Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7.BÖLÜM

@ugurluay

Dirseklerini dizlerine yerleştiren adam bir eliyle başını tutarak gözleriyle kara toprağı süzüyordu. Öylesine geçmişti ki kendinden omzuna değen el olmasa birinin yanına adım adım yaklaştığından bile haberdar olmayacaktı. Bir an da irkilen Hakan gözlerini usulca kaldırarak omzuna değen elin sahibine döndürdü bakışlarını.

“Hayırdır gamlı baykuş bu saatte buraya geldiysen eğer işler pek de iyi gitmedi desene.”

“İyi mi?” dedi abisi Alper’e bakarken yüzüne acı dolu bir tebessüm gönderdi. “işler iyi gitmedi abi, işler öyle bir çamura battı ki sorma gitsin? Öyle bir arapsaçına döndü ki durumlar artık bir çözüm bulmak da imkânsız gibi…” Başını önüne eğen adam kafasını sağa sola salladı.

Kardeşinin ağzından böylesi umutsuz cümleler duymaya alışık değildi Alper. Hakan’dı o, her işi eğlence, her sözü şamata olan adamdı. Ne ara bu kadar aşkın ateşine düşüp kıvranmaya başlamıştı. Ne zaman bu kadar kendini kaptırmıştı. O ki kendini istemeyene kapıları ardına kadar açıp kendi elleriyle yol verendi. Şimdi ne gurur ne de başka bir şey aşkının önünde durmaya gücü yoktu. Onun yanına gelerek oturdu.

Hakan gidecek yer bulamadığında abisinin İstanbul’da Özüm ile birlikte yaşadıkları eve gelmişti. Sığamamıştı hiçbir yere, geri dönememişti evim diye niyetlendiği sevdiğinin daha saatler önce nefes aldığı yere, gecenin bir yarısı olduğunu bilse de soluğu burada abisinin evinde almıştı. Onlar bir yol gösterir diye gelmişti. Sonuçta aşkın feleğinden geçmiş insandı ikisi de dahası abisinin karısı Özüm Hande’nin çocukluk arkadaşıydı ve yıllarca birlikte aynı evde yaşamışlar, yedikleri içtikleri ayrı gitmemişti birbirinden. Ayrıca Arslan’ı da tanıyan biri olarak ondan bir akıl almak için gelmişti. Gerçi gecenin sabaha kavuşmasına az bir vakit kalmıştı. Hakan abisinin evine gelmiş bahçedeki mobilyalara kederli bir halde kendini bırakmıştı. Evin yardımcısı Hakan’ın geldiğini Alper’e bildirmese geldiğini sabah öğrenecekti ama şükür ki yardımcıları böyle bir şeyi akıl edebilmişti. Alper kardeşinin yüzüne bakarak sormaya çekinse de “Ne oldu Hakan?” dedi tereddütle. “O kadar mı kötü geçti?”

“Ne mi oldu abi? Olan şu ki sevdiğim kızı kaybediyorum, her saniye avuçlarımın içinden kayıp gidiyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Beni seviyor ama sebebini bilmediğim bir şeyden dolayı gidiyor. İşte bu beni çıldırtıyor. Bilememek, engel olamamak bu beni delirtiyor abi.” Diyerek canı yanmış bir şekilde kükreyen adam aniden yerinden fırladı. Bahçenin içinde bir ileri bir geriye doğru volta atmaya başladığında Alper “Seni gerçekten sevdiğine emin misin Hakan?” dediği an kardeşi öyle bir hışımla döndü ki eğer bunu söyleyen abisi değil de bir başkası olsa yumruğuyla çoktan yüzünü şereflendirmişti. Dua etsin ki abisiydi. Gözlerinden alevler fışkıran adamı gördüğü an Alper bu cümleleri kurarak aslında ne kadar da büyük bir hata yaptığını anladı. Ağzından çıktığı an pişman olsa da sözler böyledir işte isabet ettiği yeri acımadan kanatmayı başarırdı.

“Bunu en acı şekillerde tecrübe eden sen mi söylüyorsun bana? İnsan kendisini seven kadını gözüne baktığında anlamaz mı abi? Bakışlarında gitme diyen tınıyı duymaz mı? Sende böyle yapmadın mı? Özüm’ü geri kazanmak için neler yaptığını ne çabuk unuttun?”

“Özür dilerim Hakan ben ne bileyim? Ben de ne diyeceğimi şaşırdım be oğlum? Hande hiçbir zaman kolay biri değildi, biraz uçuk biraz kaçık ama şu an tamamen dengesiz biri gibi davranıyor ve ben kardeşimi böyle görmeye dayanamıyorum. Sen de beni anla be oğlum.”

“Sen beni böyle görmeye dayanamıyorsun, ben onu o şerefsizle görmeye dayanamıyorum. Bu gece aldım götürdüm onu evimiz olmasını dilediğim yere, yine olmadı be abi, gecenin sonunda yine kendi ellerimle o herife götürdüm. Bu nasıl bir şey biliyor musun? İnsanın kendi yüreğini elleriyle canlı canlı parçalaması gibi bir şey. Anlatılmıyor, öyle bir yaşıyorsun ki, canın öyle bir yanıyor ki bir tarifi yok abi…” dedi gözleri gecenin karanlığında ışıl ışıl parlıyordu. Adamın kulağında “Ne olursa olsun vazgeçme Hakan.” Diyen sesi duyduğunda gayri ihtiyari kafasını arkasına döndürdü. Alper karısının bu saatte uyanmış olmasının şaşkınlığı ile “Hayatım sen ne zaman uyandın?” diyerek yanı başına gitmişti. Beline sarılıp onu kendisine çeken adam karısının başına minik bir buse kondurduğunda kadının gözleri Hakan’ı buldu.

“Hakan, ondan sakın vazgeçme, o seni seviyor ben bundan Alper’in bana olan sevgisinden emin olduğum kadar eminim. Bir şeyler gizliyor ben de farkındayım. Bunun için asla vazgeçmeyeceğiz. O Arslan nasıl bir tezgâh peşinde bilmiyorum ama Hande’yi bir şeylere mecbur ettiği kesin. Yoksa asla onun yüzüne bile bakmazdı. O geri döndüğünde bile Hande’nin umurunda olmadı. Şimdi mi umurunda olup da gidecek onunla. Bana güven Hakan, bu işin içinde bir iş var ve biz birlikte çözeceğiz.” Dediğinde umut kıpırtıları dolup taşmıştı adamın gözlerinde.

Alper, Özüm ve Hakan bu işin peşini bırakmamaya kararlıydılar. Ve bunun için de sabahın ilk ışıklarında işe koyulacaklardı.

Loading...
0%