@ugurluay
|
“Sen ne halt yediğini zannediyorsun Adem? ”diyerek bas bas bağıran kişi Sanem’den başkası değildi. Adem kıza baktığında şaşkınlığını gizleyemedi. Üzerinde pembe bir pijama, kafasında kedi kulakları olan kapüşonlu beyaz bir sabahlık vardı. Ayağındaki pofuduk terlikler ise adamı kendinden geçirmişti. “Geldin.” Dedi ayağa kalkarak. “Bana başka bir yol mu bıraktın be adam?” diyerek kükrediğinde adam bu gelişin pek de hayra işaret olmadığını algıladı. “Yani sen buraya kava etmeye mi geldin?” dedi net bir şekilde onun ağzından duymak için. “Ha oradan baktığında başka bir şey için geldiğimi mi zannettin sen?” diyerek dalga geçercesine konuştu. Onun bu tavrı adamın kaşlarının çatılmasına ve sinirlenmesine sebep oldu. Onu sertçe kolundan tutup çekiştirerek yayın odasından çıkarmaya çalışırken kızın yerinde tepinmesine ağız dolusu öfke kusmasına aldırış etmiyordu. Kapıdan dışarıya adım attıkları anda karşısında Tahsin’i görmeyi bekleyen Adem hemen arkadaşına bakıp “Tahsin yayını usturuplu bir şekilde bitir biz senin odana geçiyoruz küçük hanım olay çıkarmaya gelmiş.” Dedi ve kızı çekiştirerek arkadaşının cevabını beklemeden ilerledi. “Bıraksana beni hayvan herif.” Diyerek kurtulmak için çırpınan kızı arkadaşının odasına ittirerek içeriye girmesini sağladı ve kapının üzerindeki anahtar ile kilitleyerek anahtarı da cebine attı. “Sen ne yapıyorsun?” diye gözleri irileşerek bakan kız adamın bu hareketini ondan hiç beklemediğini hissettirdi. “Ne mi yapıyorum? Seninle adam akıllı konuşmak için insanüstü bir çaba sarf ediyorum.” Dedi tehditkâr bir tonda. “Beni odaya kilitleyerek mi konuşacaksın?” “Bana başka bir yol mu bıraktın Sanem?” “Allah’ım aklım almıyor.” Dedi odanın içinde bir ileri bir geri giderken kafasındaki kapüşonu indirip saçlarını çekiştirmeye başladı. “Sen ne yaptığını zannediyorsun Adem?” dedi ve adama bir anda döndü. “Programda ilanı aşk etmek de neyin nesi?” “Yüreğimin bildiğini aklımın aldığını dile getirdim Sanem, seni bu kadar neden rahatsız etti anlamıyorum.” “Sence.” Dedi bir kaşını havaya kaldırıp karşısında anlamaz gözlerle kendisine bakan adamın gerçekten durumun farkına varmadığını anladığında daha da öfkelendi. “Ailemle aram bozuk olabilir, ama sayende bu gece babamın benim programımı dinlediğini öğrendim. Sayende birçok dostumun, arkadaşımın, aile çevremin senin ilanı aşkını duyduğunu öğrendim. Senin sayende Adem Efendi herkese rezil rüsva oldum.” Dedi işaret parmağıyla her bir kelimede adamın göğsüne sert darbeler indirirken dişleri arasından tısladı. “Sence bu benim umurumda mı? İsterse tüm dünya duysun? Evleneceğim kadının sonuna kadar arkasındayım ben, aşkımı da sevdamı da asla yarı yolda bırakmam.” Dedi kızın göz hizasına eğilerek onun bunu anlaması için bakışlarıyla her bir kelimeyi yüreğiyle tasdiklediğini hissettirdi. Gözlerini kaçıran kız elini adamın göğsünden çekmeye çalıştığı an adam kızın elini sıkıca tuttu. Kaçmasını istemiyordu. Kız “Sen aklını kaçırmışsın, ne evliliğinden bahsediyorsun.” dedi