Yeni Üyelik
46.
Bölüm

45.BÖLÜM

@ugurluay

Boşluğa bakıyordu adam. Sanem ile görüştüğü günün üzerinden iki gün geçmişti. O günden beri ne bastığı yeri ne de aldığı nefesi biliyordu. Başıboş bir sevdada boşluk içinde çekilen küreklerle hiçbir ilerleme gösteremiyor herhangi bir yol kat edemiyordu. Hasret çektiği gözlerden uzak iki gün geçirmişti. Şimdi deniz kenarında bir bankta oturmuş gecenin karanlığında kaybolmak istercesine uzaklara bakıyordu. Ellerini göğsünün altında birleştirip gözlerini kapattı. Eski günleri hayal etmek istiyordu. Sanem’in ona umutla baktığı o günlere geri dönmek ve sonsuza kadar orada takılı kalmak istiyordu. Gecenin karanlığına inat gökyüzünde ışıldayan yıldızlar parlaklıklarıyla varlıklarını hissettirir gibiydiler. Bu huzurlu anları bozan tek şey ise Adem’in cebinde çalan telefonun sesi oldu. Yüzü huzursuzca gerilen adam cebinden telefonu çıkardı ve yanıp sönen ekrana baktı. Ekrandaki ismi gördüğü an “Şimdi değil Tahsin.” Dedi ve meşgule attı.

İki gündür sakın bir yere gitme diyerek beynini yiyordu. Adem bu sözleri Sanem’den duymayı beklerken arkadaşının söylemleri hiç de ona cazip gelmiyordu. Tam gözlerini kapatıp tekrar geçmişteki güzel günlere dalacaktı ki telefonu sabırsızca arka arka tekrar çalmaya başladı. Adem cebinden çıkardığı telefonun ekranında yeniden Tahsin’in ismini gördüğünde yüreğinde bir sıkıntı hissetti. Bu adam ikinci defa arıyorsa diye geçirdi içinden ve aceleyle cevaplamak için ekrana dokundu.

“Alo Tahsin.” Dedi endişe ile çıkan sesine engel olamadı.

“Adem…” dedi telaşlı ve bir o kadar panik halinde olan adam bağırıyor çağırıyor ama Adem arkadaşının söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordu.

“Sakin ol Tahsin ve öyle anlat, dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.” Dedi oturduğu banktan ayağa kalktığında yüreğinde huzursuzluk derin bir karamsarlığa dönüştü.

“Adem çabuk radyoya gel, çok kötü bir şey oldu.”

“Tahsin.” Dedi acı ile irkilen sesiyle “Tahsin bana doğruyu söyle Sanem’e bir şey mi oldu?” dedi nefesi boğazında takılı kalırken cümleler ağzından çıkmakta çok zorlanıyordu.

“Adem Sanem, çok kötü Adem, hemen buraya gelmen lazım.” Dedi ve telefon ansızın kapandı.

Adem’in yer ayaklarının altından kayıp giderken gözleri kararmaya başladı. Elini kalbinin üzerine götürdü. “Allah’ım ne olur? Ne olur onu benden alma? Ne olur ona bir şey olmasın?” dedi ve arabasına doğru giderken elindeki telefonuyla Tahsin’i aramaya başladı. Defalarca aramasına rağmen arkadaşı bir türlü telefonu açmıyordu. Arabasına binen adam son hızla radyoya doğru sürerken aklından binlerce teori gelip geçiyordu. Ve en kötüsü aklına mızrak gibi saplanırken onu kaybetme ihtimali sinsi bir yılan gibi yüreğine gelip çörekleniyordu. Ne olmuş olabilirdi ki? Bu kadar kötü ne olmuş olabilirdi?

Loading...
0%