Yeni Üyelik
29.
Bölüm

28.BÖLÜM

@ugurluay

“Bir daha ona dokunursan parçalarım ulan seni.” Diyerek bir yumruk daha savuran Çınar’ın omuzlarından tutan kız gücü yettiğince onu çekiştirmeye başladı.

“Bırak Allah’ın belası, bırak Adem’i.” Diye göz yaşları eşliğinde onu sarsmaya çalıştığı sırada Çınar kızın dilinden dökülen cümleler ile ansızın durdu ve dehşet saçan gözlerini aniden tepesinde kuşlar gibi çırpınan kıza döndürdü. Bakışlarını kıstı ve bir hışımla Adem’in üzerinden kalkıp kızın kollarını sertçe kavradı.

“Ona zarar gelecek diye mi korkuyorsun sen? Söylesene Sanem, bu kadar kolay mıydı? Beni unutmak, beni yok saymak, yaşadığımız her şeyi ardında bırakıp gitmek bu kadar kolay mıydı ulan?”

Sanem duydukları karşısında yüreğinde hiç hissetmediği bir gücü fark etti. Onun karşısında artık aciz değildi. Onu sevmiyordu. Yaptıkları gözlerinin önüne bir film şeridi gibi akıp geçerken ne onun haykırışlarına ne de edepsiz küfürlerine meydanı bırakacak değildi.

Sanem tam ağzını açıp cevap verecek iken Çınar bir yumruk darbesi ile yere yıkıldı. Sanem onun tutuşu sebebiyle dengesini yitirdi. Tam yere düşecekken huzurun ete kemiğe bürünmüş hali olan güvenli kollarda buldu kendini. Adem yavaşça kızı kendisinden uzaklaştırdı. Kaşı patlamış, ağzından burnundan kan gelirken endişe ve korku dolu gözlerle kıza baktı “Sanem sen iyi misin? Bir şeyin yok ya…” dedi. Kız daha cevap verememişken Çınar adamın yakalarından tutup kızdan onu sertçe ayırdı.

“Kimsin ulan sen? Nereden çıktın birden bire? Amacın ne? Derdin ne ulan senin?” diye haykırırken gözleri ateş saçıyordu.

“Çınar çek git başımı belaya sokma benim. İnan ki zor tutuyorum kendimi. Şu kıza dua et, yoksa seni şurada enkaz haline döndürmem için bin tane sebebim var.”

“Sen beni nereden tanıyorsun ulan?” dediği an gözlerini Sanem’e çevirdi. “Beni bu herife mi anlattın sen? Daha dün hayatına girmiş bir serseri beni nereden tanıyor Sanem?” diye nefretini tısladığı an kızın sabrının sınırını çoktan aşmıştı.

“Yeter…” diyerek ikilinin arasına hızlıca girdi ve ondan belenmeyecek bir güçle iki koca adamı ayırdı. Şimdi arkasına Adem’i almış Çınar’ın gözlerine hiç bakmadığı kadar uzak bir o kadar soğuk ve mesafeli baktı.

“Sen hangi yüzle benim karşıma çıkarsın? Sen hangi sıfatla bana hesap sorarsın? Asıl sen kimsin? Her güzel günümün üzerine kara bir gölge gibi çökmekten ne zaman vazgeçeceksin? O kalın kafanın aramamızdaki her şeyin bittiğini algılaması için daha ne yapmam ne söylemem gerekiyor?”

“Sen benim sevgilimsin ve hep öyle kalacaksın Sanem, daha dün ortaya çıkmış bir adama seni yar etmem.”

“Ben senin sevgilindim.” Dedi son hecenin üzerine bastıra bastıra söyledi. “Artık senin hiçbir şeyinim, anladın mı? Hiçbir şeyinim.”

“O o kadar kolay değil Sanem Hanım.”

“Öyle mi Çınar Bey? Sen ne yaşıyorsun? Neyin kafasındasın? Sen beni aldattın, hem de en yakın arkadaşımla. Her yediğin naneye hata dedin ama böylesi bir şerefsizliğe hata diyerek altına sığınamazsın. Sen adam gibi yaptığının arkasında bile duramadın. Sustum, suskunluğumu aptallık zannettin. Edebimden açmadım ağzımı, ben utandım yaptıklarınızdan ama sen, sen utanmadan yıllar sonra karşıma benimle evlenmek için çıktın. Şantaj, zorbalık, zulüm, tehdit her türlü pisliği yaptın. Hayatımı yerle bir etmek için hiçbir şeyden geri durmadın.”

“Sevdim ulan sevdim, tüm yaptığım hatalarıma rağmen tekrar ayağına geldim.” Dedi dizleri üzerine çöktü ve kıza doğru baktı. “Yapma Sanem, seni ne kadar çok sevdiğimi görmüyor musun?” dedi ellerini tutması için kıza uzattı. “Bırakma beni, düştüm, kaldırmazsan kalkamam, yapma bunu bize, yine eskisi gibi tut elimden kaldır düştüğüm yerden.” Dedi kıza yalvarır gibiydi sesi.

