Yeni Üyelik
20.
Bölüm

19.BÖLÜM

@ugurluay

19.BÖLÜM(***İzin Veremem***)

“İzin veremem.

Gözümdeki yaş, içimdeki acı olsan da, başka bir gözün sen gibi bakmasına, gözümden yüreğime akmasına izin veremem.

Sen aşkına ihanet etmiş olsan da ben bunu yapamam.

Sana, aşkımıza, kendime ihanet edemem. İzin veremem acı sevdam…”

“Biliyor musun? Şu kahveye duyduğum minnettarlık her geçen gün biraz daha artıyor.” Alex, yüzüne sevimli bir gülümse takınmış, elinde tuttuğu kahve fincanını Beren’e doğru alması için uzatıyordu.

“Hım, neden acaba?” Beren, sorduğu sorunun cevabını bile beklemeden kendisine uzatılan fincanı aldı. “Teşekkür ederim.” Yüzüne minik bir tebessüm yerleştirirken gülen gözler ile ona bakıyordu.

“Seni görebilmenin tek yolu bu da o yüzden, daha doğrusu seninle vakit geçirebilmek için şu kahveye muhtacım, resmen kahveye bağımlı bir hale geldim.” Sesindeki kırgınlığı gizlemek için konuşmalarını şakaya vurmaya çalışsa da pek becerikli olduğu söylenemezdi. Sitem yüklü cümleleri her ne kadar istemese de bir şekilde kendisini belli ediyordu.

“Alex, lütfen!” Diye konuştuğunda sesindeki kızgınlık yüzüne mutsuzluk olarak yerleşti.

“Tamam, tamam, kapatıyorum gereksiz yere açtığım çenemi. Seni üzmek istemiyorum ve zamanı gelene kadar konuşmayı kesiyorum. Ama şimdilik…” Yüzüne muzipçe bir gülümseme yerleştirirken teslim olur gibi ellerini havaya kaldırdı. Alex’in bu yaramaz çocuksu hali genç kızın kendisine has kıkırdamasına sebep odu. Onu nadiren gülerken gören Alex ise şimdi bu anın keyfine çıkarıyor, onun büyüleyici gülüşünü izleyerek seyre dalıyordu. Bir başkaydı onun gözünde Beren, duruşu, bakışı, gözleri, hüznü bile bir başkaydı. Alex’e eksik olduğu yanını hatırlatıyor onu bambaşka diyarlara alıp götürüyordu. Başka bir âlemdeydi onun yanındayken ve bu durumdan çok memnundu genç adam. Bir an olsun ayrılmak istemese de el mecbur boyun bükmek zorundaydı onun duvarlarına. Şimdilik sessizliğini koruyarak yanında bulunabilmenin eşsiz tadını çıkarırken çoktan ona dalıp gitmişti.

Beren, kendisine takılıp kalan bakışlardan bir an rahatsız oldu. Yerinde huzursuzca kıpırdanırken yüzünden silinip giden gülümsemenin yerini çoktan tedirginlik almıştı. Konuyu değiştirmek için aklına gelen ilk soruyu yöneltti.

“Şu toplantı, akşam saat kaçta olacaktı?” Konuyu geçiştirdiğini anlamaması için huzursuz bir şekilde Alex’ e gözlerini kaçırmadan ona dikti.

“Iıı şey.” Dedi bir anda sorulan soru ve huzursuzca çatılan kaşlar ile afallasa da kendisini toparlaması fazla zamanını almadı. “Bilmiyorum, yeni patronun geliş saatine göre bilgilendirilecekmişiz.” Aklına gelen gerçek ile yüzünü buruşturdu. “Of ya nerden çıktı bu yeni patron bir türlü anlamıyorum. Ortada hiçbir şey yokken bir anda şirket el değiştirdi. Hem de Türkiye’den, üstüne üstlük bu işlerle hiç alakası olamayan biri firma, şimdiye kadar adını bile duymadım.” Alex’ in keyfi bu konu açıldıkça kaçıyor, sebepsiz yere geriliyor, kısa sürede bu kadar hızlı olan değişime anlam veremiyordu.

