Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. ~/•/~ bölüm

@ulukurt.maria

Photo/TUNÇ

 

Her yaşam, bir cinayettir.

(Günlerden Çarşamba, saat 17.54 Asil evden çıktı.)

Günlüğe yazdıklarından sonra siyah kadife kapaklı defteri komodindeki çekmeceye koyup yataktan doğruldu ve önce odadan sonrada evden çıktı. Soğuk hava yüzünü buz küpüne çevirirken apartmanın kapısını aralar ve omuz hizasındaki saçlarına şapkayı geçirip sokaklarda ilerlemeye başladı.

Bir saatin sonunda istediği yeri bulmanın keyfi ile dudaklarında hafif bir gülümseme belirirken ilerlemeye devam etti.

Burnuna gelen ağır kokuyla yüzü buruşan asil, etrafa göz attı. Gördüklerinin memnuniyetle boş arazide ilerlemeye başladı. Yanındaki tunç'a hitaben konuşmaya başladı

"Burası."

Tunç etrafa göz gezdirdikten sonra durdu ve Asil'in de durmasını izledi

"Bilmiyorum patron.. Burası başımıza iş açacak gibi. Gelin vazgeçelim."

Asil arkasında kalan korumaya döner ve tam karşısına geçerek derin bir nefes alır.

"Anlamıyorsun değil mi?"

"Babanız kötü bir adamdı, yaptığı işlere hiçbir zaman sizi karıştırmadı. Şimdi neden sizi bu işlerin merkezine yerleştiriyor anlam veremiyorum."

Asil boş arazideki yıkıntı eve baktı, babasının uyuşturucuları sakladığı o yıkıntı ev. Babasının da ölmeden önceki son arzusunu yerine getirmek için buradaydı. eve doğru ilerledi, biliyordu Tunç arasındaydı..

"Ben babam değilim, siz demeyi bırak."

Tunç cevap vermeyerek sessizce asili takip eder. Asil yıkıntı kapıyı iterek açtı. Tunç Asil'in kolunu tutarak onu durdurdu.

"Bekle. Ben önden gideyim"

Asil sessizce onu onayladı.

Yavaş adımlarla kırılmak üzere gibi duran tahta basamaklarda yukarıya doğru ilerlediler. Üst katta sadece iki oda vardı asil ilk odaya göz atıp arkasına döndü

"Ben bu odaya bakarım, ileridekini sen hallet."

Tunçtan cevap beklemeden tekrar odaya girip etrafa bakarken hiç eşya olmamasina şaşırmıştı. Oda da mektuba dair bir kaç ipucu ararken duvarları kontrol ediyor yerdeki küf tutmus parkeleri aralıyordu. En sonunda parkenin altındaki cikintidan bir kağıt parçasına gözleri takılınca gulumsemeden edemedi.

Tunç un duyması için sesini hafif yükselterek keyifle konuştu

"Buldum! Koş koruma, korktuğun şey burada."

Asil'in gülerek konuşmasıyla tunç onun deli olduğunu düşünerek diğer oda'dan çıkıp Asil'in yanına hızlı adımlarla ulaştı.

Tunç kapıdan girdiğinde asil çoktan yıpranmış mektubun yırtılmamasına özen göstererek açmıştı.

Güzel kızım,

Annen hep seni "güzel kızım" diyerek severdi. O zamanlar anlamazdım nedenini. Şimdi düşünüyorum da bahsettiği ruhun değil bedenindi. Sen annene değil, bana benziyorsun güzel kızım..

Malları, eski dostum Çağlar Atayurt'a teslim et.

Mallar giriş kapısında.. biliyorum sana babalık edemedim belki, ama seni hep sevdiğimi biliyorsun. Korumam tunç ben öldükten sonra sana çalışacak.

Hoşçakal asil'im..

Murat ulukurt

"Çağlar atayurt..." Dedi asil tekrarlayarak. Tunç sessizliğini bozarak

"Kim bu adam?" Diyince asil tunç'a dönerek anlamaz gözlerle baktı

"Koruması olan sendin, götle don gibiydiniz. Kim olduğunu bilmiyor musun?"

Tunç düşününce asil'e hak verdi ama bu isimde birini hatırlamıyordu.

"Bilmiyorum asil, bu ismi hiç duymadım ama belki görünce tanırım."

Asil bıkkınlık la önüne dönerek mektubu birdaha okudu ve katlayarak cebine atarken ayağa kalktı.

Tunç onu izlerken dayanamayarak "şimdi ne yapacaksın?" Diye sorunca asil cebindeki sigarayı çıkartarak dudaklarına yerleştirdi,

"Çakmak?" Tunç kızgınlıkla asil'e ve dudaklarındaki sigaraya bir süre baktı.

"Sigarayı taşıyorsun ama çakmağın yok öyle mi?"

Asil adımlarını atarken "düşürdüm" dedi sakince.

Tunç cebinden çıkardığı çakmağı asili durdurup dudaklarına yaklaştırarak sigarasını yaktıktan sonra kendi de sigarasını çıkartarak alevlendirdi.

