Yeni Üyelik
4.
Bölüm
@ultraslan0109

Bilincim yavaş yavaş kendine geldi. Gözlerimi açmaya çalıştığım zaman açamadım. Bir şey gözlerimi kapatıyordu. Hareket etmeye çalıştığımdaysa ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu fark ettim.

"Ne oluyor ya?"

"Uyandın demek"

"Siz kimsiniz? Benim neden ellerim ve ayaklarım bağlı? Neden gözlerim bağlı?"

"Konuşma"

"Ne? Siz kimsiniz be! Çözün şu ipleri."

"Kes sesini ve konuşma."

"Ya siz kimsiniz?"

"Kadın! Konuşma."

"Lan size kimsiniz diyorum."

"Bende kes sesini diyorum."

"Siz bora'nın adamlarısınız diğil mi?

"Kes sesini artık."

"Boranın adamı mısın?"

"Ya sabır."

"Kimsiniz diyorum. Duyuyor musunuz beni?"

"Kes sesini diyorum ben de."

"Bende size kimsiniz diyorum"

"Konuşmaya devam edersen hiç iyi şeyler olmaz."

​​​​​"ya size kimsiniz diyorum"

"Sana sus dedik"

"Ve gözlerimi neden bağladınız? Yüzünüzü görmemi istemiyorum musunuz?"

"Ya o çeneni kapa ya da ben kaptmasını bilirim"

"Tamam her şeyi geçtim ama beni neden kaçırdınız?"

Şakağında soğuk bir metal hissettim.

"P-peki tamam sustum. Sakin olun"

Şu an her ne kadar cesur ayaklarına yatsam da korkudan geberiyorum. Korkumu belli etmemek için yarım saattir bir şeyler saçmalıyorum.

"Son bir şey daha sorabilir miyim?"

"HAYIR!"

mübarek bu nasıl bir ses, kulağımı deldi.

"Tamam ya"

Bir kaç dakika sonra başımdaki adamlardan birinin telefonu çaldı.

"Buyrun efendim"

"..."

"Evet efendim hallettik"

"..."

"Tamam efendim hemen getiriyoruz"

Adam telefonu kapattı ardından ayaklarımdaki ipin çözüldüğünü hissettim.

"Ne oluyor?"

"Senden kurtuluyoruz"

"Peki ben sizden kurtuluyor muyum?

"Tch, hayır "

"Siz Boranın adamları mısınız?"

"Çok konuşuyorsun kadın"

Kesin Boranın adamı. Yine aynı şey.

"Bak o bora'ya söyle amacına asla ulaşamayacak."

"Sabır ver rabbim"

"Ha bi de-"

Şakağımda tekrar silah hissettiğim de sustum. Ardından ellerimi ve gözlerimide açtılar.

"Yürü"

Adamların biri arkamda, biri yanımda, biri de önümde ilerliyor ve tabi ben de onlarla. Bulunduğumuz yerden çıktığımızda buranın ormanın ortasında büyük bir depo olduğunu farkettim. Girişinde iki tane ve çevresinde de yine bir sürü adam olan büyük bir depo. Peki benim burda ne işim var? Kim bu adamlar? Benden ne istiyorlar? yoksa Bora'nın adamları mı?

Beni itekleyerek bir arabaya bindirdiler. Adamların ikisi öne biri de yanıma oturdu. Yanıma oturan adam belinden silahını çıkardı.

"Eğer yol boyunca o çeneni açarsan hiç iyi şeyler olmaz"

Beni korkutmaya çalışıyor. Beni öldürmeyeceğinden adım kadar eminim. Ama yaralama konusunda aynı şeyi söyleyemem.

Silaha bakarak başımla onayladım. Bir buçuk saat gibi bir sürenin sonunda kocaman bir villanın önünde durdu arababa. Ardından kapılar açıldı ve araba bahçeye girdi. Evin ve bahçenin her yerinde adamlar vardı. Şu an emin oluyorum ki beni kaçıran asla bora değil. Peki o zaman kim bu adamlar? Yine nerelere düştüm ben?

Adamlardan biri beni itekleyerek arka bahçeye doğru götürdü. Arka bahçe; duvarlarının yanında ağaçlar olan, ortasında kocaman bir havuz, havuzun önünde şezlonglar ve birde kamelya vardı. Kamelyaya oturttular beni.

