@ugurluay
|
Herkese merhabalar, Ben Özlem Uğurlu Aydın, Hikayemiz çok yakında final verecek, hikayemiz hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. Beğeni butonuna verilen emek için basarsanız çok mutlu olurum. Seveceğini düşüdüğünüz arkadaşlarınıza hikayemizi tavsiye ederseniz sevinirim :) Keyifli okumalar dilerim. Yeni bölüm için bol yorumlarınızı bekliyorum :) 64.BÖLÜM Herkesi koyu zehirli bir kasvet ele geçirmişti. Kara kara düşünüyorlar bu kötü kabustan bir an önce uyanmak istiyorlardı. Sabahın kör vaktinde kapıya bırakılan nergis çiçekleri bir bir çalmıştı ellerinden tüm umutlarını. Çakır o adamı göz ardı etmesinin, onu hafife almasının derinden pişmanlığını yaşıyordu. Nağme akıttığı gözyaşları ile arındığını hissediyordu. Ömer’in yolunun kendi hayatından geçmiş olmasına içten içe lanetler okuyordu. Yüzündeki gülümsemeyi soldurduğu için o adamı mahvetmek istiyordu. Mevsim pasiyonun bahçesinde oturmuş düşünce girdabında kaybolan gençlerin şu an hissettikleri duygular ortaktı .Tedirginlik, endişe ve korku yüreklerini acımasızca ele geçirmişti. Çakır bahçe içinde bir o yana bir bu yana deli danalar gibi dönüyordu. Fakat zihninde nergis çiçeği olayını bir türlü mantığına uyduramıyordu. İçindeki öfke kalbine öylesine kök salmıştı ki ruhunu çepeçevre sarmıştı. Kendini olay çıkarmamak için zar zor tutuyordu. Nasıl olurda bu rahatsız edici gerçeği yok sayabilmişti. Ömer gerçeği ortada öylece tehlikeli bir şekilde dururken normal hayatlarına devam edebileceklerine nasıl da kendilerini inandırmışlardı. Bastırdıkları her şeyin gün yüzüne çıkmasıydı asıl canlarını yakan. Kısa süre unutsalar da geçmişi yok etmeyi başaramamışlardı. Çakır sabahın kör vaktinde nefes alamadığını hissediyordu. Gökçe, Derya ve Nağme gelecekte yaşanabilecek olaylar için tedirgindi. Caner ellerini göğsünün altında birleştirmiş gözleri kısık halde nişanlısının az sonra anlatacaklarını merakla bekliyordu. İçinden bir ses duyacaklarından hiç de hoşnut olmayacağını ona fısıldasa da şu an bu hissiyatı görmezden gelmeyi tercih ediyordu. Efe ise suratı allak bullak olmuş bir halde bir elinde telefon bahçeye geri dönüş yaptı. “Tamam anlıyorum. Peki, durumu nasıl şimdi?” Sessiz mırıltılar halinde geçen tüm konuşmaların ardından telefon görüşmesini sonlandırdı. Bütün gözler ondaydı. Efe bir an hiçbir şey söyleyemedi. Nasıl söylesin, nasıl konuşsun karar veremedi. İçten içe büyük bir çaresizlik hissediyordu. Derin bir soluk bıraktı ve elleriyle yüzünü ovaladı. Çakır daha fazla bu sessizliğe dayanamadı. “Konuşsana birader ne dedi Çiçek annem? Nasuh babanın elinde mi hala bu şerefsiz? Yoksa kaçmış mı? Neyin içindeyiz tam olarak şu an?” Efe kaşları çatık bir halde uyarı dolu bakışlarla arkadaşına baktı. Onun bu tavrı kızları korkutmaktan başka bir işe yaramıyordu. “Önce bir sakinleş ve geç şu sandalyeye otur.” Efe de kızların oturduğu masaya ilerledi ve onların karşısına oturdu. Caner ve Çakır da masaya geçtiler. “Hasbinallah, hadi geçtik birader konuş bakalım. Neler oluyor? Nerede bu adi şerefsiz?” “İşler biraz karışık Çakır.” “Orasını anladık da biz şu an ne boyuttayız benim merak ettiğim nokta o.” “Nasuh baba, üç gün önce kalp krizi geçirmiş.” Dediği an herkes korku ve dehşet ile “Ne?” diye bağırdı. “Sakin olun şu an yoğun bakımdaymış ama durumu iyiye gidiyormuş.” Masada bulunan herkesi sakinleştirmeye çalıştı. “Çiçek teyze istanbul’a bir an önce geri dönmemizi istedi. Caner ve Derya ile birlikte.” Gözleri birbirine mesafeli duran çifte döndü. Derya “Büyük annemler…” dedi gözleri ağlamamak için zor duruyordu. “Onları başka güvenli yere alacaklarmış bir kaç saate, her şeyden haberdarlarmış. Bizi korkutmamak için bahsetmemişler.” “Ömer?” dedi Çakır tek solukta asıl merak ettiği en büyük gerçek ile yüzleşmekti niyeti. “Nasuh baba kalp krizi geçrince o boşluktan faydalanıp Ömer’i adamları kaçırmış. Şu an nerede olduğu bilinmiyor. O yüzden Çiçek teyze bir an önce buraya geriye dönün diyor.” Çakır “Ben o herifin ta…” diyerek ayağa bir anda fırladı ve sandalyeyi yere sertçe fırlattı. Efe “Çakır…” diyerek onu uyarır tonda sesinin yükselti. Kızların bulunduğu ortamda ağzımı bozup küfür etmesine müsade edemezdi. Yeterince korkup tedirgin