Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm Ben Kudüs’üm

@ursuula1

Düşmanına saygı göstermeyen bir kral saygınlık kazanamaz.


Rengini kan renginden alan kutsal Kudüs'ün kızıl topraklarına uğursuz bir matem siyah kollarıyla uzanıyor, gecenin karanlığına bal ile çalınıyordu.

Titriyordu, bedenim gamilerden çıkan titrek nefes buğuları gibi titredi, çelişti ve çekildi. Kendi ellerimle duvarına sıva yaptığım kerpiç duvarın üzerinde acı bir inilti geziniyor, ailemin kanından yapılmış el resmini kalbime işlerken vücudumda ki damarlar acımasızca kendine kesecek bir kelle arıyordu.


" Sana yemin biçiyorum Allah adına kelleni alacağım ortaya çık katil! "


Hurma ağaçlarının odunundan yapılmış kapının eşiğinden hâlâ muhtemelen ailemin kanı, avlunun toprağına akıyorken kılıcımı ellerimde sabitleyerek karanlıkta görünmez varlığa salladım. Artık kaybedecek hiç bir şeyim yoktu, artık Kudüs'ün mahalle aralarında sürünen hurma ağaçlarının yapraklarından, mahalle aralarında dilenen bedevilerden bir farkım yoktu. Geriye ne bir ailem kaldı ne de, sol kolum yani ikizim... Kardeşimi kaybettiğim gün gibi, Kudüs'ün kubbesi altında kum fırtınası kopuyordu. Onu kaybettiğim gün gibi sol kolum uyuştu ellerimi dahi hissetmedim, artık vücudum bu cahiliyet kokan yılların arasında günden güne ölüyordu.


Görmek istemediğim, yer yüzünde cehennem olarak adlandırdığım o manzaraya ilerledim lakin, kutsal sayılan kızıl kuma her adım attığımda acımasızca ezilerek bu anı daha da acılı kıldı. Bir kaç adım ve, avluya akan kanın kaynağı karanlık içerisinde ki meşalelerin altında gün yüzüne çıktı.


Annem, babam, arkadaşım... 


Bedenleri yan yana konulmuş bedenlerinden haç T şeklinin biçimi oluşturulmuştu. Her birinin boğazından akan kanların bir miktarı evin mermer taşında kurumuş bir miktarı ise avluda ki bahçeye doğru kaymaya devam ederken kılıç tutan sağ elimi kalbimin sancımasıyla beraber oraya koydum.


" Allah'ım, Allah'ım kötü bir kabus olsun yalvarırım sadece bir kabus "


Sol elimin avuç içiyle defalarca kalp hizama vurdum. Müslüman olmanın bedeli bu muydu? Cennet Krallığı olarak adlandırılan cennet bu muydu? Gözlerim önünde ki cehennem...


Bu korkunç görüntünün içerisinde ki sessiz mateme avlunun kumlarını yavaş ve dikkatle ezen bir adım sesi duyuldu, eğer bu ailemin canını alan katilse beni de şu an öldürmesini diledim bu acı manzaraya bakmaktansa ölmeyi tercih ettim. Kaftan altında ki kumaşlarda bacaklarım artık tutmuyordu sanki günlerce sussuz kalmışım da, koca Kudüs'ün koca çöllerinde günlerce güneş altında yürümüş gibi bacaklarımın üzerinde dahi duramadım.


Kudüs'ün gecesinin içerisine dolan bu kabus önünde yalnızca duvara astığı meşale ışığının ateşi ailemin cansız bedeninin üzerinde geziniyor, önlerinde diz çöküp kucağına kapanan bedenimi aydınlatıyordu.


" Tanrı affetsin. "


Bu acı tablonun önünde eğilmiş bedenimin sırtına Hristiyan aksanlı bir ses doldu.


" Lordumuz bu acımasız saldırıdan haber aldığı vakit buraya gelmemizi emretti. Emin olun bunu yapan kişi ya da kişiler hangi dine mensup olursa olsun Kral Baldwin ölüm emirlerini verdi. Sizi ise koruması altına almak- "


Bunu yapanı hangi dine mensup olduğu belliyken, süvari askerin zikrettiği kelimeler acılı bedenimin damarlarına dolarak sabrımı taşırırken güçlükle üzerinde durduğum bacaklarıma rağmen kılıcımı çekerek ailemin ölü bedeninden yapılmış haç şeklini göstererek haykırırken askerin kelimeleri havada asılı kaldı.


