@umrandemir99
|
vote ve yorumlarda buluşalım olur mu fikirlerinizi çok merak ediyorum. şimdiden tişikkirler tişikkirler :) Hayat o kadar tuhaf ki. Yapmam dediği ne varsa paşa paşa yaptırıyordu insana. Şaşıp kalıyorsun sonra . Aslalar la, imkansızlarla kurulan cümleleri yaparken buluyordu kendini o büyük büyük sözleri kendi söylememiş gibi. Halbuki benim hayatımın ilk imkansızı da değildi ki yapmam dediğimi yaptığım şeyler. Ben imkansız dediği adamla evlenmiş kadınım. Bir yerde okumuştum ve duygularımı bu kadar iyi anlatan başka bir yazı olmadığına karar vermiştim. şöyle demişti şair ''Sağıma baktığımda orda olmayışını affettim. Gecenin bir yarısı sana gelmek isteyip de suratıma kapattığın kapıları çalamayışımı da affettim .Beni içeri almadığın kalbini de affettim. Sonsuz şefkatime karşı olan tüm vicdansızlığını da affettim. Sensiz olmaz dediğim gecelerin sabahına olmayışlarını da affettim. Sensiz olmaz ama oluyormuş. Hayat devam ediyormuş ama içinde hep bir şeyler eksik devam ediyormuş. Teşekkürler bunu bana sancılı bir şekilde öğrettiğin için. Affetmesem ölürdüm kahrından ama affettim. '' Aklına bile gelmediğimi bilerek yaşadım ben onca ay. Geçen zamanın ve gelmeyen senin kalbime yaptıklarını çocuklarımla tamir ermeye çalışırken onların baba eksikliğini ne kadar hissettirmemeye çalışsam da başaramadım farkındaydım. Ben asla bir baba olamazdım. Sokakta oynarken ya da okulda ''Baba'' kelimesini duydukları her yerde, her atışına ömrümü vereceğim o kalpleri kırılıyordu ve ben bunu tamir edemiyordum. Bu nedenle burada yoluma gurur benim neyime diyerek devam ediyorum. Merih çocuklarla tanışmayı kabul etmişti. dediğim gibi Merih sorumluluk sahibi bir adamdı ama benim çocuklarımın onların sorumluluğunu alacak birinden ziyade onları çok sevecek bir babaya ve onların gözünde ki mükemmel kalıbında onlara idol olacak bir babaya ihtiyaçları vardı. Eğer çocuklarım hayal kırıklığına uğrarsa ve üzülürse onu benim elimden kimse alamazdı. Şimdi sadece çocuklara babalarını geldiğini onlarla tanışmak istediğini söylemek kalmıştı. Çok korkuyordum hayal kırıklığına uğramalarından. Ama bu ihtimali de göze alarak bunu yapmak zorundaydım zira çocuklarıma bu kötülüğü yapamazdım. Çocukları okuldan almış bir AVM'nin restoranına getirmiştim. Merih'le konuşmuştum. Avm de olacaktı o da . Çocukların tepkisine göre yanımıza çağıracaktım. -Çocuklar ben sizinle bi şey konuşmak istiyorum. - Ay ayniş yabi ki tonuşanilirşin, biş şeni hep dinleriş ki. Konuya hemen dahil olan küçük prensesimi yakışıklı oğlum desteklemişti. -Eyet aynişim ben en şok şenin tonuşmanı şeviyorum ki. - Ben de en çok sizinle konuşmayı seviyorum biliyor musunuz ? Ama sizinle konuşmak ve tanışmak için can atan biri daha var . Sizi en az benim kadar önemseyecek biri. Tanışmak ister misiniz ? - Ay anniş o dediyine ben hiç iyanamoyoyum. Timşe şenin dibi olamaş. Anasının kızı be diye çığırmak gelse de içimden dışımdan sadece en güzel gülümsememi gönderdim ömrüm kızıma. -Ama bu kişi ile sizde çok tanışmak istiyorsunuz. Çoook uzak yollardan geldi ve sizin varlığınızı öğrenince sizinle tanışmak istedi. Kim olduğunu merak ediyor musunuz ? -Ay ayniş çatlatıysın adamı yabi ki meyak ediyoyuz. nE? Çatlatırsın adamı mı? Belli ki televizyon ve tablete uzun süre ara vermemiz gerekecek canım çocuklarım. -Aşkım annem biraz daha dikkat ediyoruz değil mi konuşurken. -Ayy ayniş yalla aşımdan taçtı. Şimdi yiycem tatlış konuşan dillerini ama bu tabiki onu daha sonra uyarmayacağım anlamınada gelmiyordu. Konuşmaya başladım ve göz temasımı hissettiklerini anlayabilmek ardına hiç kesmedim ikisindende. -Bunu sonra tekrar konuşacağız bi tanem. Şimdi konumuza dönelim. Babanız Türkiye gelmiş. Ve sizinle tanışmak istiyor. Tek seferde söyleyip kurtulmuştum. İkisi de durmuş bana bakıyorlardı. Sanki ne diyeceklerini bilmiyorlardı. Daha sonra sanki destek almak ister gibi birbirlerine çevirmişlerdi. İlk konuşan Alparslan olmuştu. -Ayniş benim yaliba tarnım ayırdı. Heyecanlanmıştı benim yakışıklı oğlum. Annesi gibi heyecanlanınca karnı ağırır dı çünkü. -Heyecanlandığın için olabilir mi bi tanem? Gözlerinin minik minik