@ugurluay
|
“Sensin beni en onulmaz yerimden vuran, Fakat sensin yine boş ömrümü dolduran… Bu çılgının senden başka muini var mı? Gitme… Beni senden başka kimse anlar mı?” (Sabahattin Ali*Yat ve Uyu) “Bıraksanıza beni…” diyerek çırpınan Ekin’i, Enis ve Ferda kollarından sürükleyerek mekândan dışarıya çıkarmış ve arabalarının yanına götürmüşlerdi. İki kişinin zapt etmesi güç olduğu sırada Enis sabrının son demlerini yaşıyordu. Ekin’i sertçe arabaya doğru incitici biçimde ittirip “Al bıraktım Ekin, hadi ne yapacaksan yap şimdi…” Öfkesini öylesine keskin bir şekilde kusmuştu ki Ferda bile onun bu sarsıcı tepkisi karşısında bir adım geri atmak zorunda kaldı. Sırtını arabaya şiddetli bir şekilde vurduğunda keskin bir sızı hisseden kız, gözleri dolmuş bir halde çaresizliğin buhranına kapılmıştı. Dizlerinin acizliği karşısında daha fazla ayakta duramadı ve sertçe yere kapaklandı. Gözyaşları sel olmuş akarken elinin tersi ile akan yaşları siliyor bir yandan da söylenip duruyordu. “Allah kahretsin, her şey bir anda nasılda mahvoldu böyle? Olmadı, başaramadım, yıllardır onu kazanmak için yaptığım her şey ziyan olup gitti. Ellerimin arasından kayıp gidiyor Enis… Ve ben, ve ben hiçbir şey yapamıyorum, tüm bu yaşananlara engel olamıyorum.” Ferda arkadaşının ağıt yakan matem havasına daha fazla yüreği dayanmadı. Hızla yanına çöküp onunla birlikte hıçkırıklarına eşlik ederken sevgilisine hoyratça acımasız yargılayıcı bakışlarını bir bıçak gibi sapladı. “Neden bu kadar onun üzerine gidiyorsun Enis, görmüyor musun olanları? Yazık değil mi bu kıza? Türker’i nasıl sevdiğini onun için neler yaptığını nelere katlandığını en iyi sen bilirken şimdi bu tepkin niye?” Sevgilisinin gam yüklü sözleriyle ayakları yere basan adam ciğerlerinden derin bir soluk bıraktı. Elleriyle yüzünü sıvazlayarak onların yanına yere oturdu. Başını arabanın soğuk sert metaline bıraktığında gözlerini istemsizce kapadı. “Biliyorum Ferda, her şeyin farkındayım. Ama sizin görmezden geldiğiniz tek bir şey var. Türker asla Ekin’i sevmedi. Kendinizi kandırmayı bırakın. Bugüne kadar onun var olmadığını düşündüğü için Ekin ile beraberdi. Ama şimdi…” “Şimdi ne Enis?” “Şimdi işler değişti Ekin, Türker’i görmüyor musun? Durmayacak, vazgeçmeyecek, pes etmeyecek… Çağla için göze alabileceklerini gözlerinde gördüm.” “Türker onu sevmiyor, sadece olanlardan dolayı pişmanlık duyuyor.” “Artık kendini kandırmayı bırak Ekin, pişmanlık duyduğun bir insanı gördüğün an geçmişteki hatandan dolayı rahatlar ve önüne bakarsın, ama durum çok başka. Türker, o Çağla’yı ölesiye seviyor. Bunu görmemek için kör olmak gerekir.” Duydukları karşısında dumura uğrayan kız bir hışımla ayağa kalktı elinin tersi ile gözyaşlarını sildi ve yerde oturup kalmış hayretle onun ruh halindeki değişimi gören arkadaşlarına baktı. “Bunu bir daha sakın söyleme Enis, duydun mu beni sakın?” Enis ayağa kalkarak arkadaşının kendisine tehditkâr biçimde havada salladığı parmağının karşısına geçip gözlerini kıstı “Her şey bitti Ekin, yolun sonuna geldik.” “Hayır,daha hiçbir şey bitmedi, o beni seviyor, Çağla’yı sevseydi bana asla dokunmazdı.” Dediği an Enis kaşlarını çattı. Kızın kolundan sertçe tutup “Sen ne saçmalıyorsun?” “Saçmalamıyorum gerçeği söylüyorum, biz yalnızca sevgili değiliz, ben aylardır onunum. Şimdi benim karşıma geçmiş Çağla’yı seviyor diyemezsin. Bunu hiç kimse söyleyemez. Hakkınız yok duydun mu beni?” “Sen ne yaptın Ekin ?” diyerek hayal kırıklığını sesinde barından Ferda feryat eder gibiydi. “Ben ne yaptıysam sevdiğimden yaptım? Asla pişman değilim.” Diyerek kolunu arkadaşının tutuşundan silkeledi. “Çağla’ya gelince, belki yıllar önce ondan kurtulamamış olabilirim ama elbet ondan kurtulacağım, bunun için yapamayacağım hiçbir şey yok. Çünkü artık kaybedecek bir şeyim kalmadı. Tarafınızı seçin ya yanımda ya karşımda olacaksınız, tercih sizin.” Dedi ve arkasını dönüp gitti. Ferda ve Enis çaresizlik içinde birbirlerine bakarken “Ne yapacağız Enis? Bu işin içinden nasıl çıkacağız?” “Bilmiyorum Ferda, ne Türker vazgeçecek ne Ekin ne de Rüzgâr ve Çağla. Bu işin sonu kıyamete çıkar gibi anasını satayım…” “Çok kötü şeyler olacak Enis.” “Biliyorum hayatım, ne olursa olsun senin geçmişte yaşananlardan zarar görmemen için her şeyi yapacağım.” Dedi ve onu kolları arasına aldı. Yaşadığı duygu karmaşası ile sinirleri allak bullak olan genç kız vicdanının altında ezildi. “Günahkârız Enis, çok suçluyuz.” Hıçkırıkları bir bıçak gibi boğazından firar ettikçe canı daha fazla yanıyor, ruhu pişmanlıktan paramparça oluyordu. |
0% |