Yeni Üyelik
21.
Bölüm

20.BÖLÜM

@ugurluay

20.BÖLÜM(***Bu İşte Bir Terslik Var***)

“Bir el ve ardından gelen tek bir dokunuş.

Buz kesen bir yürek.

Benimle Evlen diyen dudaklar.

Hayaller ve Gerçekler…

Hayaller DOĞRU. Gerçekler YANLIŞ.

Bu işte bir terslik var. Bu yürekte sensizlik var.

Bu hayatta bir eksiklik var.

Sensizliğin büyük eksikliği…”

Beren, geçen yoğun iş temposunun ardından tüm ihtişamıyla kendini gözler önüne seren batan güneşi seyretmek yerine odasında gözlerini kapatmış ayaklarını uzatarak dinlenmeye çalışıyordu. Son haftalarda yaşanan hızlı değişimleri ve yapılan yenilikleri düşünüyordu. “Her şey ne kadar da hızlı değişiyor, tuhaf.” Dedi mırıldanarak. Birden odaya davetsiz ve nezaketsiz girişi ile irkilirken Alex’ in kızgın ve yüksek sesiyle kapalı olan gözlerini açtı. Korkudan tedirgin olan bakışları ile öyle bir yerinden zıpladı ki hızlı bir şekilde kendini toparlamasa her an yere bodoslama düşebilirdi.

“Lanet olsun bu adama, hissetmiştim bunu. Sana demiştim kötü bir his var içimde diye. Adi herif gelişi ile mahvetti her şeyi. Varlığı zarar.” O kadar hiddetliydi ki, Beren ne olduğunu anlayamamış adeta yerinde taş kesilmişti. Alex odanın içinde bir ileri bir geri giderken sürekli söyleniyor farkına bile varmadan edepsizce küfürleri homurdanıyordu. Beren onu ilk defa bu kadar öfke kusarken sinirli görüyordu.

“Neler olduğunu anlatacak mısın artık?”

“Sana söylemiştim değil mi? Bu adamla işimiz var demiştim.” Alex, o kadar sinirliydi ki sinirden sandalyeye tekme atıp duvarları yumruklamaya başladı.

Beren, sinirden küplere binmiş yüzü öfkeden kıpkırmızıya dönmüş olan arkadaşına hayretler içinde bakıyordu. Konunun çiçeği burnunda yeni patronları Mert AZDER olduğu belliydi ama bu adam Alex’ i bu kadar çılgına çevirecek ne yapmış olabilirdi.

“Alex, bir sakin ol da konuş, şu an dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.” Derken anlamaz gözlerle ona şaşkın şaşkın bakarken bir açıklama beklediği her halinden belli oluyordu.

“Beren, ben bu herifi öldürürüm, cidden bak resmen gel beni öldür diyerek davetiye çıkarıyor.” Gözlerini öyle bir açtı ki bir an gerçekten öldürebileceğini düşündü.

“Alex, Allah aşkına doğru düzgün anlat şunu, bu halinin sebebi ne? Ne oldu sana böyle?” Bir an önce işin aslını öğrenebilmek için artık sabırsızlanmaya başlayan bir ses tonu kullanmıştı.

“Beren, ben, ben bugün terfi aldım.” Sesi o kadar üzgün ve bezgin çıkmıştı ki kendini koltuğa bırakırken az önceki halinden eser kalmamıştı. Ama bu defa sinir kat sayısının artma sırası Beren’ deydi.

“Alex, çıkardığın tüm yaygara terfi aldığın için miydi? İnsanlar terfi alabilmek için kırk takla atıp yapmadıkları şey kalmazken senin şu yaptığına bak. Sen daha ne istiyorsun? Bu kadar sinirlenip yıkıp dökmenin anlamı ne?” Konuşurken Beren’ in sesi yükselmiş kaşları çatılmıştı.

“ Beren, bu benim için terfi değil düpe düz sürgün.”

“Ne? Sürgün mü? Ne sürgünü? Ne diyorsun ya hiçbir şey anlamıyorum?” Tuhaf bakışlarını arkadaşına yöneltirken sabırsızlığı hissedilir derecede artmıştı.

Oturduğu koltukta kendini biraz daha sakinleştirmiş, başını iki elinin arasına alarak kara kara düşünüyordu. Karanlıklar içine gömdüğü düşüncelerinden kurtularak bir an kafasını kaldırıp gözlerini açtı. Kızın huzur veren ama bir o kadar da hüzünlü gözlerinin en derinlerine baktı.

“Beren, yeni patron terfi alarak Ankara’da ki diğer şirketin başına gönderiyor beni. İşin özü ben, ben gitmek istemiyorum.” Sesi o kadar çaresiz, kırgın, gözlerinden o kadar acı çektiği belli ediyordu ki Beren kendini o an çok kötü hissetti.

“O zaman kabul etme, neden bu kadar büyütüyorsun bu olayı? Teşekkür edersin ve gitmezsin bu kadar basit.” Konuşurken sesini hareketleriyle birlikte umursamaz bir havaya sokmaya çalışsa da arkadaşının bundan pek de etkilendiği söylenemezdi.

“Asıl sorun da bundan sonrası zaten.”

