Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9.BÖLÜM

@ugurluay

9.BÖLÜM(***İlk Kavga***)

1 Ay sonra

O tılsımlı geceden sonra tam bir ay geçmişti. Umut ve Beren’ in aşklarını doludizgin yaşadıkları onlar için rüzgâr gibi esip geçen efsane bir aydı. Umut’un kıskançlıkları, Beren ’in anlayışı ve sağduyusu ile bertaraf edilse de bazen ona bile yeter artık dedirtecek, onu bunaltacak dereceye geliyordu. Umut bu süre içinde aralıklarla İstanbul’a işlerinin başına gidip geliyor geri dönüşüyse çok uzun sürmüyordu. İlk bulduğu fırsatta soluğu sevdiği kadının yanında alıyordu. O kadar bağlanmıştı ki nefes alır gibi seviyordu, bu sevgi bazen Beren’ i korkutuyordu. Kendisi de çok farksız olmasa da, Umut’a göre daha sakin ve olgun davranıyordu. İstanbul da olduğu süre boyunca Umut’u Çiğdem’den deli gibi kıskansa da ona belli etmiyor işin aslı ona sonuna kadar güveniyordu. Tamam, evlenmiş olabilirdi ama bunu yüreğine anlatamıyor, içi içini yiyordu. Her ne kadar Umut’a hissettirmese de kıskanıyordu işte, sonuçta sevdiği adam zamanında Foça’ya o kadın yüzünden kendini bilmez bir halde gelmişti. Gerçi o ayrılık Beren’ e Umut’u kazandırmıştı ama işte yüreği söz dinlemiyordu. Beren içten içe bunları yaşarken, Umut’un aklının ucunun kıyısına bile Çiğdem gelmiyordu. Onun için hayatında var olmamış gibiydi. Ortak arkadaşlarıyla bile görüşmüyordu. Beren’ i üzecek, tedirgin edecek her hareketten kaçınıyordu. Umut sevdiği kadını arkadaşlarından özellikle de uyuz lakabını taktığı Oğuz’dan deli gibi kıskanıyor ondan nefret ediyordu. Beren’in üzerine gittiği o geceden sonra Oğuz Umut’un olmadığı bir gün başını önüne eğerek utana sıkıla gelmiş ve Beren’den özür dilemişti. Onun bu haline dayanamayan genç kız onu affetmiş ama Umut’un İstanbul dönüşünde bunu öğrenmesiyle aralarında büyük bir kasırga patlak vermişti. Belki de ilk ciddi kavgaları Beren’in iyi yürekli olması yüzünden Oğuz’un affedilişi ile olmuştu.

“Ne demek ben Oğuz’u affettim.”

“Umut lütfen bir dinler misin? Yaptıklarından ötürü çok pişmanlık duyuyordu. Yüzüme bile bakamadı. İnan bana o iyi birisi yalnızca içkinin etkisindeydi…”

“İçmeyecek o zaman Beren, kendi isteğiyle içki içip saldırganlaşan adam yaptıklarının ardına ben kendimde değildim diyerek sığınamaz. O gece ben orada olmasan belki de çok daha fazla sana verecekti.”

“Oğuz daha fazlasını yapamazdı. Lütfen anla beni yıllardır arkadaşım o benim. Benim en zor zamanlarımda yanımdaydı şimdi ilk hatasında sırt çeviremem ona.”

“Hata değil Beren, o tüm bunları bile isteye yaptı. Sakın bir daha onu bana savunma. ”

“Umut lütfen biraz anlayışlı ol. Oğuz’un ilk yanlışında ona bunu yapamam. Hem de hatasını anlamışken, gelip yüzüme bile bakamadan özür dilemişken yapamam. Tamam sana hak veriyorum ama…”

