@ugurluay
|
Çınar başını yerden kaldırdığında karşısında kendine fersah fersah uzak olan soğuk bakışlara sahip Sanem ile göz göze geldi. Kulaklarına uğultu halinde ulaşan şarkının sözleri ise adamı yerle yeksan ediyordu. Ama yüzündeki yanma hissi gözlerinin ansızın öfke ile dolup taşmasına sebep oldu. Bir anda Sanem’in kolundan sertçe tuttu ve tüm itirazlarına rağmen etraftaki kalabalığa fark ettirmeden onu konser alanından sürüklercesine uzaklaştırmaya başladı. “Bıraksana beni hayvan herif.” Diyerek rezil olmamak adına dişleri arasından tıslayarak çırpınan kızın tüm hamlelerini başarı ile bertaraf eden adamın tutuşu daha da sertleşti. Konser alanından yeterince uzaklaşıp kızı ıssız bir ara sokağa soktuğunda Sanem’in kızgınlığı hissedilir derece de belirmişti. Onun elinin altındaki çırpınışlarına bir son vermek adına kızın kolunu serbest bıraktı. Etrafa korku ile bakan kızın gözleri irileşti. Sokak çıkmaz sokaktı, karanlık ve çok ıssızdı. Adeta adam onu planlayıp da getirmiş gibiydi. Bir an kızın yüreği korku ile dolup taştı. Sanem oradan uzaklaşmak için aniden harekete geçti. Çınar böylesine bir hareket beklediği için onun önüne aşılmaz bir engel gibi gerildi. “Çekil önümden.” Diyerek geçmeye çalıştığında ona izin vermeyecek adamın gözleriyle buluştu. “Sana önümden çekil dedim Çınar Efendi.” “Hayır, bu gece burada bu mesele bir sonuca varacak.” “O sonucu sen az önce yüzünde hissetmedin mi? İstersen bir kez daha…” dediği an elini havaya kaldırdı ama bu defa Çınar onun elini sert bir şekilde tuttu. “Sakın Sanem, sakın bir kez daha bunu deneme, inan ki bu kadar sakin davranmam.” Onu açık bir şekilde tehdit etmişti. Elini adamın tutuşundan kurtaran kız kendisini ışık hızıyla ondan uzaklaştırdı. Ona bu kadar yakın olmak midesini alt üst ediyordu. “Bizim hesabımız az önce sonsuza kadar kapandı.” Dedi elindeki konser biletini adamın suratına fırlattı. “Benim adım senin adının yanında bir daha asla anılmayacak duydun mu beni? Değil annen baban tüm sülalenle de gelsen sana evet demeyeceğim. Seninle evlenmeyeceğim.” “Baban seninle aynı fikirde değil.” “Sence söz konusu senken ben kimi tanırım. Cevabı ben sana vereyim, hiç kimseyi. Senin varlığının olduğu yerde nefes almak bile bana zarar. Hayatımla ilgili bu kararı kimsenin inisiyatifine bırakmayacağım.” “Bundan bu kadar emin olma Sanem. ”diyerek bir anda kızı kendisine çekti ve bedenini bedenine yapıştırdı. Sanem ondan uzaklaşmaya çalışırken kuşlar gibi çırpınıyordu. Yüzünü yüzüne yaklaştırıp kokusunu içine çeken adamın gözleri istemsiz kapandı. Deli gibi özlemişti bu kızı, onca geçen zamana rağmen kıramamıştı bir türlü inadını ama artık bitecekti bu çile, onlar için zaman aşk zamanıydı. “İğreniyorum senden.” Diyerek yüzünü ondan kaçırmaya çalışıyor yakınlığından kurtulmaya çabalıyordu. “Neden ben böyle düşünmüyorum?” diyerek tehlikeli bir şekilde güldü. Alnını alnına yaslayarak “Güzel günlerimizi ne çabuk unuttun ceylan yüreklim?” Gözleri kapalı olan adam eski günlerin içinde kaybolup gidiyordu. Eski günlerde takılıp kalmış sanki kısacık anlarda bugünün içine geçmişi sığdırıyordu. Adeta zaman kavramını yitirmiş gibiydi. “Sen o kızın ceylan yüreğini paramparça ettin.” Sanem’in giderek midesi bulana da attığı tokadın ardından kendisini ona karşı daha da güçlü hissediyordu. Kızın söylediklerini duymazdan gelerek belindeki ellerinin tutuşunu daha da sertleştirip kendisine daha fazla bastırdı. Sanem’in canı yandığı için dudakları arasından “Ah!” diyen inleme firar etmişti. “Ah be bitanem gözlerinin bana baktığı o ilk an kalplerimiz düğümlendi, kaderimiz mühürlendi, gönül nikâhımız kıyıldı. Kabul et artık sen de bana hala âşıksın, araya ne kadar zaman girmiş olsa da sende beni hala unutamadın. Yalnızca inatlaşıyorsun ama o inadı büyük bir zevkle kıracağım.” Sanem yersiz ve gereksiz bu yakınlığa daha fazla tahammül edemedi. Ellerinden aldığı büyük bir güç ile onu göğsünden sertçe geriye doğru ittirdi. Çınar’ın gözleri bu tepki karşısında fal taşı gibi irileşerek kocaman açıldı. Ne yapıyorsun sen? Bakışını attı. “Ben seni sevmiştim be adam, sevmiştim. Ama sen sevdiğim dediğin yerden ölesiye incittin beni. O bahsettiğin yere göğe sığdıramadığın aşkımız var ya sen o aşkı acımadan ayaklar altına aldın. Şimdi karşıma çıkıp bu hareketlerimi inadıma yoruyorsun öyle mi? Beni konsere çağırıp geçmişle canımı yakarak, sana zaafım olduğunu varsayarak karşıma utanmazca dikiliyorsun öyle mi? Bak bana, bana bak.” Diye haykırdı. Başı dik, gözleri korkusuz, yüreğinde deli bir cesaret ona bir adım yaklaştı. İşaret parmağını onun göğsüne sertçe vurarak “Senin bana baktığın gördüğün ne bilmiyorum? Ama ben sana içimde yaşadığım Sanem’i anlatayım. Sana yaptığım inat değil, sana hissettiğim aşk değil. Bak gözlerimin içine orada senden kalan yalnızca acı başka hiçbir şey değil. BEN SENİ SEVMİYORUM ÇINAR. Bunun için artık bir suçlu arama bitti. İster kabul et ister etme BİT-Tİ. Sen geçmişimle canımı yakamazsın, sana zaafım var zannedip sakın beni güçsüzleştirmeye çalışma. Sana asla boyun eğmem, sen bana geçmişi hatırlatarak ancak sana karşı daha fazla güçlenmemi sağlarsın. Daha fazlasını değil. Anladın mı beni?” der ve cevap bile beklemeden onu arkasından bırakarak çıkmaz sokağın ıssızlığında gecenin koyu karanlığında Çınar’ı bırakır. Çınar dönüp kızın arkasından bir kez bile bakmaz. Gözleri bir noktaya sabitlenir. Sesi fısıltıdan farksızdır. Başını aşağı yukarıya doğru sallar. “Anladım. Hem de çok iyi anladım. Bu iş güzellikle değil zorla olacak.” |
0% |