Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@ultraslan0109

 

Saat akşam on olmuştu ve ben evime daha yeni geldim. Çantamı ve elimdeki poşetleri yere fırlattım. Ayakkabılarımı da yine aynı şekilde fırlattım ve salona gidip kendimi koltuğa bıraktım.

 

Hiç bu kadar yorulduğum bir günümü daha hatırlamıyorum.

 

Bir kaç dakika o şekilde dinlendim ve telefonumdan gelen bildirim sesiyle oflayark cebimden telefonumu çıkardım. Ah yine bora.

 

Nerdesin?

 

 

Neden soruyorsun?

Nerdesin!

 

 

Evdee!

 

Bu saate kadar neden dışardaydın

 

 

 

bora abi sana hesap vermeyeceğim

 

Bana bir daha abi demeyeceksin

 

 

 

Bora abi sen benden 4 yaş büyüksün

 

 

Yani abimsin

Ben senin nişanlınım

Ve bir ay sonra kocan olacağım

O yüzden bana abi demeyi kes

 

 

Bora abi öyle bir şey olmayacak

Git bunu emir'e söyle

Ya da barana söyle

Yoksa ben mi söylerim

 

 

Sakın

 

 

Sakın abilerime tek kelime etmiyorsun

Güzel

o zaman bana abi demeyi kes

 

 

Peki bora

Evet konumuza dönelim

Neden bu saate kadar dışardaydın?

 

 

İşlerim vardı

Ne işi?

 

 

Sanane be adam|

 

 

Alış veriş yaptım

 

Saat ona kadar ne alış verişi

 

 

Alışverişten sonra bir arkadaşımla kahve içtik

Kim bu arkadaş?

 

 

Merak etme kız

 

 

Tanıyorsun zaten Hümayı

 

 

Sorgu sual bittiyse uyuyacağım

 

İyi peki git uyu

Ve bir daha asla eve geç gelme

Saat sekizden önce evde ol

 

 

Sekiz?

 

 

Ne sekizi be

 

 

Çok erken

Ne dediysem o akça

 

 

Seni abime söylersem görürsün gününü

Ne diyeceksin

Bora bana eve geç gelme dedi

Böyle mi diyeceksin

 

 

Senden nefret ediyirum bora

Peki bunu abilerin duyarsa

 

 

Abilerime beni söylersen kötü şeyler olur

Ne olur küçük hanım

 

 

O zaman gelince görürsün

Ah bu dik başlı halin...

Sana karşı daha fazla yükseliyorum

Bayılıyorum bu hallerine

 

 

Tamam kes

Sana daha fazla aşık oluyorum

 

 

Tamam bora kes artık

Baranla konuşayım da düğünü biraz erkene alalım

 

 

Hayır

 

 

Sakın öyle bir şey yapma

seni bir an önce karım yapmak istiyorum

 

 

Sen istiyorsun

 

 

Ama ben istemiyorum

 

 

Anla artık şunu

 

Böyle yaparak beni sinirlendiriyorsun

Ve sinirlenince nasıl biri olduğumu sen çok iyi biliyorsun

 

 

Sende benim sinirlenince nasıl biri olduğumu biliyorsun

Akça geçenlerde kafama vazo fırlattığını henüz abilerin bilmiyor

 

 

Of Tamam özür dilerim

 

 

Sakin ol

Özrünüz kabul edilmedi

Eğer bana beni sevdiğini söylersen seni affederim

 

 

Siktir

 

 

Yapmayacağım öyle bir şey

 

 

Git ne yapıyorsan yap

Bunu sen istedin küçük hanım

_____

Sohbetten çıktım ve telefonu diğer koltuğa fırlattım. Yine abilerime söyleyecek beni. Bu sefer bana nasıl bir ceza verecekler acaba? Ona, yani bora'ya karşı bir sevgim yada aşkım olmak zorundaymış.

Çünkü annem bana daha hamileyken cinsiyetimin kız olduğu öğrendiği gün bizim kaderimiz çizildi. Bunun sebebi ise sadece iki büyük ailenin ortaklık anlaşması. Ben bunu 17 yaşımda öğrendim ama o hep biliyormuş. 17 yaşıma kadar onunla çok iyi anlaşırdım ama onun bana farklı bir gözle baktığını ve kaderime çizilenleri öğrenince her şey değişti.

