Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm Kudüs Kutsalı

@ursuula1

Dikkat! Bu hikâyede tarihi olay örgüleri ve kişileri mevcuttur. Kurgu 2005 yapımı Kingdom of heaven filminden ilham alınarak yazılmıştır.

Bu şehri aldıklarında Hıristiyanlar, bu şehirdeki her Müslümanı katletti.

Ben o adamlar değilim. Ben Selahaddin'im. SELAH-AD-DİN!!!


Kızgın demir çekiçle dövülerek harman ediliyor kızdırılıyor, acı çekiyor, ağlıyor ve merhamet diliyor lakin tüm bu istekleri basit bir su kabının birleşimini kabul ediyordu. Bazen tüm aşılamaz sorunlar basit bir çözüm içerisindedir öyle değil mi? Değil. Ağaç kavuğunun içerisi muhteşem şekilde oyulmuş sanduka yapılmış kovanın içerisinde ki su yüzeyine az önce atılan demir parçası, bir kaz tüyü gibi üstte durarak salındı. Demircinin demiri işlemekten kararan kara elleri altında parlayan demirden bir çift göz, dudak, burun, kaşlar ve belli belirsiz sakallar vardı.


" Bu hastalığınızın yüzünüze vurumunu en iyi şekilde gizleyecek yüce efendim. "


Cüzzam hastalığının lanet ağıtına düşen henüz 13 yaşında olan ve Hristiyanlık dünyasının en genç varisi yükümlülüğünü, hem kalbimde hem bedeninde ve en önemlisi yüzünde ki şekilsiz teninde taşıyan genç kral yüzünü köylülerden ve demirciden gizleyen sargılarının altından derin bir nefes çekti. Cüzzam 19. Yüzyılın tedavisi imkansız olan hastalığıydı. Kudüs kralının oğlu IV. Baldwin bu hastalığa henüz 9 yaşında yakalanmış ve kral oğlunu bu hastalıktan ötürü Kudüs kalesine kapatmıştı. Zira, koskoca kutsal toprakların şehrini yöneten Kudüs kralının oğlu böyle bir hastalığa sahip olamazdı öyle değil mi...


Mikropların sebep olduğu bu hastalık yavaş yavaş tıpkı her gün dudaklardan içeri, yudum yudum alınan bir zehir gibi ilerler sinirlere saldırarak acı çekme ve ağrı hissiyatının kaybolmasını sağlardı. Tabi bunların yarı sıra şekilsiz el ve bacaklar, şekilsiz yüz kasları gibi olanakları da vardı işte bu olanaklardan en kötüsü Kudüs'ün 4. Ve son Hristiyan kralı olan Baldwin'i buldu. Babasının ölümüyle beraber 1174 tarihinde henüz 13 yaşında tahta çıkarılan Cüzzamlı kralın namı şimdiden Selahaddin Eyyubi'nin krallığının sınırlarına ulaşıyor Müslüman yerel halk arasında hurafe ve kulaktan dolma bilgiler cümbüş olmuş yayılıyordu.


1174 Selahaddin Eyyubi Krallığı


Düzine düzine dizilmiş iplerde ki keçelerden hâlâ sular mermer yere şıpır şıpır akmaya devam ediyor, ben ise keçelerin arasında ki sarı renkli avlumuzun duvarı ardında kılıç sallamaya çalışan ikiz erkek kardeşim Beyhanla cima ediyordum.


" Tek yaptığın husus dalga geçmek Mahsa! Vallahi bir gün bu kılıçla sen uyurken saçlarını keseceğim. "


Zaten onun başarısızlığı ile eğlenen dudaklarım bu sözleriyle daha da genişledi. Beyhanla cima etmek, onu kızdırmak yıllarca hoşuma gitmişti hâlâ da bu husus kendi yerini öyle bir koruyordu ki bir türlü bırakamıyordum.


" Kendin erkek gibi kılıç tuttuğun için böyle yapıyorsun bana. Bir daha cima edersen babamdan gizlice kılıç dersleri aldığını babama havadis ederim, hem Baldwin ile aynı yaştayım bak o kutsal Kudüs topraklarının 13 yaşında kralı oldu. "


Ah Beyhan, bazen sinirlerimi o kadar bozuyordu ki ağzımda gevelediğim hurmanın tatlı tadı bile sözleriyle ekşiye döndü.


" Baldwin mi? Emin ol Beyhan, Kral Amalrik'in büyük oğlu 3. Baldwin öldüğü ve kralın tek varisi kaldığı için tahta çıkabildi. Yoksa, Kutsal Kudüs topraklarını 13 yaşında bir çocuk nasıl yönetecek. Sadece babasından gelen gücü ve Hristiyan tarikatlarının itibarı söz konusu. "


Günlerdir Irak'ın başkenti Bağdat'ta tek konuşulan husus tahta oturan genç kral ve kutsal Kudüs'ün Hristiyan ellerine bir kez daha esir düşülmesiydi. Mahalle aralarında kocaman kocaman hatunlar bile bu hususu hasbihal ediyor, Pazar yerlerinde ki tüccarların dillerinde dahi


" Kudüs kutsal toprak nasıl olurda bir çocuk yönetebilir? "


Sözleri cümbüş olmuş Şam kralımız olan Selahaddin Eyyubi'nin Sarayına kadar Han sofrası gibi uzanıyordu. Bu hususla tüm Müslüman müşrikler ayaklanmış yerel 12 Müslüman tarikatları kral Selahaddin Eyyubi ile bu hususu derince hasbihal ermek için kervanlardan Irak'a akın etmişlerdi bile. Siyasal İslam tehlikesi her geçen salise ve gün çöl topraklarının vahaları gibi gittikçe büyüsü altına almaya başlıyor halk ise bu düşünceyi destekleyerek Haçlı seferlerine ordu gitmesini arzuluyordu.