"Malları çağlar denen tanımadığım bir adama vermeyeceğim "

Tunç Asil'in söylediklerine anlam veremezken yıkıntı kapıya yaklaştıklarında susmayı seçerek uyuşturucuları bulmak için kapıyı aramaya başladı.

Asil bir yandan korumasını izlerken bir yandan da merdivenlere sırtını yaslamakla meskuldu.

(...)

Arabada sessizlik hakimdi. Tunç tedirgin, asil ise zihnindeki planları tartiyordu.

"Tunç?"

Tunç asil'e bir bakış attıktan sonra yola dönerek konuştu.

"Efendim patron?"

Bir süre sessizce düşünen asil fikirlerini tuncla paylaşmak istediğinde karar kılarak arka koltuktaki mallara bakarak konuşmaya başladı

"Sence onları o adama vermeli miyim?"

"Babamın son arzusunu yerine getireceğim diyen sendin"

Asil tunçun bazen resmi, bazen sokak ağzıyla konuşmasına alışmaya çalışırken,

Tunç arabayı kenara çekmiş asil'e bütün dikkatini vererek dinlemeye başladı

"Malları çağlar denen adama verdikten sonra bir karşılık alacak miyiz?"

Tunç anlamayarak,

"Ne gibi?

Diye sorunca asil güldü tunçun ciddi ciddi bunu sorduğunu görünce kaşlarını çatarak

"Ciddi olamazsın.. para diyorum..bir karşılık alacak mıyız? Yoksa babam önceden ondan malların karşılığını aldı mı? Bu konu hakkında bilgin olup olmadigini soruyorum aptal."

Tunç, Asil'in ona aptal demesiyle bozulsa da belli etmemeye çaba gösterdi

"Daha önce o isimde birini duymadım, malları hep babanız kendisi bizzat alım, satım yapardı.. çağlar atayurt a daha önce hiç satım yapmadık. Biliyorsunuz ben babanızın kişisel koruması olduğum için onun yanından bir an bile ayrılmam yasaktı."

Asil dikkatlice onu dinledikten sonra başını ağır ağır sallayıp başını cam'a çevirerek sessizce konuştu

"Yola devam et."

Yola devam eden tunç, Asil'in bu düzensiz ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan hallerinden ürküyor olmasına rağmen hastalığından dolayı olduğunu düşünerek ne diyorsa sorgulamiyordu. Bazen çok sınırlı olurken bir anda şaka yapabiliyor, bazen ise bir robottan farksizken bazen küçük bir kız çocuğu olabiliyordu. Bunları murat patronundan öğrenen tunç, asil'e karşı temkinliydi. Ne zaman kişilik değiştireceğini bilemiyordu. Eftalya'yla hala tanışmamıştı, Asil'in sadece iki kişiliği olması korkularını biraz dindirirken, babasının eftalya hakkında söyledikleri içine su serpiyordu. Eftalya saf iyilik iken, asil saf kötüydü. Asil 6 yaşındayken benliği ikiye bölünmüşdü. her insanın içinde iyilik kötülük vardı ama her insan ya iyiliği seçer iyi bir insan olur, yada kötülüğü seçer kötü adam olurdu. İki kişilikte gercek benliği olduğu için alter yoktu, alter olmadığı içinde doktorlar buna bir çare bulamıyordu. Asili yok etmeye çalışsalar eftalya ölürdü, eftalya ölürsede asil. O yüzden 6 yaşından beri Asil'in hayatındaki herkes onu kabul edecekse, hem eftalya'yla hem asille kabul etmek zorundaydı.

 

"Ne düşünüyorsun?" Diyen asil'in şüpheci tavrı tunçun tedirgin olmasına sebep olmuştu. Aklına gelen soruyu sormak istiyor ama alacağı tepki onu korkutuyordu.

"Hiç. Hiçbir şey." Asil dikkatle korumasını izlerken tekrar onu teşvik etti.

"Söyle." Diyerek tunç'a baskı yapınca dayanamayarak konuşmuştu tunç.

"Biliyorsunuz, sizinle bugün tanıştık patron. Eftalya'yla ne zaman tanisacagimi merak ediyordum sadece." Diyerek sonunda içindeki sıkıntıdan kurtulan tunç aslında kişiliklerin ne kadar zaman aralıklarla değişiyor demek istemişti ama korkusu ağır basınca daha başka bir yol kullanmıştı.

"O piç ne zaman ortaya çıkar bilmiyorum. Belirli bir zamanı yok." memnuniyetsizlikle konuşurken görüşüne ev girince rahat bir nefes verdi.

Asil eftalya'dan nefret ediyordu, sebep olarakta onun iyilik meleği olmasını öne sürerek, kendince onu sevmemek için bir bahene bulmuştu.

Tunç yerinde rahatsizca kipirdanarak sinirlenmesini önlemek için, konuyu kapatarak arabayı tekrar çalıştırarak sesini kesti.

(...)

"Malları evin altındaki depoya yerleştirdim patron."

Asil kahvesini yudumlarken, tunçun söylediklerine kısaca kafasını salladı ve kahveyi masaya bıraktı.