“Biz Türklerin işine akıl sır ermez.” Diye konuşurken amacı keyfi kaçan arkadaşının moralini yerine getirmekti. Alex’ i ne kadar sakinleştirmeye çalışsa da kendi kafası da karışıktı. Şirketlerinin mali durumu çok iyiydi ve alanında isim yapmış bir firmaydı. Şimdi hiçbir şey yokken birden şirketin başka bir firmaya devredilmesi görülmüş şey değildi. Aklındaki düşüncelerden sıyrılıp öfke patlaması yaşamak üzere olan arkadaşını sakinleştirmeye karar verdi.

“Sakin ol biraz, ortada bizi ilgilendiren bir durum yok. Eski patronları ne kadar görüyorduk ki bu yenisini görelim. Biz işimize bakalım takma bu kadar kafana.”

Beren, sakinliğini koruyarak hiçbir sorun çıkmayacağının teminatını verircesine arkadaşına gülümsemesinin yanında göz kırptı. Kendisine karşı olan onun sıcak tavrı Alex’ i hem mutlu etti hem de yumuşamasını sağladı.

“Haklısın aslında, ben sadece bilmiyorum. Sebebini bilmediğim bir huzursuzluk var içimde. Ne derler sizde kötü bir his var içimde… ” İç sıkıntısını gidermek için Beren’ in gözlerine bakıyor orada huzuru bulmaya oradan da yol açarak yüreğine ulaşmaya çalışıyordu. Ne zamanki yüreğine gözleriyle dokunmaya çalışsa genç kız bunu anında fark edip ansızın uzaklaşıyordu. Yüreğine yabancı bir elin değmesine asla izin vermiyordu. Kendisi gibi yüreği de duvarlarla çevriliydi kalbine girebilmeyi bırak dokunmak bile imkânsızdı.

“Boş bir kuruntuyla içinde huzursuzluk yaratıyorsun.” Diye konuşurken yine gözleri ve yüreğiyle kaçmaya hazırlanıyordu. “Neyse, haydi akşamki toplantıya kadar bitirmem gereken bir sürü işim var benim.” Beren bir an önce kendisini kötü hissetmesine sebep olan yüreğindeki acı dolu gizli mahzene ulaşmaya çalışan bakışlardan kaçmaya çalışıyordu. Fark edilmemesi için de muzipliğe vuruyor küçük tebessümleri suratına yerleştirmek için kendini zorluyordu.

“Mesaj alınmıştır hanımefendi. Postalanma vaktim geldi diyorsun. Pulumu da alıp gideyim ben.” Beren’ in elindeki boşalmış fincanı alarak yürümeye başladı. Sırtını dönmüş fincanları havaya kaldırarak yüksek sesle söyledikleri ise uzun zamandan sonra il defa Beren’ in gerçek anlamda kahkaha atmasını sağladı.

“Beren Hanım bu defa ki kahveyi iadeli taahhütlü geri isterim haberin olsun.” Dediğinde konuşmasına kahkahaları eşlik ediyordu.

“Ah Alex, ne zaman vazgeçeceksin?” Kahkahaları arasında kafasını sağa sola sallıyordu. Her şeye rağmen iyi ki var, diye içinden geçirdiği bir dosttu onun için. Varlığına şükür ettiği nadide insanlardandı.

