Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@ugurluay

 

7.BÖLÜM

“Aşkımı sahipsiz boynu bükük bırakan sendin”

Gökçe ile Ferit’in aileleri birbiri ile çok iyi anlaşan komşulardı. Aileler içten içe çocuklarının birlikteliklerini isteseler de Ferit’in Eylül’e olan aşkını bildikleri için zamanında iki aile de bu isteklerini içten içe kendilerine saklamışlar ve asla dillendirmemişlerdi. Günün birinde bu niyetler ortaya döküldüğünde Gökçe kendisini bildi bileli sevdiği yan komşunun oğlu Ferit ile evlenme fırsatını kaçırmak istememişti. Öylesine sevmişti ki onu vazgeçmek mümkün olmamıştı.

Gökçe, Eylül’ün bir daha asla geriye dönmeyeceğine inanıyordu. Ferit Eylül’ü o kadar severken gittiyse bir daha onun yanına yaklaşmaz diye düşünmüştü. Belki bir gün Ferit de beni sever diye hayal etmişti. Çünkü biliyordu ki onun için Ferit olmazsa başka hiç kimse olmayacaktı. Belki hata, belki saçmalıktı yaptığı ama aşk da büyük saçmalık değil miydi? İnsanın gözü kapalı aklını yok saymasına sebep olmaz mıydı?

Gençti, toydu, geleceği göremeden bir hayale tutunarak evlilik durumuna ailesinin karşı çıkmasına rağmen kendisi onay vermişti. Anne ve babası Eylül’ü bildikleri ve Ferit’in kendisi toparlaması için kendi kızlarını kurban etmek istemiyorlardı. Ama Gökçe’nin ailesine yaptığı aşk itirafı annesinin de babasının da elini kolunu bağlamaya yetmişti. Buruk bir şekilde evlendirdikleri kızlarının gözlerindeki ışığı her an takip ettiler. En ufak bir olumsuzlukta çekip alacaklardı kızlarını bu evlilikten. Ama zaman Ferit ve Gökçe’yi öyle bir hale getirdi ki ikisi de birbirlerine deli divane oldular.Aşklarını ise bebek haberi ile taçlandıran bir çifte dönüşmüşlerdi.

Ferit, Gökçe’yi tanıdıkça onu yaşadıkça Eylül’e hissettiklerinin eksik olduğunun farkına varmıştı. Çoğu zaman şükür eder bulurdu kendini, Gökçe ile yolları kesiştiği için bazen içten içe Eylül’ün çekip gitmesindeki hayırı da görürdü. Eylül’ün gidişi her ne kadar Gökçe’yi hayatına bir mucize gibi getirse de yıllarca merakından da bir türlü vazgeçememişti. Sadece neden gittiğini merak etmişti. Neden tek bir cümle kurmadan veda bile etmeden gitmişti? Merak ettiği tek şey buydu. İşte bu merakın bedeli çok ağır oldu. Şimdi karısının ailesinin evinin kapısını çılgınlar gibi çalıyor “Gökçe burada olduğunu biliyorum. Çık dışarıya.” Diye haykırıyordu. Yumruklarını kapıya ardı ardına indirirken bir yandan da zile basarak bas bas bağırıyordu. Kapı ansızın açıldığında Ferit’in eli bir an havada asılı kaldı.

“Ne bağırıp duruyorsun kapının dibinde enişte bozuntusu?”

“Gaye delirtme beni, haber ver Gökçe’ye onu almaya geldim.”

Gaye ellerini kucağında birleştirerek ,onun bu öfkeli ve çılgına dönmüş halini baştan ayağa süzdü.

“Pardon da…” dedi dalga geçercesine bir ifade yerleştirdi suratına. “Hangi sıfatla kapımıza dayanıyorsun sen?”

“Gaye, benim ben.” Yumruk yaptığı elini göğsüne doğru sertçe birkaç def indirdi. “Gökçe’nin kocası, senin enişten, bu evin damadıyım ben. Git çağır çabuk onu.”dedi emir verircesine. Onun bu tavrı Gaye’nin de tepesinin tasının atmasına sebep oldu. Karşısında kendini bilmez halde konuşan adam hem suçlu hem de güçlüydü. Utanmadan bir de kendisine emirler yağdırıyordu. Ellerini beline yerleştiren kız “Bana bak enişte bozuntusu,” işaret parmağını tehditkâr bir biçimde havada ona doğru sallamaya başladı.

