Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@umrandemir99


Kelimeler de kurşun olabilir bazen.....


Çok uzun zaman olmuştu onu görmeyeli. En son beni suçladığı ve ona kendimi anlatmaya çabaladığım gün karşılaşmıştık. Hakan bey vardı karşımda elini tuttuğu bir hanımefendi ile birlikte. Abi demek gelmiyordu artık içimden. Kabul ediyorum onu suçlayamazdım ancak onu kendi abim yerime koyduktan sonra beni hiç tanımamış gibi tavır göstermesi çok kırmıştı beni, hele ki kocaman karnımla birlikte hayatta yalnız kalmışken. Zaten sonrasında da yeğenleri olacağını bilmesine rağmen ne çocukları görmek istemişti ne de bir kere olsun bir şeye ihtiyacın var mı diye bana sormuştu. Aramızda ki sessizliği o bozmuştu. Yüzünde gerçek olduğunu bildiğim tebessüm ve aynı zamanda da şaşkınlıkla konuşmuştu.

-Afra, çok şaşırdım ve sevindim nasılsın?

Sahte bir gülüş yerleştirmiştim yüzüme. Bu kadar yıl sonra nasılsın diye sorması çok absürt kaçmıştı.

-Gördüğünüz gibiyim Hakan bey, siz nasılsınız?

Yüzünde ki tebessüm solmuştu.

-Bey mi , gerçekten mi?

Ben cevap vermeden yanında ki hanımefendi tatlı bir şekilde bakarak söze girmişti.

-Hakan bizi tanıştırmayacak mısın sevgilim ?

Hakan bey hemen ilgisini hanımefendiye vermişti. Eliyle beni göstererek devam etti:

-Tabii ki hayatım, Afra...

Biraz duraksamıştı , belli ki nasıl devam edeceğini bilememişti. Yardımcı oldum ben de hemen.

-Eski bir aile dostu diyebiliriz.

Yüzüme biraz baktıktan sonra sevgilisine döndü.

-Evet aile dostu. Merve sevgilim.

Kız çok tatlıydı, yüzünde ki sevimli tebessümle birlikte elini uzattı tokalaşmak için.

Çok bekletmeden uzattım bende elimi.

-Memnun oldum.

Gözü çocuklara dalmıştı.

-Maaşallah ne kadar tatlılar senin çocukların mı?

Onun tebessümü bana geçmişti şimdi.

-Evet, Kızım Ömür ve oğlum Alparslan.

Tabii ki benim çok bilmişler yerinde duramadı ve ikisi birlikte uzattılar ellerini aynı anda söze girdiler.

-Meymun oldut bişde.

Merve yüzünde ki kocaman gülümsemesi ile çocuklarla aynı boya inerek onlarla tokalaşmıştı.

Hakan beyin ilgisi de çocuklara kaymıştı. Pür dikkat onlara bakıyordu. Bu ilgisinin beni şaşırttı açıkçası çünkü varlıklarını bilmelerine rağmen ne annesi ne de kendisi bir kere bile çocukları sormamışlardı. Gerçi onlar benim ikizlere gebe olduğumu da doğal olarak bilmiyorlardı.

O da sevgilisi gibi çocuklarla aynı boya inerek onlarla konuşmak istediğini belli etti. Elini tokalaşmak istediğini anlatırcasına uzattı çocuklara.

-Merhaba, ben Hakan. Ben de sizinle tanıştığım için çok mutlu oldum.

Oğlum adeta bu ailenin erkeği benim dercesine, tehlike olarak gördüğü hemcinsine karşı sözü kimseye bırakmadan devralmıştı. Yüzümdeki tebessümle onlara bakıyordum.

-Bişde meymun oldut Hatan bey.

Hakan bey şaşırmış bir şekilde Alparslan'a bakıyordu. Ona bey demesini beklemiyordu muhtemelen. Ama çocuklarımda en sevdiğim özelliklerden birisi de ben birisine'' bu şekilde hitap edin'' demediğim sürece yeni tanıştıkları insanlara ben nasıl hitap ediyorsam öyle hitap ediyorlardı. Zaten Alparslan da Hakan beye hitap ettikten sonra tekrar benden onay almak istercesine bana bakmıştı. Bende gözlerimle onay vermiştim ona. Hakan bey Alparslan'ın ona bey demesinden hoşlanmamıştı belli ki. Ve beni de şaşırtan o cümleler dökülmüştü dudaklarından.

