Yeni Üyelik
18.
Bölüm

17.BÖLÜM

@ugurluay

“Bir insanın gölgesi tutsaksa,

Atmaya cesaret edemediği adımları vardır.”

Türker, arabanın içinde yanı başındaki kıza dönerek feveran duygular içinde “Geldik.” Dedi. Çağla, kendisinden emin yarım bir gülüş bahşederek “Burası mı?” dedi. Aklında binlerce görüntü canlanırken alacağı intikamın keyfini şimdiden sürmeye başlamıştı.

“Evet, hadi gidelim ve o çok güvendiğin buzlar prensinin gerçek yüzünü hep birlikte görelim.”

“Burada,”diyerek başını mekâna çevirdi “ Çok güvendiğin bir gerçek olduğundan o kadar eminsin öyle mi?”

“Bak Çağla bazen tüm karmaşalara rağmen cevap basit gerçeklerle sınırlıdır. Orada sadece olağan, basit bir gerçek var. Ve sen içeriye girip o hakikatle yüzleşeceksin.”

“Söz konusu olan kişi Rüzgâr, yani senin kuzenin benim de nişanlım farkındasın değil mi?”

“Evet farkındayım.” Diyerek dişlerini sıkmaya başladı. Çağla’nın onunla nişanlı olduğu geçeği yüzüne acımasız bir tokat gibi çarparken gözlerinin gazap dolu duygularla karardığını hissetti. “Hem sen ne kadar tanıyorsun ki benim kuzenimi, kısa sürede nasıl bu kadar kör kütük güvenir, at gözlükleri takarak ona sonsuz bir inanç ile bağlanırsın? Bir türlü anlayamıyorum.”

Bu cümleler karşısında genç kız adama doğru eğilerek gözlerinin içine baktı. Onu da etkisi altına alarak alaycı bir tebessüm ile konuşmaya başladı.

“O öyle bir adam ki ben onun için geçmişimi yok sayıp geleceğimi alevlere verdim. Rüzgâr o yangınlar içinde nefes alırken elimden tuttu ve beni hayata geri döndürdü. Sen bunu anlayamazsın. Çünkü yanmanın ne demek olduğunu ancak yangın içinde olanlar anlar.”

Duydukları ile yüzü allak bullak olan adamın az önceki keyfinden şimdi eser yoktu. Kaşları çatılarak “ Biliyor musun? Beni tüketen sözlerin ıstırabın en büyüğü. Sen kalbime atılan imkânsız bir kördüğümsün. Senden başkası bu cümlelere rağmen beni asla yanında tutamazdı. Sensizliğin ayazı ayağıma, yokluğunun acısı yıllardır yüreğime dolandı. Yüreğimin kıyıları sular altında gözlerim seni onunla her gördüğünde ağıt yakıyor. Ama sen acımadan bana bu cümleleri sarf etmekten geri durmuyorsun. Tamam, öyle olsun, şimdi içeriye gireceğiz ve göreceğiz bakalım Rüzgâr efendi seni yangınlardan mı kurtardı yoksa daha büyük bir cehenneme mi attı?”

“Göreceğiz.”diyerek arabadan inen genç kızın sert bir şekilde kapıyı kapatması yavaş yavaş adamı daha da sinirlendirmeye başlamıştı. Sorgusuz sualsiz ona nasıl inandığına anlam veremiyordu? Kendisine güvenmesi bile zamanında aylarını almışken Rüzgâr dendiği anda kızın gözlerinde oluşan pırıltıyı ve etrafa yaydığı ışıktan ve enerjiden hiç de hoşnut değildi.

“Ah be Çağla, bir görsen, bir anlasan. Sen Rüzgâr’ın toprağının çiçeği değilsin. Açamazsın onun yüreğinde, hayat bulamazsın onun ömründe, nefes alamazsın onun yanında. İzin vermem, ölürüm de buna müsaade etmem. Çünkü sen benim için yazılmış bir masalsın. Başkasının bu masalda mutluluk naraları atmasına izin vermem.” Bir an önce bu işi bitirmeli ve kuzenini aradan çıkarmalıydı. Yoksa bu duruma daha ne kadar tahammül edebilirdi bilmiyordu.

