Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9.Bölüm

@umrandemir99

Oy ve yorumlarınızla destek okursanız çok sevinirim 🐼🖤 tişikkirler tişikkirler

Kelime hatası gördüğünüz, eksik cümle gördüğünüz yerlerde not bırakarak uyarırsanız çok sevinirim çünkü fark edemiyorum bazen. Şimdiden teşekkürler ♥️


Büroda oturmuş hem işlerimi yapıyor hem de Merih'in gelmesini bekliyordum. Yine bir harbe hazırlanıyormuşum gibi hissediyordum. Çok yorulmuştum sürekli kavga etmekten. Daha yeni dönmüştü ama biz belki de hiç bu kadar zıt gitmemiştik birbirimize. Evliliğimiz ilk aylarında daha normal diyebileceğimiz seviyedeyken , son aylarda- ki zaten totalde bir yıl evli kalmış ve anlaşmalı olarak boşanmıştık- neredeyse iletişim kuramayacak kadar görmüyorduk birbirimizi. Ona tam yaklaştım diyordum, evet bu sefer oldu seviyor beni diyordum, sonra Merih'e bir şey oluyordu ve tekrar başa dönüyorduk. Merih son zamanlarda ruh gibi dolaşıyordu evde. Siz şimdi doğal olarak diyeceksiniz ki o zaman bu çocuklar nasıl oldu ? haklısınız. Biz boşandığımızda ben üç aylık hamileymişim. Ancak o dönem yaşadığım stresten ve regli dönemimim de devam etmesi nedeniyle bu ihtimali aklıma getirecek bir olay yaşamadım ya da ben fark edemedim.

Ben düşüncelere dalmışken büro telefonunun çalmasıyla birlikte kendime geldim.

-Efendim.

-Afra hanım Merih bey geldi.

Geliyor gelmekte olan. Gazamız mübarek olsun.

-Tamam canım. Gönderebilirsin.

-Tamamdır Afra hanım.

Derin bir nefes aldım ve tam o an kapı çaldı. Her daim kibardır, karşısında ben olmadığım sürece.

-Gel.

Tüm heybetiyle girdi içeri. Ayağa kalktım, odanın ortasına gelmişti o da yanına giderek elimi uzattım. Tüm müşterilerime yaptığım bir şeydi bu ona özel değil.

-Hoş geldin.

Diyerek masamın karşısında ki tekli koltuğa yönlendirdim elimle.

-Hoş buldum.

Dedi ve oturdu koltuğa. Ben de karşısındaki koltuğa oturdum.

-Ne içersin , çay ,kahve ?

-Bir şey içmek istemiyorum. Bir an önce bu konuyu mantıklı bir zemine oturtmak istiyorum.

-Peki. Sen önce merak ettiklerini sor, sonra ben boşlukları tamamlarım.

Kafasını sallayarak onayladı ve gözlerini gözlerime sabitleyerek - hiç bir ifademi kaçırmak istemezcesine- başladı konuşmaya.

-Öncelikle çocukları ne zaman öğrendin ve bana neden söylemedin.

-Sana ayrılmak istediğimi söylediğim günden bir hafta sonra. Ve söylemememin sebebi ise senin hayatını bir kere daha mahvetmek istemememdi.

- Ne demek mahvetmek ya çocuklarım benim hayatımı mahvetmez asla.

Yüzümde oluşan hafif tebessüm ile cevapladım onu.

-Bunu şuan çocuklarının varlığını bildiğin için söylüyorsun. Eğer o dönem sana gelip çocuk istediğimi söyleseydim kabul etmeyecektin. yanlış anlama hamileliğimi sonlandırırdın demiyorum. hiç olmayan bir çocuğu yapmak istemezdin. Sebebini sende bende biliyoruz üstelik değil mi ?

-Neymiş sebebi.

-İlla duymak istiyorum diyorsan söyleyeyim. Sen beni sadece arkadaşın olarak sevdin. Çocuğunun annesi olmasını isteyeceğin aşık olduğun kadın olarak değil. Haksız mıyım ?

Yüzüme baktı ve cevap vermedi. Zaten cevabı ikimizde biliyorduk.

-Yanlış anlama bunun için seni suçlamıyorum. Sen bana bir seçenek sundun kabul edip etmemek benim inisiyatifimdeydi. Bende hayatımın kumarını aşık olduğum adamın beni sevip sevmeyeceğine oynadım. Ama zarlar bu kez farklı geldi. Ve ben imkansıza zar attım.