Şu an 21 yaşındayım ve bir kaç ay sonra beni onunla evlendirecekler. Bundan kaçısım yok. Malesef...

Yerimden kalktım ve banyaya gittim. Ilık suyun altına kendimi bıraktım. Biraz da olsa iyi geldi. Duş sırasında telefonum yüz kere falan çaldı. Büyük ihtimalle emir ya da baran arıyor.

Duştan çıktım ve bornozumu üzerime geçirip salona gittim. Telefonumu alıp arayanın emir mi yoksa baran mı olduğuna baktım. İkisi de değildi, boraydı.

Neden aradığını düşünürken tekrar telefon çaldı. Oflayark telefonu açtım

"Ne var?"

"Niye cevap vermiyorsun?"

"Duştaydım o yüzden duymadım. Sen neden aradın?"

"Seni abilerine söylemdim"

Çünkü bir şartı var

"Ne yapmamı bekliyorsun? Teşekkür falan mı edeyim?"

"Sen duştan mı çıktım demiştin"

Hayır hayır hayır

"Evet ama yarım saat önce falan çıktım."

"O zaman beş dakika önce aradığımda neden açmadın?"

Siktir

"Telefon mutfaktaydı duymadım"

"Öyle olsun küçük hanım"

"Söyleyecek başka bir şey yoksa kapatıyorum "

"Var güzelim-"

"Bana güzelim deme"

"Akça yeter artık kabullen şunu. Biz karı koca olacağız-"

"Olmayacağız! Öyle bir şey olmayacak! Duydun mu beni"

"Akça benim sabrımı sınama"

"Asıl sen benim sabrımı sınama bora abii"

Üstüne basa basa abi dedim.

"Bana abi deme demiştim sana."

"sen benim abimsin. Benden dört yaş büyüksün sen."

"Sana acımıştım ama hak etmiyorsun"

"Ne seni ne de bana acımanı istemiyorum. Ve o evlilik olmayacak."

"Olacak akça. Hiç bir şekilde bundan kaçışın yok. Artık bunu anla ve ona göre hareket et"

Dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Aldım yine başıma beleyı. Allah bilir sinirinden ne yapacak.

Neyse bundan sonra hiç bir şey umrumda değil. Ona sürekli "seninle evlenmeyeceğim" desemde aslında kaderinden kaçamayacağımı biliyordum. Sadece dik durmaya çalışıyorum. Güçlü görünmeye çalışıyorum. Ama hiç güçlü değilim.

Acaba dik durmayı kessem ve ona teslim olsam benim için daha iyi şeyler olur mu?

Hayır olmaz. O zaman beni oyuncağı yapar ve ben bunu istemiyorum. Böyle bir şey yapmasına asla izin vermeyeceğim. Ondan kurtulamayacağımı bilsem de kurtulmaya çalışacağım.

Oflaya puflaya odama gittim. Hızlıca üzerime pijamalarımı giyinip yatağıma girdim. Bir an önce uyumak istiyorum.

5-10 dakika sonra tam uykuya geçecekiken tekrar telefonum çaldı. Bu sefer abimin aradığına eminim.

Komodinin üzerindeki telefonumu alıp arayan kişiye baktım. Tam da tahmin ettiğim gibi, baran abim arıyordu.

"Efendim abi"

"Yarına bilet aldım izmir'e hemen geliyorsun"

"Niye?"

"Haftaya düğünün var çünkü"

"Ne!"

"Duydun beni"

"A-ama abi..."

"Akça itiraz etme gibi bir hakkın yok"

"A-abi ben istemiyorum ki"

"Sana istiyor musun diye sormadık zaten"

"Ben o adamı istemiyorum. Onu sevmiyorum-"

"Seveceksin akça! Zorundasın"

"O adamla evlenmek istemiyorum"

"Akça, kimse sana istiyor musun diye sormadı. Sadece bunu yapacaksın. Holding için ve ortaklık için yapacaksın. İstememe gibi bir şansın ise asla yok. Sadece boyun eğebilirsin"

"Sen nasıl bir abisin be? Hangi abi kardeşinin böyle bir ateşe atılmasına izin verir? Hangi abi buna göz yumar? Gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum. Ne sana ne de emir'e."

