@umutsuz
|
Elifle beraber Sude'yi aramaya koyulduk. Eğer hala yaşıyorsa onu bulmamız gerekiyordu. Ailelerimiz bizden haber alamayınca birilerine haber vermiş olmalılardı, bizi aramaya çıkmış olmalıydı en azından. Elif "Özge sence Sude yaşıyormudur? " "Bilmiyorum Elif umarım yaşıyordur, ben onu da kaybetmek istemiyorum. " Elif " birileri bizi aramaya çıkmışmıdır? " "Umarım.. " Elif"peki sence kurtulabilecek miyiz?" "Bilmiyorum Elif bilmiyorum lütfen sorma bana!" diyerek kızdım. Ben de onun gibiydim bilmiyordum, ne diye bana bu kadar soru soruyordu ki! Yürümeye devam ederken ağaçların arasında Sude'yi farkettik, oturmuş ağlıyordu , onu görünce o kadar mutlu oldum ki,hemen yanına koşup sarıldım . "Allah'ıma çok şükür yaşıyorsun, senide ölü olarak bulacağım diye ödüm kopuyordu. " Elif"seni kaybedince çok korktum, çok şükür iyisin, hayatta olmana o kadar sevindimki"diyerek sarıldı benim gibi. Burada daha fazla zaman kaybedemezdik, sonra da sarılabilirdik. "Bu kadar yeter kalk gideceğiz buradan. " Sude"siz gidin ben gelemem, ayağım çok ağrıyor, basamıyorum üstüne . " Elif "ayağına ne oldu? " Sude" adamdan kaçarken, takılıp düştüm, basamıyorum bile o kadar çok ağrıyor ki .Beni bulup öldürecek diye öyle bir korktumkii" dedi ağlayarak. "Olmaz seni burda bırakamayız, beraber gideceğiz" dedim. Yola beraber çıkmıştık, onu yarı yolda bırakamazdım! "Elif bana esnek bir şey ve bir tahta veya düzgün bir dal parçası lazım " dememle Elif çantasından bir tişört çıkarıp uzattı. Biraz sonra elinde bir tahta parçasıyla da döndü. Sude'nin ayağını tahtaya sabitledikten sonra tişörtün parçalarıyla bağladım. "İşte şimdi oldu, kalkmaya çalış, daha iyi yürürsün en azından"dedim. Sude" daha iyim çok teşekkür ederim"dedi. Sude'nin de koluna girip ona daha çok destek oldum, onuda alıp yolumuza devam ettik. Hava kararmadan bir çıkış bişey bulmalıydık. Hava kararınca katil geri gelecekti. Yedi arkadaştan üç kişi kalmıştık, ne yapıp edip burdan çıkmalıydık.
|
0% |