@ugurluay
|
Geçmiş Zaman Damla “Şu suratını düzelt artık Sanem.” Dedi. Damla Sanem’in yurttaki oda arkadaşıydı. İki kişilik odası olan özel bir yurtta kalıyorlardı. İlk seneleri olmasına rağmen birbirlerine ısınmışlar ve çok iyi arkadaş olmuşlardı. “Ne yapayım Damla, bu gece buraya Çınar’ın gelmesini ne kadar istediğimi sen biliyorsun?” dedi. Üniversitenin bahar şenliklerine Çınar’ın gelmesini çok istiyordu ama yaşanan bazı talihsiz olaylar ve babasının Muğla’ya acil çağırmasıyla el mahkûm memlekete gitmişti. Aylardır sevgilisini görmüyordu. Lise yıllarında yolları kesişse de üniversite de sevgili olmuşlardı. Farklı şehirlerde okusalar da bu ilişkilerinin başlamasına engel olmamıştı. Nihayetinde dönüp dolaşıp geri döndükleri yer memleketleriydi. Çınar ile sevgili olduktan sonra daha bir sever olmuştu memleketini. “Tamam anladım ama bu senin üniversitedeki ile bahar şenliğin ve konserin tadını çıkarman gerekiyor. Bak ne kadar şanslısın ki şarkılarını ezbere bildiğin çok sevdiğin Mustafa Sandal’ın konseri var.” diyerek yapmacık bir kızgınlıkla arkadaşının omzuna elini atarak onu kendisine doğru çekti. Damla arkadaşının konsere gelmeyeceğini odaya gittiğinde yatağında kafasına yorganı çektiğinde fark etmişti. Üstünü başını güzelce giydirip, onun tüm itirazlarına rağmen süsleyip püslemişti. Kolundan çekiştirerek daha fazla itiraz kabul etmeyen bir otorite ile konser alanına getirmişti getirmesine ama adeta yaptıklarıyla kızı canından da bezdirmişti. “Ya tamam anlıyorum da ben onsuz hiçbir şeyden zevk almıyorum. Bak senin tadını da kaçırıyorum. Bırak da gideyim. Tek kişilik yalnızlığımı yaşayayım.” diyerek gitmeye yeltendiği anda Damla onun önüne geçerek gitmesine engel oldu. “Kızım bezdim, cidden bezdim senin şu tavırlarından. Deveye hendek atlatmak seni ikna etmekten daha kolay inan ki… Sevgilin yok diye niye hayatı kendine zindan ediyorsun?” “Ya ne yapayım? Ben onu çok seviyorum çok.” Diye haykırdığında konser alanındaki kalabalık ve gürültülü sesten kimse bu durumu yadırgamamıştı. Damla onun bu haline gülerken gözleri kızın arkasındaki bir noktaya sabitlenmişti. Sanem daha nereye bakıyorsun sen diyemeden kızın arkasından boynuna dolanan kollar ile bir anda vücudu irkildi. Bedeninde hissettiği sıcaklık ve burnuna dolup taşan kokunun yüreğindeki karşılığı aşktı. Gözleri ışıl ışıl olduğu an tanıdığı bildiği dudaklar boynuna minik bir buse kondurdu. “Ben de seni çok seviyorum ceylan yüreklim.” Dedi fısıltı halinde. Sanem bir anda arkasına dönüp Çınar ile göz göze geldi. “Ama sen?” dedi cümleyi tamamlayamadan Çınar onu kolları arasına tekrar aldı. “Ama ben seni kurduğun hayallerde yalnız bırakacak zalim bir adam değilim. Ama ben seni köpekler gibi seviyorum. Ama ben senin kokuna delicesine hasretim. Ama ben senin özleminden deliye döndüm. Ve bu yüzden bu gece bu konserdeki tüm şarkıları birlikte söyleyeceğiz ve ben senin yurduna sağ salim girdiğinden emin olduktan sonra Muğla’ya gideceğim.” Diyerek onun saçları arasına minik bir