Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.BÖLÜM

@ugurluay

“Hayat senin neyi istediğinle ilgilenmez, asıl önemli olan onun ne istediğidir.”

“Kaldır şu kızı hanım, benim asabımı daha fazla bozmasın.” Babasının sesiyle Sanem yastığı biraz daha kafasına bastırdı. Ne güzel daha ilk andan itibaren babasıyla çatışmaya başlamıştı bile.

Hayriye Hanım “Latif Bey kız zaten gece yarısı yoldan geldi. Yorgun biraz dinlensin. Kalkıp hazırlanır sonra.” Diyerek susturmaya dahası onu sakinleştirmeye çalıştı.

“Sanki ben git dedim elalemin şehrine, sanki memleketinin suyu çıktı. Benim hayatım benim kararım dedi çekti gitti. Yaptığı da iş olsa bari. ”

“Latif Bey, Allah’a şükür ekmeğini kazanıyor, namusuyla çalışıyor. Hem çok da güzel program yapıyor ben kızımı her gece dinliyorum ve onunla gurur duyuyorum.”

“Peh! Gurur duyuyormuş? Ben utanıyorum be kadın, anladın mı utanıyorum. Ne olacak sonra, mis gibi mühendislik dururken gece yarılarında saçma sapan işler yapıyor. Zaten sizin işgüzarlığınız yüzünüzden gitti oralara.”

“Latif Bey!” diyerek uyarıcı ses tonuyla konuşan Hayriye Hanım artık onun susması gerektiğinin gerekli sinyallerini çoktan vermişti. Yumuşak huylu, sakin yapılı olabilirdi ama kızları konusunda hassasiyet sınırları kırılma noktaları vardı. Çığırından çıkması an meselesiydi. Ve Latif Bey karısının o sınırda olduğunu fark ettiği için gerekli uyarıyı alarak yavaştan geri adım atmaya başlamıştı.

“Aman laf söyletme kızlarına zaten sen, bu gece şu görücülere evet dese de dizini kırıp koca evinde otursa. Benim de bu sayede nerede ne yapıyor diye aklım kalmamış olur.”

“Latif Bey kızı istemediği hiçbir şeye zorlamayacaksın değil mi?”

“Ben ne zorlayacağım? Gül gibi çocuk, hem memleketlimiz, araştırdım ben ailede çocuk da güvenilir.”

“Allah aşkına ortada fol yok yumurta yok sen kimi neyi araştırıyorsun? Kızın isteyecek mi, beğenecek mi bakalım, bilmeden etmeden neden böyle şeylere kalkışırsın anlamadım ki ben.”

“İşi gücü yerinde, ailesi ailemize, çocuk kızıma uygun en önemlisi ben uygun görüyorum. Ne zamana kadar bizden uzakta elin memleketinde yaşayacak. Gözümüzün önünde olsun artık, gitmesini istemiyorum.” Bu konuşmalara daha fazla dayanamayan Sanem kafasına bastırdığı yastığı bir hışımla kaldırıp yere attı ve odasından öfke ile çıktı. Latif Bey kızının gözlerindeki kızgınlığa kaşları çatık bir halde karşılık verdi.

“Baba sen beni bunun için mi çağırdın?”

“Ya ne için çağıracaktım küçük hanım?”

“Gecenin bir yarısı telefon edip buraya geleceksin diyorsun beni zorla getiriyorsun, doğru düzgün hoş geldin bile demeden görücülere hazırlansın diyerek evi yıkıyorsun, sen beni aylardır görmüyorsun ve beni karşılama şekline bak. Bilgin olsun diye söylüyorum benim evlenmeye niyetim falan yok, hele ki bu memleketten biriyle asla.”

“Göreceğiz küçük hanım, göreceğiz.” Diyerek bakışlarını karısına çevirdi. “Hayriye Hanım çeki düzen verin şu kıza, birkaç saate gelir erkek tarafı beni mahcup edecek herhangi bir davranışta sakın ha bulunmayın. Yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam duydunuz mu beni?” Diyerek işaret parmağını havada salladı. Kızına dönerek “Sende aklını başına topla, o yaptığın işle karın doymaz, ev de barkda geçindirilmez. Sana mesleğini yap dedim yapmadın, çektin gittin ama yeter artık buraya kadar. İster kabul et ister etme bu iş olacak. Hem de bu gece nihayete erecek, bu fikre alışsan iyi edersin küçük hanım.” Dedi ve kızın tek bir söz söylemesine bile izin vermeden çıkıp gitti. Sanem’in yanaklarından yaşlar firar ederken annesine döndü.

“Anne…” dedi çaresizlik içinde kıvranıyordu.

Hayriye Hanım kızının bu haline yüreği daha fazla dayanmadı. Kolları arasına aldı kızını ve saçlarını okşamaya başladı.

“Anne ben evlenmek falan istemiyorum. Ben orada, İstanbul’da çok mutluyum. Yapamam anne, hiç tanımadığım bir adamla evlenemem, bu şehirde yapamam ben anne.” Diyerek hıçkırıklara boğulurken annesi kızının saçlarını okşuyor “Tamam merak etme, ben senin mutsuz olmana seyirci kalır mıyım hiç? Bir yolunu bulacağız ama sen şimdi hazırlan.” Dediği an Sanem annesine “Sende mi anne?” diyen sert ve bir o kadar da kırgın bakışlarını gönderdi. Annesi yapmacık bir kızgınlıkla “Aaa küçük hanım bir yolunu bulacağız dedim sana ama öncelikle kazasız belasız şu geceyi atlatalım, babanı da daha fazla sinirlendirmeyelim. Baban ağzına geleni söyler aynı anda da pişman olur. Bakma sen ona seni o kadar çok özledi ki tüm bunlar seni geri göndermemek için yaptığı saçmalıklar, yoksa seni tutup ta istemediğin birine verecek kadar da gaddar,zalim bir adam değil benim kocam.”

“Değil değil mi?

“Aaa kırk yıllık kocamı tanımıyormuşum gibi davranma bakayım bana. Hadi kalk bakalım, Leyla da okuldan gelir az sonra hazırlanmana yardım eder.”

“Of! Tamam.” Diyerek elinin tersi ile yanaklarını sildi.

“Anneye of denmez.” Diyerek kaşlarını yapmacık bir şekilde çattı.

“Tamam Hayriye Sultan, tamam, ona da tamam.” Diyerek tombul yanaklarından öptü ve az önce bir hışımla çıktığı odasına geri döndü.

“Deli kız.” Diyerek arkasından ona gülümsedi. Ne kadar da özlemişti kızını, orada mutlu olduğunu bilmese, burada gözlerinde ki hüznü kederi bilmese asla izin vermezdi gitmesine. Ama biliyordu kızına doğduğu değil doyduğu şehrin iyi geldiğini, yaralı yüreğine İstanbul’un şifa verdiğini. Hayriye Hanım için çocuklarının mutluluğu her şeyden ve herkesten çok önemliydi. İşte bu yüzden kanadı kırık yüreği iyileşmeye çabalayan kızını da kocasının özlem duygusuna esir olarak yaptığı ya da yapmaya niyetlendiği saçmalıklardan korumak için siper edecekti kendisini. Ne pahasına olursa olsun kızının bu gece hayallerinin umudunu kırıp yok olmasına izin vermeyecekti.

Loading...
0%