Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Erkek Kanı

@v1ctrsfvr

- 5 Mart 2019 -

Ertesi sabah uyandığımda babamla annemin tartışmalarını duydum ve aşağıya indim.İkiside beni görünce sustu. "Neler oluyor?" Babam sıkılmış bir şekilde iç çekti. "Hazırlan Rachel,sanıyorum ki zor bir hafta olacak." Annem sinirle araya atladı. "Daha şimdi ne dedim sana Vincent?? O daha 19 yaşında. Ben zaten seninle geliyorum,o gelmeyecek." Babam katı bir tonda yanıtladı. "Evet o 19 yaşında ve bu yaşında bile hem senden hem benden daha yetenekli. Silah kullanmaktan,insanları öldürmekten ve ayağının altında ceset yığını olmasından ürkmüyor! Ölmekten korkmuyor! Bu yüzden bizimle gelecek." Ne olduğunu hala anlamamıştım ama eğer birine karşı savaşacaksak memnuniyetle savaşırdım. Bu durumdan besleniyormuşum gibi bir hevesle dikkati üzerime çektim. "Kime karşı savaşıyoruz?" Babam bana baktı ve hafifçe sırıttı. Bende sırıttım ve devam ettim. "Holland'lara karşı..Merak etmeyin,sadece küçük kardeşi bana bırakın." Babam gurur duyar bir şekilde yaklaştı ve elimi tuttu. "Benim kızım olduğun o kadar belli ki." Gülümsedim ve hafifçe elini sıktım. Annem teslim olmuş bir şekilde başını salladı. Tekrar odama çıktım. Belkide babamlardan bir adım önde başlamalıydım? Ares'in haberi yokken mekânını basacaktım,8 ay önce babamı getirtmek için beni kaçırıp bağladığı mekâna.