-Bey mi ? Bence bana amca diyebilirsiniz ne diyorsunuz?

Çocuklar birlikte bana dönmüş ve benden tepki beklemişlerdi. Açıkçası ne demem gerektiğini ben de bilemiştim. Ama Merih ile bile tanışacaklarını düşünecek olursam bu adımı atmalarında her hangi bir sıkıntı görmemem gerekiyor. Hem en az çocuklar kadar Hakan bey de merak ediyordu vereceğim cevabi bekliyordu. Bu nedenle fazla bekletmeden gözlerimle onay verdim onlara.

-Peki Hatan amca.

Çocuklardan amca lafını duyunca adete gözleri parladı. Madem bu kadar çok istiyordun neden bir kere aramadın diye adama sorarlar ama neyse bu günde şükür büyüklük bizde kaldı. Daha fazla uzatmak istemeyerek ve onları da daha fazla tutmak istemeyerek atıldım söze:

-Biz sizi daha fazla tutmayalım. Tekrar memnun oldum tanıştığımıza Merve hanım.

-Ben de çok memnun oldum lütfen Merve deyin.

-Peki Merve, İyi günler size.

Veda konuşması yapmış bir şekilde ayrılacağımı düşünürken Hakan bey seslendi bana.

-Afra.

Ses tonundan ciddi bir konu geliyormuş hissini alarak gerilmiştim.

-Efendim Hakan bey,

Yüz ifadesi her ne kadar benden ''bey '' hitabını duymaktan hoşlanmadığını belli etse de içimden daha fazlası gelmiyordu.

-Seninle konuşmak istiyorum.

-Şuan değil Hakan bey. Hiç doğru bir zaman değil ,ama eğer çok istiyorsanız konuşmayı büroya gelirsiniz konuşuruz.

Çantamdan kartvizitimi çıkarıp ona uzatmıştım. Yüzüme kondurduğum sahte tebessümle birlikte iyi akşamlar dilemiş ve ayrılmıştım yanlarından. Sormam gereken bir hesabım vardı. Ancak önce çocukları eve bırakmam gerekiyordu.

Çocukları eve bıraktıktan sonra doğruca şirketin yolunu tutmuştum. Aramaya gerek görmemiştim zira beyefendi telefonlara çıkmıyordu bu gün.

Şirkette girdiğim anda o anki sinirle danışma falan umurumda olmamıştı açıkçası durup sormak ya da söylemek aklıma bile gelmemişti. Arkamdan'' hanımefendi'' diye seslenmesiyle durmam gerektiğinin farkına vardım ancak mantıklı yanımı çocuklarımı görmeye geleceğini söylemesine rağmen gelmeyen babalarının arkasını topladığım noktada bırakmıştım. Bu nedenle hiç duymamış gibi hırsla yoluma devam etmiştim. Odasının önüne geldiğimde sekreteri durdurmak istedi bu sefer ancak yine durmadan odasına daldım. Geçen sefer geldiğimden dolayı odası aklımdaydı. Fakat kapıyı açınca karşılaştığım manzara bomboş bir odaydı. Sekreterinin sesini yeni yeni duymaya başlamıştım.

-Hanımefendi ne yaptığınızı sanıyorsunuz , bu odaya kafanıza göre giremezsiniz.

Dediği şeyleri cevaplamaya çalışacak bir durumum yoktu.

-Nerede

Tek kelime çıktı ağzımdan.

-Hanımefendi ne dediğinizin farkında mısınız ? size patronumun nerde olduğunu tabii ki söylemeyeceğim.

-Nerede, eğer söylersen sessizce çıkıp giderim ama söylemezsen bu odanın altını üstüne getirir öyle giderim. Ve emin ol güvenlikler gelene kadar dediğimi yaparım. Sana şunun teminatını verebilirim ona zarar vermek için arayan biri değilim. Şimdi söyle bakalım o nerede ?

Yüzüme baktığı iki dakikanın ardından cevap verdi

-Annesinin evine gitti.

-Teşekkür ederim ve özür dilerim, emin ol seni bu duruma düşürmek istemezdim.