" Kes sesini! Bu mu sizin cennet krallığınınız? Ailemin ölü bedeninden haç işareti evimin ortasında yatıyor! Gözlerim önünde kardeşim, annem, babam, arkadaşım öldürülüyor! Bu mu sizin krallığınız hani barış! Hani adalet! "


İçimde kardeşimin ölümünden takındığım soğukkanlı oluşumun acı yüzü dahi ses tellerime yansırken, gözyaşları içerisinde haykırmaya devam ettim.


" Efendine söyle basit bir Müslüman kız sizin korumanıza ihtiyaç duymuyormuş diye zikret. Önce dost bildiği kişilerden kendini uzak tutarak korumayı bilsin. Vaad ettiği cennet krallığı cehennem veriyor. "


Süvari askerin havada kalmış yarım sözleri karanlığı yalnızca aydınlatan nefesim gibi, titrek meşale ateşinin içerisinde yerini çatık kaşlarının altında şaşkınlığa bırakırken hâlâ olduğu avlu kirişinde durarak beni götürmeyi bekliyordu lakin hiç bir yere adım atmayacak ailemin katili olan kişiyi burada bekleyerek canını alacaktım.


" Defol git dedim be adam! "


Karanlığın içerisinde ki ay süzmesi çektiğim kılıcın demir ucunu parlatırken krallık askerinin üzerine yürüdüm. Hiç bir şeyden, hiç kimseden korkum yoktu yalnızca ben, intikam ve Allah vardık. Üzerine yürüdüğüm Haçlı askeri saniyesinde avludan geriye doğru adım atmaya başladığı vakit evimin odun sedir kapısından çıktığı an kapıyı yüzüne kapatarak kılıcımı içimde ki acı ve intikam arzusuyla kapıya saplayarak bağırdım.


Önce bu haykırış bağırması öfke içerdi, daha sonra acıya daha sonra ise pişmanlığa dönerek beni olduğum yerde düşürdü. Kendi ellerimle bir umutla yaptığım odun kapının girişine yaslanmış bacaklarımı karnıma çekmiş, kafamı dizlerime koyarak hıçkırarak ağlıyordum. Tüm Kudüs kubbesine ve meydanına dolan feryadım geceyi daha da mateme bürüyor büyük bir savaşın başlangıcı basit bir evin avlusunda doğuyordu.


Aynı günün gecesi olaydan sonra Kudüs Krallığı


" Efendim bu kadın delinin teki, önce üzerime yürüdü daha sonra vahşi bir hayvan gibi bağırarak kapıya kılıcını sapladı. Kılıcın ucu o odun kapıdan dışarı fırladı ta lordum. "


Kudüs'ün altın varaklı taç duvarlarının mısır hiyeroglifleri ile bezenmiş duvarlarına pahalı mum ışıklarının, titrek dansları kendini sergiliyor Cüzzamlı kralın bembeyaz ipek beyaz kumaşları arasına doluyordu. Keçe kağıtlarına kuş tüyü kaleminden bir şeyler yazmaya çalışan sol eli Mahsa'nın ismi krallık duvarlarına yansıdığı vakit kağıt üzerinde duraksayarak maske altından tebessüm etti.


" Demek korunmaya ihtiyaç duymuyormuş hırçın çöl gülü "


Çekiçle demirin dövülerek yapıldığı maskenin altından yüce kral mırıldandı. Bu baş kaldırmayı bu kızdan başka biri yapsa ne olurdu? Muhtemel Kudüs meydanında Cüzzamlı bedenine bakmaz o kişinin kellesini alırdı lakin, bütün kaideler bu Müslüman kızın sınırına değdiği vakit anlamını yitiriyor 16 yaşında İslam'ın aslanı olan Selahaddin Eyyubi'ye kafa tutan Cüzzamlı Kral basit bir kıza karşı gelemiyordu.


" Kız istediği gibi evinde kalmaya devam etsin. Evin etrafına ve mahallenin çevresine asker gönder lakin, o Müslüman kız akıllıdır anlar. Askerler en iyi şekilde sıradan halk gibi giyinsin öyle davransınlar. "


Cüzzamlı efendisinin hastalığına rağmen ve genç yaşına rağmen bunca başarı elde etmesinin saygınlığından emrini derhal yerine getirmek için, krallığın altın işlemeli mermerlerinden adımları uzaklaşmaya başlayan askere kralı yeniden bir emir verdi.