Önce soğuk bir duş aldıktan sonra üstüme siyah,dar bir kazak giydim ve altıma siyah pantolon giydim. Saçımı ensemde gevşek bir atkuyruğu yaptım ve perçemlerimi geriye attım. Siyah uzun botlarımı giydim. Ardından silahımı,mermimi ve asla yanımdan ayırmadığım bıçağımı ​​​​​ yanıma alıp üstümde deri ceket giydim ve villamızdan çıkıp siyah cipime bindim. Yaklaşık 1 saat içinde Ares'in olduğu depoya vardım. Tam da tahmin ettiğim gibi hem o hemde adamları oradaydı ve adamları beni kendileri onun yanına götürdü.İçerisi sigara kokuyordu,nefesim daralıyordu. 18 yaşından küçük gibi duran bir çocuğu sandalyeye bağlamış dövüyordu. Beni fark etmedi. Arkasında durup masaya yaslanarak soğuk ama alaycı bir şekilde konuştum. "Sigaranı mı elinden aldı?" Nefes nefese kalmıştı.Ve bende içerideki tütün kokusu yüzünden nefes nefese kalmıştım. Çocuğa acımasızca bakmaya devam ederken tonuma ayak uydurdu. "Babasının prensesi buraya kadar benimle alay etmek için gelmedi sanırsam,ha?" Bana döndü. "Seni öldürmek için,belkide vücudunu biraz karalamak için geldi." Kıkırdadı ve aramızda iki adım kalacak şekilde bana doğru yürüdü. 1.86 olduğu için,bende 1.74 olduğum için aramızda iki adım olmasına rağmen başımı hafifçe kaldırarak kahverengi gözlerimi kahverengi gözlerine kilitledim. "Üstümü çıkarmam gerekiyor mu, güzelim?" Sırıttım ve dudağımı yaladım. "Parçalayarak çıkarmayı tercih ederim." Bir adım daha attı,göz temasını kesmedi. "Herkesin önünde yapmak istemezsin,değil mi?" Etrafa baktım ve tekrar ona döndüm. "Kendi adamlarından mı çekiniyorsun?" Aniden bileğimden tutup beni deponun diğer tarafına götürdü. Bileğimi hızla onun elinden çektim ve duvara dogru yürüyüp bıçağımı elime alıp sanki avını inceleyen bir avcı gibi onu inceledim. Karşımdaki duvara yaslandı ve kollarını çaprazladı,aramızda beş ya da altı metre vardı. "Ne zamana kadar öyle bakacaksın?" Dudakları hafif bir gülümsemeyle yukarı kıvrıldı. "Ne zamana kadar istersem." Bir süre daha ona mimiksiz bir şekilde baktım ve beklemediği anda aniden bıçağı çıkarıp tam alnından vuracakken eğildi. Sonra kuru bir şekilde güldü ve bana yaklaştı.Bende diğer bıçağı çıkarıp ona yaklaştığım gibi hızla karnına çizik attım. Beyaz gömleği yırtıldı ve kesik kanamaya başladı. Flörtöz bir tonda konuştum. "Mmm,erkek kanı." "Tatlı bir sıyrık,devam et." Dedi. "Bu babamı öldürmeye çalıştığın için." Karşı koymadı. "Baban pisliğin teki." Bu sefer ona yumruk attım,yine karşı koymadı. "Asıl pislikten böyle birşey duymak ne komik." Sırıtıyordu,ona yumruk atıyordum ama o sadece sırıtıyordu. "Dün çok uysaldın bozuldun sandım. Ama itiraf etmeliyim korkmuştum.Meğersem benim kibirli kadınım buradaymış." Dudağının köşesi kanıyordu,ama burnunu bir türlü kıramamıştım. "Hmm." Alay ettim ve yine attım. Karşı koymuyordu ve bu sinirimi daha çok bozuyordu.Aynı alaycılıkla yanıt verdi. "Hmm." Tekrar yumruk atmaya çalıştım ama o hareket etmemesine rağmen yumruğum boşa gitti. Dengemi kaybettim,nefes alamıyordum ama hemen toparlanıp bu sefer sol elimle yumruk atmaya çalıştım ama o atmamı engelledi. Keskin bir tonda kaşlarını çatarak konuştu. "Neyin var?" Elimi sinirle ondan çektim ve arkamı dönüp tekrar duvara doğru yürüdüm. Olduğu yerde duruyordu. Ona tekrar baktığımda cebinden sigara paketini çıkarıp sigarasını yaktı ve içmeye başladı. İçerisi zaten kapalıydı. Sigara kokusu yayıldıkça nefes almam tamamen zorlaşıyordu. Son raddeye gelmiştim. Bıçağı tekrar aldım ve yine hızla onun alnının ortasını nişan alarak attım ama kulağının yanını sıyırdı,hafifçe kanıyordu. Ama hissetmemiş gibiydi,veya o an umursadığı şey kendi acısı değildi. Orayı nişan almadığımı anlamıştı. Artık nefesimin neredeyse tamamının kesilmek üzere olduğunu fark edince duvara yaslandım ve nefes almaya çalıştım. Hemen yanıma geldi ve çenemden tutup kendisine çevirdi. "Nefes alamıyorsun." Şaka yapıyorsun ya nefes alamıyor muyum? Bunu dışımdan söylemek istedim ama bakışlarımdan ne demeye çalıştığımı gayet iyi anlamıştı,iç çekti ama umursamadı. "Ne yüzünden?" Yutkundum ve konuşmaya çalıştım. "Sigara." Hızla sigarayı yere atıp söndürdü. Ama yine dünkü gibi şaşırmamıştı,zaten biliyor ama yinede yapıyor gibiydi. "Şimdi seni kucağıma alacağım ve sen bana bir yumruk daha atmayacaksın,duydun mu?" Yüzünde endişeye benzer bir ifade gördüm,ya da belkide endişelenmesini istiyordum?..Ama bunu istediğimi asla kabul etmeyecektim. Görünüşümün karardığını hissettim,ardından kendimi onun kollarında.Beni kendi kesiklerini bile umursamadan sanki onun acı çekmesi yasakmış gibi kucağında tüy gibi taşıdı ve ardından bir ağaca yaslandığımı,yanaklarımda bir erkek elinin olduğunu hissedince yavaşça nefesimin düzene girdiğini ve kalbimin ağrısının dindiğini fark ettim.Başımda durmuştu. "İyi misin?" Birkaç kez daha derin derin nefes aldım. İlk defa çok yumuşak bir tonda konuşuyordu. "Noldu?" Yüzüme düşen bir tutam saçı aldı ve yavaşça kulağımın arkasına koydu.Kuru bir tonda konuştum. "Panik ataktı." Hoşnutsuz bir şekilde güldü. "Aptal değilim Rachel. Panik atak olsa anlardım ve seni nefesin düzene girsin diye hemen öperdim.Ama bu panik atak değildi,seni öpseydim yine düzelmeyecektin." Ardından tam bir pislik gibi alçak ama baştan çıkarıcı bir tonda konuştu. "Yinede öpse miydim?" Sırıttı. Etkilenmemiş bir şekilde ona baktım. "Sus." "Sustursana." Diye ekledi hemen arkamdan. Bir süre öylece duygusuzca baktım. Ardından arka cebime sakladığım diğer bıçağı çıkardım ve ucunu hafifçe ağzına işaret ettim.Farkında olmadan dudaklarına bakarak konuştum. "Zevkle." Tekrar çenemden tutup gözlerine bakmamı sağladı. "Beni öldürmek isteyen birine göre çok uzun süre dudaklarıma bakıyorsun.Aşık olduğunu falan düşüneceğim artık." Kıkırdadım. "Bende ölmek istediğini falan düşüneceğim artık." Elini çenemden çekti. "Eğer seni tatmin ediyorsa düşünebilirsin güzelim." Bıkkınlıkla başımı iki yana salladım ve ayağa kalktım. Arkamı dönüp cipime yürürken konuştum. "Bir sonraki sefere bu kadar merhametli olmam." Sanki benim elimden acı çekmek bir onurmuş gibi yanıtladı. "Olma,lütfen." Cevap vermedim ve arabama atlayıp çalıştırdım.