“Sen artık ne Gökçe’nin kocası ne benim eniştem ne de bu evin damadısın. Sen artık bu ailenin hiçbir şeyisin. Şimdi annem ve babam gelmeden çekil git kapımızdan yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim.”

“Öyle mi Gaye Hanım?”

“Öyle Ferit Bey, şimdi defol git kapımızdan.”

“Gideceğim,” dediği an kıza aldırış etmeden onun tüm engellemelerine rağmen evin içine girdi. “Gideceğim ama Gökçe ile birlikte.Onu buradan alıp gitmeme hiç kimse engel olamaz.” Ferit umarsızca evin içinde “Gökçe” diye haykırıyor bir yandan da bütün odaları tek tek geziyordu. Gaye peşinden koşuyor onu engellemeye çalışıyor fakat başarılı olamıyordu.

“Ferit dursana, dur diyorum sana, Gökçe burada değil.”

“Bende buna inanacağım öyle mi? Gökçe, çık artık çık. Seni buradan almadan gitmeyeceğim, duydun beni? Çık artık dışarı çık.” Diye isyankâr bir ses tonuyla haykırıyordu.

Bütün evi aramış ama onu hiçbir yerde bulamamıştı. Evde Gaye’den başkası yoktu. Yoktu. Hiçbir yerde yoktu. Ailesinin evine gelmediyse neredeydi? Evin salonuna geldiğinde omuzları çöktü, gözleri kederlendi. Bir kez daha onsuzluğun cehenneminde alevler içinde yanmaya mahkûm olmuştu.

“Yok…” dedi acı gerçeği itiraf edercesine dudaklarında hüznün tadını hissetti.

“Ha şunu bileydin enişte bey. Gökçe o kadar akılsız mı? Senin buraya geleceğini tahmin edemez mi? Sen hiç mi tanımadın karını? Seni terk edip baba evine döneceğini nasıl düşünürsün?”

“Gaye, söylesene nereye gitseydim? Ben o hastane odasında onun yokluğunda öldüm. Aklımı yitirdim.Avuçlarımın içine zarfın içindeki alyansı düştüğü an nefesim kesildi. Aşkımı sahipsiz boynu bükük bıraktığını anladığım an ruhum alazlar ile sarıp sarmalandı. Gaye yalvarırım söyle Gökçe nerede?”

“Sen niye Gökçe’nin peşindesin ki, Eylül’ün kollarına koşup atılsana. En başından istememiştin zaten Gökçe’yi, şimdi de isteme. Defalarca benden vazgeç, benden sana hayır gelmezdemedin mi ona, bak artık vazgeçti senden. Ne istiyorsun daha kızdan, o sana artık senin istediğin hiçbir şey veremez. Daha fazla üzme kızı çık git hayatından. Ben onun kaç senelik kardeşiyim ilk defa onu bu kadar kararlı ilk bu defa bu kadar ne istediğini bilir gördüm. Yazık etme Ferit, ablamı rahat bırak. O artık sana ne sevgisini verebilir, ne de çok isteğin bir bebek daha…”dediği an cümlesi Ferit tarafından bıçak gibi kesilip atıldı.

“Kes şunu Gaye, kes artık. Ben Gökçe bana bebek veremez diye ondan ayrılacak adam mıyım? Bunu bana nasıl ima edersin? Ben onu seviyorum, deli divane olurcasına çok seviyorum. Eylül ‘e gitmem hataydı ama bunun acısını zaten çekiyorum, fakat bunun bedelini evliliğimize ödetmeye niyetim yok. Ben Gökçe’yi seviyorum ve ondan vazgeçmeye hiç niyetim yok. Ondan asla ayrılmam. Nereye giderse gitsin onu bulacağım. İster bana yardım et ister etme. O benden ayrılamaz.”

“Ama ben sizi ayırırım.” Diye salonun içinde gürleyen ses Gaye’nin de Ferit’in de bir anda irkilmesine sebep oldu. Gaye ayaklarının titrediğini hissetti. Sesli bir şekilde yutkunarak arkasını döndüğünde orada salonun girişinde babası ve onun kolunda her an ağlamaya hazır halde bulunan annesini gördü.

“Baba.” Dedi tüm tedirginliğini sesine yansıtarak.

“Duyduklarım doğru mu Ferit? Sen Eylül’e mi gittin? Ve benim kızım senin yüzünden evini terk mi etti?” dedi Gaye’nin seslenişini aldırış etmeden bakışlarındaki öfkenin keskin oklarını damadına yöneltirken Ferit kayınpederinin karşısında şaşkınlıkla bakıyordu.

Loading...
0%