"Otur burda"

"Zaten kaklıp bir gittiğim de yok."

Adamlar yanımdan ayrıldı. Etrafı incelemeye başladım. Baktığım her yerde kamera vardı. Bir kaç dakika bekledikten sonra adamlardan biri yanıma geldi

"Yürü"

"Emredersiniz"

Adam göz devirdi ve ilerledi bende peşinden gittim. Eve girdik ve üst kata çıktık. Bir sürü oda vardı. Adam kapıkardan birini çaldı ve içerden gür bir ses ona gelmesini söyledi. Adam içeri girdi

"Efendim kızı getirdim"

"Söyle içeri girsin"

"Peki efendim"

Adam tekrar çıktı ve bana döndü

"İçeri gir"

Kapıyı çalmadan direk içeri girdim. Oda biraz karanlıktı. Önümde bir masa vardı ve üzerinde biri oturuyordu. Dağınık siyah saçlı ve simsiyah gözlü biriydi. Baya iri bir cüsseye sahipti. Yüzünde pis bir sırıtma vardı ve bu beni ürkütüyor.

"Hoş geldin akça Karmen"

"S-sen kimsin"

"Tanıtayım kendimi, ben pars kızıl kurşun."

Tanıyor muyum? Hayır.

"Benden ne istiyorsun?"

"Bir şey istemiyorum."

"O zaman beni niye kaçırdın?"

"Bir süre misafirim olacaksın."

"Ne-neden?"

"Fazla bir şey bilmene gerek yok. Sadece burda kalacaksın bir süre."

"Sen iyi misin? 'bir süre misafirim olacaksın' ne demek be. Sen ne hakla beni kaçırıyorsun? Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"

Yaslandığı masadan doğruldu ve bana doğru yavaşça ilerledi. Bense geriledim.

"Küçük karmen, senin kim olduğunu çok iyi biliyorum. Ama sen belliki benim kim olduğumu bilmiyorsun." Dedi üzerime doğru gelirken.

"Eğer benim kim olduğumu bilseydin." Dediğinde sırtım kapıya değdi. Daha fazla gerileyemedim. Aramızda bir adımdan daha az kalınca durdu.

"Şu an korkudan bayılmış olurdun."

Sözleri de gözleri kadar ürkütücüydü.

"Beni burda zorla tutamazsın."

"Küçük karmen, sen fazla mı cesursun? Dikkat et başına bir şey gelir."

Son kısımda sözleri çok keskindi. Bi insanın sesi bile nasıl ürpertici olur?

"Dikkat etmessem ne olur? Öldürür müsün yoksa?"

"İnan bunu bilmek istemezsin. Ben de yapmak istemem. Ama eğer bu saçma dik başlılığın devam ederse buna mecbur kalırım." Dedi tehditkar bir ses tonuyla.

Şu an ne oluyor? Ben ne yaşıyorum? Bu adam beni neden kaçırdı? Benden ne istiyor? Bana zarar verir mi?

Beyninde bir sürü soru dolanırken en mantıklı olanını sordum.

"Beni neden kaçırdın?"

"Lazımsın bana."

"Ne-neye lazımım?"

Yüzünde pis bir sırıtma belirdi

"Titriyorsun." Dedi sesini biraz alçaltarak.

"Sen daha şimdiden korkmaya başladın. Ama daha başlamadık ki."

Neye başlıyor bu adam?

"Bana ne yapacaksın? Öldürecek misin?"

"Öldürmeyeceğim ama daha beter edeceğim." Dediğinde onu bulanık görmeye başladım. Gözlerim mi doldu?

"Ağlayacak mısın? Daha bir şey yapmadım bile."

Aramızdaki mesafeyi açtı

"Seninle çok güzel oyunlar oynayacağız kücük karmen"

🩸

Ve işte ikinci bölüm. Beğendiniz mi?

İlk bölümler biraz kısa olucak ama sonraki bölümler uzun olur.

Bi de oy verirseniz çok sevinirim.

Neyse ben sizi kocaman kocaman öpüyorum ve kaçıyorum.

 

Loading...
0%