Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5.BÖLÜM

@ugurluay

Hakan öyle bir çıkmaza düşmüştü ki ne yapsa bir çözüm yolu bulamıyor, sevdiği kadına bir türlü ulaşamıyordu. Ona sözleriyle zarar vermemek adına evine geri götürmeye karar vermişti. İkisi de arabanın içinde öylesine derin bir sessizliğe gömülmüştü ki ortam giderek daha da geriliyordu. Hakan direksiyonu sıktıkça sıkıyor bu hareketiyle parmakları kızarmaya başlıyor ama yüreğindeki derin sızıdan parmaklarının acısını hissetmiyordu. Hande adama dönüp bakmasa bile onun çektiği acıyı yüreğinin en derininde hissediyor, kat be kat fazlasını ruhunda çekiyordu.

Heybesinde dağıtacak umudu kalmamıştı kızın, an be an sönmüştü gözlerindeki feri… Bakışları boşluğa dalıp giderken gönlü ıssız kara mahzenler de kaybolup gitti. Umudu tükendiği gibi yüreği de karanlıklara mahkûm oldu. Aşk denen meletin hain pususuna yine düşmüştü yüreği, oysaki o hiç istememişti yeniden âşık olmayı, hiç istememişti sevda içinde yanmayı ama payına öyle bir keder düşmüştü ki başına gelenler soluğunu acımasızca kesip atmıştı. Sussa can yakıyor, konuşsa her yer mahşer yerine dönecek… Çaresizdi, tek kelimeyle çaresiz. Araba durup Hande’nin evinin önüne geldiklerinde Hakan’ın bakışları bir noktaya kilitledi. Nefes alışverişi hızlanan adam etrafına fırtına öncesi sessizliği yayıyordu. Hande adamın bakışlarının odaklandığı yeri gördüğü an güçlükle yutkundu. Korku yüreğini ele geçirmiş panikle eli kapı koluna gittiği an adam arabanın kapılarını kilitledi. Kaşlarını çatarak ona bakan kız nefes nefese “Aç şu kapıları Hakan?” diyerek kükredi.

“Ona gidecek kapıları sana açmamı nasıl istersin Hande?” dedi adam direksiyonu daha fazla sıktırarak dişlerini öfkeden gıcırdatmaya başlamıştı. Onlar arabanın içinde tartışmaya başlamışken Hande’nin evinin önünde elleri ceplerinde hararetli bir şekilde tartışan çifti izleyen Arslan aklında sinsi planları sıralıyordu.

“Saçmalamayı kes artık Hakan ve hemen aç şu kapıları.” Diyerek emir verdiği an adam Hande’ye öyle bir bakış attı ki kız bir anda kurmayı düşündüğü yeni cümleyi geriye sessizce yuttu.

“Bu adama mı gideceksin Hande?” dedi gözleriyle onu işaret ederek “Senin aşka olan inancını toprak altına gömen adama mı gideceksin? Anlamıyorum, bunca yol kat etmişken, ona bakışlarında ki korkuyu görmüşken hala nasıl olurda ona gitmek istersin? Gözlerimin içine bak ve ona gitmek istiyorum de, hadi söyle bunu bana, sana aşkla bakan bu adamın gözlerinin içine bak ona gitmek istediğini söyle.” Diyerek haykırdı. Hande’nin gözlerinden yaşlar akıp da yanaklarında ip gibi dizilmeye başladığında daha da öfkelendi adam. Arslan yüzünden dökülen kaçıncı hüzün damlalarıydı bunlar, kaçıncı kavgalarıydı bu böyle?

Kızın ona veremediği cevap, yine susması adamı çileden çıkarmıştı. “Allah kahretsin Hande?” diye kükreyerek arabanın direksiyonuna ardı ardına darbeler indirdi. Nefes nefese kalan adam ansızın arabanın kapılarının kilidini açtı. Kız bir anda şaşırsa da ardından adamın dilinden dökülen cümlelere öylesine hazırlıksızdı ki…

