@ugurluay
|
Gözlerini rahatsız eden ışık ile birlikte yüzü huzursuzlanmaya başladı. Elleriyle yüzünü ovuşturdu. Yerinde kıpırdanarak yavaşça doğrulduğunda elinde bir bardak çay ile koltuğa oturup kendisini seyreden adamla göz göze geldi. Bir an rüyadayım zannederek hızlıca gözlerini geriye kapadı. Mırıltı halinde “Kesin bir yerimi açıkta bıraktım, Kesin rüya görüyorum.” Dedi. Hakan “Kâbus olmasın o?” Keyifle gülerek sesli bir şekilde bardağındaki çaydan bir yudum daha aldı. Kulaklarına dolan ses ile Hande şu an içinde bulunduğu durumun gerçekliğini idrak etti. Kocaman gözlerini açarak “Hakan…” diye haykırdı. “Evet hatunum söyle,” diyerek dalga geçercesine karşılık verdi. “Hatun mu?” dediği an kaşlarını çatarak kanepeden ok gibi fırladı. İki elini de beline yerleştirip ayağa kalktığında Hakan’da ona doğru hareket ederek tam karşısına tüm heybeti ile dikildi. “Evet, yoksa sen hayatım ya da aşkımı mı tercih edersin? Olur, muhatabı sen olacaksan bana her türlüsü uyar.” Dedi elindeki bardağı ona gösterdi. Hande’nin dudaklarını yalayarak elindeki çaya dikkatini verdiğini gördü ve çaydan onun bakışları arasında sesli bir yudum daha aldı. Hipnoz olmuş gibi adamın çayı yudumlayışını izleyen kız gözlerinin dalıp gitmesine engellemek için başını sağa sola salladı. Aklındaki çay içme isteğini burnuna dolup taşan mis gibi kokusunu da duymazdan gelip “Sana kaç defa bana hatun deme sinir oluyorum dedim.” Dedi. Ellerini göğsünde birleştirip kafasını diğer tarafa çevirse de aklı hala adamın elindeki çay bardağındaydı. Hande için çay demek nefes almak ile eş değerdi. Aç susuz yaşayabilirdi ama çaysız asla… Bu mendebur herif de utanmadan bu zaafını bile gözüne sokarcasına karşısında çay içiyordu. Saatlerdir çay içmediği için adeta başına ağrılar girmeye başlamıştı. Eliyle başını ovuştururken aklına gelen başka bir gerçek ile acı bir şekilde yüzleşti. Gözlerini kısarak “Bir dakika…” dedi ve yavaşça adama döndü. “Bir eli belinde diğer elinin işaret parmağını havada adama doğru hesap sorarcasına sallarken “Sen beni kaçırdın.” Dedi yeni yeni fark ettiği belli oluyordu. O anı hayal eder gibi gözleri dalıp giderken elini burnuna götürdü “Burnuma bir şey dayadın ve sonra,” dedi devamını hatırlamak için aklını zorlarken gözlerini kapadı. Eli ile başını ovuştururken bir hışımla tekrar ona döndü “Allah cezanı vermesin Hakan sen bana eter mi koklattın?” “Yani, azıcık, birazcık…” diyerek kızın yüreğini hoplatan çarpık gülümsemesini ona bahşetti. Hande uzun zaman sonra bu gülüşle karşı karşıya kalmanın şaşkınlığa ile adeta yüreği afallamıştı. Ama cebindeki telefonun titremesi ile gerçek hayata dönme vaktinin geldiğini hissetti. Hakan’a fark ettirmeden eline aldığı telefonun mesaj kısmında gördüğü isim yüzünün hortlak görmüş gibi beyazlamasına sebep oldu. Eli titrerken açtığı ekranda gördüğü mesaj karşısında kalbi dehşetten deli gibi çarpmaya başladı. Gönderen: Sinsi Yılan “Saatlerdir kapındayım neredesin Hande?” Hande mesaja daldığı an aniden elinden telefonu çekilip alındı. Okuduğu mesaj ile kaşları çatılan adam telefonu havada ona doğru gösterirken “Sinsi Yılan kim Hande?” dedi. Aklındaki kişinin o numaranın sahibi olmaması için içten içe dua etmeye başlamıştı. Öfke damarlarında yakıcı bir şekilde dolaşırken Hande ağzını açıp hiçbir şey söyleyemiyordu. Gözleri sulanmaya başlarken sesi beynine itaat edip çıkıp da karşısında ona hesap soran adama bir açıklama yapamıyordu. “Sana söylüyorum Hande kim bu?” Hande arkasını dönüp ondan uzaklaşmaya çalıştığı sırada bir çatırtı sesi duydu. İlk adımın ardından duyduğu ses ile ikinci adımını atamamıştı. Yüreği Sakın diye inlerken gözleri birden ardında bıraktığı adama döndü. Hakan elindeki çay bardağını öfkeden öylesine kontrolsüzce sıkmıştı ki bardağın cam kırıkları canının acısına inat tüm parmaklarına batmıştı. “Hakan…” dedi kız elleriyle ağzını kapatıp korkudan dehşete kapılmıştı. Adam ona ifadesiz bir suratla bakarken ağzından sadece “O değil mi?” kelimeleri çıktı. Hande ne onun elindeki cam kırıklarını temizlemek için ona doğru adım atabiliyor ne de tek kelime ile cevap verebiliyordu. Sinir bozucu sessizliğine kabulleniş olarak algılayan Hakan diğer elinde tuttuğu kızın telefonunu sertçe duvara fırlatırken “Allah kahretsin Hande bu numara o adi herife ait.” Diyerek haykırdı. Hande bildiği gerçeği Hakan’ın ağzından duyduğunda daha fazla dayanamadı ve isyan eden ayaklarının gücü kesmesi ile dizlerinin üzerine sertçe yere düştü. Omuzları sarsılarak ağlarken hıçkırıkları neresi olduğunu bilmediği, daha önce hiç görmediği evin içinde yankılanıyordu. Onun ağladığını görmeye daha fazla tahammül edemeyen Hakan ağzında gevelediği edepsiz küfürlerle elindeki cam kırıklarına aldırmadan, parmakları arasından damlayan kan ile çıkıp gitmişti. Hande gözü yerdeki kandamlalarına takılı kalmıştı. Hipnotize olmuş gibi bakarken fısıltı halinde dile getirdiği kelimeler “Özür dilerim.” Olmuştu. “Affet Hakan senin için bunu yapmak zorundayım affet beni.” Diye omuzları sarsılarak ağlamaya devam etti. |
0% |