buse kondurdu. Sanem bir an kendini ondan uzaklaştırıp adamın gözlerine büyük bir aşkla baktı. “Çınar…” dedi gözleri gecenin karanlığında ışıl ışıl ona baktı. Etraftaki binlerce insan, kalabalık, ses hiçbir şey umurunda değildi. “Efendim bitanem.” Dedi her bir harfi içine işler gibi söyledi. “Seni çok seviyorum.” Diyerek boynuna sıkıca sarıldı. “Bende seni seviyorum hayatım, hem de öyle çok seviyorum ki…” diyerek derince özlediği kokusunu içine çekti. Damla bu iki aşığı yalnız bırakmak istediği için sessiz sedasız oradan uzaklaştı. Onlar sarmaş dolaş olmuş bir haldeyken sahneye Mustafa Sandal çıkmış ve Aşka Yürek Gerek şarkısını söylemeye başlamıştı. Çığlıklar yükselirken Sanem yönünü sahneye döndü. Çınar arkasından kızın boynuna sarılıp onu kendisine çekmişti. Şarkının bir önemi yoktu önemli olan birlikte büyük bir coşkuyla söylemeleriydi. O gece Çınar Sanem’e dünyaları bağışlamıştı. Böylesine özel ve güzel bir sürpriz beklemezken karşısında Çınar’ı beklemezken bulmak onun sevdiği adama başka bir gözle bakmasını sağlamıştı. Tüm gece boyunca şarkıları sarmaş dolaş birlikte söylemişlerdi. O gece adeta efsunlu bir geceydi. Şimdiki Zaman Gelmişti. Gözünde geçmişin anıları yüreğinde acı gerçeklerle daldığı sis perdesini kaldırarak gelmişti. Çınar’ın eline tutuşturduğu geçmişin bir parçasıyla gelmişti. Mustafa Sandal konserinin gecesinde onu istemeye gelmesi tesadüf değildi. Her şey planlanmıştı. Sanem artık daha iyi görüyor ve anlıyordu. Bu defter bu gece sonsuza kadar kapanacaktı. Elindeki biletle içeriye girdiğinde adım adım ilerledi. Etraftaki kalabalığa aldırış etmiyordu. Onun aradığı hedef nefretini kusacağı adamdı. Gözleri kalabalığı tararken bir an kendisine beklentiyle bakan adamla buluştu. Vücudunu o yöne döndürdü ve karşısında elleri ceplerinde adım adım ona gelen adama gidiyordu. Karşı karşıya geldikleri an ikisinin de gözleri farklı şeyler haykırıyordu. “Geldin.” Dedi Çınar yüzünde huzurlu bir tebessümle. Sanem alaycı bir gülüşle başını sağa sola salladı ve dudaklarını dişledi. Onun bu hareketleri adamı umutlandırsa da kızın gözlerinin hiddete bürünüp adamın yanağına indirdiği sert darbe etrafta etin et ile buluştuğu ses yankılandı. Çınar’ın yüzünde solup giden tebessümün yerini yanağında yakıcı bir acı kaplamıştı. Yüzünde sarsıcı acıyı hissederken başı yana düşmüştü. “Evet geldim.” Dedi Sanem içindeki tüm nefretini kusmak için gelmişti. Yıllardır yapamadığı içinde derin yaralar açan bu hareketi sonunda yapmış olmanın rahatlığını şimdi omuzlarından alınan yükler ile anlıyordu. Hafifliyordu yüreği… Bu tokat yıllar önce onun yüreğine acımasızca indirilmişti. Şimdi sıra onun yüzünde can bulma vaktiydi. Ne demişler keser döner sap döner gün gelir hesap döner. Sanem iki eli yanında yumruk olmuş, Çınar’ın yüzü yana düşmüş, yerden kaldıramadığı bakışlarına eşlik eden şarkı ise Mustafa Sandal’ın Adı İntikamdı şarkısı olmuştu. Yıllar önce aşklarına kılavuz olan şarkılar şimdi ise ayrılıklarına yoldaş olacaktı. Kim bilir? |
0% |