Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@ultraslan0109

Medya: akça karmen

"n-nasıl yani?" Dedim titreyen sesimle.

Gerçekten de emir beni bu adama vermiş miydi? Bunu yapmış mıydı? Bu kadra mı benden nefret ediyordu?

"Yalan söylüyorsun. Emir böyle bir şey yapmaz "

"İster inan ister inanma. Bundan sonra burdasın."

"Peki bundan sonra ben burda ne yapacağım?"

"Evet gelelim şimdi o konuya. Oyun oynayacağız ."

Ya bu da geldiğimizden beri oyun diyip duruyor ortada da hiç bir şey yok.

Diyen iç sesim yine haklı.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ne oyunu? Çocuk muyuz biz?" Dedim bağırarak. Bağırmam hoşuna hiç gitmedi. Yerinden ayaklanıp tek eliyle boğazımı sıktı. Yüzüme yaklaşıp dişlerini sıkarak konuştu.

"Bana karşı bir daha sesini yükseltme demiştim sana. İki oldu, üçüncüsü de olursa hiç acımam." Dedi tıslayarak. Ardından boğazımı bırakıp bir adım geri çekildi. Tekrar öksürük krizine girdim.

Arkamdaki dolaplara yöneldi ve bir şeyler aldı. Bu sırada ben de nefesimi düzene soktum ve öksürüğümü durdurdum. Dolaptan her ne çıkardıysa masanın üzerine koydu ve bana döndü.

"Beş dakikan var. Ne alacaksan al sonra kaç ve saklan. Beş dakika sonra bu odadan çıkacağım ve seni arayacağım. Yarım saat içinde seni bulursam..." Dedi ve yüzüne ürkülesi bir sırıtma yerleştirdi.

"Bulursam işte asıl o zaman kork."

"Bulamazsan ne olacak?"

"Eğer bulamazsam bu günlük oyun bitecek."

"Sonra yarın yine aynısı mı olacak?"

"Başka oyunlar da oynayacağız tabi ki. Her gün aynı oyunu oynarsak sıkılırız. Diğil mi?"

"Neden böyle bir şey yapıyorsun?"

"Hoşuma gidiyor. İnsanlarla oyun oynamak, onların acı çektiğini izlemek, çaresiz kaldıklarını ve korktuklarını bilmek, bakışlarında ki çaresiz korkuyu görmek, bana yalvarmaları, köşeye sıkışınca verdikleri korkak tepkiler ve bakışlar hoşuma gidiyor." Dedi büyük bir sakinlik içinde.

"Sen delirmişsin."

"Süren başladı." Dedi aniden. Şaşkınlıkla ağzım açıldı.

"Ne ama daha-"

"Sürenden gidiyor." Dediği an hızla kalkıp masaya yöneldim.

Masada en fazla 50-60 cm olan bir sopa, hiç bir halta yaramayacağına emin olduğum kısa bir ip ve bir kaç anahtar. Muhtemelen buradaki odalardan bazılarının anahtarları.

Bunların hepsini aldım. Pars da beni seyrediyordu. Hızla odadan çıkacakken demin oturduğum sandalyeyi de aldım.

"Kuralları çiğneme."

Sence şu an kurallar kimin sikinde?Demeyi çok isterdim ama dersem saniyesinde beni öldüreceğini bildiğim için sustum.

"Neyse hadi al. Ama seni benim elimden bir sandalye kurtaramaz." Dedi alayla. Ama umursamadan hızla odadan çıktım. Kapıyı kapatıp sandalyeyi kapının kolunun tam altına koydum. Onu engellemez ama en azından biraz oyalar.

Kolidorda etrafa bakındım. Odalardan bazılarının kapısını açık bıraktım bazılarını Aralık bıraktım. Elimde üç anahtar vardı numaralarına göre bulup o odayı kilitledim. Yine bu da aklını karıştırmak için.

"Son bir dakika." Diye bir ses yükseldi. O odadan uzakta olmama rağmen gür sesini çok net bir şekilde duyabiliyorum.

Telaşla üç kapıyı da kilitleyip Bodrumun merdivenlerine koştum. Merdivenin altındaki boşluğa oturdum. Beni bulamayacağına o kadra eminim ki. Yani en azından yarım saat içinde bulamaz.

