Yeni Üyelik
25.
Bölüm

24.BÖLÜM

@ugurluay

Radyonun çatı katında yaklaşık bir saattir birbirlerine sarılmış bir halde duvar dibinde oturuyorlardı. Sanem kendisini biraz daha iyi hissettiği an usulca adamın hiç de hoşnut olmayacağı şekilde uzaklaştı. Adem hiç bozuntuya vermeden oturduğu yerde doğrulurken “Daha iyi misin?” dedi. Sanem’in gözyaşları ve hıçkırıkları dinse de gözlerindeki kızarıklık ve şişlik bu gecenin izlerini taşıyordu.

“Ben iyiyim Adem, sana çok teşekkür ederim. Her şey için…”

“Aramızda teşekkürlük bir durum yok Sanem ben senin yabancın değilim.”

“Var Adem var, bunu senin yerinde bir başkası olsa asla yapmaz. Hele de iş konusundaki rakibine asla. Bir başkası olsa bu durumu fırsat bilip beni işten bile attırırdı.”

“Yapmadığımı nerden biliyorsun?” diyerek kıza arsızca göz kırptı. Niyeti bir nebze de olsa onun yüzünü güldürebilmekti. Başarmıştı da.

“Yapmazsın.” Dedi tebessüm ederek.

“Kedinden çok eminsin, neden yapmayayım ki? Beni doğru düzgün tanımıyorsun bile.”

“Biliyorum, yapmazsın, çünkü sen Adem’sin.” Dedi yorgun bakışlarla. İşte bu cümle adamın yüreğinde farklı hislerin uyanmasına sebep oldu. Ne güzel cümleydi bu böyle? Onu yüreğinin derinler de bir yerlerine güven tohumları ektiğini o an hissetti.

“İşte bu gecenin en güzel sözü bu oldu yüreğime.” Dedi anlamlı bakışlar atarak.

Sanem duyduğu cümleler karşısında hafiften yüzü kızardı. Gecenin karanlığının sağladığı avantaj ile bunu hissettirmediğini düşünse de Adem onun hal ve hareketinden gözlerinin net bir şekilde göremediğini delicesine yüreğinde hissediyordu.

“Adem.” Dedi kız sıkıntılı çıkan sesinin tınısı adamın hiç de hoşlanmayacağı şeylerin habercisi gibiydi.

“Efendim Sanem.” dedi duymak istemese de kaçışı olmadığını bilecek kadar da gerçekçi bir ruha sahipti.

“Bu gece, o programda yaşananları sana anlatmak zorunda olduğumu hissediyorum.”

“Sanem, hiçbir şeye zorunluluğun yok. Hele ki seni üzecek bir konuşmaya ben asla sebep olmak istemiyorum.”

“Ama ben anlatmak istiyorum, buna gerçekten ihtiyacım var. Duymanı, neye bulaştığını bilmeni istiyorum.”

“Sanem…” dedi anlatma dercesine çıkmıştı sesi.

“Lütfen!” diye karşılık verdi boynu yana düşüp yakarırcasına çıkmıştı. Başka çaresi olmadığını anlayan adam “Peki sen nasıl istiyorsan öyle olsun.”

Sanem onun olurunu aldıktan sonra biraz rahatlamıştı. Sırtını duvara yaslayıp gözlerini zifiri karanlığa inat parlayan yıldızlara döndürdü. Sanki orada tüm geçmişini izliyor ve seyrettiği bir filmi izler gibi dalıp gidiyordu.