"Akça ne ateşinden bahsediyorsun? Ortada bir ateş yok. Sadece bir ortaklık var ve siz o ortaklığın temellerisiniz."

"Bu yaptığınız şeye gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum."

Bir şey demesini beklemden telefonu kapattım ve yatağın üzerine attım. Serbest kalmak için savaşan göz yaşlarım sonunda özgürlüğünü ilan etti. Göz yaşlarım ince ince akmaya başladı.

Bu durumdan kurtulmak istiyorum ama kurtulamayacağımı da çok iyi biliyorum. Artık kabullenmekten başka çarem yok gibi.

Keşke biri gelse beni bu durumdan çekip çıkarsa.

Ama nerdeee

bunlar sadece masallarda olur. Boş boş hayal kuruyorum sadece.

Ayağıya kalkıp dolaptan valizimi çıkardım. İçine bir kaç parça kıyafet koydum ve fermuarını çektim.

....

Kabus dolu olacağın adım kadra emin olduğum bir güne uyandım. Hiç istemeyerek de olsa yataktan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa doğru ilerlerken telefonum çaldı ve odama döndüm. Arayanın kim olduğuna baktığım zaman baran abim olduğunu gördüm. İstemeye istemeye telefonu açtım.

"Uyandın mı?"

"Yok uyuyorum. Hatta şu an rüyamda senle konuşuyorum"

"Of yine başlama"

"Ne istiyorsun"

"Uçaktan indiğin zaman cenk seni alacak. Haberin olsun dedim."

"Ben çocuk değilim. Kendim gelebilirim "

"Of akça uzatma ne dediysem o"

Ve yine telefonu yüzüme kapattı. Sızlana sızlana mutfağa gittim. Kahve makinesine kahve ve su ekleyip düğmesine bastım.

Bir kaç dakika sonra hazır olan kahvemi aldım ve balkona çıktım.

İstanbul'u seviyorum ve burdan gitmek istemiyorum. Ama yapacak bir şeyim de yok. Onların saçma ortaklık mevzuları yüzünden istemediğim bir adamla evlendiriliyorum. Onu istemediğimi herkes biliyor ama kimse bunu umursamıyor. Tek düşündükleri holdingin büyümesi. Beni ve isteklerimi neden kimse umursamıyor?

İstanbul'un manzarasına karşı belki de son kez kahve içiyorum.

Borayla evlendikten sonra belki sokağa bile çıkamam. Belki elimden telefonumu bile alacak. Belki de hiç kimseyle konuşmama görüşmeme izin vermeyecek. Bundan sonra nasıl olacak bilmiyorum ama asla iyi şeyler olmayacağına eminim.

Kahvemden son yudumumu da aldım ve içeri girdim. Kupamı tezgahın üzerine bıraktım. Odama geçip üzerimi değiştim. Uçağımın kalkmasına daha üç saat var ve benim halletmem gereken son bir işim var.

Madem bu eve, bu şehre bir daha gelemiyorum o zaman veda etmem gereken biri var.

Daha fazla vakit kaybetmeden evden çıktım ve yolun kenarında durup taksi beklemeye başladım. Evim caddenin ortasında olduğu için çok geçmeden taksi geldi ve bindim.

Hümanın evinin adresini verip telefonumu çıkardım. Hüma ile olan sohbetimize girdim.

 

 

Hüma müsait misin?

 

 

Neyse boş ver zaten yoldayım

Müsaitim canım

ben kahveleri yapıyorum o zaman

 

 

Bir şey lazım mı?

 

 

Gelirken alayım

Yok canımın içi sağol

_____

Sohbetten çıktım ve yolu izlemeye başladım ve bundan sonra olacakları.

Kırk dakika falan sonra gelmiştim. Taksinin ödemesini yaptım ve hüma'nın oturduğu apartmana girdim. Dairesinin ziline basmadan direk kapıyı açıldı ve hüma üzerime atlayıp sıkıca sarıldı.