"Süren doldu." Diyen sesini tekrar duydum ardından bir tekme sesi ve büyük bir gürültü. Kapının yere devrildiğini anlayınca korkum kat ve kat arttı. Bu adam demin tek seferde kapıyı kırmış ve yere mi devirmişdi? Menteşeleri bile kırmış ve kapıyı devirmişdi. Hemde tek hamlede. Yok artık. Beni bulamayacağına olan inancım saniyeler içinde yerle bir oldu.

Başımı dikkatlice uzatıp baktım. Görünürde hiçbir şey yoktu. Adım sesleri geliyordu. Ama yaklaşıyor mu yoksa uzaklaşıyor mu emin değilim. Elimdeki sopayı daha sıkı kavradım. Bir odadan sesler gelmeye başladı. Bir şeyler yere devriliyordu.

Bazı odalar çok büyüktü ve odalarda büyük aletler vardı. Ne olduğunu anlamadığım bir sürü aletler vardı. Sadece aletler değil. Yine bir sürü kocaman kutular, variller ve ona benzer bir şeyler. Şu anda devrilen şeyler büyük ihtimalle o koliler.

Sonra kapının şiddetle kapanma sesi geldi. Adım sesleri sanki bana yaklaşıyor gibiydi. Sesler durdu. Kapının kolunun zorlanış sesi geldi. Ardından tekrar bir tekme ve kapının şiddetle açılmasının sesi.

"Küçük karmen sana iyi saklan demiştim." Dedi ve kahkaha sesi geldi.

"Buldum seni." Dedi ve şiddetli bir gürültüyle yere bir şeyler devrildi.

Oyununa gelmişti. Kilitlediğim odalardan birine girmiş ve kilitlediğim için orda olduğumu sanmıştı.

"Zeki kızmışsım Karmen." Dedi. Sesinde hafif bir sinir sezmiştim.

"Ama şunu unutma ki..." Dedi ve adım sesleri hızlandı ve yaklaşmaya başladı.

"Bu oyun benim oyunum. Her türlü kazanırım. Ben pars kızıl kurşunum, girdiğim her oyunu kazanırım. Ha eğer olur da kazanamzsam..." Dedi ve adım sesleri yavaşladı.

"Kazanamzsam o oyunu bozarım." Dedi ve sonra adım sesleri durdu

"Ama oyun daha yeni başladık. Bulacağım seni." Dedi hırslı ve öfkeli bir sesle.

Tekrar bi odanın kapısının kırılma sesi geldi. Sonra yine bir şeyler yere devrildi. Ardından bir kahkaha.

"Son bir kilitli oda var akça. Oyun kısa sürdü."

Beni bulduğunu sanıyor ama şu an asıl o benim oyunumda.

He aynen o senin oyunumda. Kendini kurtarmak için iyi ki bir çakallık yaptın. Aynen o senin oyununda.

İç sesim tüm keyfimi yerle bir edince umutsuzca başımı tekrar ileri uzatıp o tarafı kontrol ettim. Görünürde bir şey yoktu. Umarım bu böyle gider de beni bulamaz.

Adım sesleri uzaklaştı. Sonra yine aynısı. Şiddetli bir gürültü. Kapının sertçe duvara çarparak açılması. Ardından parsın içeriye girip bir şeyleri yere devirmesi. Kısa bir süre sessizlik oldu. Sanırım nerede olabileceğimi düşünüyor.

"Neredesin küçük karmen?"

Ebenin a- neyseee sakin olacağım

"Oyun zevkli olmaya başladı."

Niye böyle bir şey dedi ki? Kazanamadığı bir oyunun içinde. Zevk alması çok saçma.

"On beş dakika yedi saniyen kaldı ve hala seni bulamadım. Hoşuma gitti."

Valla piskopat. Hem girdiğim her oyunu kazanırım. Kazanamzsam oyunu bozarım diyor hem de beni bulamayınca hoşuma gitti diyor.

Bir kaç odadan daha yere bir şeylerin devrilme sesi geldi. Sonra kolidordan hızı adım sesleri. Adım sesleri yaklaşıyordu. Korkudan tirtir titremeye başladım. Ardından bir kapıyı daha açtı. Ses çok yakından geliyor. Kesinlikle kolidorun en başındaki odaya girdi ve yine aynı şeyler oldu. Sonra odanın kapısı şiddetle kapandı.

