Yeni Üyelik
27.
Bölüm

26.BÖLÜM

@ugurluay

Adem arabayı durdurduğunda kız etrafına şaşkınlıkla bakıyordu. Uzun bir süre yol alarak şehir dışına çıkmışlardı ama Adem kıza kesinlikle gittikleri yer hakkında bir bilgi vermemişti. Gözleriyle etrafa beğeni dolu bakışlarını atarken Adem çoktan arabadan inmiş ve kızın kapısını açmıştı.

“İnmeyi düşünmüyorsun galiba.” Dediğinde dudakları keyifle yukarıya kıvrılmıştı. Ne kadar belli etmek istemese de kızın geldikleri yeri beğenmiş olması adamı derinden mutlu etmişti. Ağzı şaşkınlıkla açılırken “Adem, burası neresi böyle?” diyerek arabadan indi. Daha önce böylesi bir yere hiç gelmemişti.

“Burası sana her şeyi unutturacağım yer.” Diyerek kıza göz kırptı. “Sanem.”dedi ona bakmasını istediği bir tonda “Bugün hiçbir şeyi düşünmeni istemiyorum. Bugünün sonunda söz verdiğim gibi kim olduğumu ve bilmediğin hikâyemi sana anlatacağım. Ama önce senin yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğumu görmeye ihtiyacım var. Bu yüzden bugün sadece bana ait olmanı istiyorum.”

“Adem.”dedi yüzünde endişe kıpırtılarını hissettirdiği an Adem kızın dibinde biterek parmaklarıyla dudaklarına dokundu.

“Şiyt! Lütfen Sanem, dediğim gibi gözlerindeki kederi bugün yok etmek istiyorum, dudaklarının hasret kaldığı gülümsemeyi ruhuna hediye etmek istiyorum. Bugün adı konmamış, sen istemeden de asla konmayacak bir ilişkinin ilk gününü unutulmaz bir şekilde yaşamak ve yaşatmak istiyorum. Olur mu?” dedi elini tutması için ona doğru uzatırken yüreği delicesine çarpıyordu. Sanem bir kendisine uzatılan ele bir de Adem’in alev alev yanan gözlerine baktı.

“Adem ben…” dedi canı bu duruma birden sıkılmıştı.

“Sanem, sana hak ettiğin huzuru vadediyorum. Bir günlüğüne olsun sana nefes olmak istiyorum. İzin ver bugünlük kalbinin atışı ben olayım.” Dedi ona anlayış dolu bakışlarını hissettirmek ister gibiydi.

Sanem sesli bir şekilde yutkundu ve belki de asla yapmam diyeceği bir şeyi yaparak kendisine uzatılan eli usulca ve bir o kadarda ürkekçe tuttu. İşte o an Adem’in gerçek dünya ile bağlantısı bir anda kesilip atıldı. Eline eli, tenine teni değen kızın ona olan teslimiyeti öylesine alıp götürdü ki onu yüreğinin bulutlar üzerinde şahlandığını hissediyordu. Gözleri mutluluktan ışıldamaya başlayan adamın yüzünde ömrü hayatında oluşmayan bir gülümseme peyda oldu.

Sanem utandığı için gözlerini kaçırarak “Eee burada böyle bekleyecek miyiz?” dedi sıkılgan bir tonda. Kızın sözleriyle gerçek dünyaya dönen ve ayakları yeniden yere basan adam “Haa evet şey tabi…” diyerek onun elini sıkıca tutup gerçekliğinin tadına daha iyi varmak istedi. O yokken onu hiç tanımadan program yaptığı radyoda günlerce kokusunu hissetmeye çalışmıştı. Sanem’in radyoyu bastığı gece gözlerini sımsıkı kapatarak onun varlığının yaydığı efsun kokuyu içine derince çektiğinde dile gelmişti yüreği “Gerçeğini hissetmek çok başkaymış.” demişti. Şimdi ise hayal bile edemediği bir gerçekliğin içinde nefes alıp verirken kendisini derin bir uykunun içinde muazzam bir rüyada hissetmesi gayet normaldi.

Adem, Sanem’i yeşillikler içinde bir at çiftliğine getirmişti. İşletmesini arkadaşının yaptığı bu çiftlikte unutulmaz bir gün planlamıştı. Şimdi onu içeriye adım adım yönlendirirken arkalarından “Adem…” diyen ses ile ikili bir anda arkalarına doğru döndü. Adem gülen yüzüyle kendilerine doğru gelen adama bakıyordu. “Hoş geldin kardeşim.” Diyerek birbirlerine sarılan ikiliye bakan Sanem onların yakınlıklarını biraz tuhaf karşılamıştı.

“Hoş bulduk kardeşim, aradığımda burada olmayacağını söylemişlerdi.”

“Çıkacağım zaten de geleceğini duyunca seni de görmek istedim.”

“Sanem bak bu Onur, bu güzel çiftliğin sahibidir kendisi benim de liseden arkadaşım çok uzun zamandır görüşmemiştik.”

“Kusura bakma Sanem bu serseriyi aylar öncesinde Aycan ile bekliyordum ama seninle gelince biraz şaşırdım. Sahi Aycan nerede?” dedi.

Adem’in yüz hatları gerilirken kızın elini canını yakarcasına sıktığının farkında bile değildi. Onur arkadaşının yüzündeki değişimden yanlış bir şeyler söylediğinin farkına vardı.

