Yeni Üyelik
39.
Bölüm

38.BÖLÜM

@ugurluay

“Bir de utanmadan beni eve bırakacakmış. Sen kimsin de beni eve bırakıyorsun? Ben gelmesini bildiğim gibi geri dönmesini de bilirim. Sana güvenerek mi çıktım ben yola?”

“Abla valla ben götüreyim demedim sana, sen bindin benim arabama.” Dedi adam arabanın dikiz aynasından korku dolu gözlerle bakarken gece gece bulduk belayı diye içinden geçiriyordu. Yani ne demeye üstünde pijama olan birini gecenin bir yarısı arabasına almıştı ki… Taksici endişe dolu gözlerle arkada kendi kendine söylenen kıza baktığında Sanem kaşlarını çattı koltuğun başından tutup aniden öne doğru eğildi.

“Sana ne oluyor be? Kendi kendime konuşamayacak mıyım ben? Ne araya girip parazit yapıyorsun?” diyerek çemkirdi. Adam sesli bir şekilde zorla yutkundu.

“Allah benim belamı versin abla, bana ne ki dimi ya? Sen söylen ablam, söylen rahat rahat, ben yokmuşum gibi takıl kafana göre.” Dedi bir an önce ensesinde tüneyen ecel terleri döktüren gözünden alevler saçan kızın göz hapsinden kurtulmak istiyordu. Bir an önce kızın söylediği adrese ulaşıp kazasız belasız bu geceyi bitirmek istiyordu.

“Hah şöyle.” Dedi geriye doğru yaslanarak ellerini göğsünün altında birleştirip camdan dışarıyı seyrederek kaldığı yerden söylenmelerine devam etti.

“Geldik abla.” Diyen şoförün alnında boncuk boncuk ter birikmişti. Elinin tersiyle alnındaki terleri silip kıza döndüğünde yüzünde şükür kırıntılarını hissettiriyordu. Sanem cebine tıkıştırdığı cüzdanı çıkarıp içinden parayı aldı ve adama sertçe uzattı. Bir an önce evine girip kendisini yatağına mahkûm etmek istiyordu. Arabadan indiği an az ilerisinde bir araba durdu. Kız kısık gözlerle arabayı süzerken “Yok artık.” Diyerek isyan etti. “Bu kadarı da fazla.” Dediği an taksinin kapısını sertçe kapattı. Taksici başına daha fazla bela almamak için hızla olay mahallînden uzaklaşırken Sanem daha fazla orada durmak istemediği için cebinden çıkardığı anahtarla apartmanın kapısına yöneldi. Elleri titreyen kız bir türlü doğru anahtarı bulup kapıya yerleştirip açamıyordu.

“Allah kahretsin!” diyerek fısıldadığı an elindeki anahtarı sertçe yere düşürdü. “Bir bu eksikti.” Diyerek aşağıya doğru eğildi ve yere düşen anahtarını almak için elini uzattı. Tam o sırada aniden görüş açısına ağır çekimde bir el uzandı. Kızın elinin değmek üzere olduğu anahtarı almak yerine usulca kızın elini tuttu.

“Yardım etmemi ister misin?” dediği an kızın gözlerine aşkla bakan nefesinin boğazında düğümlenip kalp atışını hızlandıran kişi Adem’den başkası değildi. Sanem bu etkinin altından hızlıca çıkıp elini adamın kıskacından sertçe kurtardı ve anahtarı alarak aniden doğruldu.

“İstemez,” diyerek kestirip attı.

“Emin misin?” diyerek şüphe dolu bakışları arasında doğrularak o da ayağa kalktı.

“Adem git başımdan gece gece yeterince tartışma yaşadığımızı düşünüyorum daha fazlası için şansını zorlama inan ki pişman ederim seni.” Diye kapıya doğru açmak için yöneldi.

“Ya ben pişman olmaya da razıysam.” Dedi omzunu kapının girişindeki duvara yaslayarak ellerini ceplerine yerleştirip kıza hayran bakışlarla baktı. Kız ona yandan bakış atıp dişlerinin arasından tıslayarak adamın yakalarından sertçe tuttu ve sırtını daha fazla duvara yasladı.

“Ne istiyorsun Adem? Ne demeye peşimden geldin? Sana gelme dedim, sana ihtiyacım yok dedim, kendim giderim dedim bunu anlayamayacak kadar da kulaklarını sağır mı ettin bana?” dedi öfkeyle. Adem ona tatlı bir gülüşle baktı. Yakalarındaki kızın ellerini usulca tutup ağır ağır aşağıya doğru hiç güç sarf etmeden indirdi. Biliyordu tek bir dokunuşu kızı yumuşatmaya yeterdi. Çünkü kendi hissettiği de buydu. İnsan sevdiğinin aynası değil miydi? Adem de Sanem’e karşı ne hissediyorsa aynısını onun da kendisine dair hissettiğini biliyordu.

“Sen ben giderim dedin, ben seni götüreceğim dedim, senin isteğine ben boyun eğmedim, benim isteğime sen boyun eğmedin. Ama benim gözüm.” Dedi elleri arasındaki ellerini açarak avcunu kızın avcu ile birleştirip parmaklarını parmakları arasından geçirdi. “Benim gözüm Sanem sağ salim bu evin kapısının içerisine girdiğini görmeye razı, daha azına değil.”