Cevap vermeden çoktan geldiğim yolu geri dönmeye başlamıştım. Dönerken güvenlik görevlileri ile karşılaştım ve koşarak uzaklaştım diyebiliriz.

Yıllardır yakınından bile geçmediğim o kapının önündeydim şuanda. Ahu hanımla olan konuşmamızdan sonra yedirememiştim gururuma .

Kendimi topladım ve içimde ki sinir ve kararlılığın geçmesine izin vermeden çaldım kapıyı. Ömür gibi geçen bir süre sonra kapı açılmıştı. Yıllar önce ki gibi Hacer abla açmıştı yine kapıyı. Şok olmuş ifadesi ve yüzünde oluşan tebessümü ile bana bakıyordu.

- Afra, sen misin kızım?

-Benim Hacer abla, Merih burada mı?

Yüzümden önemli bir şey olduğunu anlamış olacak ki uzatmadı konuyu.

-İçerde kızım, ancak Ahu hanımın yanında kendisi de çok iyi değil.

-Hemen çıkacağım zaten önemli bir konu.

Tereddüt etmişti içeri çağırıp çağırmama konusunda.

-Abla Merih'e söyle gelsin o zaman.

-Kusura bakma kızım, biliyorsun başımın üstünde yerin var ancak Ahu hanım..

Devam edememişti cümlesine.

-Lütfen abla Merih konusu önemli.

-Tamam kızım çağırıp geliyorum.

Bende alışkanlık olmuştu artık bu kapının önünde kalmak sanırım. Sırtımı kapıya dönmüş Merih'i bekliyordum.

-Afra.

Gelen sesle birlikte hızla arkamı dönmüştüm.

-Dinliyorum.

Tek kelime çıkmıştı ağzımdan.

-Bak gerçekten konunun çocuklarla alakası yok, annem fenalaştı bu nedenle gelemedim.

-1880 Alexhaner graham bell icat etmiş haberin var mı?

-Afra anlıyorum ama-

Sinirle atılmıştım

-Anlamıyorsun Merih, iki çocukla birlikte babalarının gelmesini beklerken gelmemesini bırak aradığın telefonun açılmamasını anlamıyorsun . Ya sen daha verdiğin sözün ne gibi sonuçlar doğuracağının farkında bile değilsin ki. Gelmiş bana yapabilirim diyorsun. Sen yıllar önce de verdiğin sözün altında ezildin bu gün de aynısını yaşıyoruz.

Yüzüme anlamadığını belirtircesine baktıktan sonra konuşmaya başladı.

-Afra tamam haklısın ancak şuan ne dediğini sen de bilmiyorsun bence. Abartmasan mı?

Gözlerimden artık ateş çıkmaya ve ses tonum haddinden çok fazla çıkmaya başlamıştı.

-Abartma mı, abartma mı? Ben bunca yıl çocuklarımın gözünde babalarının imajını korumaya çalıştım, yıllarca çocuklarımın seni kötü biri olarak bilmemesi için çabaladım. Şimdi kalkıp bana çocuklarınla tanışmaya geleceğin gün haber bile vermeden ektiğin o çocuklar için abartma diyorsun. Sana yemin ederim bunca yıl yapmadığımı yapar evlenirim başkasıyla sende çocuklarının başkasına baba demesini izlersin.

Tam bana cevap verecekken yanımıza Ahu hanım gelmişti.

-Afra

Dedi şaşkın bir ses tonuyla. Ancak o kadar sahte bir şaşkınlıktı ki sesinde ki ama bunu bir tek ben fark etmiştim sanırım.

-Ahu Hanım.

Gözlerinde bu sefer sahi bir şaşırma oluştu. Çünkü ona ya teyze demiştim ya da anne demiştim. Ama yaptığımız son konuşmadan sonra eskisi gibi olamayacağımızı tahmin etmiş olması gerekirdi.

-Yıllar sonra seni buraya getiren şeyi merak ettim.

Sinirlerim daha fazla bozulurken ağzımdan çıkanlara engel olamamıştım.

-Yıllar önce getiren sebeple aynı şey Ahu hanım.







Umarım beğenirsiniz.

vote ve yorumlarınızı bekliyorum:)

Loading...
0%