@ugurluay
|
“Sana neden gittin dedim Sanem? Susmasana, cevap ver.” Konuşmaları yayılarak haykırdı. “Çınar…” dedi fısıltı halinde. Adem’in gözleri kızın yanaklarından akıp giden yaşlara takılı kalırken dişleri gıcırdamaya, elleriyle yumruklarını sıktırmaya başladı. “O herif için gittin değil mi? O şerefsiz için beni terk edip gittin. Susmasana Sanem en başından bu yana aklını karıştıran o herifti değil mi? Yoksa sen beni bırakamazdın, beni onunla aldattın mı ulan?” dediği an Adem daha fazla dayanamadı. “Ağzını topla yoksa o ağzından çıkan her bir kelimenin hesabını ödetirim sana.” “Adam mısın oğlum sen? Başkasının sevgilisine göz koyacak kadar şerefsiz misin?” “Yeter Çınar yeter.” Diyerek araya giren Sanem hıçkırıkları arasından yayın odasından çıkıp gitti. Adem “Sanem dur.” Diye haykırsa da kızın onu ne duyacak ne de sözünü dinleyecek hali vardı. Telefonun diğer ucundaki Çınar ağzına gelenleri saymaya devam ederken Adem bu işin hesabını sonra kapatmak üzere telefon bağlantısını kopardı. Sonuçta onları dinleyen binlerce insana karşı sorumlulukları vardı. Bir an kendisini kaybetse de bu hesabın görüleceği yer onca insanın kulaklarının misafir olduğu bir program olmayacaktı. Yayına arka arkaya şarkı ayarlayan Adem koşarak dışarıya çıktı. Sağa sola bakınıyor, gördüğü her insana deli gibi Sanem’i soruyor ama hiç kimse onu görmediğini söylüyordu. Patronları Tahsin endişeli bir şekilde adama doğru geldi. “Adem neler oluyor?” “Allah kahretsin bilmiyorum Tahsin, Sanem’i gördün mü? Onu bir an önce bulmam lazım.” Dedi nefes nefese. “Görmedim ama nerede olabileceğini galiba biliyorum? Sanem daraldığı her vakit buranın çatısına çıkar ve yayından sonra yıldızlara izlerdi. Belki orada olabilir. Sen oraya git bende kameralardan kayıtlara bir bakayım dışarıya da çıkmış da olabilir.” Dedi. Tahsin her ne kadar kızsa da Sanem’i kardeşi gibi severdi. Adem“Tamam yeni bir şey bulursan beni hemen haberdar et.” diyerek heyecan içinde çatı katına doğru koşmaya başladı. Adem’in içinde fırtınalar kopuyordu. Aklında bin tane soru işareti havalarda dolaşırken bir de bu esrarengiz telefon her şeyi alt üst etmişti. Adem koşarak çıktığı çatı katına sonunda ulaşmıştı. Kapısını açmaya eli gittiği an içinde delice bir korku vardı. “Allah’ım ne olur burada olsun.” Diye fısıltı halinde yakarırken kalbi hızla atıyordu. Eli titreyerek kapı kolunu ittirerek açtı. Yüzüne serin bir hava vurduğunda burnuna dolup taşan koku onun gözlerini kapamasına sebep oldu. “Buradasın.” Diye mırıldanırken kulaklarına dolan bir hıçkırık sesi ile aniden gözlerini açtı. “Sanem, nerdesin?” diye bağırdı. Etrafa hızlıca bakarken gecenin karanlığına inat gökyüzünü ışıl ışıl parlayan yıldızlar süslüyordu. Adem seslenişine cevap verilmese de hıçkırıkları takip ederek kızın yerini tespit etmeye çalışıyordu. Yavaş adımlarla gidiyordu. Adamın gözleri bir anda irileşerek açıldı. Sanem sırtını duvara yaslamış bacaklarını karnına çekmiş başını dizlerinin üzerine yerleştirmiş omuzları sarsılarak ağlıyordu. Adem bir an ne yapacağını bilemedi. Kararsızlık kısa bir süre aklında yer etse de yüreğini dinleyen adımlarıyla yavaş yavaş kıza doğru yaklaştı. Ses etmeden kızın yanına oturdu. Adamın varlığını yanı başında hisseden Sanem’in başını kaldırıp adama bakmaya gücü yoktu. Adem zorda olsa konuşması gerektiğini hissetti. “Oydu değil mi?” “Kim?” dedi hıçkırıkları arasında başını kaldırmadan. “Seni yarım bırakan, güvenini alıp seni kaldırılamaz bir enkaza döndüren, senden giden, yüreğini mezara döndüren oydu değil mi?” “Ben…” dedi ansızın adamın ağzından dökülüp gelen kedimeler kızın titreyen sesinin cümleleri devamını getirmesine engel oldu. Sesli bir şekilde ağlamaya başlayan kızı Adem kolları arasına usulca çekti ve sırtını sıvazlamaya başladı. “Şiyt ağlama o herif için değmez.” Dediği an kız kendisini daha da serbest bırakarak sarsılarak sesli bir şekilde ağlamaya başladı. “Defolup gitmiyor hayatımdan, her şeyi mahvetti ama hala gitmiyor.” Dedi. Adem kızdan yavaşça uzaklaştı elleriyle yüzünü avuçladı ve baş parmaklarıyla gözbebeklerinden akıp giden yaşları silerek anlayışlı bir gülümseme bahşetti kıza. “Sen çok güçlü bir kızsın Sanem, böyle bir herif için dökecek bir damla yaşın olmamalı.” “Adem, ben özür dilerim.” “Ne için?” “Hiçbir alakan olmadığı halde seni de böyle bir şeye bulaştırdığım için ben çok üzgünüm.” Dediği an başını öne eğmeye çalıştı. Bu hareket Adem tarafından engellendi. Kızın çenesini nazikçe tutup yukarıya kaldırarak gözlerinin içine delici bakışlarını fırlattı. “Sen benden asla özür dileme Sanem, eğer biri özür dileyecekse o kişi benim. Durumu fark edip telefonu kapatmalıydım. Senin gözyaşlarına sebep olanlardan biri de benim. Affet Sanem, bu yaşların.” Dediği an gözünden akıp giden yaşın suladığı yaşları yanaklarından eliyle sildi. “Akmasına seyirci kaldığım için özür dilerim” dedi. Sanem onca söze, onca lafa rağmen Adem’in anlayışı altında ezilip gitti. “Bu kadar iyi olma, bana bu kadar iyi olma.” Diyerek adamın kolları arasına tekrar sığındığında adam gözlerini sımsıkı kapadı. O şerefsiz için kollarındaki kızın akıttığı gözyaşının bedelini o herife ödetmemek, onun canını kendi elleriyle şu an almamak için kendisini zor tutuyordu. |
0% |