***

Saat akşama doğru hızla yol alırken beklenen haber sonunda geldi. Meşhur yeni patronları gelmiş ve ayağının tozuyla da her departmandan seçtiği isimlerle hemen toplantı istemişti. Bu şanslı çalışanlar arasında tabi ki Alex ve Beren de vardı. Toplantı o kadar gereksiz ve saçma sapan konuşmalarla devam ediyordu ki bu adamın ilk cümlesinden bu işten hiç anlamadığı açık bir şekilde anlaşılıyordu. Ünlü patronları Mert AZDER beyefendi saatlerdir kendinin bile anlam veremediği bir şekilde resmen saçmalıyordu. Bilip bilmeyen de bu adamı zorla buraya getirdiklerini düşünürdü. Bu adam bu sektörden değildi ve konuşmalarından da net bir şekilde anlaşılıyordu. Beren ve Alex yaşanan komediye gülmemek için dudaklarını ısırarak kendilerini zor tutuyorlardı.

“İşimiz var bu yeni patronla.” diye iç geçirirken birden Alex’ in kendisine bir şeyler mırıldandığını duydu. Farkında bile olmadan “Ne dedin?” diye kısık sesle sorduğunda birden patronun sert bakışları ikisine yöneldi. Bakışların kendilerine yöneldiğini hisseden iki arkadaş sanki derste suç işlemiş ve yakalanmış iki öğrenci gibi hissettiler kendilerini.

“Benim konuşmamdan daha önemli bir konunuz var galiba Beren Hanım.” Diyerek kıstığı gözlerle, gayet yüksek ve sert bir şekilde konuştu.

Beren “Allah kahretsin ilk günden patron bana taktı,” fısıltı halinde mırıldanırken onu duyan tek kişi tabi ki yanı başında oturan Alex’ti. İsmini söylediği için neye uğradığını şaşırmış bir haldeyken, Alex hemen imdadına yetişerek durumu toparlamıştı.

“Mert Bey, sizin ne kadar vizyon sahibi bir insan olduğunuzdan bahsediyorduk.” Alex’ in yüzünde alay edercesine meydan okuyan ve istediğini elde etmiş kurnaz bir bakış vardı. Beren’in hayret ile dolup taşan gözlerini yerinden fırlarcasına açmış Alex’ e bakarken, Mert Bey kıpkırmızı olmuş suratıyla hiddetle gözlerini ona dikmişti.

“Lanet olsun, bu adam o kadar da aptal olamaz. İlk günden göze batmadık resmen göz çıkardık.” Ağzında geveledikleri anlaşılmasa da yapabileceği tek şeyi yaptı. Olacakları görmek için sadece derin bir nefes aldı. O an önünde bir bardak soğuk su olsa herhalde işinin üzerine nefessiz kalma pahasına kafasına diker ve acımasızca içerdi. Döner sandalyeye döne döne kendisini yerin dibine indirsin diye bırakıp, istemsizce gözlerini kapattı. “Az sonra hiçbir şeyden anlamayan bu patron bozuntusu beni işten kovacak nasılsa” diye düşüncelere çoktan dalmıştı.

“Toplantı bitmiştir.” Tehditkâr çıkan o sesi duyduğu anda gözleri birden açıldı.

“Aman Allah’ım kovulmadım.”Diyerek aklından geçirdiği düşünceler ile farkında bile olmadan o sevinçle Alex’ in koluna heyecanla dokundu. Bu dokunuş Alex’ in yüzünde kocaman bir gülümsemeye sebep olurken, Mert Bey’ in suratında genç kızın anlam veremediği bir öfke yağmurunun oluşmasına sebep olmuştu. Bakışlarından birden tırsıp elini ateşe değmiş gibi geriye çekti. Oradan bir an önce kaçıp kurtulmak istiyordu. Kendisini toplantıda değil de resmen tehdit altında adeta her hareketi takip ediliyor gibi hissetmişti.

Alex’in kulağına eğilerek “ Bugün bu kadar gerilim yeter de artar bile kaçalım bir an önce bu ortamdan.” diyen Beren, koşar adım toplantı salonundan kendini dışarıya atarken kafasında ise kocaman bir soru işareti vardı. Adı MERT AZDER olan ve bir anda patron sıfatı ile hayatına bodoslama giriş yapan. Kimdi ki bu adam? İşte bunu da zaman gösterecekti.

Loading...
0%