı kadındır, benim yaptığım hataların cezasını küçücük bir çocuktan çıkarmaz.”

“Ya sen manyak mısın? Beyinsiz misin? Buna nasıl kendini inandırabilirsin? Sen benim ablamın vicdanını kullanıp nasıl onu hayatına dahil etmeye çalışırsın?”

“Sana hesap vermek zorunda değilim.Şimdi bana hemen Gökçe’nin yerini söylüyorsun.”

“Emredersiniz, başka bir isteğiniz var mı?”

“Gaye?”

“Bana bak.” Dedi bir eli belinde diğer elini hesap sorarcasına havada salladı. “Gökçe mökçe yok anladın mı? Beni şuracıkta lime lime etsen yine de sana yerini söylemem. Benim bencil bir herife verecek cevabım yok. Ablamın geleceğini sana kurban ettiremem. Öyle dedim yok böyle dedim yok. Boşuna dememişler, Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir, diye. Sen de zaten Efe sayesinde yemişsin köteği.”

“Sende onun tarafındasın. Senin amacında Efe ile ablanı bir araya getirmek.”

“Allah’ım bana sabır ver Ya Rabbim. Benim taraf olduğum falan yok, ortada zaten var olan bir taraf yok. Beynin ne saçmalıklar uyduruyor bilmiyorum ama o kirli düşüncelerini ablamdan da benden de uzak tut.”

“Bana bak Gaye, ne sen ne de o Çakır Efendi benim Gökçe’ye ulaşmama engel olamayacaksınız. Gerekirse seni de Çakır’ı da kayınpederime söyler geçmişte yediğiniz naneleri bir bir anlatırım. Gökçe’ye ben ulaşamazsam hiçbirinizi ulaştırmam. Ortalığı öyle darma duman ederim ki kendinizle uğraşmaktan benimle uğraşmaya sıra gelmez.”

Ferit, Gaye daha dakikalar önce attığı mesajı hatırlatıyordu. Eniştesi yine aynı şey ile onu tehdit ediyordu. Ve söylediği gibi babası bu durumu öğrenirse etrafın yangın yerine dönüşeceği gerçeği ile sarsıldı. Bütün okların kendisine döneceğini o kadar iyi biliyordu ki…

“Yapamazsın.” Dedi büyük bir korkuyla.

“Yaparım baldız bu uğurda beni düşünmeyeni bana yardım etmeyeni ben de mahvederim. Ben bugün Gökçe’nin yanında o herifi gördüğüm an bütün dünyam ters düz oldu. Artık hiçbir şey umurumda bile değil. Görelim bakalım el mi yaman bey mi yaman? Sabaha kadar vaktin var, ya bana Gökçe’nin yerini söyleyeceksin ya da ben gidip kayınpederimle Çakır ve senin hakkında uzun bir sohbet edeceğim.” Dedi.

Arkasına genç kıza dönen adam adı gibi biliyordu ki bir saat içinde kendisine telefon gelecek ve o Gökçe’ye uçarak gidecekti. Hiçbir şey ya da hiç kimse artık umurunda değildi. Kendi mutluluğu,huzuru ve kuracağı yeni düzen içindeki ailesi her şeyden daha önemliydi. Gaye ile işini hallettiğine göre şimdi sıra anne ve babasına durumu açıklama vakti gelmişti. Öncelikle Ecem’i alacak ve sonra da ailesine bir süreliğine kızını teslim edecekti. Bu sırada da kendisi Gökçe’yi ikna edecek ve yeniden bir aile olacaklardı. Ruhunda derin bir rahatlama, aklında planlar ile adım adım baba ocağına gidiyordu. Onun bu planlarına saygı duyup ona yardım edeceklerini çok iyi biliyordu.

Loading...
0%