“Çınar, benim âşık olduğum adamdı. Evet sen haklıydın, o benden sonsuza kadar giden, gittiği zamanda yüreğimi mezara çeviren ruhumda güven diye bir duygu bırakmayan adamdı. Babasının işine güvenen, üniversiteyi bile sırf babası istediği için okuyan, baba parası yiyen züppenin tekiydi. İlk başlarda toz pembe hayaller içinde hayatlar yaşıyorduk. Geleceği hiç düşünmüyorduk. Ne zaman ki işler ciddiye binmeye başladı işte o zaman Çınar’da tutarsızlıkları fark etmeye başladım. Beni sevdiğini söylüyor ama benim hayallerimin, benim istediklerimin hiçbir önemi kalmıyordu. Sürekli yaparız, hallederiz, ben öylemi demiştim, ya o sınavın tarihini sonra öğrenirim, o derse girmesem de olur falanlar filanlar, ufak tefek yalanlar ve asla kaybetme korkusu olamayan bir adama dönüşüp çıktı. Onu sevdiğime ve asla ondan ne olursa olsun vazgeçmeyeceğime o kadar inandı ki sorumsuzlukları benim hayatımı etkilemeye başladı. Gözüm yavaş yavaş gerçeklere açılmaya başladığında dedim ki buna biraz ara verelim görüşmeyelim ve kendini toparla. Başta olmazlar, hayırlar, ben sensiz yapamam, ölürüm yaşayamamlar havada uçuştu. İşte o zamanlar bilmediğim bir şey vardı ki o da kim sana sensiz yaşayamam derse inan ilk o sensiz yaşamaya alışan insan oluyormuş. Kim senin için ölürüm derse hayata başka bir hayatta devam eden ilk insan o olur. Ben bunu nasıl anladım biliyor musun? İhanet ile… Ben gözyaşları içinde onu beklerken benim en nefret ettiğim iki kızla gününü gün etmiş ben bunu uzun zaman sonra öğrendim. Kızlarla sarmaş dolaş fotoğraflarını gördüğümde anladım. Gözyaşlarımı kendilerine eğlence diye meze yapmışlar. Tabi Çınar benim bunu öğrendiğimi anladığı an ateşe gelen pervane gibi tekrar etrafımda dönmeye başladı. Nereye gitsem karşımda, ne yapsam dibimde bitti. Kaçtım delicesine o süreçte ondan kaçtım.”

“Neden peki? Madem sana bunları yaşattı neden karşısına çıkıp da seni istemiyorum demedin?”

“Diyemedim Adem, ben o zamanlar onun karşısına çıksam yapamazdım, ona hayır diyemezdim. Âşıktım ben ona, onun karşısına çıkıp gözlerinin içine bakıp seni istemiyorum diyemezdim. Diyemedim de… Bu yüzden hep kaçtım. Ama bir gün yurdun kapısına kadar geldi. Ben yine çıkmadım karşısına, zil zurna sarhoş olmuş, olay çıkartacaktı. Sonra birden mesajları aramaları kesildi. Ne oldu anlamadım? Yurdun önüne baktığımda orada da yoktu. Sonra oda arkadaşım, sırdaşım, dostum dediğim insan günler sonra bana bir mektup bırakarak sırra kadem bastı. Mektupta o geceyi anlatıyordu. Ben Çınar ile görüşmeyince çocuğun haline acımış ve onu daha önce Çınar’ın geldiğinde kaldığı arkadaşının evine götürmüş. Sabaha kadar güya beni ona anlatmış. Sonra ikisi de içkinin etkisiyle birlikte olmuşlar. Çınar büyük bir şok ile yataktan çıkıp gitmiş. Damla da yaptığı hatadan ötürü çok utanmış benim yüzüme bakamayacağını anladığı için bana mektup bırakarak kaydını dondurup okuldan ayrılmış. Ve ben bu ihaneti yıllarca içime attım. Yok saymak, unutmak istedim. Yaşadığım şehire sırf o var diye adım atmak istemedim. Yıllar sonra tehdit ve şantajla ailemi kandırarak beni memleketime geri çağırttı. Karşımda müstakbel evleneceğim adam olarak çıktı. Onun başıma açtığı işler yüzünden gelemedim radyodaki programa. Sonra her şey bir anda yerle bir oldu. Dayanamadım daha fazlasına herkesi her şeyi karşıma alarak geri döndüm buraya. Bitti demiştim. Vazgeçti demiştim. Ama bu kâbus bitmiyor. Şimdi de kafasında ne gibi bir hikâye yazdı bilmiyorum ama anladığım kadarıyla seni benim sevgilim zannediyor. Ben seni böyle bir duruma düşürdüğüm için gerçekten özür dilerim. Tahsin abi de bu geceki rezillikten sonra zaten beni kovar. Her şeyi yine berbat ettim üzgünüm.”