-Çocuklara ne söyledin ne biliyorlar hakkımda ?

-Onlara hiç yalan söylemedim. Babalarının onların varlığını bilmediğini, eğer bilseydin onların yanında olacağını söyledim. Ancak şu an çok uzakta olduğun için sana haber veremediğimi söyledim ki yurt dışına çıktığını öğrenince sana ulaşmaya çalıştım ancak olmadı. Fotoğrafını gösterdim onlara, hatta bir kaç fotoğrafın bile var odalarında. Ne iş yaptığını sordular bana, okulda arkadaşları konuşurken duymuşlar merak etmişler.

Gülümseyerek bitirdim cümlelerimi.

-Ne söylediler peki uzakta olduğumu söyleyince?

-Önce onların yanında kalmak istemediğini düşündüler ancak sonra anladılar. Onlar o kadar akıllı çocuklar ki, bazen bana öyle cevaplar veriyorlar ki karşımda büyük insan var zannediyorum. Senin neden yanlarında olmadığının farkındalar.

-Peki benim onların yanına gelmemi istiyorlar mı ?

-Bu konuyu seninle konuşmadan onlarla konuşmadım.

-Daha önce söylemediler mi babamız gelsin ya da biz babama gidelim diye? artık merak etmiyorlar mı beni?

-Onlara bazen iki insan birbirini sevmekten vazgeçebileceğini ve aynı evde yaşamayı sonlandırabileceğini söyledim. Babalarının ve benim aynı evde kalmak istemediğimiz için gittiğini konunun onlarla bir alakası olmadığını anlattım. Bunun kötü bir şey olmadığını anlattım. Onlarda sanırım senden bahsederlerse üzüleceğimi düşündükleri için sormuyorlar bana. Ama ben sana karşı uzaklaşmalarını istemediğim için, sana benzettiğim huylarını yönlerini söyleyerek seni sürekli onlara hatırlatarak yada senden bir şey taşıdıklarını söyleyerek sana karşı aslında kızgın ya da kırgın olmadığımı göstermeye çalışıyorum.

-Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bir günde değiştirdin bütün hayatımı. İki gün önce rutin bir şekilde devam eden hayatıma, bir anda iki tane çocuk dahil oldu. Üstelik benim çocuklarım. Hem onlarla tanışmak için sabırsızlanıyorum, hem de bu konuda çok tecrübesiz olduğum için çok korkuyorum. Onların hayallerinde bir baba figürü vardır mutlaka. Ben bu figüre uyamamaktan korkuyorum. Tabii ki çok çabuk alışamayacaklar bana ki ben de onlara çok kolay alışamam. Ama sen söylediğinden beri kendimi çok garip hissediyorum. Çok sinirlendim sana. Sonra kendime sinirlendim. Başka bilen var mı çocukları ?

-Hakan abi biliyordu.

-Abim nasıl biliyordu ?

- Bir gün karşılaştık. Hamileliğimin son aylarıydı ve ikiz çocuklara hamile olduğum için karnım normalinden biraz daha büyüktü haliyle ve hamile olduğum çok net anlaşılıyordu.

Alaylı bir gülüş yerleşti yüzüme.

-Yanıma geldi. Karnıma baktı. sonra gözlerime hayal kırıklığı ile bakarak '' Bunu Merih'e nasıl yaparsın '' dedi. senden kasıtlı sakladığımı düşündü. Sonra biraz(!) kızdı. Seni korumak istedi tabi onu da anlıyorum.

-Bana neden söylemedi peki ? Biz abimle hep görüştük.

-Ben rica ettim abinden. Ona aslında senden bilerek saklamadığımı ancak artık orada bir düzenin olduğunu düzenini bozmak istemediğimi eğer olur da bir gün Türkiye'ye dönersen benim söyleyeceğimi söylediğimde çok da gönüllü olmasa da bu sırrı saklamaya kabul etti.

Sinirlenmişti farkındaydım.

-Bunu nasıl kabul eder? Çocukların babasız büyümesine nasıl izin verir? Böyle bir şeyin bahanesi olamaz. Ne şartlar altında büyüdüklerini bile bilmiyorum üstelik. Ayrıca her çocuk babasıyla büyümeyi hak eder.

Şimdi de ben sinirlenmiştim. Ne demek nasıl şartlar altında büyüdüğünü bilmemek .Alaylı ve acılı bir tebessüm yerleşti.