kırpıştırarak bana bakarken cevapladı beni. -Yaliba. Hala konuşmayan benim duygusal prensesim di. - Heyecanlanman gayet doğal bi tanem. Ama şunu unutmayın ki ben sizin istemediğiniz hiç bir şeyi yapmam. Sizin bana ne yapmak istediğinizi söylemeniz yeterli anlaştık mı ? - Ömrüm sen bir şey söylemek ister misin annem? - Ayniş şen demiştin ya şişi benim tadar şever yiye. - Evet annem dedim çünkü en az benim kadar sever sizi . Sizinle tanışmak için çok heyecanlı. Gözlerime Çipil Çipil baktıktan sonra - O şaman üşülmeşin bari şanışabilyiz. Yimi Aypayslan ? Alparslan ikimize baktıktan sonra: - E iştiyoşun yadem şanılabilirz. Ömür heyecanlı bir gülümseme ile ellerini çırparak Alparslan'a sarıldı. Onunla aynı şeyleri istemesi Ömür'e güven veriyordu. -O zaman ben şimdi çağırıyorum gelsin olur mu ? İkisi aynı anda: -Simdi mi -İstemezseniz şimdi gelmez. Siz ne zaman isterseniz o zaman gelir. İster misiniz şimdi gelmesini? Bir süre tekrar bana bakıp birbirlerine döndüler. Gözleri ile anlaştıktan sonra bana bakarak aynı anda cevap verdiler. -Delsin bari sok istiyosa tırmayalım. Aynı babalarında ki mütevazilik (?) canlarım benim ya. -Tamam o zaman arıyorum ben şimdi. Çocukların yanından uzaklaşarak ama göz hapsimden de ayırmayarak Merih'i aradım. Uzun uzun çalmasına rağmen telefon açılmamıştı. Sanki tarih tekerrür ediyor gibi hissetsem de hemen panik yapmak istememiştim. ''Sakin ol, sakin ol, sakin ol. panik yapacağın bir şey yok tekrar deneyelim.'' diyerek her ne kadar kendimi telkin etmek istesem de o kapının önünde ki terk edilmişlik hissini yaşamama engel olamıyordum. Tekrar aradım uzun uzun çaldırdım tekrar fakat değişen bir sonuç olmadı. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Kendimi geçmiştim artık ama çocuklara nasıl açıklayacaktım. Ben bu zamana kadar onlara hiç yalan söylememiştim. Ve biliyordum ki ben onlara babalarını söylediğim andan itibaren babalarıyla yapacakları şeyler hakkında hayal kurmaya başlamışlardı. Yavaş yavaş yanlarına yürümeye başladığımda masanın altında heyecandan ayaklarını salladıklarını ve ellerini birbirlerine sürdüklerini gördüm. yanlarına vardığımda beklemeye dayanamayan prensesim atılmıştı söze; -E ayniş deliyor mu? Diye heyecanla söylendi benim prensesim. Çok dikkatli bir şekilde ağzımdan çıkacak olan cevabı bekliyordular. Derin bir nefes çektim içime. -Canlarım babanız çok istiyordu bu gün sizinle tanışmayı ama erteleyemeyeceği bir işi çıkmış o yüzden gelememiş ama dedi ki en kısa zaman da gelip tanışacağım çocuklarımla, sakın üzülmesinler dedi. Hemen yüzleri düşmüştü. Haklılardı da, çok heyecanlandırmıştım onları, yıllardır bu anı bekliyorlardı. -Oşun aytık buyda ama dörebiliris onu. Di mi anniş ? Koca yürekli oğlum aslında kardeşini teselli ediyordu burada, üzülme demeye çalışıyordu ona. -Tabii ki oğlum göreceksiniz. İnanın çok istiyor sizi görmeyi, ben size hiç yalan söyledi mi ? İkisi birlikte yanıtlamıştı sorumu. -Hayıy. Kararlılık ve kendinden emin bir şekilde devam ettim cümleme. -Yine söylemiyorum. Babanızı göreceksiniz söz veriyorum. İkisini de yüzüme kondurduğum kocaman tebessümle kucaklamıştım. Artık ne olursa olacaktı. Çocukları tek başıma yapmamıştım ve ne kadar çabalarsam çabalayayım onlar için bir baba olamazdım. Kimsenin hayatına sığamamıştım ben, kimsenin. hep bir fazlalık hissetmiştim kendimi, var olmak için çok çabalamıştım hep. nitekim görüldüğü üzere yine yapayalnızdım. Ama bunu çocuklarıma yapmalarına izin vermeyecektim. Kimseye ne kendilerini kanıtlamak için ne de sevdirmek için çabalamak zorunda kalmayacaktılar. Çocuklarım benim kaderimi yaşamayacaktılar. Hem neden yapmıştı ki bunu bana ? Bana da değil aslında çocuklarıma bunu neden yapmıştı? İstemişti ,tanımak istiyorum demişti. Hesaplaşmayı sonraya bırakarak çocuklarla eve dönmeye karar verdim. -Hadi bakalım doyduysak eve gidelim olur mu? -Oluy ayniş şaten iştamız da taştı. şok olmuş bir şekilde Alparslan 'a bakıyordum. Çok çabuk büyüdüler çooook. Çocuklarla birlikte otoparka inmiş arabaya doğru giderken gördüğüm kişiyle birlikte adımlarım kesilmişti. Tahmin alalım sizce kimi gördü? Okuyan herkese tişikkirlir. |
0% |