------

İkinci kez bu kadın için endişeleniyordum.Hep böyle miydi? Yoksa özellikle benim yanımda mı böyleydi? Onu öyle görünce kafayı yiyordum. Onda birşeyler vardı.Ne olduğunu anlamıyordum,ama birşey vardı.Bana her vurduğunda onu alıp parçalara ayırmak istiyordum,kendisini değil,soğukluğunu.Kırılmaz olduğunu düşünüyordu,ama değildi.Kabul etmek istemiyordum.Yinede beni deli ediyordu,dizlerimin üstüne çökme isteği uyandırıyordu.Yanında savunmasız olduğum tek kişiydi.Beni öldürmesine iki kere düşünmeden izin vereceğim ve karşılık vermeyeceğim tek kişiydi.Belkide korkuyordum,ama neyden? Kıskanıyordum,yanından rastgele geçen insanlardan,gece sokulup uyuduğu yataktan,soluduğu havadan...Bundan nefret ediyordum. Babası abimi öldürdü,bende babasını öldürmeye çalıştım.Hatta çalışmadım,öldürecektim,onu öyle görmeseydim.Babasını seviyordu. Yapamadım,sevdiği kişiyi elinden alamadım.6 ay önce onun etrafındayken zayıf olduğumu anladım.Ama bu "aşk değil şehvetti." Güzelliğe takılmıştım. Karnındaki ize rağmen. Peki ya bu şehvetse neden onun için hem endişeleniyor hem kıskanıyordum?..

-----

Evime döndüğümde annemle babam yoktu. Birkaç kez aradım ama açmadılar. Villanın dışındaki korumalara,adamlarımıza ve tüm herkese sordum. Hiç kimseye söylememişler. Mutfağa su almak için inmiştim.Tam tekrar merdivenden çıkarken aniden tekrar nefesim daraldı.Kalbim sıkıştı. Merdivene oturdum ve bir elimi kalbime koyup diğer elimle merdivenin kolunu sıkıyordum,çok sıkmaktan parmak eklemlerim bembeyaz olmuştu.Hissediyordum,tekrar küçülüyordu.Ama Ares'in yanındayken çok kısa sürüyordu,aklım dağılıyordu.Bir anlığına ona mesaj atmak istedim, hatta aramak istedim ama sonra ne yaptığımı fark edince hemen telefonu bıraktım.Aniden nefesim düzene girdi ve kalbimin ağrısı dindi.Onu düşündüğüm gibi ağrı dinmişti..

​​​​

​​​​​​​​​​

 

​​​​​

​​​​​​

 

 

 

 

​​​​​​

 

 

​​​​​​

​​​​​​

​​​​​​

​​​​​​

​​​​​​

 

​​​​​​

Loading...
0%