@ugurluay
|
Sanem’in yüzüne keyifli bir gülümseme yerleşti. Kollarını göğsünün altında birbirine kavuşturup geriye doğru yaslandı gözlerini kısarak adama tepeden bakar gibi bir bakış attı. “Sana söylüyorum Sanem, sen o herife sırf benden intikam olsun diye mi yanaştın?” “Ne duymak istiyorsun? Söyle hangisi daha fazla canını yakacaksa onu söyleyeyim.” “Sanem…” diyerek iki elini masaya sertçe vurarak haykırdı. Onun bu tepkisi bir anlık kızı yerinde zıplatsa da etkilenmediğini hissettirmemek adına gözlerinin içine öfkeyle baktı. “O herifle sırf sana inat olsun diye sevgili oldum.” O da iki elini masaya sertçe vurarak oturduğu sandalyeden kalktı. Başını ona yaklaştırdı ve tüm nefretini kusarcasına gözlerini ona dikerek konuşmasını sürdürdü. Korkusuzdu yüreği, inceldiği yerden yıllar sonra kopsun artık diyordu ruhu. “Ağrına mı gitti? Zoruna mı gitti Çınar Efendi? Hayatımın en büyük hatasını bile senin yüzünden yaptım ben, nasıl sevdiysem seni, nasıl yaktıysan canımı, sığındım liman gördüğüm ilk adama, sonra da tuttu elimden, işte o vakit sen de hisset istedim, çekmedim elimi elleri arasından, canımın yandığı kadar canın yansın, yüreğimi yaktığın kadar kalbin acısın istedim. Senin yaban ellere izin verdiğin gibi bende bir başkasına izin verdim. Nefessiz kalıyormuş dimi insan, sevdiği insanın başka ellerde gülümsemesini izlemek nefes alan bedeni canlı canlı toprağa gömüyormuş değil mi? Neler yaşattın sen bana, şimdi de karşıma geçmiş, her şeyi unutalım diyerek tehditle zorbalıkla sana geleceğimi, sana bir ömür evet diyeceğimi mi sanıyorsun? En büyük yanılgı içindesin, bir rüya âleminde kaybetmişsin kendini, olmayacak hayaller peşindesin, vazgeç yoksa ikimizin de canı çok daha fazla yanacak. Benden sana yar olmayacak bunu o kalın kafana sok artık.” “Allah kahretsin Sanem!” diyerek kolundan sertçe tutup onu kendisine doğru çekti. “Bırak beni Allah’ın belası.” Diyerek çırpınsa da Çınar onu çoktan kolları arasına alarak sıkıca sarıldı. “Bırakmam, bu defa değil, canımı yaktın, hayatımı alt üst ettin, intikamını aldın ama yeter ceylan yüreklim bitsin çilemiz, bitsin aşkımızın imtihanı, yaralandık, berelendik, ama artık yeter, bitsin bu ceza…” diye isyan ederek onun çırpınışlarının etkisini azaltmak için daha da sıkı sarıldı. Çınar’ın bu yakınlığı Sanem’in midesini bulandırmaya başlamıştı. İstemiyordu, artık bu adamı sevmiyordu. Acılarını toprak altına gömeli çok olmuştu. Bu adam küllenen her şeyi alevlendirmek için boşuna çabalıyordu. Öylesine bir güç birikti ki kızın içinde iki eliyle adamın göğsüne bastırıp sertçe onu geriye doğru ittirdi. “Yeter…” Diye haykırdı. “Yeter be adam ben seni sevmiyorum, ben seni istemiyorum.” Gözlerini kocaman açarak anlaması için tane tane üstüne bastırarak söyledi. “Ahhhh!” diyerek masayı tutup ters döndüren adam nefes nefese kızın dibine kadar geldi. “Sen beni istiyorsun.” Diyerek yılan gibi tısladı. “Sadece farkında değilsin ve ben sana bunu ispatlayana kadar bir adım öteme gidemeyeceksin.” Sanem işaret parmağıyla adamın göğsüne her kelime de bastırarak “Ne sen ne de babam gitmeme engel olamayacak. Hayallerimi yaşadığım, zamanında senin küçümsediğin gerçeklerimle sensiz mutluyum ben ve bu mutluluğu elimden hiç kimsenin almasına izin vermeyeceğim. Bir kere mahvettin hayatımı ikincisine izin vermem. Senin gibi adi bir herifi hayatıma tekrar alacak kadar aptal