korku dolu gözlerle. “Hissettiklerimi söylüyorum ne az ne de fazla, yüreğimden akıp gelenleri dillendiriyorum.” Dediği an kız elini sertçe adamın göğsünden çekti aldı. “Sen beni falan sevmiyorsun.” Dedi kararsızca çıkan sesinin bocaladığı belli oluyordu. “Kardeşine duyduğun sorumluluk ve bana duyduğun minnet duygusunu aşk ile karıştırıyorsun.” Dedi. Söyledikleriyle karşısındakini ikna etmek yerine kendisini ikna eder gibiydi. “Sence söz konusu sadece kardeşim olsaydı şu an burada ne işim vardı? Beni az çok tanıdın, hiçbir güç az önce o yayında söylediklerimi bana söyletemezdi.” Dedi elini havaya kaldırıp işaret parmağıyla yayın odasını işaret etti. “Ben annemden sonra kadınları hayatıma asla dâhil etmeyen bir adamdım ta ki sana kadar. Bu kuralları sen yıktın, sebebi de ne biliyor musun?” “….” Sanem sessiz bir şekilde kendisini de yüreğini de duyacaklarına hazırlıyordu. Nefes alışları hızlanırken adamın ağzından dökülenler kızın hareket kabiliyetini yitirmesine sebep oldu? “Aşk…” dedi adam tüm içtenliğiyle “Bana tüm bunları hissettiren, tüm bu cümleleri yaptıran sana delicesine duyduğum aşk. Söylesene söz konusu kardeşim olsaydı seni o mezar başına götürdüğüm an yüreğimdeki rahatlama, vicdanımın soğuması ve omzumdaki yüklerin alınmasıyla gitmem gerekmez miydi? Gitmedim, gidemedim, seni ardımda bırakıp geri dönemedim. Neden biliyor musun? Çünkü senin buraya gelme ihtimaline sıkıca tutundum ben. Senin yaşadığın şehir de nefes almak istedim. Beni burada tutan tek şey sensin. Başka hiçbir şey değil.” “ Biz seninle bu konuları konuşmadık mı? Seni affetmeyeceğimi sana söylemedim mi Adem?” dedi kız adamı ikna etmek ve bir an önce buradan çekip gitmek istiyordu. Ailesi, çevresi, arkadaşları her şey bahaneydi. Onun her bir cümlesinde içi eriyip gitmiş ve onun gözlerini tekrar görmek istemişti. Aşk vardı o gözlerde ama kabullenmek o kadar ağırdı ki… Güvenememek o kadar zordu ki… “Ben hikâyemi anlattım sen dinledin. Ama bizim için ikinci bir şansı vermedin. Anton Çehov’un bir sözü var ki tam da durumumuza uygun biliyor musun? Doğru zamanda gelen yanlış insana tanıdığın şansı, yanlış zamanda gelen doğru insana tanımadığın sürece üzülen hep sen olursun demiş. Ben senin üzülmeni istemiyorum. Yüreğim yanında ritmini değiştirip kalbim her daim kokunu arıyorsa ve bana baktığında gözlerinde o ışığı görebiliyorsam eğer ben senin için doğru insanım. Zaman yanlış olsa da ben senin için sen benim için doğru olansın. Belki bir sürü insan girdi hayatımıza, olaylar, tesadüfler, falanlar filanlar her biri bizim bir araya gelmemiz için bir köprü görevi üstlendi. Seni bana beni sana getirdi o köprüler. Şimdi o şansı bize, hissettiklerimize, aşkımıza güvenerek ver Sanem. ” Dedi adam bin bir umutla kızın gözlerinin içine bakarak. “Ben sana güvenmiyorum Adem, içimde hep bir şüphe ile yaşayamam. Elinden tutarken aklımdan geçeceklerden yüreğim utanır. Yapamam anlasana bu güven denen melet diğer insanlardaki gibi köklü bir yapıya sahip değil bende, herkes gibi sende