Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10.BÖLÜM

@ugurluay

Çınar “Beğendin mi?” dedi meraklı gözlerle kızı süzüyordu. Sanem onun bir adım ötesinde etrafa göz gezdirdi. Sessiz ve ıssız bir göl kenarında küçük bir kamelya rengârenk ışıklarla ve tüllerle süslenmişti. Kamelyanın içinde bir yemek masası vardı. Etrafta hiç kimsenin olmaması biraz kızı tedirgin etse de yapacakları konuşmaya kimsenin şahit olmaması açısından bir nebze olsun iyi de olmuştu. Bu gece büyük geceydi. Yüzleşmeleri ve hesapları artık sona erecekti.

“Beğenmem önemli mi?” dedi adamı tersleyerek soğuk ve bir o kadar mesafeli bir şekilde cevap verdi.

“Tabi ki önemli ceylan yüreklim, hem…” dediği an Sanem hiddetle ona döndü “Bana ceylan yüreklim deme.” Diyerek dişleri arasından tıslayarak cevap verdi. Onun bu tepkisi adamın kaşlarının çatılmasına sebep oldu. Parmaklarıyla burun kemerini ovuşturarak sakinleşmeye çalıştı.

“Tamam senin istediğin gibi olsun.” Diyerek onu oturması için yönlendirmek için adım attı ve omzuna dokunmaya çalıştığı an Sanem irkilerek kendisini ondan uzaklaştırdı. Bu hareket ile adamın eli havada asılı kaldı. Giderek sinirleniyordu. Hava da asılı kalan elinin parmaklarını sıktırarak yumruk yaptı. “Tamam,” dedi gergin bir yüz ifadesiyle “Ona da tamam.” Dedi yumruk yaptığı elini yavaşça aşağıya doğru indirdi. “İstersen oturalım.” Dedi.

Sanem onun bu halleri yüzünden bulunduğu yerde tef gibi gerildi. Hızla kamelya da kendileri için hazırlanmış masada bulunan sandalyeye oturdu. Çınar ağır adımlarla arkasından gelip kızın tam karşısına oturdu. Masa da karşılıklı oturan birbirlerine öfke ile bakan ikilinin gergin sessizliğini bozan Sanem oldu.

“Neden böyle bir yeri tercih ettin.” Dedi.

“Dün gecenin ardından kalabalık bir ortamın henüz bize pek de uygun olduğunu düşünmediğim için burayı uygun gördüm.” Diyerek dün gece Sanem’in tokat attığı yanağını ovuşturarak sebebini görsel olarak sunmak istedi. Onun yanağına indirdiği darbeyi hatırlayan kızın yüzünü büyük bir keyif kapladı.

“Dün geceden sonra gelmezsin sanıyordum.”

“Gelmeyeceğimi düşündüğün için mi bu kadar hazırlandın?”

“Doğru tahmine ne denir?”

“Yoksa dilinin söylediği yalana kalbini inandırma çabası olmasın o?”

“Ne saçmalıyorsun sen?”

“Senin saçmalık dediğin benim gerçeğim Sanem, sen de hala beni seviyorsun, inkâr etmeyi bırak, kabul et artık, sen benden vazgeçemezsin.” Dediği an kız öyle bir kahkaha attı ki adam onun bu yersiz tepkisine kaşları çatılarak karşılık verdi. Kahkahasını sakinleştirip adama tüm ciddiyetiyle baktı. Ona bir sır verir gibi öne doğru eğildi ve fısıltı halinde “Hangi rüyadasın sen? Söylesene bana gerçekten sana karşı bir duygum olsa senin gözlerinin içine bakarak seni sevmiyorum diyebilir miydim?”

“Sanem…” dedi uyarır bir tonda sesi çıkmıştı. Kız onun moralinin bozulduğunu ve geçmişte yaşadıkları bir anı hatırlattığını hissettiği an geçmişe gitme zamanının geldiğini anladı. Sandalyesinde geriye doğru yaslanıp başına hafif yana eğdi.