" Ve bana papa Reinhold'u getirin. Bu aptalca katliamı yalnızca bir aptal yapar. "


Bugüne dek yaşına rağmen bilgelik, ve strateji ustası olan çürüyen yorgun bedeni krallığın canfes kumaşları üzerinde ki tahtta yerini buldu. Hristiyan papası olan Reinhold'u barış ve sükunet için mi cezalandırıyordu yoksa, basit bir Müslüman kız için mi...


2


Gün sonra...


Kabus gibi geçen o lanet mateme bürünmüş günün üzerinden 2 gün geçmişti lakin, bana bu 2 gün asırlar gibi geldi. Hristiyan ve Müslümanlar arasında ki bu aptalca kanlı savaş bitti, Kudüs yeniden Müslüman hakimiyeti altına girdi ve çocuklar ölmeyi bıraktı gibi bir asırdı sanki.


Ailemin ve arkadaşımın cansız bedenini mahalle kast halkının yardımıyla çölde nadir açan bir ağaç altına defnettim. Huzurum yoktu, Kudüs bana huzur vereceğine öyle bir huzursuzlukla gelen matem verdi ki dilim bu acıdan lal oldu sözlerimse sükut. Beni meydanda gören her bedevi veyahut Hristiyan kadınlar dahi acıyarak bakıyor yüzümde gezinen bakışlar kulaklara eğilerek fısır fısır bir şeyler zikrediyordu. Artık alışmıştım lakin, uyuyamıyordum. Bedenim günlerdir o kadar uykusuz ve yorgun kalmıştı ki, zira ailemin kanlarını mermer yerden bir paçavra bez parçasına silerken haykırarak ağladığım yerde nasıl huzur bularak uyurdum?


" Ben Hristiyan papasıyım! Kimse bana saygısızlık edemez! Yüce İsa hepinizi cezalandıracak "


Tüm Hristiyan, Yahudiler ve Müslüman müşrikler tezhip boncuğu gibi yan yana dizilmiş ahlatlara gitmek için Kudüs'ün çöl yollarına düşen bedevi kabileleri bile, develerini yalaklara bağlamış meydanda ki krallık bayraklarının altında Hristiyan aksanı ile bağıran bir adamı dikkatle izliyordu.


" Hristiyanlık bütün dinlerden kutsaldır! Bunu tüm Kudüs'e yayacağım! O Cüzzamlı fazla yaşamayacak duydunuz mu beni! Bedeni çürüyen bir adam nasıl cennet krallığına hüküm edecek ahmaklar! Hahahaha "


Muhtemelen neyden ceza aldığını bilmediğim papaz ölüm korkusu kendisine tecelli ettiği için dalkavukca sözler zikrediyor, ben ise ölü bir beden gibi gezdiğim siyah kaftanımın kumaşlarını yüzüme kimsenin bakmaması ve beni fark etmemeleri için daha da çekerken kalabalık halkın arasına bedenlerini iterek girmeye çalışıyordum.


Çöl şehrinin ortasında ki meydanda sıcak tepeme vuruyorken bir de kalabalık halkın arasından sıyrılarak meydanı görmeye çalışmak, zulüm vericiydi lakin siyah peçe çekili yüzümün gözlerine Kral Amalrik'in IV. Cüzzamlı oğlu dolana dek.


Ağaç kovuklarından yapılmış tahtı altın işlemelerle bezenmiş Hristiyan bayraklarının T şekilli, kıyafetiyle aynı renkte ki beyaz renginde bayraklar ardında süzülüyor Cüzzamlı bedeninin tahtı ardında iki büyük meşale harman ateşiyle yanarken kendisi sakin ve bilge şekilde maskesi yüzünü gizlerken oturuyordu. Kudüs halkı Hristiyan papanın meydana zikrettiği sözlerle birbirleriyle fısır fısır konuşmaya çabalarken, tüm sesler yumak olmuş bir ip hendesesi gibi birbirine dolanarak meydanda müthiş bir ses çıkardı. Bu ses kralın tahta kudretle ve kendinden emin hastalığı dahi uzaktan baktığınızda bilmezsiniz görmediğiniz, bir güçle otururken papa ayaklarının dibine atıldı. Cezası neydi bilmiyordum lakin, eğer bu meydanda bir ceza olacaksa kesinlikle Baldwin'in düşüncelerine karşı büyük bir saygısızlık yapmıştı.