"Gel." Asil hep kısa konuşur, kimseyle yakın ilişkiler kurmamaya dikkat ederdi.

Tunç, patronun gösterdiği koltuğa oturdu.

Asil gözleriyle evi taradiktan sonra göz hapsine bir çalışan girmeyince, hafif sesini yükselterek tek adını bildiği çalışana seslendi

"Özge!" Ozgeye seslendikten sonra soğuk soğuk terleyen tuncla göz göze gelince, sinirlenmeden edemedi. Neden bu kadar korkuyordu? Hem eskiden babasının koruması olduğu için, hemde artık her kafasını çevirdiği de onu gorecegi için onu korkutmamak için o kadar da acımasız davranmıyordu ona. Derdi neydi bunun!?

"Buyrun efendim? Bir isteğiniz mi var eftalya hanım..?" Eftalya sanilinca sinirden kızaran asili fark eden Özge diline lanet ederek başını öne eğdi.

"Özür dilerim efendim ben si-" konuşmasına müsade etmeden kendini sakinlestirerek sakince konuştu.

"Tunç içinde bir kahve getir," biraz düşündükten sonra "şekerli olsun." Dedi asil. Tuncla arasını iyi tutmalıydı.

Tunç şaşırarak asil'e bakarken, kahvesini nasıl içtiğini nerden bildiğini merak etti.

Sarı saçlarıyla salınarak salona giren Özge, tunç'un kahvesine gereğinden fazla ozenmisti. Asil bu durumdan iskillense de ses etmedi.

"Buyrun, tunç bey.." ozgenin cilveli sesi Asil'in kulaklarını tirmalarken, yüzünü buruşturup kahvesindeki son yudumuda içti.

Tunç hiç birseyin farkında olmadan karşısındaki gülümseyen kıza hafif baş selamiyla teşekkür ettikten sonra asil'e dönerek konuşmasını dinlemeye başladı.

"Bugün, çağlar atayurt'la görüşeceğiz."

Asil'in söyledikleri tunç'u şaşkına uğrattı.

"Malları ona vermeyeceğim demiştin..?"

"Yüklü bir miktar almazsam, zaten vermeyeceğim." Diyerek Gülen Asil'in tek derdi paraydi, babası öldükten sonra pek bir mal varlığı bırakmamıştı geride. Mallar yüksek doz olduğu için bu mallarla büyük bir vurgun yapıp, yurtdışına gitmekti planı. Şimdilik bu planı gizli tutacak, tunç'a söylemekten kaçınacaktı.

Merdivenlerden aşağı doğru koşuşturan mert 6 yaşında olmasina rağmen fazla hızlı koşuyordu. Tunç merakla bu küçük çocuğun kim olduğunu düşünürken, asil oğlunun düşmesinden endişe ederek çatılan kaşlarıyla ayağa fırladı.

Asil ayağa kalktığında, mert çoktan merdivenleri inmiş annesine doğru ilerliyordu.

Mert'in sevinçle asil'e sarılması tunçu şaşırtmıştı.

Asil oğlunu kucağına aldı. Gülerek saçlarını karıştırdı, "neden koşturuyorsun? Düşecektin!"

Mert, Asil'in dudaklarını okuyarak dediklerini dinledikten sonra tebessümle başını annesinin dizlerine yaslayarak, kanepeye yayıldı gözlerini kapatarak.

"Bu küçük Bey kim efendim?" Tunç'un şirin sorusuna, asil her zamanki ciddi ifadesini takinarak,

"Oğlum." Derken tunç buz kesmişti. Asil konusmaya devam etti, "üç yıl önce, arabamla annesine çarptım. Kadının tek çocuğuydu, evsizlermis. Yurda götüreceklerdi, ağlayarak işaret diliyle ben yurda gitmem diyerek ayağıma yapıştı."

Tunç Asil'in merhameti karşısında hayranlıkla onu izlerken, "sizde onu evlat edindiniz.." dedi tebessümle.

"Hayır, onu evlat falan edinmedim çekip gittim ordan. Aptal eftalya, ertesi gün ortaya çıkıp onu evlat edindi." Asil'in soyledikleriyle sinirlenen tunç "çok umursamazsın! Daha uyumamıştır bile ya seni duyuyorsa" diye fısıldadı. Çocuğun bir anda nasıl uykuya daldigini düşündü eğer uyumasaydi Asil'in soylediklerini duyarak eminim ağlardı.

"Sakin ol ve birdaha sakın bana sesini yükseltme!" Asil'in sert çıkışıyla tunç yine korkarak yerine sindi. "İşitme engelli seni duyamaz," ifadesi biraz yumusarken devam etti "ama ayık ol ağız okuyabiliyor" dedi gülerek.

Tunç Asil'in yumusamasiyla rahatlayarak kahvesini içmeye devam etti.

 

 

Eveett Allah'ım ilk kitabim COK HEYCANLİYİM KSXKDKFKGK

 

ASİLİ İLK BASTA ERKEK SANANLAR??

 

tunçu sevdiniz mi?

 

Bölümler haftada iki gün gelir diye düşünüyorum...

Loading...
0%