“İlk ayrılığımızı hatırlıyor musun Çınar? Neden ayrılmıştık, pardon ilişkimize neden ara vermek zorunda kalmıştık.” dedi.

Çınar ağzını açıp tam cevap verecekken “Dur sen cevaplama ben söyleyeyim senin sorumsuzluğun yüzünden ara vermek zorunda kalmıştık. Öylesine bir boş vermişliğe bıraktın ki kendini ne ben ne okulun ne geleceğin ne de bana verdiğin sözler senin için hiçbir şey önemli değildi, her şeye boş vermiştin Çınar. Kendini toparla diye biraz uzak kalalım demiştim. Alt tarafı kendini toparlayacaktın ve beni geri kazanmak için, ilişkimizi geri kazanmak için çaba sarf edecektin. Senden tek istediğim buydu. Asla daha fazlası değil. Bir erkek olarak ayaklarının yere sağlam basmasını istemiştim. O zaman da çıkıp geldin kapıma ben ayrılmak istemiyorum dedin, ben o zaman senin gözüne bakıp bir kere bile seni sevmiyorum diyebildim mi?”

“Hayır .” dedi adam o günleri hatırladığı an canı yanmıştı.

“Ben o zamanlar seni kendine getirmek için bir süre uzak duralım dedim ama sen ne yaptın? Benim için hiçbir şey yapmadın. Ben senden uzak kaldığım her an öldüm be adam, yaşamadım, nefes almayı bıraktım. Gelip beni gerçekten aşkına inandıracağın günü beklerken bitkisel hayatta gibiydim. Ama sen yoktun. Bana giderken verdiğin söz neydi? Geri döneceğim ve seni gerçekten sevdiğime inandıracağım. Dönmedin, inandırmadın. Ben salak gibi beklerken sen…” dedi işaret parmağını ona doğru salladı.“ Sen Ceren ve Hale’ye benim bile görmediğim evinde mangal partileri düzenledin. Ben sana o kızlardan uzak dur dediğim zaman sen o kızlarla cafelerde barlarda sarmaş dolaş fotoğraflar çektirdin. Benim gözyaşı döktüğüm gecelerde sen keyifli kahkahalar eşliğinde pozlar veriyordun. Ben aptal, ben salak oturup yurtta senin geri döneceğin günü iple çekiyordum. En acısı da ne biliyor musun sen benim seni adam etmek için uzak duralım dediğim durumu kendin için fırsata çevirdin. Ben kendimi odalara kapatırken sen bunu kendine bahane edip elin şırfıntıları ile âlemlere daldın.”

“Yeter artık Sanem, sana açıkladım ama dinlemedin. O kızlar laftan anlamazlardı. Kafalarına göre hareket ederlerdi. Aynı bölümde okuyorduk ve daha rahatlardı. Ben istemedim, engel olamadım, ben kimseyi davet etmedim onlar çıkıp geldi.”

“Sen onlara fırsat verdin be adam, o kızların sana rahat davranmasına sen izin verdin. Sen götürdün evine, sen bindirdin arabana, bana ihaneti onlar değil sen ettin. Şimdi hiçbir bahanenin altına saklanma, yaptıklarının sorumluluğunu alamayacaksan, adamım diye karşıma çıkma.”

“Ben sana ihanet etmedim.”

“İhanet etmek için aynı yatağa mı girmen lazım be adam, gözün değdiyse harama, bir kere bile niyet ettiyse nefsin, geçtiyse aklından işte o zaman yüreğine ihanet etmişsindir demektir. Sen onlara baktığın an benimle olan gönül bağını koparıp attın.”

“Ne yapmamı bekliyordun? Hiç yoktan yere ara verelim dedin. Bana sunduğun bahanelerin hiçbiri benim için geçerli sebepler değildi. Yine geldim kapına, yalvardım sana, sarıldım, nefesini, kokunu içime çektim, vazgeçirmek için çok uğraştım ama sen beni geri döndürdün. Sonra bir daha gelemedim, maddi durumum iyi değildi, gelemedim, ama sen anlamadın beni.”