Adım sesleri tekrar yükseldi. Ama sesler yaklaşıyordu. Zaten demin kolidorun en başındaki odaya girmişti. Yani şu an bana doğru geliyor. Korkudan nefes alış verişim hızlanmıştı. Ses çıkarmamak için elimi ağzıma kapatıp Allah'a dua etmeye başladım. Adım sesleri tam dibimde durdu. Tam merdivenlerin başındayken durdu. Sonra ise merdivenleri yavaşça çıkmaya başladı.

"Köşeye sıkıştın Karmen." Dedi eğlenen bir sesle.

Burası yerin 2-3 kat altındaydı. Yani aşağı inmek için merdivenler bir kaç kere tur atıyor. Pars ise şu an en yukarda olduğumu düşünüyor sanırım. Orda olmadığımı gördüğü zaman şu an durduğum yer aklına hemen gelebilir. Ama odaların pek çoğuna baktı. Oralara bir daha gitmez. Şu an odalar daha güvenli.

Dikkatlice yerimden kalkıp kolidorun en sonuna sessizce gittim. Rast gele bir odaya girdim. Odayı görünce şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Burası diğer odalara hiç benzemiyor. Aletler, makineler, kutular ve o tür şeyler yok. Gayet temiz ve düzenli bir oda. Ama burda şaşırdığım şey odanın duvarlarında asılı olan yüzlerce resim ve odadaki yoğun kadın kokusu.

Resimlerin hepsi aynı kadına ait resimler. Kumral uzun ve düz saçları olan, renkli gözlü, zayıf ve baya güzel bir kadın. Fotoğrafların rengi solukdu. Bir kaç fotoğraf gözüme ilişti. Yaklaşıp yakından dikkatlice baktım. Kadının üzerinde beyaz uzun bir elbise var ve diğer fotoğrafların aksine kadın beyaz elbiseyle çekildiği bu fotoğraflarda gülümsemiyor, yüzü solgun ve gözleri şiş. Güzelliğinden eser kalmamış bir hali vardı.

Odaya biraz daha bakınınca başka eşyalarında olduğunu farkettim. Eski bir dolap vardı. Yaklaşıp dolabın bir kapağını açtım. İçinde bir sürü elbise vardı. Bu elbiseler fotoğraflarda kadının üzerinde olan elbiseler. Dolabın başka bir kapağına yöneldim. Orayı açtığım da ise sadece tek bir elbise vardı. Fotoğraflarda gördüğüm o beyaz elbise. Elbisenin pek çok yeri yırtılmış ve kirlenmişdi. Elimi elbiseye doğru uzatıp hafifçe dokundum. Bazı yerleri çamur olmuştu bazı yerleri kan.

Tekrar odanın içinde bakışlarımı gezdirdim. Bir tane komodin vardı. Üzerinde hiç bir şey yoktu. Yaklaşıp üst çekmecesini açtım. Çekmecede bir kaç şişe parfüm vardı ve hepsi aynıydı. Parfümler den birini alıp burnuma yaklaştırdım. Kokusu bu odadaki kadın kokusuyla aynıydı. Parfümü geri bıraktım.

Parfümlerin yanında bir kaç çift eldiven vardı. Önceden çok moda olan o eldivenlerden vardı. Elime alıp birine baktım. Siyah tül bir eldivendi. Geri bırakıp başka ne var diye baktım. Bir kaç fular vardı. Bunları resimlerde kadının üzerinde görmüştüm. Bunların hepsi o kadına ait fularlar. Fularların altında küçük garip bir anahtar da vardı. Elime alıp inceledim. Neyin anahtarı olduğunu anlayamadım. Anahtarı geri bıraktım. Çekmecede başka bir şey yoktu. Bu çekmeceyi kapatıp alttaki çekmeceyi açtım.

Çekmecede küçük bir bebek battaniyesi ve bir kaç tane bebek kıyafeti vardı. Ama hepsi eskiydi. Eski model şeylerdi.

Çekmeceyi kapatıp odada başka ne var diye baktım. Bir sandık vardı. Eski bir çeyiz sandığıydı. Baya yıpranmış, rengi solmuş büyük bir sandık. Yavaşça ona doğru yaklaştım. Kapağını açmaya çalışınca kilitli olduğunu farkettim. Sonra aklıma demin gördüğüm anahtar geldi. Sanırım sandığın anahtarıydı o.

