@unixerel
|
4.Ailem Arkadaşlar bir türlü bölümü yazamadım. Aslında bir kez yazdım ama site hata verdiği için silindi. 1500 kelime yazmıştım. Çok güzel olmuştu. Bölümü 3. bölümü yayınladığım gün yayınlayacaktım. Silinince sonraki gün yazarım dedim. O gün de okuldan dolayı çok yoğun oldum. Sonraki gün de çok yoğundum. Bu güne nasipmiş. Umarım bölümü beğenirsiniz. Oy ve yorumlar için teşekkürler. SEVİLİYORSUNUZ💋💋💋 Keyifli okumalar. Sanki gözlerim tutkalla yapıştırılmıştı. Açılmıyorlardı. Gözlerimi açılmaları için zorladım ve sonunda açılmışlardı. İlk gördüğüm şey beyaz bir tavan oldu. Burası benim odam değildi. Neden başka bir odada uyandığımı bulmak için en son olanları düşündüm. Kapı çalmıştı. Kapıyı açmaya gittim. Kim gelmişti? Dün geceyi düşünmek beni rahatsız ediyordu ama neden burada olduğumu bulmam lazımdı. Burası bir hastane odasıydı. Beni kimin getirdiğini bilmiyordum. Kendimi dün akşamı hatırlamak için biraz daha zorladım. Buldum! Çağrı hoca gelmişti. Bana geçmiş olsun demiş ve bir meyve poşeti verip gitmişti. Sonra ne oldu? Babam bana bir şeyler deyip bağırmıştı. Sonra bana tokat attı. Dengemi sağlayamadım... yere düşdüm. Sonra... kafamı çarptım ve en son hatırladığım şey kapının yanından bana bakıp kapıyı yumruklayan Çağrı hoca olmuştu. Beni buraya Çağrı hoca mı getirdi? Sonuçta içeri girmeye çalışmıştı. Daha önce de beni hastaneye getirmişti. Bende ki şans mı şanssızlık mı bilmiyorum. Her kötü bir şey olduğunda Çağrı hocaya denk geliyordum. Fakat her seferinde beni kurtarıyordu. Acaba aynı evde yaşadığım pisliklere(Adal' ın anne ve babası) ne oldu? Aman banane onlardan. Çok susamıştım etrafta su isteyecek birisi de yoktu. Vücudumu oynatmaya çalışıyordum ama nafileydi. Uzun süre uyumanın etkisi olmalı ki hareket edemiyordum. Tam vaz geçecektim ki kapı tıklatıldı. Kimdi acaba? Çağrı hoca mı? Büyük ihtimalle okulda olmalıydı. Yani o olamazdı. Merakla kapıya doğru seslendim. "Gir!" "Tünaydın, Adal hanım." "Tünaydın mı? Saat kaç ki?" "2.30" "Ne?!" "Kafanızı çarpıp kan kaybettiğiniz için bu kada süre uyumanız normal." "Anladım. Siz ne için gelmiştiniz?" "Size yemek getirdim. Ayrıca başka bir ihtiyacınız varsa yardımcı olacağım." "Teşekkür ederim. Rica etsem biraz su verir misiniz?" Bunu derken öksürmüştüm. Boğazım kurumuştu ve konuşmakta zorlanıyordum. "Elbette. (Su doldurur.) Buyurun." "Teşekkürler." Ben suyu içerken kucağıma doğru tekerlekli bir sehpa çekti ve yemek tabağını sehpanın üzerine koydu. O kadar susamıştım ki bir bardak daha istedim. İkinci bardağı da bitirdikten sonra bardağı önümdeki yemek tabağının yanına bıraktım. Tabakta yoğurtlu ıspanak ve ezogelin çorbası vardı. Yanımda ki hemşirenin(Odasına gelip Adal' a yemek veren kişi.) bana yönelik bakışlarıyla yemeğimi yemeye başladım. ... Yemeğimi bitirdiğimde hemşire bana bir şey isteyip istemediğimi sordu. "Bir ricanız var mı Adal hanım?" "Bir şey soracaktım." "Tabii." "Beni buraya kim getirdi?" "Çağrı Bey." "Anladım. Teşekkürler. Bir de kalkmama yardım eder misiniz?" "Neden ki? "Lavaboya gideceğim." "Anladım. Buyurun, bu taraftan." "Teşekkürler." "Bir şey değil. Ben sizi içeride bekliyorum. Çıktığınızda seslenin lütfen." "Tamamdır." Lavaboya girip işlerimi hallettikten sonra