" Mahsa! Çabuk içeri gir! "


Annem ve babam Hristiyan & Türkler arasında çıkan din çatışması, Kudüs ve din tarikat, siyaset kavgaları hususlarından endişe duyuyor evimizin sarı kireçli duvarları ardından dahi çıkmama yasak koyuyorlardı. Evimizin duvar kenarında ki mahallede çocukların topaç oynayan kavga seslerini ve bağırışlarını annemin seslenmesiyle, işittiğim vakit sırtıma değerken geride bırakıyor ve Şam İmparatorluğunun batan akşam güneşine son kez gözlerimle veda ediyordum.


...3 gün sonra...


Şam'ın çöl kumları arasına gizlenmiş sıcaklıkları başkent merkeze iniyor, tüm cami kubbelerinin altın varaklı şerefelerinde parlıyordu. Üç gündür evde hapis kalmam hususu artık canıma tak ettiğinden annem çarşıya babam, elinde ki yıkanmış keçeleri satmak için kervanlara gittiği vakit Beyhan'ın havadisi olmadan dahi odamda ki pencereden kaçıp gitmiştim.


Başımda ki mavi kaftan tülü tüm yüzümü kaplıyor gözümün önüne düşen siyah uzun saç tellerim hususu yalnızca, daha da berbat hâle getiriyordu. Kaftanımın altında ki metal kılıç güneş bedenime vurdukça tülün altında bile parlıyor, yaşlı tüccar adamlarının kirli sakallı yüzlerinin bana bakmasını sağlıyordu. Bu adamlara göre Müslüman bir hatun zinhar kılıç tutamaz, tek yapacağı şey kocasına sikke kazandırmak için çeşitli elişi yapmak ve keçe yıkamaktan geçiyordu. Düşüncesi bile ela gözlerimi devirmemi sağladı.


" Zaten Cüzzam hastasıymış. Tedavisi bugüne dek bulunmamış diyorlar, daha Kudüs'ü yönetemeden ölür diyorlar. "


Kılıç talimi yapmak için tenha bir yer ararken çarşıda ki kıyıda köşede dizilmiş tezgahların kızgın çöl sıcaklığından korunmak için, yeşil tülleri altında hasbihal eden tüccar sesleri kulaklarıma ilişti daha da meraklanıp adımlarımı kumlu yerin dibine yavaşça sürterek yürümeye başladım.


" Bulaşıcı mıymış? "


Tiksindim. Kocaman kocaman yaşlı Müslüman amcalar genç bir çocuk hakkında dedikodu hasbihal ediyor ve her şey günahken bunu günahsız sayıyorlardı.


" Çok yaklaşırsan bulaşır herhalde, aman Allah korusun! "


Adamların hasbihaline o kadar dalmışım ki sırtıma değen sıcak bir hissiyat ile yüzümde ki peçeye rağmen ağzımı kapatmam bir oldu.


" Allahtan şükür ellerinde kılıç yok Mahsa, yoksa kellemi uçururdun! "


Ismihan, mahalleden tek arkadaşımdı. Günlerdir bu hengamenin içerisinde biz kadınlar eve kapatıldığımız için arkadaşıma havadis vermeyi unutmuştum. Mavi kaftanımın altında ki kalbim hâlâ korkuyla atarken işaret parmağımı kılıç gibi sallayarak onun kaftan altında ki kalbine koydum.


" Tamda en önemli zikredilen yerinde geldin Ismihan bunun için kelleni alabilirim zira, kılıcım buralarda bir yerde. "


Bu tehdime karşılık yalnızca gülümsedi. Gülümseyen dudaklarını yüzüne çekilmiş siyah peçeden görmesem dahi, siyah sürmenin kahverengi gözlerine çekilmiş yanaklarına doğru yayılan kırışıklardan anlayabiliyordum.


" İşittin mi? "


Sesi öyle bir hüzün ve bilinmezlikle çıkıp kızgın çöl güneşinin kumları arasından yüzümde ki, peçeye doluyorken kaşlarımı çattım.


" Neyi? "


Hiç sual etmeden cevabını verdi.


" 1. Haçlı Seferleri başlamış, efendi Selahaddin Eyyubi Beyhan'ın savaşa katılmasına izin vermiş. Beyhan'ın düşleri gerçek oldu, gerçek bir savaşta kılıç sallayacak hemde IV. KRAL Baldwin karşısında..."


Hayır, hayır, hayır. Kardeşim henüz kılıç dahi tutmayı bilmezken böyle büyük bir muhabereye katılamazdı. Gerçek yüzünde 12 din tarikatları, Kudüs kutsal topraklarını toprağına katıp ihtişam yapmak istenirken tüm bunların ortasına kardeşimi atamazdım. Mavi kaftanımın altına sakladığım kalça kenarımda ki kılıcım Beyhan'ı engellemek için ara sokakların kumlarını acımasız şekilde ayaklarım altında eziyorken titriyor ve yüzümde ki peçe siyah saçlarımdan aşağı salınıyordu.


Tarihi terimler;

Cima: Dalga geçmek 

Cüzzam hastalığı: Cüzzam diğer adıyla lepra, 19. yüzyılda keşfedilen bir hastalıktır. Şekilsiz cilt kusurlarına sebep olabilen cüzzam tedavi edilmediği zaman daha ciddi problemlere yol açabilir. Bakterilerin sebep olduğu bu hastalık yavaş yavaş ilerler ve sinirlere saldırarak ağrı algılama yeteneğinin kaybolmasına sebep olabilir.


Loading...
0%