Wilson? Nereden tanıdık geldiğini biliyordum. Dylan'la sevgiliyken, Dylan'ın en yakın arkadaşı. Ve şu an karşımda dylan'ı döven kişi. O yapmıştı. Hayatımı o mahvetmişti. Dylan'ı odadan yaka paça dışarı atan wilson, Benimle konuşmaya çalışıyordu ama ben kendimi dış dünyaya kapamışken bu imkansızdı. Gözümden çiseleyen yağmur, Ailemi hatırlatıyordu. Onlar bilerek öldürülmüştü. Anneannem ve dedemin bilerek öldürüldüğünü atlatmaya çalışırken, annem, babam ve ablamında bilerek canına kıyıldığını anlamıştım. Birden boğazıma yapışan kuru öksürük ve midemdeki kasılmaları atlatmaya çalışırken ağzım ve burnumdan birden çııkan kan aynaya sıçramıştı fakat ağzımdan çıkan yoğun kan bayılmama sebebiyet vermişti.

*****

Uyandığımda bir odada boşluk içerisinde tek başıma uzanıyordum fakat yanımda ufak tekir cinsten bir kedicik vardı. Dişi bir kızdı sanki korktuğumu. yalnız hissettiğimi fark etmiş gibi yanıma kıvrılmıştı. Tam kızımı okşamaya başlayacakken kapı tıklatıldı. Ve içeriye Wilson girdi. kedicik ise Wilson'u görünce koştura koştura onun yanına gidip kendisini sevdirdi ve bizi yalnız bıraktı. Ortamdaki gerilim artmıştı. "Özür dilerim ve beni dinler misin?" İlk defa bu kadar yumuşak bir şekilde yaklaşmıştı bana fakat bir şey karşılığında. sevgi ve umut, yaşam sevinci. "Ne bekliyorsun Wilson?" "Dilemeni." dedi hiç çekinmeden Veliaht. Çünkü Wilson'ların torunları tek değildi bir de Gray Wilson'la tanışıyordum. "Gray." Önce kardeşini çağırmıştı. Gray elini uzattı. Elini tuttuğumda ondan öfkemi çıkarır gibi elini sıkmış bulundum. Bu ekşi yemiş gibi buruşan yüzünden belliydi. "Merhaba Leydim." Leydi diyince. Benim de yüzüm onunkisi gibi buruşmuştu. İntikam diye düşündüm. İntikam alıyordu. Bu çocuğu şimdiden çok sevmiştim. Bir süre sonra Gray'in bazı kelimelerinden abisi ile arasında beş, benim ile gray arasında dört, Wilson ile benim aramda ise dokuz yaş vardı ben on sekiz yaşımdaydım. İkiside benden büyüktü. Gray çıktığında ise konuşan wilson, Af diliyor, Sebeplerini açıklamaya çalışıyordu. Ama sonuncu cümlesi canımı yakmıştı. "Senin baban benimle iş birliği yaptı ve bütün ailesini öldürmemi söyledi sen de dahil ama ben, Onun bu kahpeliğine dayanamayıp, Onu da vurdum ve sen, sen ise..." Donup kalmıştı. "Ben ise wilson? unuttun mu? ya da canımımı acıtmaya çalıştın yoksa son hedefin ben olduğum için mi beni bıraktın? O yüzden mi beni buraya çağırdın?" Benim de son cümlem onun canını yakmış mıydı o yüzden mi çıkıp gitti?