hemşireyi çağırdım. Beni yatağıma götürdü ve başka bir şeye ihtiyacım olursa yatağımın yanında ki kırmızı tuşa basmamın yeterli olduğunu söyledi. Hemşire çıktığında olanlar hakkında biraz düşündükten sonra kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım. (Akşam) Çağrı' dan Dün akşam Adal' ı hastaneye götürdükten sonra koltukta uyuya kalmıştım. Sabah alışkanlığımdan dolayı erken kalkmış, eve gitmiş ve üstümü değiştirip okula gitmiştim. Okul bittiğinde tekrardan eve gidip üstümü değiştirmiştim. Sonra Adal' ın evine uğrayıp Adal' ın telefonunu ve kimliğini alıp, evin anahtarını bulup, kapıyı kilitledim. Şu an ise arabamda hastaneye doğru gidiyordum. Acaba Adal ne yapıyordu? Sıkılmış olabileceğini düşündüm ve yarın hastaneye bir kaç kitap götürmeye karar verdim. Hastaneye gelmiştim. Arabamı park edip içeri girdim. Asansörle Adal' ın odasının olduğu kata kata çıktım. Odanın kapısını tıklatığımda ses gelmedi. Yavaşça kapıyı açıp içeri girdim. Koridoru geçtiğimde Adal' ın uyuduğunu gördüm. Enerji toplaması için uyuması gerekiyordu. Yavaşça Adal' ın telefonunu, kimliğini ve evinin anahtarını koltuğun önündeki sehpaya bıraktım. Bu hastane ailemizin olduğu için Adal' ı hastanenin en lüks odalarından birine getirmiştim. Oda çok genişti. Koltukları açılıyordu ve hasta yatağı yumuşacıktı. Koltuğu açıp yattım. Adal' a doğru döndüm ve onu izlerken uykuya daldım. (O sırada uyku: Abi benim ne suçum vardı? Bana niye dalıyon? sjsjsjsjssjsjsjsjjsjs Yazarınız espri yaptı.🫠😁) (Sabah) Adal' dan Zar zor gözlerimi açtığımda gözlerime hücum eden ışıkla gözlerimi hızlıca kapattım.(Biraz karışık mı oldu?) Gözlerimi yavaş yavaş alıştıra alıştıra açtım. Etrafa baktığımda yine kimse yoktu. Acaba Çağrı hoca nerede diye düşünürken kapı yavaşça açıldı. Kafamı kapıya çevirdiğimde Çağrı hocayı gördüm. Elinde yemek tepsisi vardı. Bana doğru yürüdü. "Günaydın. Ben mi uyandırdım?" "Günaydın hocam. Siz uyandırmadınız." "Sana yemek getirmiştim. Bir dakika." Önüme tekerlekli sehpayı çekti ve tabağı sehpaya koydu. "Teşekkür ederim hocam. Ama neden buradasınız?" "Bir şey değil. Ayrıca neden burada olmamalıymışım?" "Burada olmamalısınız değil de neden bana bakmak için buradasınız?" "Öğretmenin olarak bunu yapmalıyım. Ayrıca seninle birlikte durmak hoşuma gidiyor." Şuan yüzümün kıpkırmızı olduğuna eminim. "Sizin okula gitmeniz gerekmiyor mu hocam?" "Sen yemeğini bitirince çıkıcam." Yemeğimi yemeye başladım. (2 gün sonra Cumartesi günü) Yağız' dan(Çağrı' nın abisi) Çağrı 3 gündür evde değildi. Arada uğruyordu ama sadece üstünü değiştirip hızlıca gidiyordu. Bir keresinde ona nereye gittiğini sorduğumda bana bir öğrencisinin kaza geçirdiğini, onu ailemizin hastanesine götürdüğünü ve ona bakacak kimseni olmadığını söylemişti. Kendisini ona bakmalıymış gibi hissediyormuş. Öğrencisinin kim olduğunu merak etmiştim. Çünkü daha önce görev yaptığı kolejde öğrencileriyle bu kadar ilgilendiğini görmemiştim. Şuan arabamı aile hastanemize sürüyordum. Çağrı' nın çok değer verdiği öğrencisinin yanına gidecektim. ... Arabamı otoparka park ettim ve hastaneye doğru ilerledim. Öğrencinin kaldığı odanın hangi oda olduğunu öğrenip asansöre bindim. Odanın olduğu katta indim ve odanın kapısının önüne geldim. Kapıyı çaldığımda (Koşup kapıyı arabaya götürdüm ve hemen oradan uzakklaştım. sjsjsjsjsjs Yazarınız tekrardan espri yaptı. Gülün.