“Adem, yoksa Aycan…” dediği an adamın sert ve keskin sesiyle “Onur, bu konuyu kapat.” Dedi ters bir sesle.

Sanem Aycan ismiyle bir anda gerilmiş ve Adem’in vermiş olduğu tepkiyle yüreği huzursuzluğa bürünmüştü.

Onur “Özür dilerim kardeşim, ben bilmiyordum.” Diyerek üzüntüsünü belli etmeye çalışsa da Adem’in bu konuşmaya yanındaki kızın daha fazla şahit olmasını istemiyordu. Her şeyi bu gece zaten anlatacaktı ama bugünün daha ilk adımda böylesine mahvolmasına izin veremezdi. Sanem daha dinlemeye hazır değildi.

“Onur, ben biraz çiftliği Sanem’e gezdireyim sen de bize yiyecek bir şeyler hazırlat. Saatlerdir yollardayız.” Dedi ve arkadaşının cevap bile vermesini beklemeden oradan uzaklaşırken kızı da yanında sürükledi. Onun hu tepkisine daha da öfkelenen Sanem “ Of! Ne çekiştirip duruyorsun, yangından mal mı kaçırıyorsun? Bıraksana beni.” Diyerek elini sertçe adamdan kurtardı. Ondan böyle bir tepkiyi bekleyen adam ona bakmakla ve duyacaklarına kendisini hazırlamakla yetindi.

“Konuşmayacak mısın?” dedi kız adamın ellerini göğsünün altında birleştirip kendisine ilgiyle bakmasına şaşkınlıkla baktı.

“Ne konuşayım Sanem? Şimdi arka arkaya binlerce soru soracaksın? O kimdi, bu kimdi, neden öyle davrandın, falan filan… Ben de duyacaklarıma hazırlıyorum kendimi.” Dedi. Sanem bir kaşını havaya kaldırıp “Benim açımdan kendini fazla mı önemsiyorsun sen?”

“Kadınların tabiatını biliyorum.”

“Sen şimdi genellemelere de kurban ettin yani beni.”

“Yok estağfurullah sadece tecrübe diyelim.”

“O tecrübeler ben de pek işe yaramaz ve seni yarı yolda bırakır Adem Efendi, ben sana aklındaki soruları sormayacaktım sadece elimi canımı acıtırcasına sıkman hoşuma gitmedi.”

“Hepsi bu yani.”dedi adam devamı gelecek diye hissediyordu.

“Yok aslında bir şey daha var.”

“Bir an beni şaşırtacaksın diye düşünmüştüm ama yanılmadığımı gösterdin bana.”

“Erken konuşuyorsun Adem Efendi hem de çok erken.”

“Peki Sanem Hanım söyle bakalım beni şaşırtacak ne diyeceksin?”

“Ben şuradaki göl bisikletine binelim mi diyecektim?”

“Efendim?” dedi soru doluydu ses tonuyla.

“Sana diyorum ki şuradaki” diyerek işaret parmağıyla Adem’in arkasındaki gölü işaret ediyordu. “Göl bisikletine binebilir miyiz?”

“Yani sen Aycan’ı sormuyor musun?”

“Neden sorayım ki?”

“Merak etmedin yani.” Diyerek kıza bir iki adım yaklaşarak tam önüne geldi.

“Sana yalan söylemeyeceğim, gerçekten o kızın kim olduğunu merak ettim ama bilmem gereken bir şey olsaydı sen anlatırdın değil mi? Eğer anlatmadıysan ya önemli biri değil ya da zamanı değil.” Dedi anlayışlı çıkan bir ses tonuyla.

Adem daha bir farklı baktı önünde dimdik duran kıza. İçinden kopup gelen duygu seline daha fazla dayanamayarak bir kolu kızın beline ansızın dolanırken diğer eliyle kızın yüzüne dokunmaya kıyamaz bir şekilde tüy gibi dokunuşlarla okşamaya başladı.

“Sen..” dedi söyleyeceği kelimeleri aklında arayıp da bulamıyor gibiydi. “Sen nasıl bir şeysin böyle?” dedi onu yeniden keşfeder gibiydi.

“Nasıl yani?” diyerek karşılık verdi. Bu yakınlık kızın doğru düzgün düşünmesine engel oluyor ama adamdan bir türlü de uzaklaşamıyordu.

“Sen benim yıllarca özlemle beklediğim, diyar diyar dolaşıp da bulamadığım, farklı suretlerde canlandırmaya çalışıp bir türlü hayal edemediğimsin. Sen çok farklısın Sanem, çok farklı…” diyerek alnını kızın başına dayayıp gözlerini kapatarak derince soluğunu içine çekti. Sanem böylesine ani bir yakınlaşmayı beklemezken hissettiklerinin büyüklüğü giderek korkutmaya başlamıştı. Tuhaftı. Adem’in yakınlığı onu artık rahatsız etmiyordu. Dahası bu yakınlaşmalar onun hoşuna bile gitmeye başlamış, yüreğinde kuşların kanat çırpınışlarına ev sahipliği yapmasına mutlulukla seyirci kalıyordu. Tuhaftı. Hissettikleri bugüne kadar asla hissetmedikleriydi.

Loading...
0%