@ugurluay
|
Dila Hanım salonun içinde öfke ile bir ileri bir geriye doğru giderken Boran Ağa içeriye derin bir nefes bırakarak girdi. Sakin kalmalı ve bir şekilde durumu idare etmeliydi. Daha önce üstesinden gelmişti şimdi de gelebilirdi. “Dila…” dedi geldiğini hissettirmekti niyeti ama bilmediği kadının onu attığı adımdan aldığı nefesten varlığını hissetmesiydi. Adamın ismini zikretmesiyle gözlerini sımsıkı kapatan kadın ona dönme gereği bile duymadı. Derin nefesler alıp veriyor sakinleşmeye çalışıyordu. İçinde öyle bir ateş yanıyordu ki geriye dönüp ardındaki adama baksa gözleriyle onu alevlere verecek gibiydi. Boran her zaman yaptığı gibi onu dokunuşlarıyla sakinleştirmeye niyetliydi. Ağır adımlarla giderek kadının omzuna okşayıcı dokunuşlarını bahşederken bu davranış Dila’da akmaya hazır son damla olarak cereyan etti. Ve omzundaki eli sertçe tutup ittirdi ve adama dönerek ona öylesine bir tokat savurdu ki Boran bugüne kadar ondan görmediği bu tepki ile karşılaşınca afallarken geriye doğru sendelemişti. Gözleri dehşetle irileşirken “Sen aklını mı yitirdin ne yapıyorsun?” diye bas bas bağırdı. “Ne mi yapıyorum? Sınırını aşan adama haddini bildiriyorum.” Dişleri arasından nefretini kusar gibiydi. “Dila, sabrımı zorlama.” Diyerek yılan gibi tıslayan adamın giderek gözleri kararıyordu. Bir hışımla adamın yakalarına yapışan kadın “Ben mi senin sabrını zorluyorum? Güldürme beni Boran Ağa, şu son yaptığınla sen ortada sabır sınırı falan bırakmadın.” Adam yakasındaki kadının ellerinden tutup geriye doğru ittirdi. “Sana hesap vermek zorunda değilim.” “Öyle mi? Emin misin?” Tehditkâr ses tonu adamın gözlerini kısmasına sebep oldu. “Sen neyi ima etmeye çalışıyorsun?” Dila çarpık gülüşüne eşlik eden sinsi bakışlarıyla adamın üzerine usulca gitti. İşaret parmağını her bir kelimesinde tekrar tekrar adamın göğsüne bastırarak “Sen bana hesap vermek zorundasın.” Dedi. “Neden biliyor musun? Bunu bana borçlusun. İplerin benim elimde Boran Ağa, tek bir yanlışını daha görürsem lafımın üstüne laf söylersen, kararımın ardından iş çevirirsen, gözünün yaşına bakmam seni bitiririm. Seni Hilal mevzusunda affettim, kıçını kurtardım, bugüne kadar ne yaptıysan arkanda durdum tüm pisliklerini temizledim ama söz konusu âşık olduğun amcakızın olursa işte orada işler değişir. Sen o kızın bugün ölümünü tüm Urfa’ya ilan ettin geldin burada kıza zorla sahip olmaya kalkıyorsun. Hem de başkasına âşık bir kıza…” “Sen bunu nerden biliyorsun?” “Yanlış soru Boran Ağa, doğru soru bunu ben neden başkasından öğreniyorum? Cevabın var mı?” “Bak Dila belli ki bir şeyleri yanlış anlamışsın.” “Ben anlayacağımı anladım Boran, sen bizim planlarımıza uymadın. O kızı bulmak için direttin. Bırak dedim bırakmadın. Sürekli bahaneler uydurdun. Ortaya çıkıp planlarımızı alt üst etmesinden korktuğun için onu aradığını söyledin. Ama senin niyetin onu bulup kendine kapatma yapmakmış” “Doğru konuş Dila, giderek saçmalıyorsun.” “Asıl saçmalayan sensin. Aklını başına topla Boran hayallerin gerçek olamayacak kadar aptalca. Şunu anlasan iyi olur. Ya benimlesin ya da hiç kimsesin. Tercih senin Boran Ağa, amcakızın yukarıda istersen koş git zorla seni istemeyen kadının koynuna gir ama daha işini daha bitirememişken kapına polisleri dikerim. Ve sen Boran Ağa hayatından ben çıkarsam pisliğinin içinde boğulur gidersin. Ne o çok güvendiğin aşiretin ne de baban hiç kimse seni ipin ucundan kurtaramaz. Geçmişin kirli Boran Ağa, geleceğini amcakızınla yaşayamazsın. İzin vermem. Yakarım, kül eder, bitiririm seni.” “Yapamazsın.” “Eğer ki beni bir daha geride bırakırsan, olayların dışında kalırsam, eğer ki bir daha yaptıklarını kendi çabamla öğrenmek zorunda kalırsam inan ki yaparım. Benim kaybedecek hiçbir şeyim yok Boran, inan ki bir kez daha ihanetini kaldırmam. Seni bitiririm.” “Dila…” “Sus Boran, sana akşama kadar mühlet ya amcakızını benim gözlerimin önünde öldürürsün ve bana olan sadakatini kanıtlarsın ya da ihanetinin cehenneminde seni ateşlere atar çeker giderim. İyi düşün ve kararını ver.” Dedi daha fazla konuşmadan odadan çıkıp gitti. Boran duydukları karşısında dehşete kapılmıştı. Ne yapacaktı? Geçmişte yaptıkları, hırsına, nefsine, aşkına yenik düşmüştü. Peki ya şimdi? Hırsıyla babaannesini, nefsiyle Hilal’i kaybetmişken, aşkıyla İrem’i mi kaybedecekti? Herkese her şeye tamam diyen yüreği şimdi neden acı verircesine çırpınıyordu. Yapabilir miydi? Yıllarca ona yaptıklarına rağmen öldüremediği amcakızını gözlerinin içine bakarak öldürebilir miydi? Yaşayamadığı kavuşması, yıllarca hasret kaldığı kokusu, teninin sıcaklığına kavuşmuşken şimdi Dila’nın sözleri ve tehdidiyle bugün cenaze namazını kıldığı ve tüm Urfa’nın ölü bildiği İrem’i kara toprağa kendi elleriyle koyabilecek miydi? Eğer o yapmazsa bunu Dila gözünü kırpmadan yapardı. Daha önce de yapmamış mıydı? Takıntılı derece de Boran’a âşık olan kadın onun için neler yapmıştı ki? Şimdi de yapardı? Peki Boran ne yapacaktı? İrem’e kıyabilecek miydi? Dila’ya boyun eğecek miydi? |
0% |