" Selahaddin ile dostluğuma, barışıma sayısız kere el uzattın Reinhold üstelik bu el her defasında Müslüman kanıyla sıkılmıştı. "


Az önce meydanda cesurca halka haykıran papa Cüzzamlı kralı halkın gözleri önünde aşağılayan papa, hasta bedenli diye adlandırdığı Hristiyan papazı kralın gri maske ardında burçlara yükselen sesini duyduğu vakit Kudüs'ün meydan yerine eğilerek başını resmen korkudan secde etti.


" Yüce efendim..."


Halkın bu hadiseyle beraber çöl kum fırtınaları gibi yükselmeye devam eden sesi, cüzzam kralının çürümeye başlayan sağ elini kaplayan pahalı saray kumaşları altında ki elini havaya kaldırdığı salise tüm halkın sesi kesildi.


Hastalığın tüm vücudunu sardığı Hristiyan kral dininin tersine yüreğinde şefkat, merhamet ve en önemlisi adaletle kendini yetiştirmiş hastalıklı bir kralın gücü böylesine varken o ölene dek barışın süreceğine emin oldum. Meydanın ortasına koyulmuş Kudüs'ün kralı tahtından olmayan sol elinin koluyla tahtın direğinden yardım alarak kalktığı vakit, emrinde bekleyen süvari askerler yardım etmek için tahta yöneldi lakin o, bu yardımları çürümeye devam eden sağ elinin beyaz kumaşını yeniden kaldırarak durdurduğu vakit askerinin belinde ki kınından kılıcı meydanın kızıl kumlu yerinde yavaşça yürüyerek sağ kalmış sol elinin avuçlarına sertçe çekerek aldı.


Tüm halk hastalıklı diyerek güçsüz görmeye çalıştığı kral, sanki ellerinde demirden dövülmüş basit bir kılıç değil adaletin kırbaçını tutarak papaya yürüyordu.


" Her kim yıllarımı verdiğim cennet krallığımı bir Müslümana dahi cehennem kılıyorsa onu bağışlamam "


Gri maskesinin altında Kudüs'ün meydanına dökülen sözleri süvari Hristiyan askere zikrettiğim sözlerimi hatırlattı.


Efendine söyle basit bir Müslüman kız sizin korumanıza ihtiyaç duymuyormuş diye zikret. Önce dost bildiği kişilerden kendini uzak tutarak korumayı bilsin. Vaad ettiği cennet krallığı cehennem veriyor.


Siyah peçemin altında ki kumaşta minnetle tebessüm ettim.


" Ve sen Reinhold şimdi bana bir barış öpücüğü vereceksin ve bende seni bağışlayacağım "


Hastalıktan sağlam kalmış sol elinde tuttuğu kılıç meydanın kızıl kumlu taneleri üzerine şangırdayarak düştüğü vakit, hastalığın çürüme evresini gizlediği beyaz kumaşlı eldiveni çıkararak önünde dizleri üzerine çöküp yalvaran papaya uzattı. Hristiyan papa ise kralın bu barış çubuğuna karşı çürümüş olan elinin tenini öyle bir minnetle öptü ki, onu affetmesini umut eden papa hâlâ kralın Cüzzamlı elini öpmeye devam ederken az önce Cüzzamlı diyerek dalga geçtiği teni iğrenmeden öpmek zorunda kalıyorken içim anlamadığım şekilde soğuyordu lakin, bu soğuma ve sessizliğin içerisine üst üste dolan kılıç sesleri kaplıyorken.


Hristiyan dininin kutsallığı kabul edilen papa Cüzzamlı kralın çürüyen elleri arasında can verdi. Az önce Kudüs'ün kutsal topraklarına eldivenini çıkarmak için attığı kılıç papanın boğazına saplanarak bedeninin yere düşmesine bile izin verilmeyecek şekilde, canını aldı hâlâ dizlerinin üzerinde cansız bedeni yalvaran bir adam gibi duruyorken gri maskesinin mavi, gri karışık tonlu gözleri papanın cansız yüzünden binlerce kişinin yan yana dizilmiş halkın yüzlerinde geziniyor ve maskesinin ardında ki tok sesi ölümün ardından oluşan sessizliği masumane şekilde yutan kum rüzgarının içerisine dolduruyordu.


" Ben Kudüs'üm! "



Loading...
0%