“Senin maddi durumun o kızlarla keyif çatarken iyiydi de bana gelince mi bahanelerin ortaya çıktı. Her şeyi geçtim bana niye söylemedin? Ben seni günlerce beklerken bana neden söylemedin? Bir kere bana demiştin ki haklısın senin hayallerini gerçekleştirecek güce sahip değilim, istediğin hayatı sana yaşatamam demiştin. Ne istedim ki ben senden, sana seninle bir kuru ekmeği bölüşürüm yeter ki huzurumuz olsun dedim ama sen benim ne istediğimi bile anlayamamışsın. Ben senden günlerce telefon bekledim. Kaç gece gözüm telefonda sabahladım biliyor musun sen? Her yerde gözüm seni aradı. Ha çıktı ha çıkacak karşıma diye günlerimi geçirdim. Gözüm hep bir gün geleceksin diye kapılardaydı ama sen gelmedin. Sen gelmedin ama bir gün internette yayınlanan sosyal medyada etiketlendiğin fotoğrafların geldi. Sen o gün benim için bittin Çınar. Benim gözyaşı döktüğüm gecelerde sen gülmüşsün ya, hüznümün üzerine kahkahanı inşa etmişsin ya, seni adam etmek için söylediğim ara verelim ama benim için çabala cümlemi sen kendine fırsat olarak görmüşsün ya işte o an sen benim için bittin Çınar. O saatten sonra hatanı telafi etmek için kapıma gelişlerinin hiçbir önemi de kalmadı. ”

“Tüm bunların suçlusu ben miyim? Yaşadığımız acıların günah keçisi ben miyim? Peki ya senin yaptıkların, sen benim gözümün içine bakarak başka bir herifin elinden tuttun peki ben ne hissettim, ne çektim senin haberin var mı? Ben bunu nasıl hazmettim? O herif ile yakınlaştın sen, o kadar kısa süre içinde sevgilim diye koluna taktın. Senin elini tutmak için aylarca bekledim, iki günlük herife sen elini verdin. Aklım almıyor, o herifin sana dokunmasına nasıl izin verdin?”

“Senin yüzünden.”

“Ben mi dedim elin herifinin koluna gir diye? Geldim Sanem, anlatmak için çabaladım. Deli gibi kaçtın benden, her yerde seni aradım ama bulamadım. Sosyal medyadan engelledin, telefonlarıma cevap vermedin, mesajlarımı okumadın, yurdun önünde sabahlara kadar bekledim ama sen hep kaçtın benden.”

“O zamanlar seviyordum aptal, karşına çıksaydım biliyorum ki senden kaçışım asla olamazdı. Yine beni kandırırdın, yine aptal yerine koyardın. Senden kaçtım, uzak durdum. Sonra da hayatımın en büyük hatasını yaparak sevgilim dediğim bir adamla dikildim karşına. Senin de canın yansın istedim. O kızların sana dokunduklarında benim ne hissettiğimi sen de hisset istedim. Senin yüzünden hayatıma almayacağım bir adamı sevgili sıfatıyla yanıma aldım. Beni öyle bir boşluğa bırakıp öyle bir bataklığa attın ki kendimi tanıyamaz hale geldim. Senin yüzünden hayatımın hatasını yaptım ben.”

“Allah kahretsin!” diyerek oturduğu yerden kalkan adam sandalyenin geriye doğru düşmesine sebep oldu. Elleriyle yüzünü sıvazladı ve derin derin nefes alıp vermeye başladı. Sanem’e döndü ve iki eliyle masadan tutarak kızın göz hizasına gelecek şekilde eğildi. Gözleri yanardağdan akıp gelen kızgın lavlar gibiydi. “Sen şimdi bana o herifle sırf bana inat olsun diye sevgili olduğunu mu söylüyorsun?” dedi dişleri arasından çıkan her kelimenin üzerine tek tek vurgu yaparken adeta yılan gibi tıslamıştı.

Loading...
0%