değilim. Gözü dışarıda fink atan adamdan ne sevgili ne de eş olur. Sen benim yanımda durabilecek, koluma takıp eşim diye tanıştıracağım bir adam değilsin.” “Öyle mi diyorsun?” “Öyle diyorum.” Çınar sinir bozucu bir kahkaha attı ve cebinden telefonunu çıkardı. Sanem onun bu tepkisine anlam veremezken adam telefonu ile uğraşıyordu. Çok geçmeden Sanem’in telefonuna bir mesaj bildirimi geldi. Anlamaz gözlerle adamı süzerken Çınar başını bile kaldırmadan “Bence o mesajı açmalısın, az önce söylediklerini geri alman için yeterli sebepler o mesajda saklı bence.” “Sen ne saçmalıyorsun?” “Ah Sanem, sana hissettiklerimi o kadar küçümsedin ki yapabileceklerimi göremeyecek kadar kör oldun.” Sanem onun bu sözleriyle çantasında duran telefonu acele ile aldı. Elleri titrerken yüreği delicesine çarpıyordu. Eline aldığı telefonunun ekranındaki mesaj simgesine kalbi korku ile dolup taşarak dokundu. Gördükleri karşısında gözleri kocaman açılan kız akmaya hazırlanan yaşlarla delicesine mücadele ediyor fark ettirmememeyse çalışarak derin nefesler alıp veriyordu. “Bu…” dedi dedi nefesi kesildi cümlenin devamını getiremedi. Çınar kıza bir iki adımda yaklaşıp onun boyun kökünü başıyla doldurdu. “Bu dün gece ıssız sokakta bizim aşk dolu sahnelerimizden sadece bir tanesi sevgilim. Eğer ki gitmek gibi bir niyetin var ise babanın telefonuna da bu gibi onlarca fotoğraf gidecek.” Dedi . “Bunu nasıl yaparsın sen?” Diyerek adama döndüğünde Çınar ona daha da yaklaştı. Bir adım ötesi kızın dudakları olsa da şu an buna yeltenmek intihardan farksız olacaktı. Daha fazla şansını zorlamak istemeyen adam “Bunu ben senin için, bizim için, aşkımız ve gelecekteki mutlu evliliğimiz için yaptım.” “Sen hastasın…” “Ben aşığım.” Diyerek tüm ciddiyeti ile kızın gözlerinin içine baktı. “Bunun,” diyerek telefonu havaya kaldırıp ekrandaki fotoğrafı adama gösterirken “Bu fotoğrafın beni durdurabileceğini mi zannediyorsun?” “Zannetmiyorum, durduracağını biliyorum. Eminim yani…Neden biliyor musun? Çünkü seni çok iyi tanıyorum. Bu fotoğrafları babanın görmesi demek senin zaten benimle evlenmem demek. Çekip gidemezsin, aileni geride bırakamazsın. Babanın istediğini gerçekleştirmezsen seni evlatlıktan reddetmesini göze alamazsın. İnan ki bunu yapmayı hiç istemedim ama evliliğimizi de şansa bırakamazdım değil mi?” “Tüm o konser, bilet, benim gelişim, her şey, her şeyi planlamıştın değil mi?” “Şimdi beni daha iyi tanımaya başladın işte.” “Allah belanı versin. Keşke seni hiç tanımasaydım.” Diyerek omzuna sertçe bir yumruk atarak gözyaşları içinde onu ardında bırakıp hızlıca yürümeye başladı. “Sakın Sanem, benden kaçışın felaketin olur. Kalp hastası babanın kaldıramayacağı yanlış bir harekette bulunma, ömür boyu vicdanının azabı altında öleceğin günü beklemek istemezsin değil mi?” diye haykırdı. Sanem adamın sözleri ile bir an duraksadı eli deli gibi atan kalbine gitti. Babası bu fotoğrafları görürse bu defa kaçışı olamazdı. Kaçmaya kalksa babasının yüreği bu acıyı kaldırır mıydı? Peki ya sessiz kalırsa… “Allah kahretsin!” diyerek elinin tersi ile yanaklarındaki gözyaşlarını silip ardında bıraktığı adama tek bir söz bile etmeden hızlıca uzaklaştı. “Kalacaksın Sanem, zorla da olsa kalacaksın ve beni affedeceksin. Bunun başka bir yolu yok…” Diyerek onun gidişini şimdilik sessizce izleyen Çınar işleri hiç de kolaylaştıracağa benzemiyordu. |
0% |