“Aması mamamsı yok. Bir daha onunla görüşmeyeceksin. Sana farklı bir gözle bakan bir adamın seninle aynı şehirde yaşamasına katlanamazken sen tutmuş bana onunla konuştuğunu ve onu yaptıklarından ötürü affettiğini söylüyorsun.”Beren onun bu sözleri ile bakışlarını kaçırdı genç adamdan. Umut saman alevi gibi bir anda parlasa da karşısındaki kızın gözlerinde “Bana güvenmiyor musun?” bakışı ile karşı karşıya kaldığı ilk o anda yelkenleri suya indirmişti. Ama Oğuz’dan haz etmediği ve ona zarar vermesinden korktuğunu dile getirerek onu ikna etmeyi sonunda başarmıştı. Çünkü adının herhangi bir konuşmada geçmesiyle bile gözü bir anda dönüyor, kesinlikle Beren’ in Oğuz ile görüşmesini istemiyordu. Beren her ne kadar, o benim arkadaşım dese de Umut kesinlikle karşı çıkıyor, “Senin arkadaşa ihtiyacın yok, ben senin her şeyinim.” Diyerek konuyu kapatıyordu. Fırtınayı dindiren konuşmaları da aralarında gerçekleştirdiklerinde birbirlerine ilk defa sarılıyor gibi sımsıkı dolandı elleri bedenlerine. İçine soluyordu kızı tüketircesine. Gözlerinde can buluyordu gelecek hayalleri.

Ferhat Bey, kızındaki değişimleri her geçen gün izleyerek fark ediyordu. Kendini hem huzursuz, hem de mutlu hissediyordu. Umut İstanbul’a acil bir işi çıktığı için erken dönecekti. Bu defa ayrılırken birbirlerine söz verdiler. Dönüşte Beren sevdiği adamı babasıyla tanıştıracak, daha sonra da Umut ailesine Beren’ den bahsedecekti. Artık ayrı kalmak istemeyen âşıklar bir an önce ailelerine birlikteliklerinden bahsedeceklerdi. Beren giderken Umut’un kulağına öyle bir şey söyledi ki, “Aşkım, yurt dışındaki işe senin istediğin gibi ret cevabı vereceğim. Ama işlemleri halledip oradaki evimi kapatmam için yurt dışına gitmem lazım ve ben bu seyahate seninle birlikte gitmek istiyorum.” Diyerek usulca fısıldadı kulağına. Umut Bereni kollarını arasına alıp öyle bir sarıldı ki mutluluktan kemiklerini acıtıncaya kadar sıkmıştı. Beren’ in acıdan inleyen sesini duyduğunda ancak kendine gelebildi.

“Umut, aşkım dur canımı acıtıyorsun.” Derken kendini onun kollarından zor kurtardı. Umut o kadar çok mutluydu ki, mutluluktan ne yaptığının farkında bile değildi. Umut’tu bu sevgisinin de öfkesinin de sınırının da ayarı da yoktu. Her şey yoluna bir bir giriyordu. Aralarındaki engeller sırayla ortadan kalkarken son bir defa küçük bir ayrılık yaşayacaklardı. Umut, “Bu ayrılıktan sonra her şey çok daha güzel olacak.” diye iç geçirdi. Beren ayrılırken Umut’un kulağına eğildi ve tekrar fısıldadı ”Döndüğünde sana küçük bir sürprizim olacak.”

Umut’un kendine bakan merak dolu bakışlarını yok sayarak dudaklarına küçük bir veda busesi kondurdu. Onu saran bakışlarla yolcu ederken içi yaramazlık yapan küçük çocuklar gibi neşeyle doluyordu.

Arabasına bindiğinde bir an önce işlerini bitirip geri dönme isteğiyle içi dolup taştı. Berenin eli karnına gitmiş, fark etmeden şefkatle karnını okşuyordu. Kurduğu hayaller ise gelecekte hayatlarının çok güzel olacağının habercisiydi. Dudaklarından ise öyle sözler döküldü ki gözleri mutluluktan dolarken, yüreği sevdiği adamın aşkıyla coşuyordu.

“Bebeğim, babaya güle güle diyerek gönderelim. Şimdi sadece dönüşünü beklemek kaldı.” Umut’un arabasının arkasından bakarken şimdiden onu özlemişti.

Loading...
0%