olmuşlardı. “Ne Çakır? Ne Çakır Efe? Bırakmadınız o herifi ellerimle yok edeyim. Bırakmadınız şu kıza yaşattığı her kötü an için aldığı her nefesinde onu köpekler gibi pişman edeyim. Şimdi serseri mayın gibi nerede patlayacağı belli değil. Kime nasıl zarar vereceği belli değil.” “Nesin Çakır? Polis misin? Savcı mısın? Hakim misin? Adaleti sağlayacak hangi ünvana sahipsin. Efendi ol tedirgin etme kimseyi daha fazla.” “Tedirgin etmesi mi kalmış Efe, adam dibimize kadar gelmiş ve bizim ruhumuz duymuyor. Ben Nağme’ye bırak dokunmasını aynı şehirde olmasına tahammülüm yok. Ona bir daha zarar vermesine asla müsaade etmem. Ölürüm de buna izin vermem.” “Kimseye zarar veremeyecek Çakır.” Diyerek hiddet kusan adamın karşısına korkusuzca dikildi. “Biz varız burada, biraz sakin ol kızları da korkutma. Bir an önce buradan gitmeliyiz. Mevsim pansiyonu trajik bir olayı daha kaldıracak güce sahip değil. O yüzden hiç kimse işleri zorlaştırmadan bir an önce hazırlansın. Önce büyükanneleri göndereceğiz ardından hep birlikte biz yola çıkacağız.” Caner dakikalardır olup bitene sessiz bir seyirci olarak izledi. Hayatı bir anda aksiyon filmlerini aratmayacak bir hale dönüşmüştü. Onun asıl merak ettiği başka bir konu vardı. Derya o nergis buketini kapıda o saatte nasıl bulmuştu? Efe “ Şimdi herkes lütfen hazırlansın.” Dedi. Herkes masa başından kalkıp hazırlık yapmaya odalara dağılmaya başladığında Caner nişanlısının kolundan tutup “Derya bir dakika bakar mısın?” Dedi. Herkesten yeterince uzaklaşıp bahçenin sakin bir köşesine geçtikleri anda “Bana bir açıklama yapacak mısın artık? Neler oluyor Derya?” Dedi. Elleriyle alnını ovuşturan genç kız “ Bak Caner bu kadarı sana fazla ağır gelmiş olabilir. Bende yaşananlardan ötürü şaşkın ve tedirginim. Ne oldu? Ne olacak ben de bilmiyorum. Ama seni bu cenderenin de içine çekmek de istemiyorum.” “Sen ne demeye çalışıyorsun?” “Bunu söylemenin başka kolay bir yolu yok malesef. O yüzden dosdoğru söylüyorum. İstersen bizimle gelmeyebilirsin seni böyle bir kargaşanın içine çekip hayatını alt üst etmek istemiyorum. Sonunda ne olacağını nereye varacağını bilmediğim bir yola seni sokmak istemiyorum.” “Bitti mi?” Dedi tüm ifadesizliği ile sevdiği kızın gözlerinin içine bakarak. Derya ondan böyle bir tepki beklemiyordu. Konuşmak istediği çok şey vardı ama adamın bakışları kızı susturmayı başarmıştı. “Ne?” Dedi tek solukta. “Saçmalaman diyorum bittiyse eğer asıl mevzumuza geri dönelim.” “Anlamadım.” “Birbirimizi kandıramayacak kadar çok iyi tanıyoruz Derya. Gözünün haresinin kımıldamasından bile seni çok iyi anlarım. Neyi istiyorsun? Neyi istemiyorsun? Neyi hissediyorsun? Seni çok iyi tanıyorum ben. Sen tüm o cümleleri, istersen gelme zırvalıklarını beni ya da bizi düşündüğün için mi sarf ettiğini sanıyorsun. Beni bu şekilde kandırabileceğine gerçekten inanıyor musun? Yoksa gecenin bir yarısı Doktor Melih ile buluştuğun ve bunu bana, nişanlına açıklamaktan daha doğrusu bu yanlışının bir bahanesi olmadığı için bu durumu ört bas etmeye çalıştığın için mi tüm bunları söylüyorsun? Hangisi Derya?” “Caner ben…” dedi yakalanmış olmanın vermiş olduğu mahcubiyet ile gözlerinin içine artık bakamıyordu. “Sen ne Derya?” “Özür dilerim.” Adam derin bir soluk bıraktı. Çok şey vardı içinde biriken, diline dökülmeyen. Soluğu kesiliyordu. Ama konuşacak gücü yoktu. Ağzını açarsa yakıp yıkacak sonra da pişman olacaktı. Her zaman yaptığını yaptı. “Yukarı çık ve valizini hazırla Derya, bu konuyu tüm bu işler bittiğinde konuşacağız. Her şey düzlüğe çıktığında hala benim yanımda parmağında yüzüğümü kalbinle taşımaya istekliysen, ben bunu seni gözlerinde görürsem o zaman yanında kalmaya eşin olarak devam edeceğim. Ama…” “Aması zamanı gelince Derya şimdi değil. Lütfen çık ve valizini hazırla.” Derya kendisine kırgın bakan gözlerin içinde titrek bakışlarıyla hapis oldu. Haklıydı Caner her kelimesinde her bakışında her yaptığında haklıydı. Şimdi yaptığı haksızlığın altında ezilirken hiçbir şey söylemeye de konuşmaya da cesareti yoktu. Onu ardında bırakıp odasına valiz toplamaya çıktı. Ne olacağını hiçbir artık tahmin edemiyordu.
NOT: BÖLÜMÜ HANGİ TARİHTE VE SAATTE BİTİRDİN YORUMLARA YAZAR MISIN?
30.10.2024 22:56 |
0% |