Yeni Üyelik
30.
Bölüm

29.BÖLÜM

@ugurluay

Kara bir geceydi yaşadıkları, kolay değildi tekrar tekrar bir yaranın kanaması… Ne kadar kesip atsa da kangren olmuş geçmişini, vazgeçmemişti Çınar illeti, kız bir türlü uzaklaştıramamıştı onu yeni hayatından. O gecenin ardından bir daha sırra kadem basmıştı adam. Sanem’in yüreği korku ile dolup taşsa da, her yeni gün de Adem’in ona yaşattıkları güzel anlarla birlikte iyileşmeye başladığını hissediyordu. İçinde delicesine bir umut artık bitti diyordu. Vazgeçtiğini bile düşünmeye başlamıştı. Günler, haftalar geçmiş ama bir daha ortalarda gözükmemişti. Ne aramış, ne mesaj atmış, ne karşısına çıkmış ne de varlığını hissettirecek bir hamle de bulunmuştu.

Sanem yavaş yavaş nefes aldığını hissetmeye başlamıştı. Adem ile o geceden sonra bambaşka bir boyuta geçmişlerdi. Adeta yeni baştan sevmeyi, sevilmeyi, mutluluk nedir öğrenmeye başlamışlardı. Her yeni gün onlar için aşka adım adım giden bir yol gibiydi. Sürprizler, kaçamak bakışlar, aşkın hissedildiği dokunuşlar, kokunun derince içine çekildiği tene değdirilen masumane buseler… Böyle geçip gidiyordu günleri, her şey nihayet bir rutine girmişti. Eskisinden daha da güzel günler yaşanıyordu. Sanem’in aklından binlerce cümle akıp giderken yayın odasının kapısından içeriye doğru uzatılan bir çiçek buketi ile yaşadığı anın gerçekliğine geri döndü. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken “Bu aylar canım cicim ayları mı oluyor?” diye tatlı bir didişme yaşanacağını hissettirir gibi konuştu. Adem kafasını kapıdan içeriye doğru uzattığında çiçekleri de kucaklayarak ona gülümsedi. “Seninle yaşanan her Allah’ın günü benim için canım cicim günü…” dedi ve çiçeği ona doğru uzattı. Sanem ayağa kalkarak kendisine uzatılan çiçeği aldı.

“Teşekkür ederim ama bu şekilde devam edersen, bu ben de alışkanlık yapacak ve en ufak eksiklikte başına ekşiyeceğim.” Dedi çiçeklerin kokusunu içine derince çekti.

Adem usulca kızın boynuna doğru eğildi nefesinin sıcaklığını kızın teninde hissettirircesine kulağına fısıltı halinde “Senden gelecek her şeye razıyım Sanem, dert de tasa da aşkta mutluluk da yeter ki senden gelsin.” Dedi. Bu sözler kızın yüzünün yanmasına sebep olurken, dudaklarında derin bir gülümseme oluştururdu. Adam yavaşça kızın yakınından uzaklaştı ve anlamlı bir şekilde gözlerinin içine baktı.

“Bu gece programdan sonra çatı katından benimle buluşur musun?”

“Neden?”

“Sana anlatmam gerekenler var, artık gerçek Adem’in kim olduğunu öğrenmen gerekiyor.” Dedi tedirgin çıkan sesine rağmen yüzünde oluşturmaya çalıştırdığı gülümsemenin sahtelik pırıltılarını gizlediğini kız hemen anlamıştı. Kaşlarını çatarak “Adem içimden bir ses öğreneceklerimin bizi kötü etkileyeceğini söylüyor.” Dedi.

“Sanem, ne olursa olsun, ne söylersem söyleyeyim, ne öğrenirsen öğren sadece şunu bil tek gerçeğim sensin, tek gerçeğim sana duyduğum aşk.” Dedi.