“Adem, git buradan.”

“Gidemem Sanem.”

“Ne demek gidemem ya?”

“Evim senin nefes aldığın çatının altındayken ben senin bir adım ötene gidemem.”

“Yeter.” Diyerek ellerini adamın avuçları arasından can yakarcasına çekip aldı. “Gideceksin Adem, hayatımdan, ömrümden, kaderimden, nefesimden silinip gideceksin. Bunu ister kabul et ister etme, sen benden gideceksin, gerekirse zorla.” Dedi keskin bir ses tonuyla.

Adam masumane bir gülüş attı ve cebinden bir anahtar çıkardı. Kızın az önce açamadığı kapıyı hiç zorlanmadan cebinden çıkardığı anahtarla açıp onun içeriye geçmesi için kapıyı sonuna kadar açtı. “Buyur geç.” Dedi kızın içeriye geçmesini istedi. Kız şaşkın bakışlarla ona bakarken “Bu nasıl olur? Sen benim anahtarlarımı mı çaldın?” dedi suçlayıcı bakışlarla. Adam bir kahkaha attı.

“Bu kadarını da düşünmüş olmana hayran oldum doğrusu.”

“Ben gülmüyorum Adem.”

“Farkındayım.” Diyerek bir anda ciddileşen adam birkaç adımla kızın dibine kadar geldi. Elleri ceplerinde başını kızın boynuna doğru getirdi. Kulağına nefesinin sıcaklığını hissettirirken kızın kokusu adamın başını döndürmeye gözlerini istemsizce kapatmasına sebep oldu.

“Sanem…” dedi tüm içtenliği ile “Bundan böyle senin nefes aldığın yer benim evim. Yüreğinin sahibi, kokunun müptelası, sesinin tiryakisi, evinin de komşusuyum. İzin vermem Sanem, bana aşkla bakan gözlerini gördüm ya, izin vermem bu aşkı ziyan etmene, hayatımızı mahvetmene göz yummam. Benim hayata dair tek şansım sensin. Bu yürek…” dedi eliyle kalbini göstererek “Senin aşkından başkasıyla iflah olmaz.” Dedi. Sanem’in gözleri duydukları karşısında irileşti.

“Sen şimdi benim komşum olduğunu mu söylüyorsun?”

“Bu kadar cümlenin arasından sadece bunu çekip aldığına inanamıyorum Sanem.”

“Sana bir soru sordum Adem.”

“Evet, bundan böyle programda partnerin, evinde komşun, izin verdiğin zaman yüreğinde sevgilin olacağım.”

“Sana inanamıyorum, ne ara, nasıl, bunu yapmış olamazsın, ben kaçtıkça dibime gelmeye hakkın yok senin.”

“Söz konusu sen isen her şeye hakkım var. Çünkü korkaklığın yüzünden bizi heba edeceksin.”

“Ben korkak değilim.”

“Öyle mi?”

“Evet öyle.”

“O zaman yakınında olmam neden seni öfkelendiriyor? Madem korkmuyorsun, madem senin için hiç de önemli biri değilim, hayatından bir kalemde silip atabileceğin bir insanım, neden yakınında olmam seni krize sokarak rahatsız ediyor. Neden her şeyimle beni hayatından yok etmek istiyorsun. Benimle çalışmak, benimle komşu olmak, nedir seni bu denli çekinmene sebep olan. Sebebi belli aslında, deli gibi seviyorsun ve bana evet dememek için kendini zor tutuyorsun. Korkuyorsun Sanem, aşkını kabullenmekten korkuyorsun.”

“Çok güveniyorsun kendine.”

“Ben kendime değil hissettiklerime, ben kendime değil hissettiklerine güveniyorum.”

“Bu laf oyunları ile beni etkileyemeyeceksin Adem Efendi, senden korkmuyorum. Tamam kal, işte partnerim, evde komşum ol ama asla sevgilim olamayacaksın. Seni hayatıma girdiğin için pişman etmezsem, kaçacak delik arayacak duruma sokmazsam bana da Sanem demesinler.” Dedi.

Adamın yanından hızla geçerken omzuyla sert bir şekilde adamın omzuna vurdu. Adem içinde derin bir rahatlama ile “Şükürler olsun. ”diyerek gözlerini kapadı.

Çınar’ın kızın evinin kapısının önünde olay çıkarttığı gün etrafta kiralık evlere bakınmış ama bir türlü bulamamıştı. Sonra ise kiralık değil de satılık bir ev bulmuştu. En büyük şansı ise kızın hemen yan dairesinin olmasıydı. Gerçi yaşlı adam ederinden çok fazla bir fiyata evi satmış olsa da adamın gözünde bu paranın hiç de önemi yoktu. Adem evi satın almış, sır gibi saklayarak yerleştirmiş tam kıza anlatacağı sırada ise olaylar patlak vermişti. Çınar’ın kızı rahatsız eder tekrar diye tuttuğu evin şimdi böylesine bir işine yarayacağını hiç tahmin edemezdi. Zaten ne tahmin ettiği gibi çıkmıştı ki…

Loading...
0%