Sanem onun bu hareketlerine acıyarak baktı. Bir iki adımda dibinde bitti ve onun göz hizasına eğilerek ona dokunmadan konuşmaya başladı.

“Sen zavallısın Çınar, eski anılarımızı kullanmaktan geri durmayan zavallının tekisin. Senin karşında sana zaafları olan kız yok artık. Aslında biliyor musun sana teşekkür etmem gerekiyor. Beni bu kadar güçlü yapan sensin. Senin yaptıklarınla ayakta durmayı öğrendim ben. Eskiden olsa karşında senin bu hareketinle yere çöküp ellerinden tutarak parmaklarını öpücüklere boğan bir kızı bulabilirdin, ama şimdi karşında acılarıyla yaralarıyla ayakta durmayı öğrenen Sanem var, sen yıllar önceki Sanem’i aldattığında öldürdün. Şimdi bunu yapman seni anca zavallı kılar. Şimdi buradan defol git. Benim hayatımda senin adının yeri bile yok.”

Çınar yaptığı bu hareketin etkili olmadığını gördüğünde büyük bir hayal kırıklığına uğradı büyük bir hüsranla ayağa kalkıp “Bu iş burada bitmedi, sen bende asla bitmedin bitmeyeceksin. Yaptığım hiçbir hata seni bana kaybettiremez. Bunu asla unutma sen benim olacaksın.” Dedi ve hiçbir şey söylemeden arkasına dönüp arabasına binerek oradan uzaklaştı.

Sanem onun her bir adım uzaklaşması ile omuzları yavaş yavaş kademeli olarak çöktü. İstemsizce yanaklarından tekrar akmaya başlayan yaşları ardından kalan Adem görmüyordu. Usulca kızın yanına geldi ve omuzlarına iki elini yerleştirerek “İyi misin?” dedi.

Sanem bu dokunuşu bekler gibi ansızın adama döndü “Ben iyi değilim.” Diyerek adama sıkıca sarıldı. Adem kızın böylesi eşsiz güzel bir günün ardından bu kadar kötü bir gece yaşamasına ve engel olamadığı için kendisine delice kızıyordu. Kollarında hıçkırıklara boğulan kızın sırtını sıvazlarken “Sakin ol, şiyt tamam geçti.” Diyerek onu teskin etmek için çabalıyordu. Kızın dudaklarından “Özür dilerim.” Sözleri döküldüğünde adam kaşlarını çattı ve kızı yavaşça kendisinden uzaklaştırdı.

“Özür mü? Neden?” dedi anlamaz gözlerle ona bakıyordu.

“Benim yüzümden…” dediği an eli adamın patlamış kaşına gitti. Dokunmaya kıyamıyordu.

“Saçmalama küçük hanım, bunda senin bir suçun yok.” Diyerek onu ikna etmeye çalışsa da bu sözler Sanem’in gözyaşlarını durdurmaya hiç niyeti yoktu.

“Seni böyle bir şeyin içine mahkum ettiğim için özür dilerim Adem. Ne yaparsam yapayım vazgeçmiyor, dinlemiyor, anlamıyor artık ne yapacağımı nasıl anlatacağımı bilmiyorum.” Dedi hıçkırıkları arasında. Adem onu yavaşça kendisinden tekrar uzaklaştırdı.

“İzin ver, seni tüm bu belalardan uzaklaştırayım, yanında durmama, elinden tutmama izin ver, izin ver ki sana gelecek her şeyi engelleyebileyim.” Dedi ona bin bir umutla baktı.

“Yapamam…” dedi kız başını sağa sola olumsuz anlamda salladı. “Seni bu belaya bulaştıramam.” Diye diretti.

“Sanem, bu belaya gönüllü bulaşmak isteyen benim ve senden gelecek her şeye razıyım be güzelim.”

“Adem…” dedi devamı gelmeden adamın dudakları kızın alnına usulca sahiplenircesine dokundu.

“Olumsuz bir yanıt verme Sanem, biliyorum istiyorsun, korkuşlarının geleceğini ele geçirmesine izin verme. Tamam, şimdi bir yanıt verme ama beni kendinden de uzaklaştırma.” Dedi sımsıkı ona sarılırken kızın kendisini kollarına bırakmasına izin verdi.

Kararlıydı Adem her şeyi yoluna sokacak, tüm sakladıklarını bu gece olmasa da en yakın zamanda ona anlatacaktı. Ama bu gece ne olursa olsun onu yalnız bırakmayacak kız onu evine kabul etmezse gerekirse kapısında yatacaktı. O herifin bir daha geri gelip kıza zarar verme ihtimali adamın beynine acımasızca kanı sıçratıyordu. O dengesiz herifin her an her şeyi yapabilecek bir psikolojide olduğunu biliyordu. Sırf bu yüzden bu gece Sanem’i bu halde burada yalnız bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Loading...
0%