bir tekme savurdun ve artık ayağa kalkacak dermanı yok güvenimin. Boşuna konuşuyorsun, ben güvenmediğim bir adama elimi tutması için uzatmam.” Dedi yanaklarından akıp giden yaşlara sesi titreyerek karşılık verdi. “Kendini duvarların ardında bir kafes içine tıkıp hiçbir şey yaşamadan güvende olduğunu hissedemezsin. Elimi tutmasan da yanı başında nefes almama izin ver. Gün gelecek bana güvenmeni sağlayacağım. Ama kaçma benden.” “Yeter…” dedi kız elinin tersi ile gözyaşlarını sildi. “Beni bu sözlerle etkileyemeyeceksin, istemiyorum hiç kimseyi hayatımda, istemiyorum anladın mı? Şimdi aç şu kapıyı.” Diyerek kapıya yöneldiği an adam kızın kolunu nazikçe tuttu. Kendisine bakması için “Sanem…” dedi dokunaklı sesiyle. Kız bu seslenişi karşılıksız bırakmadı ve ağlamaktan kızarmış gözlerle omzunun üzerinden adama baktı. “Bu gece buradan gidişin vazgeçmeme sebep olmayacak. Bilsem ki ben gittiğimde mutlu olacaksın tek bir laf etmeden ortalardan kaybolurum ama biliyorum, hem de çok iyi biliyorum Sanem. Bizim mutluluk adına hayallerimizin gerçeğe dönüşmesi için birbirimize ihtiyacımız var. Ama her şey gibi bunun da zamana ihtiyacı var. Şimdi seni evine götüreceğim ve sabah daha sağlıklı bir şekilde konuşacağız.” Dedi cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı yavaşça açtı. Kapı açılır açılmaz kız adamı hiç de nazik olmayan bir şekilde kenara ittirerek dışarıya çıktı. Adem kapının dibinde Tahsin’i gördü. Kızın da duyacağı şekilde “Tahsin ben Sanem’i evine götürüyorum. Yarın akşam birlikte geliriz.” Diyerek ona göz kırptı. Arkadaşı “Nasıl yani?” bakışı atarken Adem’in bakışında her şeyin yoluna girdiğinin sinyallerini veriyordu. Yüzünde bir gülümseme kızı takip ederken Sanem birden arkasından gelen adama hızlıca döndü. “Sen nereye geliyorsun?” dedi öfke doluydu bakışları. “Duymadın galiba, seni evine bırakacağım.” Dedi alay dolu sesiyle. “Ben geldiğim gibi geri dönmesini de bilirim. Senin beni eve bırakmana ihtiyacım falan yok.” “Kusura bakma da gecenin bu vaktinde seni bu halde taksiye bindirecek değilim.” Dediği an kız gözlerini kıstı ve ona baktı. “Ben geldiğim gibi geri döneceğim ve sen buna sadece seyirci kalacaksın. Yoksa…” “Yoksa?” dedi adam tek kaşını sorgular gibi havaya kaldırdı. “Yoksa sokak ortasında bas bas peşimde sapık var, diye bağırırım duydun mu beni?” dedi ve adamın şaşkın bakışları arasında bir iki adım atmıştı ki geriye dönme gereği duyup işaret parmağını havada salladı. “Sakın Adem, sakın şaka falan yaptığımı düşünme. Bilirsin yaparım.” Dedi söylediklerini gerçekleştirmeye ne kadar hevesli olduğunu gözlerindeki sinsi pırıltıdan anlamıştı. Adam içten içe “ Pes doğrusu…” dedi “Az önce gözlerinden akan yaşların sahibi bu cadı kız mıydı?” Yüzünde derin bir gülümseme oluşurken ellerini ceplerine yerleştirip ona inat onun peşinden adım adım ilerlemeye başladı. Daha gece bitmemişti ve bu gecenin sonunda daha büyük bir olay yaşanacaktı. Adem aklına gelenler ilerlerken “Bakalım ne olacak?” Diye düşünmeye başladı. |
0% |