"Kız dur boğuldum"

"Oyh, özlemişim seni"

"Daha dün beraberdik"

"Olsun özledim."

"Neyse yürü kapıda kaldık"

"Ay unuttum. Geç içeri"

Kapıdan bir adım geri çıktı ve geçmem için Aralık bıraktı. Beraber salona girdik ve oturduk

"Bir şeyler içer misin?"

"Hüma aslında çok fazla vaktim yok o yüzden direk konuya gireceğim" dedim ve kaşları çatıldı.

"Akça, bir şey mi oldu?"

"Hüma bilmediğin bazı şeyler var"

"Bilmediğim ne var?"

"Hüma ben İstanbul'dan gideceğim"

"E sen zaten her hafta İzmir'e gidip geliyorsun."

"Ama bu sefer bir daha gelmeyeceğim"

"N-nasıl gelmeyeceksin?" Dedi ve ardından gözleri dolmaya başladı.

"Bazı sebeplerden dolayı"

"Ne sebebi akça ne anlatıyorsun?"

"Hüma bilmediğin şeyler var"

"Neyi bilmiyorum akça? Anlat bileyim"

"Sana bunu söyleyemem"

"Akça ne saçmalıyorsun? Senin hakkında her şeyi biliyorum"

"Bilmiyorsun hüma"

"Akça?" Yüzünde hayalkırıklığı belirdi

"Hüma özür dilerim. Sana gerçekleri söylemedim."

"Akça bana hangi konuda yalan söyledin?"

"Hüma sana bunu söyleyemem ama bil ki ben de böyle olsun istemedim. Böyle olmaması için çok çabaladım. Ama olmadı, başaramadım. Çok özür dilerim. Bu şehri çok seviyorum ve bana senin gibi bir dost kazandırdı. Seninle geçirdiğim güzel günleri hiç bir zaman unutmayacağım. Her şey için teşekkür ederim."

"Buraya da bana veda etmek için falan mı geldi?"

"Hüma gerçekten çok özür dilerim. Bende bunu istemiyorum ama" dedim ve ardından yutkundum. Gözlerimi kapatıp bir kaç saniye öylece kaldım.

"Ama olmadı. Başaramadım."

"Akça ne anlatıyorsun? Anlamıyorum. Ne olduğunu bana doğru dürüst anlatsana"

"Anlatamam hüma. Yapamam."

"Ya sen benim sabrımla mı oynuyorsun?"

"Hüma artık gitmem gerek." Diyip ayaklandım. Hüma'da benimle aynı anda kalktı ve önüme geçti.

"Ne olduğunu anlatmadan hiç bir yere gidemezsin."

"Hüma lütfen."

Elinin tersiyle gözleri sildi.

"Anlat dedim. Anlatmadan hiç bir yere gidemezsin."

"Hüma bunu sana söylemeyi bende isterdim ama olmaz. Lütfen anla beni."

"Akça gelmiş, ben gidiyorum ve bir daha gelmeyeceğim diyorsun. Neden diye soruyorum, söylemiyorsun."

"Ailesel bir mevzu. Sadece bunu söyleyebilirim."

"Akça senin ailenle hiç bir sorunun yok. İki abin var ikiside melek gibi. Annen, çok şeker bir kadın. Baban, Allah her kese öyle bir baba versin diyeceğim sadece. Bora, çok mutlusunuz ve birbirinizi seviyorsunuz. Şimdi söyle bana böyle bir ailede ne gibi bir sorun olabilir?"

Hüma her şeyi böyle biliyor ama aslında gerçekler çok farklı.

Usulca başımı iki yana salladım. Ne demek istediğimi anlayınca gözünden bir damla yaş düştü.

"Hüma özür dilerim." Diyebildim sadece. Boğazındaki yumru daha fazla bir şey söylememe izin vermedi.

"Akça gözlerimle gördüm hepsini. Sana karşı olan hareketlerini. Hepsi çok iyi insanlar."

"Artık gitmem gerekiyor."

"A-akça bana bu konuda mı yalan söyledin? Yani ailen konusunda." Evet hüma çok saf ve tam anlamıyla salak. Daha yeni anlıyor.