“Nasıl yani?”

“Bizim işten hiç anlamayan patron beni üstü kapalı tehdit etti. Ya Ankara’ya gideceksin ya da seni bu piyasadan silerim demeye getirdi lafı. Bırak mimarlığı markette kasiyerlik bile yapamazmışım. Benim gibi değerli ve başarılı bir mimarın tecrübelerinden yararlanacakmış beyefendi, onlar dışında hiçbir firma ile çalıştırmazmış beni. Psikopat herif…” diye konuşurken içinden saydığı küfürlerin haddi hesabı yoktu. Beren ise olanlara anlam veremiyor hayret dolu bakışlarına engel olamıyordu.

“Bu adamın amacı nedir ya? Geldiğinden bu yana şirketi talan etti. Önüne geleni ya işten çıkardı ya da başka bir yere gönderdi.” Sinirlerine hâkim olmadan konuşmaya başlamıştı.

“Önüne geleni değil Beren, dikkatini çekerim bizim ofisteki erkekleri darmadağın etti. Etrafına baksana tek bir erkek çalışan kalmadı.” Gözleri kısık kızın gözlerine anlaması için dik dik bakıyordu.

“Abartma istersen Alex, o kadar da değil.” Sesi yok artık der gibi çıkmış buda Alex’ in tamamen çileden çıkmasına sebep olmuştu.

“Ben mi abartıyorum Beren? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? İşine gömüldüğün için odanın dışında neler olup bittiğinin farkında bile değilsin.” Alex’ in sesi o kadar ciddi çıkmıştı ki, Beren istemsizce odasındaki camdan dışarıyı süzerek düşünmeye başladı. Gerçekten de Alex haklı olabilirdi. Patron daha başlayalı bir ay olmadan çalışanların çoğu değişmişti.

“Vardır mutlaka bir sebebi.” Derken sesi o kadar cılız çıkmıştı ki söylediğine kendisi bile o an için inanmamıştı.

“Sebep, doğru elbet varmış bir sebebi. Kendi gibi iş bilmez birini İstanbul’dan getirecekmiş. Söylenenlere göre sevgilisi için uygun ve güvenli bir ortam hazırlıyormuş. Malum beyimiz çok kıskançmış.” Sesi o kadar aşağılar gibi çıkmıştı ki öfkesinden Beren’ in yüzünün değiştiğini bile fark edemedi.

Alex’ in bu sözlerinden sonra Beren eski günlerini hatırladı. “Hatırlamak mı? Kendimi kandırıyorum. Bir an yalnızca bir an bile aklımdan çıkmıyor ki, zaman geçtikçe acılarımı hatırlamak da zorlansam da, güzel anlar istila ediyor aklımı, aşkım yüreğimde şahlanıyor.” Diye iç geçirdi.

Yüreğinin özlemi her gece gözyaşlarına eşlik ediyordu. Unutamıyordu, kahretsin ne yaparsa yapsın hala o adamı, adını bile anmaya korktuğu içinin titrediği adamı deli gibi seviyor yüreğinde aşkını istese de başaramıyor bir türlü yok edemiyordu.

Beren yine iç dünyasında hesaplaşmalar yaşarken Alex’ in sesiyle yüzündeki hüzün bulutlarının yerini şaşkınlık belirtisi kapladı.

“Sende gel, evlen benimle Beren.” Alex, gözleri pırıltılı yüreği umutlu şimdi Beren’ in ellerine sarılmış sımsıkı tutuyordu. “Sen de gel birlikte gidelim buradan. Evlen benimle…” Bu söz Beren’ in tüm hücrelerine acı getiren bir hüzündü. Sadece bir erkekle hayal ettiği bir anı başka bir erkeğin ağzından duymak onun canını yakmış, ellerine başka bir erkeğin elinin değmesi onu derinden sarsarak korkutmuştu. O ses, o ses yine tekrarlıyordu ve Beren hiçbir şey yapmadan boş gözlerle sadece Alex’ e bakıyordu.

“Evlen benimle, Seni Seviyorum…”

Daha fazlasını duyamadı Beren, duyamadı. Sessiz bir film izler gibiydi gözleri. Boş bakışlar, hissizlik ve kocaman kara bir boşluk. Hissettiği ve hissettirdiği tek şey kocaman kara bir boşluktu. Beren yavaşça hapsolduğu parmakların arasından ellerini yavaşça geriye çekti. Gözlerini kaçırdı. Sadece “Affet, bunu yüreğime yapamam.” Dedi. Alex’in gözleri bu cümle ile ağır çekimde kapandı. Soluğunu çekip almışlardı sanki bedeninden. Onun payına gitmek düşmüştü. Ayrı kalmak, sevdiği kadından olumsuz yanıtı alarak ondan onun isteğiyle ayrı düşmek. Yavaşça oturduğu yerden kalktı. Tek bir kelime dahi etmeden ağır aksak adımlar ile oradan uzaklaştı. Beren bakamadı dostum dediği adamın gidişinin ardından gözlerini o yöne çeviremedi. Tek yapabildiği gözlerinden firar eden iki damla yaşa eşlik eden “Affet beni.” Cümlesi oldu.

Loading...
0%