-Ama her çocuk babasıyla büyüyemez. Ayrıca ben çocuklarıma annede oldum baba da. Tıpkı annemin yaptığı gibi. İhtiyaçları olan hiç bir şeyden eksik kalmadılar bu zamana kadar, bundan sonra da bırakmam.

-Anne olabilirsin ama babası sağ olan bir çocuğa üstelik, babasının çocuklarına karşı olan tüm sorumluluklarını yerine getireceğini bildiğin bir adamdan bunu kendi düşüncelerin ile saklayamazsın. Bunu ne bana ne çocuklara yapamazsın. Sen aile nasıl bir şey bilmediğin için söylememiş olabilirsin ama buna hakkın yok.

Son cümleleri bağırarak çıkmıştı ağzından. Bir cümle döküldü ağzımdan sadece.

-Çık dışarı.

Şaşırarak baktı bana.

-Beni göndererek ya da sen giderek çözemezsin bu konuyu biliyorsun.

-Sen hiç bir çabama, cümleme layık değilsin. Daha fazla açıklamaya çalışmakla ve senin ısrarla beni anlamayıp bana hakaret etmenle uğraşamayacağım. Sana iyi günler şimdi. Randevularım var.

-Sen adamı çıldırtırsın.

Dedi ve kapıyı çarptı ve çıktı.

4 YIL ÖNCE (BOŞANMADAN BİR HAFTA SONRA)

Bir haftadır Merih'e ulaşmaya çalışıyordum. Beni görsün diye bile bu kadar çabalamamıştım belki de. Hamileydim. Üstelik ikizlere. O kadar mutlu olmuştum ve bir o kadar da korkmuştum ki anlatamam. Onu yeniden bana mecbur bırakmak istemiyordum. Bu nedenle boşanmayı beklemiştim söylemek için. Ancak çocuklar için bunu yapmak zorundaydım. Bir an önce ona anlatıp ortak bir karar almamız gerekiyordu. Ailesinin evine gelmiştim bu nedenle. Kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. Kapıyı evdeki yardımcı abla açmıştı.

-Hoş geldin kızım.

Diyerek samimi bir şekilde karşıladı beni.

-Hoşbulduk Hacer abla. Merih geldi mi buraya?

Diye direk girdim konuya.

Tam cevap verecekken annesi Ahu Anne çıkmıştı.

-Hoş geldin Ahu. Gel seninle kış bahçesin de konuşalım.

Şaşırmıştım açıkçası. Eve dahi davet etmemişti.

-Tabii.

Kış bahçesine geldiğimizde karşılıklı oturmuştuk.

-Çok fazla uzatmadan konuya gireceğim. Merih için geldiğini duydum. Ne için Aradığını bilmiyorum. Ancak Merih yurt dışına çıktı. Uzun zaman da gelecek gibi görünmüyor.

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Boşanma davasına yurt dışına çıktığı İçin gelmemiş olduğunu daha doğrusu ülkeyi terk ettiğini bilmiyordum. Ve geri gelmeyecek olması daha da sarsmıştı beni. Ancak çocuklardan haberi olmalıydı. Hem çocukların hem onun hakkıydı.

-Ben bilmiyordum. Ancak onula konuşmam gereken önemli bir konu var onunla iletişime geçmem gerekiyor. Burada ki numarasını kullanmıyor. Ya da beni engelledi bilmiyorum, sizinle konuştuğu bir numara var mı?

Durdu yüzüme baktı ve ben yine hayal kırıklığına uğradım.

-Afra seni severim bilirsin ancak eğer Merih seninle iletişime geçmiyorsa ben bunu ona yapamam. Yeterince müdahil oldum hayatına. Bu konu da sana yardımcı olamam.

Şok olmuş bir şekilde bakıyordum ona. Anneydi o tabii ki oğlunu korumak istemesini tabii ki anlarım. Ancak konu önemli dememe rağmen sormamıştı bile. Ancak o oğlunu koruyorsa ben de çocuklarımı korumak zorundayım.

-Ahu anne, hamileyim. Bunu söylemek zorundayım ona.

Şaşırmış bir şekilde bakıyordu bana.

-Ben onun hayatının düzeninin bozulmasına bir daha izin veremem kusura bakma.

Dedi ve kış bahçesinden çıktı. Yaşadığım hayal kırıklığı ile bir başıma kalakaldım.


Kim haklı sizce?

Merih mi?

Afra mı ?

Oy ve yorumlarınızla destek olursanız sevinirim tişikkirler tişikkirler 🖤🐼

Loading...
0%