"Asıl şu an yalan söylüyorsun. Başka bir sebepten dolayı gidiyorsun." Salak, valla çok salak.

"Yalan söylemiyorum."

"İyi peki ne gerçek varsa anlat. Benden sakladığın her şeyi anlat. Bana söylediğin yalanların doğrularını anlat. Hadi akça."

Tam cevap verecekiken telefonum çaldı. Cebimden telefonumu çıkartıp arayan kişiye baktım. Bora. Başka kim olabilir ki zaten.

"Aç, aç. Aç ya aç."

Bakışlarım bir anlığına hümaya kaydı. Kollarını göğsünün altında bağlamış bana bakıyordu. Bakışlarımı tekrar telefona çevirdim. Şu an yalan söylemediğimi ancak bu şekikde kanıtlayabilirim. Telefonu açıp hoparlöre aldım.

"Sevgilim nasılsın?" Dediği an öylece kaldım.

"Merak etme yanımda kimse yok sevgili taklidi yapmana gerek yok."

"Bebeğim sen iyi misin? Ne taklidi?"

"Sen beni takip mi ettiriyorsun?"

"Aşkım ciddi soruyorum iyi misin?"

"Bora bak bu takip ettirmelerin bazen sınırı aşıyor."

"Bebeğim sen içtin mi?"

"Bora pisliğin tekisin." Diyip telefonu yüzüne kapattım.

"Artık gidebilirsin."

"Ne?"

"Ya senin karşında çocuk mu var? Gelmiş burda bir şeyler zırvalıyorsun sonra sevgilin arıyor ve yalanın ortaya çıkıyor. Resmen benimle dalga geçiyorsun. 2 yıldır senin gibi bir arkadaşa sahip olmam sadece Zaman kaybıymış."

"Hüma yapma ama böyle"

"Ya şu düştüğün duruma bak. Defol git evimden." Bu sözleri gerçekten canımı yaktı. Dolu gözlerim artık dayanamadı ve ince ince akmaya başladı.

"Karşımda ağlama. Evimden çık git nerde ağlıyorsan ağla." Bu sözleri hüma söylüyor olamaz. O bunları söyleyecek biri değil.

Elimin tersiyle gözlerimi sildim.Hiç bir şey söylemeden evden çıktım. Sokakta bir süre o şekikde yürüdüm.

Bir süre sonra tekrar telefonum çaldı. Yine bora. En sonunda şu telefonu onun götüne sokucam bir daha arayamasın.

"Ne ya ne? İki dakikada bir arıyorsun."

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun? Demin o söylediklerin neydi?"

"Yapmaya çalıştığın şeyi engelledim."

"Sadece tak bir arkadaşım var-dı. Vardı. Onu da demin kaybettim."

"Araba geldi, bin ve direk hava alanına gidiyorsun."

Dediği anda yanımda siyah bir araç durdu. Telefonu kapatıp arabaya bindim.

"Evime götür beni."

"Efendim bora bey hava-"

"Evime dedim. Haydi."

"Peki efendim."

Aklımda sadece ağlayark sarılacağımız vardı. Böyle bir veda hayal etmemiştim oysa. Arkadaşlığımızı bitirmesi aklımın ucundan bile geçmemişti. Hem üzgün hem kırgınım. Bunu yapmasını beklemiyordum.

Bir süre sonra araba evin önünde durdu. Arabadan inerken şoförün telefonu çaldı ama hiç umursamadan arabadan indim ve evime girdim. İçerden valizimi aldım ve tekrar çıktım. Arabanın önüne gelince şoförün arabada olmadığını far ettim. Bakışlarımı etrafta gezdirirken arkadan biri ağzımı kapattı ve burnuma bir mendil dayadı. Sonra da etraf karardı ve gözlerim kapandı.

🩸

Evet ilk bölüm geldiiiii

Beğendiniz mi? Benim pek içime sinmedi açıkçası

Not:kitap hem Wattpad hem çizgi studio hem de kitapped den yayınlanıyor. Hesap isimlerimin hepsi aynı. Ultraslan0109

 

Loading...
0%