Tekrar çekmeceye gidip anahtarı aldım. Gelip sandığın kapağının altındaki anahtar deliğine yerleştirdim. Yavaşça kilidi açtım. Kapağı yavaşça kaldırıp içine baktım. İçini gördüğüm an kapağı bırakıp hızla geri çekildim

"Hassiktir" diye bağırdım istemsizce. İçinde gördüklerim kanımı dondurmuştu. Titreyerek tekrar sandığa yaklaştım.

İçinde üzerinde kurumuş kan ola bir sürü bıçak, eskimiş ve yıpranmış ipler, üzeri kan olmuş uzun bir zincir, bir sürü çakmak ve büyük bir şey var ama üzeri örtü ile örtülmüştü. Sandığın içinde iğrenç bir koku vardı. Midemi bulandırıyordu.

Titreyerek elimi örtüye uzattım. Korkarak örtüyü yavaşça kaldırdım. Gördüğüm şeyle çığlık attım ve örtüyü o şeyin üzerine fırlattım. Bir kaç saniye gördüklerimi idrak etmeye çalıştım. İstemsizce göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Kalbim o kada hızlı atıyordu ki göğüs kafesimi delip çıkacak gibiydi. Sandıkta ki koku o şey yüzünden. Elimi kalbimin üzerine koyup gözlerimi kapattım sakin kalmaya çalışıyorum ama başaramıyordum.

Duyduğum sesle irkildim ve bakışlarımı kapıya çevirdim. Pars'ı tamamen unutmuştum. Kolidor dan hızlı adım sesleri geliyordu. Korkum ikiye katlandı. Ama şu an o kadar büyük bir şokun içindeydim ki yerimden kıpırdayamadım.

Bir kaç saniye içinde pars odanın kapısına geldi ve beni burda bu şekilde görünce sinirle bağırdı.

"Ne işin var senin bu odada?" Dedi ve iki adımda yanıma gelip kolumdan tutup beni dışarıya sürükleyerek götürdü ve öylece yere fırlattı. Ben ise sadece ağlıyordum. Başka hiç bir şey yapamıyordum.

Sinirle soluyarak yanıma eğildi ve kolumdan tutup beni bu sefer ayağıya kaldırdı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Diye yuzüme doğru kükredi.

"Ne hadle bu odaya girersin!? Ne hadle bu odayı karıştırırsın!?" Dedi bu sefer. Sinirden gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ben değil ağzımı açıp cevap vermek, şu an nefes bile zor alıyorum. Tekrar beni yere fırlattı ve sinirle bağırdı.

"Ayaz!" Dedi ardından hemen ayaz geldi. Elleri karnının üzerinde bağlı ve başı yine yere eğik bir şekildeydi.

"Götür şunu!"

"Hemen efendim." Dedi ve kolumdan tutup beni yerden kaldırdı ve hızla burdan çıkardı. Kendimi tamamen ayaza bırakmıştım. Gözyaşlarım benden bağımsız sel gibi akıyordu.

Ayaz beni aldığı odaya tekrar getirdi. Odanın ortasında kolumu bırakıp odadan çıktı. Kapıyı kapattı. Ardından kilit sesi geldi. Kapıyı üzerime kilitlemişti.

Yatağın üzerine oturdum. Orda gördüğüm şey aklımdan çıkmıyordu. Sandıkta ki kokunun sebebinin o şey olduğunu bilmek tüylerimi diken diken ediyordu. Bu adama piskopat derken sonuna kadar haklıymışım.

Örtüyü kaldırınca altında bir içecek soğutucu kutusu vardı ve ağzına kadar buz doluydu. Buzların üzerinde iki tane şeffaf poşet vardı. Poşetlerin ikisinden de ise o dehşet şey vardı. İki tane el vardı. Ciddi ciddi el vardı. Bileklerinden kesilmiş iki tane el. Tüm parmakları kesilmiş ve sonradan dikilmişti. Kanlar içinde iki el vardı.

🩸

GGÜÜÜMMM ben geldiimm. E nasıldı bölüm. Bence harikaydı 🤭

Bence bu bölüm bol bol yorumu ve oy hak ediyor.

Sizce o kadın kim?

O el kimin eli?

Bi de kitabı çizgi studio dan kaldırdım. Çünkü okunma almıyordu. Neyse ben sizi kocaman kocaman öpüyorum ve kaçıyorum. Hoşçakalınnn💌

Loading...
0%