@ugurluay
|
***BEKLENEN AN*** Erdem “Ben artık biliyorum. Sendeki cevabımı, senin için ne olduğumu, kim olduğumu artık biliyorum Yaren, sen söylemesen de ben artık eminim,” dedi ve adım adım ona ilerlerken spot ışıkta onu takip ediyordu. Şimdi karşısında gözlerindeki aşk ile ona bakarken kokusunun burnuna dolup taşması başını döndürmeye yetti. Ayakları titriyor dilinden tek bir söz bile dökülmüyordu. Yaren’in halini anlamış olacak ki konuşmasını sürdürmeye devam etti. “Gördüğün, dinlediğin ve az önce şahit olduğun her şey bize ait, bizim yaşanmışlıklarımızdı. Acıdık, acıttık. Kanadık, kanattık. Yeri geldi hiç dur durak bilmeden soluksuzca zorladık birbirimizi. Ama her şeyi acısıyla tatlısıyla biz yaşadık. Ne sen tamamen kaçabildin ne ben senden bir an olsun vazgeçebildim. Ne araya giren zaman alt edebildi bizi, ne de yanlış anlaşılmalar tüketti aşkımızı. Her geçen gün biraz daha büyüdü içimizdeki yangın. Anılar her yalnız kaldığımda istila ediyordu beynimi. Geçmişe dönüp bakıyordum. Neler yaşamamıştık ki şu kısacık ömrümüzde. Tanışmamız bile bir tesadüfken yaşadıklarımızın tek bir anlamı vardı onun adı da Aşk’tı. Suçlusun Yaren, ilk karşılaşmamızda bana ikram ettiğin o şekerli kahve ile izinsiz geldin yerleştin hayatıma, ele geçirdin tüm hayatımı, benliğimi, acımasızca çaldın aklımı benden. Hayatımı ilmek ilmek çaldın benden, şimdi borcunu ödeme vakti. Tahsilat zamanı geldi çattı. Çünkü bunu yüreğime fazlasıyla borçlusun. Tüm bu duydukları, yaşadıkları gerçek miydi? Gerçek olabilir miydi? Yaren böylesini hayal bile edemezken sevdiği adam ona hayallerinde bile kuramadığı bir anı gerçeğine dönüştürmüş olabilir miydi? Gözlerinde yitip gitmek üzereyken salondan, “Evet de,” diye haykıran Ece’nin sesi ile o an tiyatro sahnesinde olduğunu kavradı. Erdem’in gözlerinden bir cevap beklediğini anladığı an gözlerindeki akan yaşlara inat gülerek büyük bir coşku ile “Evet, seninle evlenirim. Çünkü Ben Yaren Dinçer, seni çok seviyorum Erdem Dinçer… Çok seviyorum…” deyip bağırmış ve ona sımsıkı sarılmıştı. Kolları ona dolanırken adamın ellerinin sıcaklığını belinde hissetti. Boynunun girintisinden kadını kokluyor, başına minik minik öpücükler konduruyordu. Onların coşku ile sarılışlarının ardından konfetiler patladı, salon aydınlandı ve alkışlar ıslıklar bir tufana dönüştü. Gözleri bir an koltuklara takılı kaldığında herkesin ayakta alkışladığını gördü. Ece, Yağız, Arzu, Cihan, Erdem’in resimlerinden gördüğü akrabaları ve ailesi… Herkesin, tüm sevdiklerinin gözü önünde, Yaren’in yeniden hayat bulduğu tiyatro sahnesinde, yaşadıkları anılardan kesitler sunarak ona evlenme teklif etmişti. Ah bu adamı hak edecek ne yapmıştı böyle? Seviyordu, seviliyordu ve şimdi sevdiğine kavuşmuş bir kadın olarak delicesine mutluydu. Ve aşk, nereye gidersen git, ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş, kaçamamaktı. Yakalanmak, ateşi ile yanmak, onunla yeni baştan var olmaktı. Ve onlar şimdi Erdem ile aşklarının sönmeyen ateşinde yeniden var olacaktılar. Onlar için yeni bir sayfa, yeni bir hayat başlıyordu. Bunu bu gece ile daha iyi ve net bir şekilde anladılar. Her şeyin güzel olduğu, mutluluğu iliklerine kadar hissettikleri bir birliktelik onları bekliyordu. |
0% |