Türker derin düşünceler arasında arabadan indiği sırada Enis koşarak yanlarına endişe bulutlarına sarmalamış bir şekilde kaygılar içinde geldi. Türker kaşlarını çatarak “Hayırdır Enis ne bu hal?” dedi. Bir an Rüzgâr’ın gitmiş ihtimali ile korku içinde arkadaşını sorgulayan bakışlarla konuşmasını istemişti.

“Türker hemen buradan gitmeliyiz.” Diyerek onu arabaya geri bindirmeye çalıştığı sırada Çağla olup bitenin farkında bir şekilde kollarını göğsünün altında birleştirdi. Şimdi keyiflenme sırası ondaydı. İki kadim dostun son demlerini yaşarken izlemek ona ayrı bir güç vermişti.

“Ne saçmalıyorsun sen? Rüzgâr burada değil mi? Bu da ne demek oluyor şimdi?” diyerek kükreyen adamın hiddetinden bir adım gerileyen Enis taviz vermemesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Eğer bu ikilinin oraya adım atmasına izin verirse her şey çorap söküğü gibi gelecek ve kendisinin yanında Ferda’da açığa çıkacaktı. Türker’ den saklanan gerçekler bir bir orataya çıkacak ve veremeyeceği bir hesabın içine düşecekti.

“Türker, yalvarırım gidelim ben sana daha sonra her şeyi anlatacağım. Ama şimdi değil, burada böyle değil.” Diyerek inlemeye başladı.

“Ne o Enis? İçeride benim değil de Türker’in görmemesi gereken birileri mi var yoksa?” diyerek her şeyden haberdar olduğunu ima etmeye çalıştı. İşte o an tuzak içinde tuzak olduğunu fark eden ikili kıza baktı.

“İçerideki gerçeklerin geçmişte doğru bildiklerinizin yalan olduğunun şahidi olduğundan mı tüm bu tedirginliğin sebebi.”

“Çağla, lütfen, şimdi değil, burada bu şekilde olmaz.” Dedi yalvarırcasına ona bakarken nefes almakta güçlük çekiyordu. Adım adım Enis ve Türker’in yanına gelen kız kıstığı gözleriyle onlara baktı.

“Neden Enis? Ben zamanında sana yalvardığımda bildiğin gerçekleri dile getirmemiş, sessizlik ve inkar ile karşımda durmuştun. Şimdi bu korkunun sebebi ne? Yaparken utanmadıklarından ortaya çıkacak diye mi tüm bu korkun?”

“Çağla…” dedi bakışlarını ondan kaçırarak yere döndürdü. Türker ne olduğunu anlayamamıştı.

“Neler oluyor burada?” diyerek arkadaşının yakalarına yapıştı. “Çağla neden bahsediyor?”Onu sarsarken genç kız arkasını döndü ve mekânın giriş kapısına doğru yürümeye başladı. Onlara bakma gereği bile duymadan “Eğer içeride ne olduğunu gerçekten öğrenmeye gücün varsa Türker, o yakasını tutup tartakladığın arkadaşını da alıp peşimden gel. Sizin de alevlerin içinde kalıp yanmanın ne demek olduğunu öğrenme vaktiniz çoktan geldi.” Dedi.

Türker hiddetli bakışlarını arkadaşına döndürüp “Dua et içeride senin sebep olduğun pişmanlığıma pişmanlık katacak bir gerçekle daha yüzleşmeyeyim. Dua et Enis.” Dedi ve yakasından tuttuğu arkadaşını geriye doğru ittirerek “Yürü.” diyerek emretti.

Enis küçük suçlu bir çocuk gibi kafasını önüne eğerek başına geleceklere razı olmuştu. Yıllar önce bunlar yaşanacak diye biri anlatsa asla bu işlere bulaşmazdı. Söz konusu aşkı bile olsa dili suskunluğa mesken olmaz, inkarı kendine gerçek edinmezdi. Ama her şey için çok geçti. Ava giderken avlandığını Çağla’nın her şeyi bilen tavrını gördüğünde anlamıştı. Ve o bakışlarda hissettiği bir gerçek daha vardı. Her şey daha yeni başlıyordu. Bu bir son değil sadece başlangıçtı.

Loading...
0%