“Eğer ki sustuğun gibi gidersen o adama benden bu kadar Hande, benden bu kadar…”dedi adam pes edercesine. Bir kumar oynamıştı adam, yüreğinin gitme dediği kadına tüm kapıları açmış ve artık gerçek bir seçim yapmasını istemişti. Kız gözyaşlarına eşlik eden hıçkırıklarıyla birlikte “Affet Hakan, gitmeliyim, gitmek zorundayım.” Dedi ve ansızın kapıyı açarak arabadan indi. Kapıyı kapatıp bir iki adım ilerlediğinde yapmaması gerektiğini bildiği halde yüreğine engel olamadığı o hareketi yaparak geriye döndü. Ardında büyük bir hayal kırıklığı içinde nefes almaya çalışan adamı gördüğü an fısıltı halinde “Özür dilerim ama her şey senin için Hakan, her şey sen daha mutlu ol diye…” dediği an Arslan ardından “Hande.” Diye seslendi. Onun bu sesi kızın yüzünün aniden değişmesine sebep olurken Hakan kızın ona uzaktan ne dediğini dudaklarından okumaya çalışıyordu.

Hande hiç beklemediği anda omzuna dokunan el ile adeta vücudunun sarsıldığını hissetti. Bedenine değen el onun istemediği bir sıcaklığı ona bahşederken Azrail’in ruhuna değdiğini ve bedeninin o yüzden titrediğini hissetti. Ölüm gelmişti, ölüm kokuyordu. Gerçi Arslan’ın Azrail’den pek de farkı yoktu ya… Ölüm meleği herkes için zamanında gelirken, Arslan yalnızca Hande için ve zamansız gelmişti. Ömrünü elinden alıp, geleceğini ölüme mahkûm etmeye gelmişti. Arslan kızı döndürüp onu yavaşça kendisine çektiğini gören Hakan için hayat an be an renklerini soldurmaya başlamıştı.

Hande bu sahneyi Hakan’ın gözleri önünde yaşamak istemese de yumruklarını sıktırarak adamın kendisini yönlendirmesine izin veriyordu. Yaptığı en ufak bir yanlış burada kıyametin kopması demekti. Arslan kızı yavaşça kendisine çekerek elleriyle yüzünü okşadı. Yüzüne değen saçlarını kulağının arkasına iterek dudaklarını yavaşça boynuna doğru değdirdi. Midesi bulanan kız elleriyle onu ittirmeye çalıştığı an kızın duyacağı yükseklikte “Eğer onun daha fazlasına şahit olmasını istemiyorsan rahat dur Hande, yoksa eski sevgilin şehvetli bir öpüşmeye şahit olacak.” Dediği an kızın bedeni taş kesildi.

Arslan’dı bu dediğini yapardı? Asla tehdit olarak kalmaz her söylediğini adım adım gerçekleştirirdi. Zamanında böyle bir adamı sevdiği için kendisinden bir kez daha nefret etti. Tam da o anlarda içinde Hakan’ın olduğunu bildiği araba öyle hızlı geçip gitmişti ki yanlarından arabanın rüzgarı ile birlikte kızın yanağından da gerçek bir aşk damlası süzülüp gitmişti. Bitmişti işte, aşka dair filizlenen inançlarını arabanın oluşturduğu bu rüzgâr alıp götürmüştü. Arslan istediğini elde etmiş olmanın mutluluğu ile sinsi bir gülüşle geriye çekilirken “Olması gereken oldu.” Dedi ve elinden tutup onu kızın evinin kapısına doğru çekiştirmeye başladı. Hande düştüğü boşluk ile çırpınmaya bile fırsat bulamazken onun çantasını izinsizce elinden alıp içinden anahtarları çıkardı.

“Sen ne yaptığını sanıyorsun Arslan?” dediği an adamın az önceki gülüşünden eser kalmamıştı. Kızı kapı ile kendisi arasına sıkıştıran adam ürkek bakışlarının daha da dehşete kapılmasına sebep olacak bir yumruğu kızın başının hemen yanına indirdi. “Sizinle görülecek küçük bir hesabımız var küçük hanım, gece kaçamağını görmezden geleceğimi sanıyorsan yanılıyorsun.” Dedi ve hırsla kapıyı açıp kızın elinden tutarak sertçe çekiştirerek onun konuşmasına fırsat vermeden içeriye geçerek sertçe kapıyı çarptı. Şimdi vakit hesap vaktiydi. Arslan ve Hande için gerçek bir yüzleşme yaşanacaktı? Peki ya Hakan o neredeydi?

Loading...
0%