“Sanem…” dedi adam gözlerine bakmasını sağladı.

“O zamanlar baksaydım onun gözlerine, o zamanlar çıksaydım tüm yaptıklarına rağmen karşına, ona evet derdim. Bunu çok iyi biliyorum. Ömür boyu ona duyduğum aşktan ötürü pişmanlık duyar, nefret kusardım. Kendi kendimi zehirlerdim. Kaçtım, ona evet dememek için kaçtım. Şimdi yıllar sonra karşıma çıktığında aslında geçmişte ne kadar da doğru bir karar aldığımı anlıyorum. Her erkeği aşk adam etmiyormuş. Ben o gece karşımda yıllar sonra onu gördüğümde anladım. Onca yıl sonra bile onu asla affetmeyeceğimi anladım.”

“Sanem, sana az önce de söyledim sen çok güçlü bir kızsın. Böyle şeref yoksunu adamlar için eğilmeye bükülmeye kedere bürünüp kadere boyun eğecek bir kız değilsin. Dik duracaksın, seni hiçbir şey yıkamaz. Özellikle de yanında ben olduğum sürece, buna asla izin vermem. Tahsin’e gelince senin için çok endişelendi. Laf aramızda sana öfke kussa da seni ne kadar sevdiğini ben biliyorum. Programı da düşünme millete konu ile alakalı bir mizansen ayarladık deriz ve krizi fırsata çeviririz. Hadi şimdi aşağıya inelim de Tahsin’e bir gözükelim. Sonra da seni evine bırakırım tamam mı?”

“Yok gerek yok Adem ben kendim hallederim.”

“Sana halledemezsin demedim zaten böyle bir gecenin ardından evine sağ salim girdiğini görmeye ihtiyacım var.” Diyerek oturduğu yerden duvardan destek alarak ayağa kalktığında Adem yerde oturan Sanem’e elini uzattı. Kız bir kendisine uzatılan ele bir de Adem’in gözlerinin içine baktı. Anlayışı ve şefkati yüreğinden hisseden kız eli titreyerek parmaklarını adamın avucu içine usulca bıraktı. Bu hareketiyle adama neler bağışladığını bir bilse, ah bir bilse…

Adem kızı yavaşça kendisine doğru çekerken Sanem’in uyuşan ayağı yüzünden dengesini kaybetti. Adem bunu fark eder etmez kızı kendisine hızlıca çekti. Kızın elleri adamın beline sıkıca sarılırken başı onun göğsüne sertçe çarptı. Adam bu beklenmedik yakınlaşma ile bir anda neye uğradığını şaşırsa da o anın içinde takılı kalmak için neler vermezdi?

Sanem yavaşça kendisini uzaklaştırdığı sırada Adem ile yüzleri o kadar yakındı ki… Adem gözleriyle konuşuyor ama kızın hazır olmayan yüreği adamın lisanından kopup gelen anlam yüklü bakışları çözemiyordu. Durumun tuhaflığından rahatsızlık hisseden kız “Şey gidelim istersen.” Diyerek adamın kolları arasından huzursuzca sıyrıldı. Kapıya doğru yönelirken ardında gözlerini sımsıkı kapatan adamı fark etmedi. O adam ki önünden salınıp giden kızın gerçekliğinin yaydığı efsun kokunun etkisiyle ruhu mest oluyordu.

Loading...
0%