“Adem…” dedi üzülmek istemiyorum artık dercesine çıkmıştı sesi. Adam tam ağzını açacakken yayın odasının kapısının önünde bir arbede yaşandı. Sesler yükseliyordu. Patronları Tahsin’in sesinin kavga ettiğini duyan ikilinin kulaklarına dolan başka bir ses ikisinin de gözlerinin dehşete kapılmış gibi açılmasına sebep oldu. Adem ellerini iki yanında yumruk yapmış dişlerini sıktırarak “Yine mi sen ulan?” diyerek kapıya yöneldiği an Sanem onu omuzlarından tutup “Adem dur.” Diye acı bir şekilde haykırdı.

“Bırak beni Sanem, bu adam dur durak bilmiyor, iyi bir dersi hak ediyor. Bugüne kadar sırf sen üzülme diye sessiz kaldım ama karşısına dikilip ağzını burnunu kırmadan akıllanmayacak. Ben onun anlayacağı dilden konuşmasını da bilirim.” diyerek Sanem’in çırpınışlarını yok sayarak dışarıya çıktı. Sanem elindeki çiçekleri masaya bırakıp koşarak Adem’in peşinden gitti.

Tahsin Çınar’ın önüne bir bariyer gibi geçmiş onun içeriye girmesine engel olmaya çalışırken “Çek git koçum buradan belanı bizden bulma.” Diyerek kükrüyordu. Adem, Tahsin’in ellerini Çınar’ın yakalarında görünce bir hışımla atıldı ve onu arkadaşının ellerinden çekip aldı.

“Derdin ne ulan senin? Utanmadan bir de radyo mu basmaya geldin şerefsiz?” dedi onu yakalarından tutarak sarsıyordu. Sanem koşarak geldi “Adem …” diye bağırdığında Tahsin kızın omuzlarından tutup onların arasına girmesine engel oldu.

“Bırak kozlarını paylaşsınlar Sanem, yoksa ikisini de durdurmazsın.” Dedi.

“Tahsin abi…” diyerek akmaya hazırlanmış ışıldayan gözlerle patronuna baktığında, ortama Çınar’ın sinir bozucu bir kahkahası yayıldı. Herkes şaşkınlıkla ona bakarken adam birden kahkahasını bitirerek ciddileşti.

“Kafayı mı yedin sen?” diyen Adem’in ellerinden yakalarına bir hırsla kurtaran Çınar elleriyle ortamda alkış yapmaya başladı.

“Bravo on numara oyuncularsınız, ama yeter artık, perde indi, çıkarın maskeleri, tiyatro sona erdi.” Dedi.

Adem’in iki eli yanlarında yumruk olmuşken Tahsin’in elleri kızın omuzlarını fark ettirmeden daha fazla sıktırmaya başladı. Ortam da tehlikeli bir sessizlik yayılırken Çınar her birinin yüz hatlarını tek tek inceledi.

“Tam da tahmin ettiğim gibi Sanem’in hiçbir şeyden haberi yok değil mi?” dedi yılan gibi tıslarken ne demek istediğini anlayan iki kişi birbirlerine korku dolu gözlerle baktı.

“Bu da ne demek oluyor? Ne saçmalıyorsun sen?” diye öfke ile haykıran kıza “Nasıl bu kadar kör olabildin? Hala inanamıyorum Sanem…” Diyerek karşılık verdi.

“Adem…” dedi ondan bir açıklama bekler gibiydi.

Adem’in sessizliğini fırsat bilen Çınar “Ondan tek bir cevap alamazsın, neden biliyor musun? Çünkü kendileri bu tiyatronun başoyuncusu...” dedi. Sanem ne oluğunu bilmiyordu ama bir an gözleri karardı. Tahsin onun omuzlarından daha sıkıca tutup “Sanem iyi misin?” dedi. Sanem derin derin nefes alıp verdi. Gözlerini Adem’e dikti.

“Biri bana burada neler döndüğünü hemen anlatıyor. Hemen.” Dedi itiraz kabul etmeyen bir tonda.

Loading...
0%