@ugurluay
|
53.BÖLÜM “Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme... Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime, Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme.” -Mevlana- Kendini çıkılmaz işlerin üstadı sayıyordu artık… Ne olduğunu bile bilmeden bir yükün altına girip ezilmek bu olsa gerekti. Arzu’nun anlattıklarından sonra tüm sözleri boğazında asılı kaldı. Ne söyleyebilirdi ki ona, kız haksız mıydı? Elbette değildi. Sevdiği adamın, kendisini gözüne baktığında tanımasını, ismini duyduğunda hatırlamasını istemişti. Çok büyük şeyler değildi bunlar. Ama Cihan hatırlamamış üstüne bir de kıza âşık olmuştu. Arzu ne yapsa haklıydı da ya Cihan… Cihan’ın da haklı olduğu yerler yok değildi ki… İyi zamanlar geçirmediği bir vakit Arzu karşısına çıkmıştı. Arzu’yu gözü görmemesi çok normaldi. Hem o zamanlar, of! Nasıl çözülürdü ki bu kördüğüm? Arzu’nun yanından aklı da ruhu da parçalara dağılmış bir vaziyette ayrıldı. Ona söz vermişti ama bu iş Cihan’a anlatılmadan nasıl çözülecekti hiç bilmiyordu. Cihan’ın da bilmeye, kendini açıklamaya hakkı yok muydu? Düşün Yaren düşün… Elbet bir çıkış yolu olmalıydı. Kederli bir şekilde oturduğu bankta kendi kendine konuşurken, etraftan gelip geçen insanların bu kız delirmiş bakışlarına aldırış etmiyordu. Malum kafası o kadar doluydu ki bir yanı Erdem, bir yanı Cihan, bir yanı Arzu, dertli dertli konuşurken telefonuna gelen mesaj sesi ile istemsizce kaşları çatıldı. Mesajı atanın ismini gördüğünde yanaklarını şişirip bıraktı. “Ha bir de Tamer vardı değil mi?” Adam Arzu’nun yanından ayrıldığından bu yana sürekli arayıp durmuştu. Meşgule attıkça ısrarla aramaya devam etti. Tam ısrarı bitti dediğinde ve derin bir nefes almıştı ki şimdi de mesaj atmaya başlamıştı. Kaçış yok el mecbur açtı mesajı, derdi neymiş bakalım, diye iç geçirdi. Mesajın içinde yazılanları gördüğünde gözleri fal taşı gibi açıldı. Mesajda “Acil konuşmamız lazım. Konumuz Erdem…” yazıyordu. “Ne? Ne Erdemi ya?” diye inlerken sesine endişe, yüreğine korku dolup taşmıştı. Hemen eline telefonu aldığında karşı taraftan gelen “ Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum. Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?” diye hesap soran kızgın sesi giderek Yaren’in sinirlerini bozmaya başlamıştı. Tamer galiba hayatında hak sahibi olduğunu falan zannediyordu. Haddini ve sınırını bildirmek adına, “Konunun Erdem ile ilgili olduğunu söylediniz hocam,” dedi. Hocam kelimesini özellikle dikkatini çekmek için üstüne bastıra bastıra söyledi. Ağzından çıkan kelimelerin tiksinti ile çıktığını fark eden Tamer’in sesinde hafif bir yumuşama olsa da, bu konuşma tarzının hiç de hoşuna gitmediğini anladı. Ama herkes yerini ve haddini bilmeli, sınırını aşmamalıydı. “Konuşmak istediğim konu Erdem,” dedi iğneleyici bir tonda. “ Sizi dinliyorum hocam,” dedi tekrar üstüne bastıra bastıra. “Bu böyle telefonda konuşulacak bir şey değil. Sana vereceğim adrese gel orada ayrıntılı bir şekilde sana anlatacaklarım var,” diye karşılık verdi. “Hocam, inanın gerçekten vaktim yok, lütfen telefondan anlatın,” dedi bıkkınlıkla. Bu adam giderek can sıkmaya başlamıştı. Anlatacakları ne ise telefonda da anlatabilirdi. Hem Yaren, Erdem ile konuşmadan onunla onun hakkında ne konuşabilirdi ki? Tabi tüm bu düşünceleri Tamer’in ağzından çıkan cümleler ile birden uçuşa geçti ve anında yok oldu. “Evet, belki anlatabilirim ama sana Erdem’i ve âşık olduğu nişanlısını telefonda anlatamam. Görmen lazım Yaren, daha fazlasını görmen ve bilmen lazım,” dedi ve genç kız bu cümleler karşısında sustu. Sessizliğinin ardında gizlenen kabullenişini hissetmiş olacak ki “Güzel. Ben de öyle tahmin etmiştim zaten. İki saat sonra sana mesaj atacağım adreste ol. Belki bana inanmazsın ama kendi gözlerinle görürsen onun hayatında artık yerinin olmadığını anlarsın,” dedi hiç acımadan. Tamer’in ağzından dökülen kelimelerin her biri ateşli mızraklar ile kızın yüreğine saplanırken o sadece yutkunmuştu. Gözlerinden akan yaşlar sicim gibi yanaklarını ıslatırken içinde biriktirdiği her acı şimdi dirhem dirhem vücut buluyordu. Katıksız, saftı acı. İnsanı yakan, ciğerini dağlayan, nefesini kesen… Gidecek miydi? Tamer’in dediği gibi gerçekten Erdem’in hayatında hiçbir yeri yok muydu? Geçmişte kalan acı bir hatıra, kabuk bağlamış bir yara mıydı adı? Onu başka bir kadına bakarken, bir başkasıyla yan yana görmeye hazır mıydı? İşte bu o anda veremediği büyük bir karardı. |
0% |