🫠😁❤️) içeriden çok güzel, ezgisel bir kız sesi gelmemi söyledi. İçeri girip koridoru geçtiğimde zümrüt gibi parlayan yeşil gözleri bana kilitlenmişti. Kızıl uzun düz saçlarıyla tıpkı anneme benziyordu. Onu gördüğümde sanki zaman bir anlığına durdu. İçimde bir yerlerde ona karşı bir tanıdıklık hissi vardı. "Kimsiniz? Sizi daha önce hiç görmedim." "Merhaba güzel hanımefendi. Ben Çağrı' nın abisiyim." "Ne? Çağrı hocanın mı abisisiniz?" "Evet." "Neden buradasınız?" "Kardeşimin kim için 3 gündür eve gelmediğini bilmek istedim." "Anlıyorum." "Eveeet. Düzgün tanışamadık. Ben Yağız Tözün." "Ben de Adal Kumru. Tanıştığımıza mennun oldum." "Ben de tanıştığımıza mennun oldum." Biz tanıştığımızda kapı tıklatıldı. Adal' dan Çağrı hocanın abisi geldiğinde çok şaşırmıştım ama nazik ve beyfendi birisine benziyordu. Biz tanıştıktan sonra kapı tıklatıldı. Gir dememle kapı açıldı ve içeri Çağrı hoca girdi. Abisini görünce şaşırmışa benziyordu. "Abi. Senin ne işin var burada?" "Çok sevdiğin öğrencini merak ettim. Hem nasıl olduğuna da bakmış oldum. Kötü mü ettim?" "Hayır da. Ne bileyim. Seni görmeyi hiç beklemiyordum." "Ne güzel! Sürpriz yapmış oldum. Hem ben bu güzel hanımefendiyi sevdim. Çok kafa birisi." "Evet evet. Sen bir dışarı gelsene. Konuşmak istediğim bir şey var." "Tamam. Gidelim. İyi günler güzel hanımefendi." "İyi günler." Kapıya doğru ilerlediler ve dışarı çıktılar. Yağız' dan Çağrı ile hastanenin bahçesine çıktık. "Ne konuşacaksın?" "Fark etin değil mi?" "Neyi?" "Adal' ın anneme ne kadar benzediğini. Sadece anneme de değil. Ailede ki herkese benziyor. Sani hepimizin ayrı bir geni ondaymış gibi." "Anneme ne kadar benzediğini ben de fark ettim. Onu ilk gördüğümde bir an sanki annem karşımdaymış gibiydi. Ailemizden olmayan birisi nasıl anneme bu kadar çok benzeyebilir?" "Ya ailemizdense?" "Nasıl yani?" "Adal' ın ailesini araştırdım. Akrabaları dahil ailesinde ki kimseye benzemiyor. Ayrıca Şule Adal' ın annesine çok benziyor. Sanki yanlış aledelermiş gibi." "Acaba DNA testi mi yaptırsak?" "Ben de düşündüm. Ama acaba ben mi uyduruyorum diye kararsız kalmıştım. Ne olur olmaz diye babamın bir tane saç telini almıştım. Zaten Adal' ın DNA' sı hastanede var. DNA testini bugün yaptırırım. Yarın çıkar sonuçları. Şule ile Adal' ın babasına da DNA testi yaptırırım." "Tamam. Yarın sonuçları söylersin. Görüşürüz." "Görüşürüz." Arabama binip eve doğru sürmeye başladım. Yarın için çok heyecanlıydım. Çağrı' dan Adal' ın yanına çıkmadan önce DNA' ları test yapılsın diye labovatuara bıraktım. Yarın ne olacağı meçhuldü. Adal' dan Çağrı hoca odaya gelmişti. Yemek yemiştik, sonra o telefona bakmaya başladı, ben de kitap okumaya. (1-2 saat sonra) *Esneme* "Hocam benim uykum geldi. İyi geceler." "İyi geceler Adal." İlahi Bakış Açısıyla Kız uyumuştu. Genç adam ise derin düşüncelere dalmış, kızı izliyordu. Bir süre sonra adam yarının iyi haberler getirmesini dileyerek kendisini uykuya bıraktı. İlk kez 3.kişili anltım kullandım. Gerçi kısa oldu ama olsun. Sonuçta kullandım. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. SEVİLİYORSUNUZ💋💋💋
|
0% |