@ugurluay
|
5.BÖLÜM Adamın gözleri, yüreğine değmediği her bir an genç kızı yerle bir ediyordu. Yine her şey başa sarmıştı. Aralarındaki görünmez gerilim ne kadarına şahit olduğu bilmediği telefon görüşmesi yüzünden yine hat safhaya ulaşmıştı ama ne yazık ki genç kızın elinden bu durumu değiştirmek ya da düzeltebilmek için hiçbir şey gelmiyordu. Onunla birlikte akşam iş toplantısı adı altında yemeğe çıkacaktı. Bunun heyecanını üzerinden atamazken adamın şahit olduğu konuşmayla birden her şey yerle bir olmuş ve yine adını duymaya yüreğinin tahammülü olmayan kadının da geleceğini öğrendiği an yerle yeksan olmuştu. Hem de gelmeyecek dediği halde son anda gerçekleşen değişiklikler ile alınan yeni bir kararla gelecek olması Ceylan’ın dilinden dökülebilecek tek bir kelimeyi bile sonsuza kadar bertaraf etmeye yetmişti. İş toplantısı Yasin Bey, eşi Ayla Hanım, hem oğulları hem de şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olan Erkan Bey’in katılımıyla gerçekleşmişti. Ayla Hanım ve Yasin Bey geceden erken ayrılırken toplantı Erkan Bey ile devam etti. Olumlu anlamda ilişkiler geliştirme kararı verdiler. Erkan Bey, Cantuğ ile yıllar önce lise yıllarının kısa bir döneminde birlikte eğitim gördüklerini gecenin ilerleyen vakitlerinde ortaya döktüğünde herkesin ilgi odağı haline gelmişti. Erkan Cantuğ’a göre biraz daha rahat ve hoşgörülü bir adamdı. Rahatlığı yalnız kalmalarıyla birlikte konuşmalarına yansıdığı için iş toplantısı bir nevi yıllardır görüşmeyen iki arkadaşın buluşmasına dönüşmüştü. Duygu bu ortamı fırsata döndürerek Cantuğ’a sırnaşıp yakınlaşırken adamın ise bundan hiç de şikâyetçi görünmemesi Ceylan’ın canını daha fazla yakıyordu. Ceylan gece boyu sessizliğini korusa da daha fazla bu görüntülere tahammül edemiyordu. Elinde tuttuğu bardaktan aldığı buz gibi soğuk suyu yudumlarken gözleri gördüklerini hazmetme yolunda büyük çaba sarf ediyordu. Ceylan, Cantuğ’un emri ile geceye katılmış ve yine onun emri ile Duygu’ya da son anda restoranda yer ayırtmıştı. Ama gördükleri belki de hiç tahammül edemeyeceği kadar ağırdı. Karşısında birbirine çok yakın duran çifti gördükçe bulunduğu sandalyede yok olmak, yerin dibine geçmek istiyordu. Böylesine bir manzaraya şahit olacak ne gibi bir günah işlemiş olabilirdi ki… Bu haksızlık değil de neydi? Onların ellerinin birbirine olan ufak dokunuşları, kaçamak bakışları, adamın çapkın gülümsemelerini Duygu’ya bahşederken gözünün kenarı ile bile Ceylan’a bakmaması… Her bir hareketi sanki genç kıza öl diyordu, sen daha fazlasını hak ediyorsun diyordu. Genç kız o gecede onların aşk kokan manzarasını seyre dalarken oradaki varlığını artık sorgular olmuştu. Bir an önce gitmek istiyor, yatağında iki büklüm yatarken kaderine ağlamak istiyordu. Neden gelmişti ki oraya? Ne işi vardı onun burada? İş toplantısı adı altında karşılıklı çiftlerin yer aldığı bir yemekte vasıfsız bir eleman gibi duruyor bu da yetmezmiş gibi Cantuğ tarafından yok sayılmak iyiden iyiye canını sıkıyordu. Elini başına götürüp ovaladığında yanı başında duran Erkan koluna dokunarak “Ceylan iyi misin? Rengin bembeyaz oldu.” diye sordu. Ortamın rahatlığı ve genç kıza kendisini yakın hissetmesi sebebiyle ona adı ile hitap etmişti. Gece boyunca bakışlarını bir an olsun genç kızdan çekemeyen adam bakışlarının buluşmadığı için yüreğinde büyük talihsizlik diye yorumladığı anda Ceylan’ın hareketi ile bunu fırsata döndürüp hemen ilgisini belli etmek istemişti. Ama onun bu çabası öfke dolu bir yüreğin gözünden de kaçmamıştı. Ceylan bir an kolunda hissettiği yabancı dokunuşla irkilse de kısa sürede kendisini toparlamayı başardı. “Ben şey iyiyim Erkan Bey, yalnızca biraz yorgunum o yüzden.” Diyerek ağzında gevelese de onların bu görüntüsünden memnun olmayan öksürük ile karışık bir homurtu masada duyuldu. Genç kız bakışlarını ansızın karşısında duran adama döndürdü. Cantuğ ona gözlerini kısarak canı sıkılmış ve bir o kadar da tehditvari bakıyordu. Genç kız bir an umutlansa da Duygu’nun Cantuğ’a dönerek “Cantuğ buradan sonra arkadaşlar bizi çağırıyor. Gideriz değil mi?” Dedi baştan çıkarıcı bir fısıltı halinde. Ceylan bunu duyar duymaz başını önüne kederli bir halde eğdi. Çünkü bunun ne anlama geldiğini çok iyi anlamıştı. “Yok Duygu ben gelemem , saat de geç oldu. Yarın hem iş var hem de Ceylan Hanımı evine bırakmam gerekiyor.” Dedi itiraz istemeyen bir ses tonuyla. Genç kız birden ışıltılı gözler ile duyduklarının gerçek olup olmadığını anlamak için ona bakarken Erkan teklifsizce araya girerek “Cantuğ siz hiç planlarınızı hiç bozmayın, Ceylan’ı ben evini bırakırım.” Dedi kırk yıldır onu tanıyormuş gibi. Onun bu atağını görmezden gelmezken sinirleri daha da fazla gerildi. Yemeğin başından bu yana Erkan’ın Ceylan’a karşı olan ilgisini gece boyu fark etmiş ve genç kızı buraya getirdiği için çoktan pişman olmuştu. “Gerek yok Erkan, Ceylan’ın evi benim yolumun üzeri zaten sana da zahmet vermeyelim.” Dedi set ve otoriter bir sesle. “İstersen gerek olup olmadığına Ceylan’a soralım, o karar versin. Sonuçta onun yalnızca patronusun.” Dedi haddini bildirmek adınaydı bu konuşması. Bakışlar birden Ceylan’a döndüğünde “Ben…” dedi ne diyeceğini bilmez bir haldeydi ama gözleri Duygu’nun Cantuğ’un koluna dolanmış ellerine takıldığında derin bir nefes bıraktı. Artık kararını vermişti ve en doğru olanı yapacaktı. “Cantuğ Bey, benim yüzümden planlarınızı bozmanızı istemem. Duygu Hanım’ın gecesini de mahvetmeye hakkım yok. İzninizle Erkan Bey beni eve bırakabilir.” Dedi hüzünlü bakışlarla. Söylemek istediklerini bir bir geri yutarken artık çaresizce kaderine boyun eğmeye karar vermişti. Cantuğ onun için yasak elmaydı, bile isteye onu elde edemez, boş umutlar, vaatler ve olmayacak hayaller kurarak onun hayatını da cehenneme çeviremezdi. Ceylan’ın verdiği cevapla içten içe daha da öfkelenmişti adam. Buradan daha bugün tanıdığı adamla çıkıp gidecekti öyle mi? Hem de bunu Cantuğ’a rağmen, onun gözlerinin içine bakarak yapacaktı. Madem öyle, dedi içten içe senin istediğin gibi olsun, diye geçirdi aklından. Duygu’ya dönerek bugüne kadar hiç göstermediği bir sevecenlikle bakarken onu kendisine doğru yavaşça çekti ve bir kolu altına aldı. Duygu beklemediği bu hamle ile bir an şaşırsa da hemen bu anın keyfine varmak ve tadını çıkarmak için bir kedi misali tünedi adamın sinesine. “Eeee o zaman gidiyor muyuz?” dedi çocuksu bir tavır takınarak. Cantuğ Ceylan’ın gözlerinin içine bakarak Duygu’nun başına minik bir buse kondurdu ve çarpık bir gülümseme ile “Madem Ceylan Hanım, Erkan Bey’in onu bırakmasına bu kadar hevesli biz de onlara izin verelim.” dedi. Bu sözler ile neyi ima ettiğini anlayan Ceylan “Ama Cantuğ Bey…” diyerek kendisini açıklamaya çalışsa da sözü aniden ve sertçe kesildi “Neyse ne Ceylan Hanım, size iyi eğlenceler.” Diyerek Duygunun ellerinden tuttu ve onun kalkması için yönlendirdi. Aklına yeni bir şey gelmiş gibi geriye ansızın döndü ve uyarı bir dolu bir tonda “Yarın işe geç kalmazsanız sevinirim Ceylan Hanım. İyi geceler Erkan.” Dedi. Ceylan’ın gözleri kocaman açılırken ağzı da bu şaşkınlıktan nasibini almıştı. Daha fazla orada duramayan, öfke ile bedeni acımasızca kavrulmaya başlayan adam kendisini bir an önce dışarıya attı. Biraz daha orada kalsaydı arkadaş markadaş dinlemeyecek Erkan’ın suratına sağlam bir yumruk atacak ve yoktan yere ortalığı birbirine katacaktı. Öfkeliydi adam, kendisi yerine bir başkasını tercih eden Ceylan’a öfkeliydi. Çaresizdi kadın, Cantuğ’u kendi cehennemine çekmemek için onun için gördüklerinin ateşiyle kavrularak yanmaya razıydı. Şimdi bir restoranın orta yerinde soluk alıp verirken gizlemeye çalıştığı gözyaşını bertaraf etmeye çabalıyordu. Erkan’ın sesi ile birden kendisine geldi. “Gidelim mi Ceylan? Pek iyi görünmüyorsun.” diyen ses o kadar anlayış dolu ve nazikti ki ona zoraki bir gülümseme ile baktı ve sadece “Olur.” Dedi. Başka ne diyebilirdi ki? Kendisinden vazgeçmiş bir kadın sevdiği adamın başka kadınlara gitmesine seyirci kalmaktan başka ne yapabilirdi? Hiçbir şey… |
0% |